RÖPORTAJ: O bir fenomen…

Hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan şey veya kişi. Kullanımı oldukça yaygınlaşan bu ifadenin kullanımına örnek olarak ‘İnternet fenomeni’ni verebiliriz. Bu ifade bahsedilen olgunun internette herkes tarafından takip edilmesini, hayranlık uyandırdığını ve meşhur oluşunu ortaya koyuyor.
Birçok sahada fenomen örneklerini çoğaltabiliriz.
Her yerde sık sık duyunca ‘fenomen’ kavramını lügat dışında tanımlamak biraz da farklı bir boyutta bilgilenmek adına bunun iyi bir örneğiyle konuşmayı arzuladım.
O bir fenomen…
İyi de öyle kolay ulaşılabiliniyor mu?…
Şanslıyım çünkü O’nu tanıyan bir dostum var. Sağolsun onun aracılığıyla ulaştım, hem de röportaj için bir araya gelebildim…
Çok ama çok şanslı hissettim kendimi…
İşin en önemli noktası çok garip, kişi çok meşhur ama kimse onu tanımıyor.
Çok biliniyor ama aslında bilinmiyor.
Yani ‘yaman bir çelişki’ misali.
En nihayetinde buluştuk.
Kimle mi?
Güray Gürsel ile.

Bir kahve içiminde çok hızlı bir giriş yaptık konuya.
Öncelikle tanımak istedim.
Aceleyle aktarımda, çünkü kendisi olabildiğince yoğun.
Yaşı 42, ama doğrusu yaşını hiç mi hiç göstermiyor.
Erzurum’da dünyaya gelmiş. Öğrenim sürecini ise babasının memuriyeti dolayısıyla farklı farklı şehirlerde okumuş, liseyi ise Afyon’da bitirmiş. Osman Gazi Üniversitesi Matematik Bölümü’nü kazanmış ve Eskişehir’e gitmiş. Gitmiş gitmesine de okuldan maalesef atılmış. Durum böyle olunca yeniden Afyon’a dönmüş ve orada bir müzik marketinde çalışmaya başlamış. Ardından okuldan af çıkmış, yeniden denemiş ama bir türlü olmamış.
Hayatın garipliğinde ve getirilerin bilinmezliğinde. Eskişehir’deyken kendi kendine gitar çalmayı öğrenmiş, sonrası Afyon’da gitar çalarak, şarkı söyleyerek para kazanmış.
Bunların hepsini hiç soluksuz anlatıyor Güray Gürsel.

Elindeki iki telefon masada ama doğrusu ayrı bir teşekkür etmek durumunda hissediyorum, telefonla ünlenmiş bir ismin sohbeti hiç kesmeden devam edişine.
Neyse nerede kalmıştık.
Güray Gürsel, anlatmasını sürdürüyor.
Sonraki işim ne biliyor musunuz diye?
Şaşkınım ve başımı bir sağa bir sola sallayıp, ‘hayır’ diyorum.
Gülümsüyor ki çok fazla gülümsemesine şahit olmadım.
“Bodrum serüvenim başlıyor. Babam küçük bir otel alıyor. Beni de oraya çağırdı. Bir süre babamla birlikte oteli işlettik. Ardından babam bu işi bıraktı ve ben tek başıma otel işletmeciliği yaptım. Şu an bunu aktarırken bana bile çok ilginç geliyor. Nereden nereye şeklinde durum ve bu arada çok zor bir işi yürütüyor olabilmek. Akyaka’daki 20 kişilik oteli 4 yıl yönettim. Ha bu arada gündüz müdür, geceleri ise sahnede gitar çalıp şarkı söylüyordum ki, bunun da örneği çok yoktu sanırım. İstanbul’dan tatile gelen arkadaşlarımın ısrarıyla İstanbul’a geldim ve Levent Semerci ile tesadüfen tanıştım ve ses stüdyosunda çalışmaya başladım ve bu kez ‘sesci’ oldum. Nefes: Vatan Sağolsun filminin sesciliğini yaptım.”

Dinliyorum şaşkınlıkla, durumun farkında olan Güray Gürsel, asıl noktaya varmaya az kaldının işaretini sunuyor, daha da şaşıracağım konusunda. Şu ana dek ana konuya ilişkin bir bilgim yok ki!
“İstanbul’da sescilik yaparken birlikte internette oyun oynadığımız bir grubumuz vardı. Öylelikle sosyal medya merakım oluştu. Bir gün yine onlarla buluşacağım ama geç kalmışlığımla bir isim bulma gereği hissettim ve aceleyle ‘Burusvilis’ yazdım facebook’a, twitter’a.”
Bu kez soruyorum İngilizce yazım yerine Türkçe yazım ha. Bruce Willis… Burus Vilis

“Evet, aynen öyle. Sosyal medyada yazılar yazmaya başladım. Mizaha çok meraklıyım, küçüklüğüm Aziz Nesin okuyarak geçti. Sanırım mizah zihnim daha fazla çalışıyor. Neyse işte öyle yazılar yazıyordum. Takip edenlerin sayısı 100 kişi kadardı.”

Nasıl fenomen oldunuz?
“Tesadüfü diyelim, yoksa böyle bir amacım yoktu. Eurovision yarışmasına katılacak grup açıklanmıştı. Yüksek Sadakat. Ben de bir yorum yazdım twetter’dan. Yüksek Sadakat’ın ‘belki üstümüzden bir kuş geçer’ şarkısından esinlenerek. Bu yorum sonrası bir anda takipçilerimin sayısı 20 bine ulaştı.”
Vayyyyy….
Ne ilginç ya. Tek bir yorum ve sonrası binler. Sonrası meşhur oluyorsunuz, sonrası isminiz bile bilinmiyor ama lakabınız ünleniyor. Yaşımdan mıdır bilinmez ama bu konularda çok yetersizim. Şu anlattıklarınıza inanmak aslında hem kolay, hem zor. Burusvilis

Peki hayatın gerçeklerine dönelim sanaldan soyuta, bu size para kazandırdı mı?
“Tanınıyorsunuz, bunun getirisinde medyadan teklifler almaya başladım. Star’ın internet sayfasında yazılar yazmaya başladım. Power FM’de sosyal medya üzerine haftanın 5 günü yayın yapmaya başladım. Sosyal medyada projeler geliştirmeye başladım. Sanatçılarla markaları bir araya getirerek ilk kez bir markayı trend topic yaptım. Böylelikle para kazanmaya başladım.”
Fenomen sizce ne demek?
“Göze batan iş ya da kişi ya da duyguyu başka bir boyutuyla gösteren kişi diyebilirim.”
Yaptığınızı iş olarak tanımlıyor musunuz peki. Aslında söylenen şeyler etrafında da ilgi çekiyorken birinin eline megafonu tutuşturup o söylediklerini daha çok insana duyurmanı sağlaması gibi bir şey fenomenlik bence.

“Tanımlamam mı elbette iş. Bir kere ofisi olmayan bir iş üstelik çok eğlenceli üstelik zamansız. Gece ya da gündüz. Çok tanınıyorken, tanınmıyor olmak çok keyifli.
Şimdi bir de menajerlik işi ve daha önce yapılmayan başka bir şeyde yapıyorum. Projeler geliştirerek sanatçılarla markaları bir araya getiriyoruz. Yaratım boyutunu ortaya koymanın dışında uygulama aşamasında aktif oluyorum. Güzel işler ortaya koyuyoruz. Şu anda Model Grup’undan ayrılan Fatma Turgut ile çalışıyoruz. Çok yakında iyi bir projeyle merhaba diyeceğiz. Ha bu arada yakında kitabımda çıkacak. Bilindik masalları başka bir boyuta dönüştürüyorum. Bunlar dünya klasikleri masallar. Mizahi boyut ve çok farklı bir yorumla.”

Bir ilginçlik daha. Zeka ve zeka.
Bu masallar demişken beni hangi masal da tanımlarsın diye sorsam?
Çok kısa bir süre düşündü ve “sen fareli köyün melodiyi hiç unutmadan çalan kavalcısısın.”
Aval aval bakışımda.
Evet ünlü bir isimle sohbetin keyfindeyim. Hikaye müthiş. Öğretiler harika.
Burus Visilis meşhur.
Ama artık fenomenlik değil de troller gözdeymiş öyle diyor Güray Gürsel.
Konudan fazlaca uzak olduğum içim, yorumsuzum.
Kelimelerin gücü, mizahin başarısı, zihnin çalışması gibi gibi.
Daha önce bir internet fenomeniyle hiç konuşmamıştım. Çok etkilendim yalan değil.
Eline iki telefonu alıp yanımdan uzaklaşırken, ‘gözün gördüğünü telefon görmüyor’ cümlesi beynim de yankılanıyor.
Diyecek cümle bulamanın aymazlığındayım…
Yapılan her iş emek…
Diyeceğim o ki
Süper ötesi…
Herkese mutlu bir hafta diliyor bol kazançlar bol bol gülücükler ama içten olsun emi…