AKTÜEL: Murat BİRGÜL: Denizci Argosu

“Murat BİRGÜL Yazdı..Fantezi Denizlerinde Bir Argo Hikaye…Denizci Argosu”

Denizci argosu da, denizcilik dili gibi genellikle denizcilikle uğraşanların kullandığı, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel bir dildir. Büyük Argo Sözlüğü denizcilik argosunun bir ‘alan argosu’ olduğunu söyler ve alan argosunu özetle “ yaşam ortam ve biçimleri birbirine yakın kişilerce yaratılıp benimsenmiş sözcükler, deyimler bütünü; bu sözcükler bütününe dayalı konuşma biçimi” olarak tanımlar ve ekler: “Kimi alan argoları, azınlık dillerine ve çevre dillerine özel bir yakınlık gösterir: Örneğin denizci argosu ile İtalyancanın, Lingua Franca’nın ilişkileri gibi…Alan argoları, özel ilişki içinde bulundukları dillerden alınan sözcük ve deyimleri genel argoya taşır.”

“Alayı, mizahı ihmal etmeyen argonun her konuya ‘çıplak’ tarafından bir yorum getirmesi, kendi çalıp kendi söylemesi, onun hem neşesinden, hem işvesinden ve hem de yüksek işlem kapasitesinden kaynaklanıyor. Hamurunda argo konuşup, argo dinleşmek, anlaşmak veya kavga etmek, her şeyden önemlisi eğlenmek olduğu için argodan hiç hoşlanmayanların hayal bile edemeyecekleri bir şeyler yaratıyor, ortaya çıkarıyor. Daha da hızını alamadığı durumlarda fantezi denizlerinde beş boy derinlere dalıyor.”
Eski zamanlarda, denizcilikte ve özellikle deniz ticaretinde kullanılan teknelerin, örneğin çektirmelerin, kabasorta veya randa armalı iki direkli brik, brigantin gibi yelkenlilerin bu dilin taşıyıcısı denizcilerle birlikte giderek yok olması, kullanılan denizci argosunun kitap sayfalarında kalmasına yol açmıştır. Diğer taraftan gelişen ve modernleşen denizciliğe uyum gösterip, kullanılan kelime haznesinin zenginliğine bağlı olarak denizci argosunun üretimini ve varlığını sürdürdüğü de söylenebilir.
Denizci argosunu kısaca anlattığımıza göre bir de örnek hikaye ekleyelim…

Fantezi Denizlerinde Bir Argo Hikaye
“Abliyi Kaçıran gemici ne yapar ki? Vapur olur tabi ! Ben de hemen yelkenleyip vardım bizim Çaça Mahmut’un yerine. Hem bir iki tek atar hem de bir iki laf eder, durumu kurtaracak bir dümen bulurum diye. Çaça Manhmut eski lostromolardandır. Bir gece Kumkapı’da kafayı bulup, orsapoca giderken, tokaya çıkmış bir bandırasıza bodoslamadan toslamış: ‘Hop hop’ falan demeye kalmadan herifçioğlu da bıçağını fora edip Çaça’nın façasını açmaz mı? O olaydan sonra bir süre önüne gelenle kontra gitti, sonunda da denizi bıraktı. Şans bu ya, bir gün kumarda paçarozları gargı edip de kazanınca şimdiki yerini açtı. Sanki İstanbul’un ne kadar zifosu varsa hepsi Çaça Mahmut2un yerini açmasını bekliyor! Her türlü kakanoz, soluğan, …. Doluverdi oraya: Ondan dolayı tırakalı yerdir ama bir o kadar da lakerda yerdir.”

Abliyi kaçırmak = ne yapacağını şaşırmak, Vapur = Sarhoş, Yelkenlemek = Aceleyle koşarak gitmek, Dümen = Dalavere, Orsapoca = Sarhoş yürüyüşü, Toka = (Bandıra basmak) Gece hırsızlığı, Bandırasız = Serseri, Bodoslama = Vücudun ön tarafı, Fora etmek = Çıkarmak, Faça açmak = Yaralamak, Kontra gitmek = Ters gitmek, Paçaroz gargı etmek = Tüm parasını koymak, Zifos = Aşağılık kişi, Kakanoz = Çirkin kadın, Soluğan = Eşcinsel erkek, Lakerda = Çok güzel şey…
Murat BİRGÜL.
gaste.tv