GÜNDEM: Erdoğan: Bu ülkeyi yöneten biziz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kocaeli Üniversitesinde toplu açılış ve fahri doktora tevcih töreninde konuştu. Erdoğan törende eski IMF başkanıyla arasında geçen diyaloğu anlattı. Erdoğan, “2002’den önce IMF kapılarında borç para dilenen bir Türkiye’den bugün IMF’ye borcunu kapatmış, veren el konumunda olan bir Türkiye’ye geldik. Fransız bir IMF Başkanı vardı. İsmini vermeyeceğim. Davos’ta onunla konuşuyoruz. Siz kalkar da bize siyasi noktada yön vermeye kalkarsanız, kusura bakmayın artık bu eski alışkanlıklar geride kaldı. Bu ülkeyi yöneten biziz. Siz ancak verdiğiniz borcun kayıtlarını takip edebilirsiniz. Verdiğiniz borcun muhasebe kayıtlarını takip edin, ama daha ileriye gidemezsiniz, dedim. ” dedi.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

Sözlerimin başında dün Hakkari’nin Çukurca ilçesine bağlı Çığlı üs bölgesini hedef alan saldırıda şehit olan 6 askerimiz ile helikopterin düşmesi sonucu şehit olan 2 pilotumuza Allah’tan rahmet diliyorum. Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği ve devletimizin bekası için hayatlarını feda eden her şehidimiz bizim bu topraklardaki ebedi varlığımızı tescilleyen birer mühürdür. Belki şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak ama Allah’ın izniyle hiçbir saldırı, bozguncu senaryo amacına ulaşamayacaktır. Kocaeli Üniversitesi tarafından şahsıma tevdi edilen bu anlamlı fahri doktora ünvanı için sayın rektöre ve üniversite senatosuna teşekkür ediyorum. İnşallah üniversitemizdeki programdan sonra 1,5 milyar lira yatırım bedeli olan toplu eserlerin açılışı için bizleri bekleyen vatandaşlarımızla birarada olacağız. Bu eserleri şehrimize kazandıran bakanlıklarımızı ve büyükşehir belediyemizi tebrik ediyorum. İnşallah birkaç hafta sonra 2015-2016 akademik yılını tamamlamış olacağız. Üniversite eğitimini başarıyla tamamlayan tüm öğrencilerimi kutluyorum.

KOCAELİ SADECE SANAYİ DEĞİL, TEKNOLOJİNİN DE MERKEZİ OLACAK

Sizler ilköğretimden başlayan uzun, zorlu ve bir o kadar keyifli olan öğretim devresini artık geride bırakıyorsunuz. Bazılarınız yüksek lisans, doktora yapacak. Bazılarınız iş ve meslek hayatına atılarak yeni bir kulvarda rol alacaksınız. Sizlerin başarısında emeği ve katkısı olan ailelerinizi, hocalarınızı tebrik ediyorum. Kocaeli Üniversitesi’nin 24 yıllık geçmişi, milletimizin direncinin, mücadele azminin adeta bir sembolü gibidir. Kuruluşundan 7 yıl sonra çok büyük bir felakete maruz kaldı. 1999’daki Marmara Depremi’nde maddi varlığının yüzde 75’ini tamamen kaybetti. Üniversitelerimiz karamsarlığa kapılmadan kendini toparladı. 4 Ekim 2000 tarihinde 6 bin 500 alanda inşa edilen Umuttepe Kampüsü bizim de teşviklerimizle 4 yıl gibi çok kısa bir sürede tamamlandı. Bugün üniversitimiz eğitim ve araştırma birimleriyle ülkemizin en donanımlı devlet üniversiteleri arasında yer alıyor. Üniversitemiz bir sanayi şehri olan Kocaeli’nin önünü açıyor. Kocaeli sadece sanayinin değil teknolojinin de merkezi olacak. Tüm altyapı çalışmaları tamamlandı. Proje yıl sonuna kadar hizmete girecek. Üniversitemizde 82 bin öğrenci eğitimine devam ediyor.

ÇIKARLARINI KORUMAK İÇİN YAPMAYACAKLARI İHANET YOKTUR

Başarı elinizdeki imkanların büyüklüğüyle ölçülebilecek bir şey değildir. Hayatın her alanında başarının anahtarı, sıkıntı, zorluk, yokluk karşısında yılmadan hedefleriniz doğrultusunda yürümeyi göze almaktır. Bahanelere sarılarak, mazaret üreterek başarı yakalanamaz. Asıl mesele ümitsizliğe kapılmadan, Allah’ın yardımına güvenerek zoru kolay kılacak bir iradeye sahip olmaktır. Ben siz gençlerimizde bunu görüyorum. Ülkemizin son 14 yılı bu anlattıklarım adeta bir özeti, bir izdüşümü gibidir. Türkiye 14 yılda hangi başarılara imza attıysa, hangi projeyi hayata geçirdiyse emin olun önüne çıkan birçok engelleri aşarak yapmıştır. Ülkeyi yönetme sorumluluğu omuzladığımız ilk günden beri yükümüzün ağır, işimizin çok olduğunu biliyorduk. Yıllardır millete tepeden bakan, kaynakları sömüren bir avuç seçkinin yolumuza taş koyacağını biliyorduk. Vesayet odaklarının yapılanları sabote edeceklerinin farkındaydık. Geçmiş tecrübeler bu ülkede en büyük zorluğun millete hizmet etmek olduğunu bize defalarca gösterdi. Eski Türkiye’nin elitlerinin çıkarlarını korumak için girmeyecekleri işbirliği, çiğnemeycekleri ilke, yapmayacakları ihanet yoktur.

SIRALARDA AYLARCA BEKLEDİĞİMİZ BİR ÜLKEYDİ

İradesini başka ülkelere, vesayet odaklarına teslim edenler, ihtiraslarını akılların önüne koyanlar 79 milyonluk Türkiye gemisini batırmaktan bir an olsun çekinmeyeceklerini biliyorum. Bunu Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde yaşayarak gördüm. İstanbul Belediye Başkanlığımda yaşayarak gördüm. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarından 17-25 Aralık darbe girişiminden 6-8 Ekim olaylarında bunu yaşadık. Biz tehditlere asla boyun eğmeden, hedeflerimizden vazgeçmedik. Biz ülkeyi vandallara teslim etmedik, etmeyeceğiz. Hamdolsun 14 yıl öncesiyle karşılaştırılamayacak kadar büyük bir ülkeyiz. Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımların kat be kat fazlasını gerçekleştirdik. Demokrasi, insan hakları, dış politika, ekonomi, sağlık, eğitimde çığır açan politikaları hayata geçirdik. Bir rontgen için 7-8 ay sonraya gün alan bir ülkeydi. Sıralarda aylarca beklediğimiz bir ülkeydi. Afedersiniz hastanenin odalarında doğru dürüst tuvaletlerin olmadığı bir ülkeydik. Tüm bunların yanında adeta koğuş sistemiyle odaların olduğu bir ülkeydi. Şimdi en fazla 3 yataklı odalarla halkına hizmet veren bir ülke haline geldik. Daha da ileri gideceğiz.

IMF`NİN `ACI REÇETELERİ` HATIRALARDA KALDI

MERKEZ BANKASI’NIN DÖVİZ REZERVİNDE EN AZ 150 MİLYAR DOLARA ULAŞMAMIZ LAZIM

2002’den önce IMF kapılarında borç para dilenen bir Türkiye’den bugün IMF’ye borcunu kapatmış, veren el konumunda olan bir Türkiye’ye geldik. Fransız bir IMF Başkanı vardı. İsmini vermeyeceğim. Daos’ta onunla konuşuyoruz. Siz kalkar da bize siyasi noktada yön vermeye kalkarsanız, kusura bakmayın artık bu eski alışkanlıklar geride kaldı. Bu ülkeyi yöneten biziz. Siz ancak verdiğiniz borcun kayıtlarını takip edebilirsiniz. Verdiğiniz borcun muhasebe kayıtlarını takip edin, ama daha ileriye gidemezsiniz, dedim. O zaman borcumuz 23,5 milyar dolardı. Yeni yönetim bizden 5 miyar Avro borç istedi. Ben de kendilerine verebiliriz dedim. O gücü yakalamak sıradan bir olay değildi. Artık ekonomik krizlerle uğraşan bir ülkeden 2023, 2053 ve 2073 için kendine vizyon belirleyen bir ülkeye döndük. Merkez Bankası’nın döviz rezervinde en az 150 milyar dolara ulaşmamız lazım. 2002 yılında 76 olan üniversite sayısı bugün 193. Birçok kişi ‘bunlar tabela üniversitesi’ dedi. Hamdolsun o tabela dedikleri üniversiteler şu anda potansiyel öğrenci yetiştiriyor.

BU AZMİN, DİRENCİN ESERİDİR

Biz bu üniversiteleri ta Muş’a kurarak oradaki çocukların ayağına götürdük. Hakkari’ye götürdük. Oradakiler bunun kadrini kıymetini bilmeyebilir. Devlet olarak bizim görevimiz oraya götürmekti. Biz bunu başardık. Başvuru yapan her üniversite öğrencimiz ya burs alıyor, ya da kredi imkanından faydalanıyor. Burs 45 TL iken bugün 400 TL’ye yükseldi. Ayrıca beslenme yardımı var. Bununla birlikte rakam daha da yükseliyor. 2002 yılında 190 adet olan yurt sayısı 614’e çıktı. 182 bin olan yurt yatak kapasitesi 476 bine ulaştı. Yurtlarımız koğuş sisteminden 1,3 ve 4 kişilik içeride banyosu, tuvaleti, interneti bulunan otel konforuna ulaştı. 2 bin 646 öğrencimizi YÖK kanalıyla yurtdışına gönderiyoruz. Dünyadan gelen 80 bin öğrenciyi Türkiye’de misafir ediyoruz. ABD, Avustralya, Avrupa, Çin, Afrika, Kafkaslar, Balkanlar, Türk Cumhuriyetlerinden gelip Türkiye’de lisans, yüksek lisans, doktora eğitimi gören öğrenciler var. Bu azmin, direnci eseridir. Biz önce Allah’ın yardımı sonra milletimizin desteğiyle, alın terimiz, emeğimizle bunu yaptık. Geldiğimiz yeri yeterli görmemiz asla mümkün değildir. Daha ileri gitmeliyiz. Türkiye artık küçük düşünerek, içe kapanarak dünyadan yalıtılmış bir vaziyette ‘küçük olsun ama benim olsun’ anlayışıyla yola devam edemez.

İKNA ODASI KURANLARIN HALİNİ GÖRDÜNÜZ

Bundan önce yüzde 40’ını hallederken savunma sanayiinde şimdi hamdolsun yüzde 80’i yakalamış bir ülke haline geldik. 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek istiyorsak 79 milyonun tamamının çaba sarfetmesi, fedakârlık göstermesi lazım. Devlet ve millet olarak bize güç verecek müesseselerin başında üniversitelerimiz geliyor. Halktan kopuk, şehirlerden kopuk, ülke ve milletin dertlerinden kopuk üniversitenin ne kendi öğrencisine ne de ülkeye bir faydası yoktur. Üniversite hürriyetlerin kısıtlandığı, tek tip ideolojilerin dayatıldığı bir ortam olmamalıdır. Kimi üniversitelerimizin zaman zaman varolma hedeflerinin tam tersi bir konuma savrulabiliyor. İlmin, bilgi üretmenin zemini olması gereken üniversiteler ülkemizde uzun yıllar yasa, çatışma, kılık kıyafet konusunda kapının önüne konulan gözü yaşlı öğrencilerle anılıyor. Biz üniversitelerin asli görevlerine dönmeleri için gerekli zemini hazırladık. Artık başörtüsünden, sakalından, inançlarından dolayı hiçbir öğrencimiz ötekileştirilmiyor. Üniversite kapılarında ikna odaları kurulmuyor. İkna odası kuranların halini gördünüz. Miillet nasıl dışlıyor.

BAZI ÜNİVERSİTELER PKK’NIN EĞİTİM KAMPINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Son dönemde bazı üniversitelerden yansıyan duyduğumuz rahatsızlığı ifade etmek istiyorum. Bazı üniversiteler bölücü terör örgütünün eğitim kampına dönüşmüş durumda. Şiddetle, tehditle kendine alan açmaya çalışan bu çetelere asla müsamaha gösterilmemelidir. Eski Türkiye’nin jakobenlerinin elinden kurtarılan üniversiteler terör örgütleriyle bağlantılı çetelere teslim edilemez. Bu konuda en ufak tolerans gösterilmesi üniversitenin varlık sebebine terstir. Ben şahit olunan vandallıkların yaşanmaması için üniversite rektörlerimizin tedbir almasını öneriyorum. (Kaynak: Sabah)