SİYASET: Kemal Kılıçdaroğlu: “Saray darbesi”

Başbakan Davutoğlu’nu ‘darbeye boyun eğerek dikta yönetimine zemin hazırlamakla’ suçlayan CHP lideri, “Kadere bakın ki Davutoğlu’nu savunmak bize düştü. Darbeye direnmek gereğin de ötesinde zorunluluktur” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeniden aday olmayacağını açıklayarak partisini genel başkan seçimli olağanüstü kongreye götürmesini “Saray darbesi” olarak nitelendirirken, “Bu darbe 64. Hükümet’e karşı yapılmış bir darbedir, bütün cumhuriyetçilerin, demokratların, aydınların demokrasiden yana olan vatanseverlerin darbeye direnmesi gereğin de ötesinde zorunluluktur” dedi.
Kılıçdaroğlu yaşanan gelişmeler üzerine partisinin MYK üyelerini “acil” olarak toplantıya çağırdı. Yaklaşık 1 saat süren toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
HELALLİK BOYNUMUZUN BORCU: Davutoğlu’nu dinledik. Son derece güzel ve duygusal ayrılık konuşması yaptı. Başarılarını, hizmetlerini, son iki seçimde aldığı oy oranlarını anlattı. Elbette, helallik de istedi. Vatandaşlara ‘hakkımı helal ediyorum’ dedi. Elbette ki helallik boynumuzun borcudur, Davutoğlu’na bütün haklarımızı da helal ediyoruz, bu konuda Davutoğlu’nun hiçbir endişesi olmasın.
DİKTA ÖZLEMİNİN AYAK SESLERİ: Başarılarını anlattı ama Başbakanlık koltuğundan ayrılmasının kendi tercihi olmadığını açıklıkla ifade etti. O zaman soru şu: Kendi tercihi değilse, hangi gerekçeyle Başbakanlık’tan ayrıldı? Bunun yanıtı verilmedi. Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra. ‘Parlamenter sistem bekleme odasına girmiş bulunmaktadır’ diye bir cümle kullandı. Bunu birkaç yerde tekrarladı. Bu söylemler aslında sivil görünümlü bir darbenin, bir dikta yönetimi özleminin ayak sesleriydi. Bunu defalarca dile getirdik.
4 MAYIS SARAY DARBESİ: Dün Kaçak sarayda gerçekleşen görüşmeyle darbe fiilen gerçekleşti. Darbenin adı 4 Mayıs saray darbesidir. 4 Mayıs darbesi, 28 Şubat postmodern darbesini de aşan bir niteliğe sahiptir. 28 Şubat’ta rahmetli Erbakan başbakanlıktan uzaklaştırılmıştı, 4 Mayıs’ta da Davutoğlu Başbakanlığı bırakmak zorunda kalmıştır. 4 Mayıs darbesinin 28 Şubat’tan farkı, ‘yol arkadaşım’, ‘dava arkadaşım’ dediği bir kişi arafından bu darbenin gerçekleştirilmiş olmasıdır. Davutoğlu, Başbakan olarak iki kez seçimlere girmiş, 7 Haziran’da yüzde 40.87, 1 Kasım’da yüzde 49.5 oranında oy almıştır. Başarılı bir sonuçtur. Parlamenter demokratik sistemin kuralları içinde Başbakanlık koltuğuna oturmuştur. Bu bağlamda meşruluğu hiç tartışılmamıştır. Milli iradeye saygı demokrasinin temel kuralıdır.
BİR KİŞİNİN İRADESİYLE AYRILDI: Ancak Davutoğlu, kendisine ve partisine oy veren 23 milyon 531 bin kişinin iradesiyle değil, bir kişinin iradesiyle koltuğundan ayrılmak zorunda kalmıştır. O bir kişi, 4 Mayıs’ta Saray darbesini gerçekleştiren kişidir. O bir kişi, ülkesinin demokrasisini değil, kendi dikta yönetimini düşünen ve planlayan kişidir. Davutoğlu, üzülerek ifade edeyim ki, 4 Mayıs Saray darbesine boyun eğerek dikta yönetimine zemin hazırlamıştır. Oysa demokrasi adına doğru olan 23 milyon kişinin kendisine verdiği görevi savunması, milli iradeye sahip çıkmasıydı. Bu koltuğa beni halk getirdi, halk götürür demesiydi. 4 Mayıs Saray darbesine Davutoğlu’nun açıkça direnmesi gerekirdi. Şu kadere bakın ki, demokrasi adına Davutoğlu’nu savunmak da bize düştü.

ACI TABLO

Türk siyasal tarihinde önemli bir yeri olan AKP’nin neredeyse bütün kadrolarının 4 Mayıs Saray darbesini kabullenmiş görünmeleri de demokrasimiz adına acı bir tablodur. Demokrasilerde darbeler desteklenmez, darbelere direnilir. Davutoğlu maalesef bunu yerine getirememiştir. 4 Mayıs Saray darbesini bir partinin iç meselesi olarak da görmemek gerekir. Bu darbe 64. Hükümete karşı yapılmış bir darbedir, bütün cumhuriyetçilerin, demokratların, aydınların demokrasiden yana olan vatanseverlerin darbeye direnmesi gereğin de ötesinde zorunluluktur. Bir dikta yönetiminin yasal zeminini hazırlamak için ülkenin meşru başbakanına karşı saray darbesini yapanlar şunu asla unutmasınlar. CHP olduğu sürece asla amaçlarına ulaşamayacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın darbecileri yeneceğiz, demokrasi kazanacak. Tarih de bunu hep böyle yazmıştır. Kaynak: Milliyet