SİYASET: Milletvekillerine etik kurallar geliyor

Etik kurul ile ilgili konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Üstün, “Eczacı bir milletvekili, eczacılığını yapabilecek ama ‘şehrinizin tek seçilmiş milletvekili, şifa eczanesinin sahibi bilmem kim’ gibi afiş ya da pankart asamayacak. Milletvekilinin mal beyanında, gayrimenkulu ve arabasının dışında, varsa yaptığı müteahhitlik işini ya da ortaklığını da beyan etmesi gerekecek” diye konuştu.
TBMM Üyeliği Etik Kanun Teklifi hazırlandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, kanun teklifi ile ilgili konuştu. Meclis’te 25-30 yıldan beri buna ilişkin kanunun çıkarılmasının istendiğini ancak bir türlü sonuca ulaşılamadığına değinen Üstün, Ak Parti’nin 2007 yılında sunduğu teklifin komisyonda kabul edildiğini fakat erken seçime gidilmesi nedeniyle bunun kadük kaldığını söyledi. Üstün, sonraki yıllarda da bununla ilgili uzlaşma komisyonları kurulduğunu, dönemin Meclis Başkanının girişimlerinin olduğunu, fakat bir türlü yasalaşamadığını anımsatarak, AK Parti’nin sunduğu söz konusu teklifin ise komisyonda kabul edildiğini ifade etti. Teklifte, milletvekillerinin uyması gereken etik ve ahlak kurullarının bulunduğunu dile getiren Üstün, “Milletvekili, milletvekilliği sıfatını kullanarak kendilerine, yakınlarına veya üçüncü kişilere haksız menfaat sağlamaya yönelik davranışlarda bulunamayacak. Yani milletvekilliği gücünü, sıfatını, yetkilerini kendisi ve yakınları için kullanamayacak” dedi.

‘SEÇİLMİŞLER UYACAK’

Üstün, milletvekillerinin görevlerini yaparken adalet, eşitlik, dürüstlük ve objektiflik ilkelerini gözeteceklerini vurguladı. Teklifte; milletvekillerinin kendilerine tahsis olunan kamu imkanlarını amacına uygun olarak kullanacakları hükmünün de yer aldığını anımsatan Üstün, “Bu ilkeler sadece milletvekilleri için geçerli olan ilkeler değil; kamudaki görevli bütün bürokratların, belediye başkanlarının, hakimlerin, savcıların da uyması gereken ilkeler. Biz bu hükümleri net olarak bu teklifte belirtiyoruz. Milletvekili bunu yaparken aslında bütün kamuya, bürokratlara mesaj veriyor, örnek oluyor.” değerlendirmesini yaptı.

‘KAMU YARARI GÖZETİLECEK’

Teklifte “Milletvekilleri yaptıkları işlerde kamunun yararını gözetirler” hükmünün bulunduğuna dikkati çeken Üstün, şöyle devam etti: “Bu çok önemli. Kendi bireysel işlerinden ziyade kamunun yararını gözetecek. ‘Kişisel çıkarları ile genel yarar arasında bir çatışma olursa, genel yarar lehinde hareket eder’ deniliyor. ABD filmlerinde duyardık; ‘milletvekili menfaat çatışması olduğunda yasama faaliyetine katılmaz’ diye. Şimdi bu ilk kez yasalarımıza giriyor. Belirli bir sektörde öne çıkmış milletvekili, o sektör ile ilgili çalışmalarda daha dikkatli davranacak, o sektörün menfaatlerini değil de kamunun menfaatlerini gözetecek. Teklifte, ‘yasama faaliyetlerini etkilemek amacıyla, kendileri nezdinde yapılan girişimlerde açık ve şeffaf olurlar’ deniliyor. Ne demek isteniyor bununla? Bir kanun çıkacağı zaman doğal bir girişim olarak insanlar milletvekillerine gider, lobicilik faaliyeti yaparlar. Sektörün ilgili tarafları milletvekiline, ‘tasarıda şöyle değişiklik yapılması lazım ya da şu bölümünün çıkması gerekir’ der. Teklif bu görüşmeleri yasaklamıyor ama ‘bu görüşmeleri açık ve şeffaf ortamda yap, gizli kapılar arkasında yapma’ diyor. Bu yöndeki girişimleri, lobiciliği yasaklamıyor. Kamuoyunun bunlardan haberinin olması lazım. Lobicilik olmalı, çünkü bir kanun yaparken o kanunu etkileyecek tarafların görüşlerinin alınması lazım.”

‘ÖZEL İŞİNDE MİLLETVEKİLİ ÜNVANINI KULLANAMAYACAK’

Üstün, teklifin, ilgili yasada milletvekilliği ile bağdaşmayan işleri de düzenlediğini söyleyerek, “Bununla ilgili yasalar bir çatı altında düzenleniyor. ‘Serbest mesleklerini icrada, ferdi işletmelerini idarede milletvekilliği unvanlarını kullanamayacak’ hükmü yer alıyor. Bu çekinilecek bir durum değil. Mesela eczacı olan bir milletvekili eczacılığını yapabilecek, bunu yasaklamıyoruz ama ‘milletvekilliği sıfatını burada kullanamazsın’ diyoruz. Yani, ‘şehrinizin tek seçilmiş milletvekili, şifa eczanesinin sahibi bilmem kim’ gibi afiş ya da pankart olamayacak. Milletvekilliği unvanını, işiyle ilgili kartında, işletmenin tabelasında kullanamayacak. Diğer meslek sahipleri ile rekabet ortamında adil bir durum oluşturmanız lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

3 YIL MECLİS’TEN İŞ ALAMAYLACAK

AK Parti’li Üstün, milletvekilinin, milletvekilliğinden sonra 3 yıl boyunca Meclis’ten iş alamayacağının ya da ihalesine katılamayacağının da hüküm altına alındığını vurguladı.Teklifin, milletvekilinin, milletvekilliği ile bağdaşmayan işlerinin dışındaki işlerini de bırakmasını öngördüğünü belirten Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:”Diyelim milletvekili bir yerde müteahhitlik yapıyor. Milletvekili mal beyanında bulunuyor, ‘şu kadar gayrimenkulüm, arabam, malım var’ diyor ama bu biraz dar kapsamlı. Yaptığı işleri de beyan etmesi; ‘bir müteahhitlik işi yapıyorum, bir şirketim var ya da şu şirketin ortağıyım’ demesi gerekiyor. Bu kuralları denetleyecek bir yapı oluşturuyoruz. Siyasi parti grupları içerisinde Siyasi Etik Kurulları oluşturuyoruz. Bu kurullar, Meclis’te grubu bulunan partilerin kendi bünyesinde kurulacak. Bağımsız milletvekilleri için başvuruların yapılabilmesi için de Karma Etik Kurulu kuruyoruz.
Bu iki kurul, ilk başvuru yapılacak yerler olacak. Yani ‘A partisinin’ vekili için, ‘A partisinin’ bünyesinde oluşturulacak siyasi etik kuruluna; bağımsız vekil için de karma etik kuruluna müracaat edilecek. Bu kurulların üstünde, tüm siyasi parti gruplarından seçilecek milletvekillerinden oluşan Siyasi Etik Komisyonu kurulacak. Bu komisyonun denetim görevi olacak. Bu komisyonun iki görevi olacak; birisi Siyasi Etik Kurulunda verilen kararların ikincil inceleme yeri olacak. Milletvekili, hakkında karar veren kurula itiraz ettiği zaman, bunu Siyasi Etik Komisyonu sonuçlandıracak ve bu karar kesin olacak.”

‘HANGİ İŞLERİ TASFİYE EDECEK’

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Üstün, bu komisyonun danışma görevinin de olacağını, milletvekillerini bilgilendireceğini söyledi.”Yeni seçilen milletvekili Meclis’e geldiği zaman, hangi kurallara bağlı olduğunu, nasıl hareket edeceğini veya hangi işlerini tasfiye edemeyeceğini bilemeyebilir” diyen Üstün, bu komisyonun, bu anlamda milletvekillerine rehberlik hizmeti vereceğini söyledi. Ayhan Sefer Üstün, “Dört başı mamur, bu adla çıkan derli toplu bir kanun, TBMM Etik Kanunu olacak.” dedi. AK Parti’nin, eylem planında ve Hükümet programında olan bir konuyu hayata geçirmesinin, “AK Parti söz verdi mi yapar” ilkesini kuvvetlendirecek, taçlandıracak bir adım olacağına işaret eden Üstün, “Siyasete de güven getirecek; toplum nezdinde, ‘siyasetçiler kendilerini bağlayan kurallar oluşturmuş’ denilecek. Eğer bu sefer de bu kanunu çıkartamazsak, belki bir 30 yıl daha beklemek durumunda kalabiliriz. 2007 yılında yakaladığımız fırsatı ancak 10 yıl sonra tekrar yakalayabildik.” ifadesini kullandı.
AK Parti’li Üstün, “bu kurallar zaten ahlak kurallarıdır, bunları kanuna derc etmeye gerek var mı?” şeklinde itirazlar yapıldığını belirterek, “Zaman zaman başka türlü davranan arkadaşlarımız da oldu, olmadı değil. Suç olmamış ama gayriahlaki olan bir durumda bir şey yapamazsak, o zaman siyaset örseleniyor, yıpranıyor, halkın nezdinde değer kaybediyor. Bunları açıkça yazıp müeyyideler sistemine bağlamış olmak çok önemli. Avrupa’da tek bir ülke bunun kanununu çıkarmış ama diğer ülkeler de bunu Meclis kararı olarak kabul ederek kendilerini bağlamış. Bizde Meclis kararı pratiği çok fazla kullanılmadığı için biz bunu kanunla yapıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Milletvekili bu kurallara uymadığı zaman ona uyarma cezası verilebileceğini, buna uymadığı zaman ise milletvekilliğinin düşürülmesine kadar gidilebileceğini ifade eden Üstün, “Burada üç aşama var. Birincisi komisyon, ‘burada ihlal var’ deyip bırakabilir, bu işin hafif kısmı olur. İkinci ihtimal, ihlalden sonra uyarı kararı verebilir. Üçüncü ihtimal, uyarı cezasını aldıktan sonra kendisine çeki düzen vermemişse, şirketten istifa etmesi gerekirken etmemişse, yurt dışında aldığı hediyeyi bildirmemişse veya iade etmemişse milletvekilliği de sona erebilecek.” diye konuştu.
Ayhan Sefer Üstün, teklifin, siyasetçinin itibar kazanması için aslında bir fırsat olduğunu vurgulayarak, “Bundan çekinilecek bir durum yok. Eğer biz abdestimizden eminsek bunlardan niye çekinelim? Bunlar ahlak kuralları zaten. Doğal olarak uymamız gereken ahlak kurallarının bir kez daha kanun metninde geçmesinin bence hiçbir mahsuru yok, aksine siyasetçiyi güçlendirecektir.” dedi. Milliyet