Nasıl bunalmasın insan?!.

Gündem ne demek?.. O günkü olay veya yaşananlar!… Türkiye’nin gündemi gün içinde belirlenmiyor, adeta saatlik hatta bazen dakikada bir değişiyor. Böylesine yorucu bir ülkede insanın sinir sistemi iflas eder. Biz 7/24 saat haber yapan gazeteciler bile bunaldık!.. Sade vatandaş ne yapsın?..
Bir de soruyoruz: “Neden bu insanlar gülmüyor, neden hep asık suratlı dolaşıyoruz. Neden sözlerimizin nerdeyse üçte biri kırıcı hatta küfürlü” diye…
Ekonomik zorluklar, aile içi geçimsizlik, işsizlik, binbir tane haksızlık, horlanma… Üstüne üstlük bir de memleket meseleleri…
Götüren götürüyor, ezilenler yine yurdum insanı!..
Nasıl gülsün insanlar, nasıl doğru dürüst gelişsin çoluk çocuk!..
Birkaç nesil boynu bükük yaşadı onca yılı, bundan sonrası da Allah Kerim!..
DÜŞMAN BİR DEĞİL
BİN TANE!..
Son zamanlarda gerçekten zor günler geçiriyoruz. Korkarım ki tansiyon daha da yükselecektir. Anlamışsınızdır Türkiye -Rusya ilişkilerinden bahsediyorum. Rusya’nın sınır ihlali, Türkiye’nin Rusya’nın uçağını düşürmesi yenilir yutulur bir durum değildir. Çok uzayacak ve sonuçları olacaktır. Bu işin üzerinin öyle kolay kolay kapanacağını ve unutulacağını da zannetmiyorum. Dış ilişkiler, iç siyasete benzemez. Umarım başımıza daha berbat işler açılmaz. Açılırsa topyekün bunun sancılarını çekeriz. Şu aralar herkes birşeyler söyleyecektir, ancak sukünetli olmak gerekir. Siyasiler demeçlerinde, aydınlar da yorumlarında, iki kere düşünmelidir. Yoksa söyleyecek çok söz var. Hem de oldukça ağır, beynimizde fırtınalar esiyor ama aklımız sus diyor!.. Sırası değil yani, şaka götürür yanı da yok… Ateşe körükle gideriz benden söylemesi. Muhalif medya iktidara, yandaşlar da Rusya’ya sallamayı hemen bıraksa iyi olur!.. Hiç değilse şu sıralar…
AYNI TAS AYNI HAMAM!..
Sonunda hükümet kuruldu. Bakanlar Kurulu’na baktım ve kararımı verdim. Çıkılan uzun ince bir yolda AKP, “Yola aynen devam” demiş, belli. Üç beş aylık süreçte iki seçim arası oyunu bu kadar arttıran partinin bu şekilde hareket etmesini eleştirecek değilim. Zaten böyle olacağı belli değil miydi?.. Tabii ki eleştiri yapılacak. Ama eleştiri yapacak olan muhalefet partileri… Ama ortada muhalefet var mı? Bize doğruları anlatacak, gündem yaratacak, hedef ve yol gösterecek!.. Yok… Zaten hiçbir zaman olmadı ki… Onlar şimdi kurultay telaşında. Seçimli mi olsun, seçimsiz mi olsun?.. Tüzük nasıl değişir, genel başkanı nasıl alaşağı ederiz. Peki, bu kadar yenilgi, genel başkanlar niye gitmez?. Gitmez… Ben de anlamadım gitti!.. Nasıl gider?.. Zorlayarak, yıpratarak… Örneğin; üyelerden imza isteyerek, kurultayı toplayarak, tüzükleri değiştirerek… Partiyi erezyona uğratarak!.. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki, muhalefet yok!.. Hiçbir zaman da olmadı. Muhalefet, kendine muhalif!.. İktidarla uğraşacak ne zaman, ne de akıl var!.. Ne diyeyim: “Allah akıl fikir versin!.. CHP’li ve MHP’li sade vatandaşlara da sabır!..”
BASIN OLMAZSA
DEMOKRASİ OLMAZ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi sürekli vurgu yapıyor. Daha bundan 15 gün evvel basının önemi, fikir hürriyeti, ifade özgürlüğü üstüne basa basa açıklandı. Dendi ki bir ülkede basın görevini yapamazsa o ülkede demokrasinin varlığından söz edilemez. Bu bağlamda meslektaşlarımızdan Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın serbest kalması ne kadar sevinsek de Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklu olarak yargılanmasına o kadar üzüldük. Artık gazetecilerin özgürce yazacağı bir ülke olmalıyız. Bu durum bize sınıf atlatacak, AB yolunda da olumlu izlenimler bırakacaktır.
NERDEN ÇIKTI BU BULUŞMA
Geçenlerde bir buluşma yapıldı. Eski başkanlardan Serdar Bilgili’nin otelinde üç eski başkan bir araya geldi. “Şampiyon ekip” diye lanse edildi. Ancak o fotoğrafta, çok konuşulmayan isim de vardı. O ekipte olmayanlar da vardı!.. O ekipte olanların da bazıları katılmamıştı!.. İş biraz karışık anlayacağınız ama çok özel bir durum!..
Serdar Bilgili, Demirören ve Orman o yönetimde idi, yıllar sonra bir araya gelmeleri ve kamuoyuna tek karede olsa fotoğraf vermesi gerçekten anlamlı. Bilgili’nin Genel Sekreteri Beşiktaş eski Belediye Başkanı İsmail Ünal uzun süredir ortalıkta yoktu, fotoğrafta ise, en önce benim de ilk göz ağrım Hürriyet Gazetesi’nden Fikret Ercan ile eleleydi. Açıklama sınırlı, fotoğraf tek kare, ama çok şey anlatıyor işi bilene… Yani; amaca uygun!.. Diğerleri önemli değil. Resme böyle bakınız.
Demirören’in borç ve alacağı mı, yoksa, Orman’ın yeni yapacağı yönetim mi konuşuldu? Anlarız yakında!.. Peki; TFF Başkanı’nın bu yemekte olması şampiyonluğa koşan Beşiktaş’ı çelmeler mi?.. Bilemem, ama şimdiden konuşulmaya başlandı bile…
Anlayacağınız, şampiyon ekibin masum bir yemeği değil bu!.. Olay çok farklı…
Bekleyin ama sürprizlere de açık olun!.. Tekrar yorum yaparız.
KÜÇÜK İNSANLARDAN
UZAK DURUN!..
Yazımı bitirirken; tarihe not düşmek adına ve de yanıltılmanızın önüne geçmek üzere sizleri uyarmak istiyorum…
35 yıllık gazeteciyim. Hürriyet, Günaydın, Milliyet, Sabah Gazeteleri’nde çalıştım. Muhabirlikten, köşe yazarlığına kadar tüm kademelerde görev yaptım. Türkiye Gazeteciler Üyesi, Dünya Spor Yazarları Üyesi olarak, 16 yıldır da Sarı Basın Kartı sahibi gazeteci arkadaşlarımla birlikte marka ve telif hakları tarafımıza ait olan Beşiktaş Gazetesi’ni çıkarıyorum.
Yıllar yılı benim üzerimden veya gazeteyi kullanarak bilgim dışında hep birileri iş çevirmeye kalkmıştır. Bunlar büyük iş yaptıklarını söyleyen küçük insanlardır. Bu ahlaksızlıklardan uzak durmaları için insanları her zaman yazılarımla uyarmaya çalışmışımdır. Ama baş etmek mümkün değil. Her zaman bu tipler vardır ve ne yazık ki olacaktır. Bırakın kerameti kendinden menkul tipleri, en üst düzey insanlar bile bunu yapıyor ne yazık ki…
Onun için tekrar edeyim: İşim söz konusu olduğu müddetçe; benim başta siyasiler olmak üzere kimseyle dostluğum ve arkadaşlığım yoktur. Şirketimizin resmi iş ilişkileri dışında bu tür beyanlarda bulunan ve kendine çıkar sağlamaya çalışanlara lütfen kanmayınız ve bizzat bana bildiriniz. Buradan açık açık ve tekraren kamuoyuna açıklıyorum: “Bu kişi ve kişiler yalancıdır.” Söylemedi demeyin!..
Son söz: “Herkes gelip geçer, Beşiktaş Gazetesi kalır!.. Biz bu işi yaptığımız müddetce, zamanı gelince ve olaylar netleştikce herkes deşifre olacaktır. Kimse merak etmesin!..”