SİYASET: İttifak kiminle?

İttifak kiminle olacak? Saadet Partisi’nin kiminle ittifak oluşturacağı gündem konusu oldu. 1 Kasım erken seçimlerinin öncesinde Ankara kulislerinde seçim ittifaklarına ilişkin kritik stratejiler yürütülüyor. Peki ittifaklar oy oranlarındaki dengeyi nasıl etkiliyor? Gazeteci Ruşen Çakır, Al Jazeera için kaleme aldığı analizde, ‘ittifak senaryoları’ üzerinden erken seçim sonuçlarını irdeledi.

Çakır, 1 Kasım seçimlerinde ‘AK Parti’nin tek başına iktidar olma şansını elde edebilmesi için HDP’nin, o olmazsa MHP’nin yüzde 10 barajının altında kalması gerektiği’ söylemleri yola çıkarak ittifakların ‘küçük ve kıl payı puanlarla’ da olsa büyük ölçüde etkilediği dengeleri nasıl değiştirebileceğini ele aldı.

SP-BBP İTTİFAKI’NIN 7 HAZİRAN PERFORMANSI NASILDI?

Çakır, 7 Haziran seçimlerinde en çok dikkat çeken ittifak oluşumu olan Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) oylarına, başta AK Parti ve MHP olmak üzere diğer partilerin göz diktiğini, fakat bu partilerin SP ve BBP tavanlarına karşı belli bir mesafeyi koruduklarını belirtti.

Çakır, 7 Haziran’daki SP-BBP “Milli İttifak”ının her iki partinin oy ve güçlerini artırmadığı gibi çözülmelerini daha da hızlandırdığını vurguladı.

“AK PARTİ’DEN SAADET PARTİSİ’NE BÜTÜNLEŞME TEKLİFİ” İDDİASI

Mlliyet gazetesinden Kıvanç El’in haberinde de, AK Parti’den Saadet Partisi’ne önce ‘bütünleşme’ teklif edileceği, eğer kabul görmezse ‘ittifak’ önerileceği ve buna göre de İstanbul, Konya ve Ankara merkezlerde 3 ya da 5 ‘seçilebilecek’ sıradan milletvekili adaylığının da SP’ye verileceği iddia edilmişti.

“MHP VE HDP BARAJ ALTI KALIRSA AK PARTİ İKTİDAR…”

MHP ve HDP’nin güçlü oldukları (MHP İç ve Doğu Anadolu, HDP Güneydoğu Anadolu) bölgelerde en dişli rakiplerinin AK Parti olduğunu hatırlatan Çakır, baraj altı kalmaları halinde hak ettikleri milletvekilliklerinin çoğunun AK Parti’ye geçmesinin ve bu durumun da bu partiyi tek başına iktidara taşımasının şaşırtıcı olmayacağını ifade etti.

Çakır, farklı kamuoyu yoklamalarında ne MHP ne de HDP’nin baraj altında kalabileceğine dair herhangi bir bulguyla karşılaşmış olmadığına dikkat çekerek, tam tersine bazı araştırmalarda HDP’nin oyunu artırabileceğine dair veriler elde edildiğini vurguladı.

İşte Çakır’ın ‘erken seçimde ittifak’ tartışmalarına ilişkin ortaya koyduğu çarpıcı analiz:

1 Kasım’da, 7 Haziran’daki gibi dört partili bir Meclis ortaya çıkarsa AKP’nin tek başına iktidarı için en az yüzde 44-45 oy alması gerekecek. Tabii bu oy artışının seçim bölgelerine, AKP’ye fazladan milletvekili kazandıracak şekilde dağılması da şart.

Bu noktada akla ilk olarak 7 Haziran’da Saadet Partisi (SP) ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) aldığı oylar geliyor. Bilindiği gibi bu iki parti 7 Haziran seçimlerine, SP çatısı altında “Milli İttifak” adıyla birlikte girmişlerdi. Aslında “Milli İttifak”, Fethullah Gülen cemaatinin de bir şekilde dahil olduğu bir projeydi. Fakat amaç, SP ile MHP’nin birlikte hareket ederek adaylarını MHP listelerinden seçime sokabilmekti. Ancak MHP, özellikle Genel Başkan Devlet Bahçeli, “Milli İttifak”çıların bu talebini hiçbir şekilde kale almadı, yok hükmündeymiş gibi davrandı.

“İKİ PARTİ BİRLEŞMESİNE RAĞMEN…”

Bu nedenle de iki parti motivasyonları büyük ölçüde kırılmış bir şekilde seçime birlikte girip 963 bin oy alabildi. Oyların yüzde 2.06’sına tekabül eden bu sonuç, her iki partinin 2011 genel seçimlerindeki oylarına (SP yüzde 1.25, BBP yüzde 0.74) neredeyse denkti. Fakat aynı seçimde SP’den kopma HAS Parti’nin de yüzde 0.76 oy almış olduğunu unutmamak lazım. Her şey bir yana, iki partinin birleşmelerine rağmen AKP’nin dört yılda yaşadığı 9 puanlık düşüşten hiç nasiplenememiş olduğu ortada.