Ağıt

Yazıya oturmadan önce Gülten Akın’ın “Ağıtlar ve Türküler (1972-1983)” kitabına bir kez daha göz attım. Ne çok acı ne çok ölüm yaşanmış ülkede. Kimi, devlet erki marifetiyle, düzeni sorgulayan, otoriteye baş kaldıranlara reva görülen işkence ve ölümler. Osmanlıda başlamış, tek partili dönemden çok partili döneme artarak sürmüş. Kimisi ise bilime boş veren, kazanç hırsını insan emeğine, insan değerine yeğleyen gelmiş geçmiş iktidarları da kapsayan yönetim anlayışı. Soma maden işletmesinde yüzlerce emekçinin ölümüne, yaralanmasına neden olan patlama ve yangının asıl sorumluları da bilime, tekniğe boş veren anlayıştır. Siz bilime boş verir ülkeyi camilerle, imamlarla yöneteceğinize inanırsanız bir gün bilim de size boş verir. İktidarlar sermayenin, rantın değil halkların iktidarı olmak zorundadırlar. İşçinin, emekçinin, memurun dar gelirlinin haklarını, geçim koşullarını görmezden gelmek olsa olsa ucuz emek pazarında insan sömüren totaliter ülkelere özenmenin, vahşi kapitalizmin paydaşlarından biri olmanın göstergesidir. Günümüz iktidarı sendikaları senden benden diye bölmüştür. Gazete/televizyon guruplarını senden benden diye kutuplaştırmıştır. İktidara yakın olmayan gazetelere bırakın ilan vermeyi elinde olsa ekmek bile vermeyecektir bu iktidar. Masum insanları inananlar inanmayanlar diye birbirine düşürmek, mezhep ayrımcılığı gütmek böylece hiç umursamadan evrensel hukuku, bireyin temel hak ve özgürlüklerini hiçe saymak da başımızdaki iktidarın marifetlerindendir. Kanımca bir anayasa suçudur da. Şimdi yalnız Soma’da değil Türkiye’nin hemen her ilinde yurttaşların canı yanıyor. Ölenlerin ailelerine, yaralılara nasıl yardım ulaştırırız diye yoğun bir uğraş veriyorlar. Peki, iktidar ne yapıyor. İlk günlerde ölen işçi sayısını düşük göstermek için kendisine yakın medyayı kullandı. Suçluyu ilk günden belirledi: KADER. Ölü sayısı arttıkça bu kez gazetecileri hedef aldı. Almayı da sürdürüyor. Maden kurbanları ile görüşmelerini engellemeye çalışıyor. Yaraları sarmak amacıyla Soma’ya giden Başbakan ise yara sarmak bir yana toplumda yeni yaralar açıyor. Babasını, evladını kaybetmenin acısı ile yüreklerindeki acıyı dile getiren yurttaşları bir güzel haşlıyor. Üzerlerine yürüyor. Korumaları da Başbakandan geri durmuyorlar elbet, gazeteci, halk fark etmiyor önlerine geleni hırpalıyorlar. Bölgede terör estiriyorlar. Ağıttan söz açtık ya. Somalılar ölülerine bir ağıt bile yakamıyorlar. Şimdi iktidar Soma ve çevresini yasak bölge haline getirme telaşında. Kamuoyu gerçekleri öğrenmesin istiyorlar. Kamuoyunun haber kanallarını tıkamak istiyorlar. Yolsuzluk olayında olduğu gibi 300’ü aşkın emekçinin can verdiği patlamanın suçlusu olarak bir günah keçisi arıyorlar. Haber saklama, örtme, dezenformasyon yapma konusunda becerikli gazeteleri, televizyonları var. Onlara güveniyorlar. Toplum bu kez de yutacak mı? bu entrikayı. Onu sabredip birlikte göreceğiz.
Hafta sonu, tarihi aylar önceden belirlenmiş TGC-KAS Türk Alman Gazeteciler Sempozyumu için Antalya’daydık. Soma felaketinin gölgelediği bir ortamda geçti oturumlar. Alman meslektaşların Gezi olaylarından sonra AKP’ye sempatileri kalmamış. Sert eleştiriler yönelttiler Erdoğan’a ve partisine. Bildiğiniz gibi 24 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu seçimleri var. Başbakan Erdoğan’ın 23 Mayıs’ta Köln de yapılan mitingten endişe duyuyorlar. Bu tarih seçimini amaçlı ve kışkırtıcı buluyorlar. Ardından Almanya’da neler yaşanacak göreceğiz. Göreceğiz diyorum, çünkü Almanlar halkından haber saklama konusunda bizim kadar becerikli değiller.
Gelelim Gülten Akın’ın şiir kitabına. Siyasal tarihimizi de yansıtan bir seçki sanki kitap. Acılar, işkenceler, yargısız infazlar, ölümler, genç ölümler… Hepsine yakılmış ağıt var. Birini Soma halkı için seçtim. Birlikte okuyalım.

Yalınayak Türkü

Yatağında usul usul akan
Kömürde demirde eriyen can
Kesilen ayak kopan parmak
Kuş şenliği çalı duldası
Karda bir ayak izi
İşlendi bedenimize
Ağlaya ağlaya görmez olan biri
Gören biri, susan biri
Apansız konuşan biri
Patlayan ses, vurulan tay
İşlendi bedenimize
Yılgınlık düşsel olarak
Korkular suret
Yanıklar var anlamıyla
İşlendi bedenimize
Artık biz
Onların simgesiyiz
Şiirimiz kente yalınayak
girecektir.