“Stat demek gelir demek”

Yılların gazetecisi, Star Gazetesi Spor Yazarı Güven Taner Radyo Beşiktaş’ta, “Spor Konuşmaları” programında Didem Tutal’ın konuğu oldu. Beşiktaşlılar tarafından ilgi ile dinlenen programda Taner, stat konusuna değindi, yabancı sınırlamasına karşı olduğunu, ancak federasyonun verdiği karara tüm kulüplerin saygı göstermesi gereğinin altını çizdi.
“Yeni stada çok farklı boyutlardan bakıyorum ben. Beşiktaş örnek oluyor Türk futboluna veya örnek olarak kendini ortaya koyuyor. Dilerim örnek alanlar olur ve alacaktır. Türkiye’nin üç büyüklerinden biri olmasına rağmen belli özverilerde bulunup yatırımlara yönelmesi kulübün çok akıllıca yaptığı bir davranıştır. Çünkü gerekli olan bir yatırım bu stat. Aynı zamanda bir işletme haline geldi kulüpler. Nasıl Galatasaray ve Fenerbahçe statlarından önemli gelirle elde ediyorlarsa Beşiktaş’ın da bu gelirlere kavuşması gerekiyordu. Bunun için Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın son iki yılda yaptığı olağanüstü futbolcu yatırımları var. Yani sportif başarıya yaptıkları yatırımlar var. Beşiktaş bunun tam tersini yaptı. Tesis yatırımına ağırlık verdi, özellikle stat yatırımına yöneldi. Stadı da işte Ağustos’ta bitirme kararı aldı. Ağustos’ta bitmesin de Aralık’ta bitsin. 3-5 ayın çok fazla önemi yok. Sağlıklı bir şekilde bitmesi önemli. Beşiktaş Kulübü, Galatasaray yaklaşık yüz elli milyon avro civarında sportif başarı yatırımı yaparken, Beşiktaş’ta aynı şekilde sportif başarı yatırımı bir taraftan da tasarruf ettiği kısmına stat sahibi oluyor. Bunu görmek gerekir ve bu tutumu nedeniyle yöneticileri alkışlamak gerekir. Ben stadın Beşiktaş’a maddi olanakları artırarak önemli güç katacağına inanıyorum. Ayrıca, büyüklüğüne büyüklük katacaktır. Bu yatırımda emeği geçenleri kutluyorum. Ağustos ayı denirken, stat yetişebilir de, pozitif enerji sağlamak için de söylenmiş oldu. Bence ikisi birden… Fikret Orman aynı zamanda bu işleri bilen bir insan, tekniğini de biliyor, yasal boyutunu hukukunda biliyor. Nasıl çalışılacağını da biliyor. Bu işleri hızla yürütebilen bir insan ayrıca… Ağustos’a yetişecek demek biraz sanki motivasyon. Hem Beşiktaşlılar için, hem stadın gelirleri ve iyi pazarlayabilmek için… Ama bir kaç ay gecikme de olsa fark etmez. Söz vermiştin, neden böyle oldu diye bastırmamak gerekir. Çağdaş bir stat yapılıyor, eskisi yerinden kaldırıldı. Bunun da bir zamana ihtiyacı var. Stat üzerine söz verdiğin zamanda bittiydi, bitmediydi diye tartışma açmak bana biraz abes geliyor. Bunu artık biraz daha olumlu görmek, bakmak lazım. Bittiği zaman biter. Şundan emin olmak gerekir, ki mümkün olan en kısa zamandan bitirilmeye çalışılıyor mu çalışılmıyor mu? Bence çalışılıyor. O zaman da Ağustos’ta bitmesin de, Ekim’de bitsin. O kadar önemli değil.”
BEŞİKTAŞLILIK AYRI BİR RUHTUR
“Yeni statla birlikte stada yıldız yakışır gibi bir yaklaşım da akla geliyor. Hoş bu akla gelebilir, dünya yıldızları oynasa Beşiktaş’ta iyi olur. Ama şuradan da bakmak gerekir. Bakın Galatasaray’a, son yılda yaptığı yatırımlar 70-80 milyon avro. Beşiktaş’ın ki de 7-8 milyon avro. Bakıyorsunuz 28. haftada ligde at başı gidiyorlar. Puan puanalar… Şuna varmak istiyorum, çıkarımda bulunmak istiyorum. Bir kulüp kendi yıldızını da üretebilir, bence makbul olanı da budur. Ama futbol endüstrisinin içinde yıldızlara o yıldızların yaratacağı duygulara da ihtiyaç var. Beşiktaş tamamen yıldızlara yönelmeden isimsiz de olsa başarılı olabilecek futbolculardan kurulu bir takım haline gelmeli. Birlikte oynadıkları arkadaşlarının da varlıklarından mutluluk duyacağı heyecan duyayacağı bir iki yıldız da takımın içine konabilir. Böyle bir dönemde Beşiktaş’a yakışır elbette.”
YABANCI YERİNE İYİ TÜRK!..
“Ben neredeyse 18-20 senedir futbolumuzda yabancı kısıtlamasının yapılmamasını savunuyorum. Kısıtlama yapmayın, isterse 28 tane yabancı alsın! Ama siz yöneticileri öyle bir eğitin veya öyle bir seçim düzeni içinden gelmesini sağlayın ki, onlar doğru adamları seçsinler. Türk futboluna gelecek yabancı da, Türk futboluna katkıda bulunsun. Yabancı sayısını kısıtlayarak Türk futbolcusunun daha iyi yetiştiğine ve yetişeceğine asla inanmadım, inanmıyorum. Futbolda iyi adam yetişecekse kim olursa olsun yetişir, çok çarpıcı örneği şu anda artık usta belki neredeyse emekli olmak üzere olan Emre Belözoğlu için verebiliriz. Bir dünya starı olan Hagi’nin oynadığı yerde yetişti. Hagi’yi artık gönderdi. Ne zaman Hagi ile oynamaya başladı, 17-18 yaşında… Siz de bir cevher varsa, o cevheri bulabildiyseniz, o cevher patlar, gider. Bunun için yabancı kısıtlaması yapmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Sizin elinizde iyi oyuncu varsa onlarla milli takım oyuncuları kurulur, yabancı milli takımı da engellemez. Bu basit düşünceden sıyrılmak kurtulmak gerekir.
Bir de şu anda uygulanmakta olan bir kural var. Bu açıdan bakmamız gerekir olaya. 6 artı 0 kuralı vardı bu sene uygulandı. Elbette ben temelde buna da karşıyım ama futbol federasyonu bu kuralları koyarken hiç bir kulüp gıkını çıkarmadı, ses etmedi. Nasılsa biz bunu seneye olmazsa değiştiririz havasındalardı. Futbol federasyonunun hem bir yandan otorite güç olmasını istiyor kulüplerimiz, hem bir yandan futbol federasyonunu takmamaya çalışıyorlar. Böyle bir çelişki olmaz, federasyon bir karar almışsa birinci yıl şöyle, ikinci yıl böyle olacak demişse, onun uygulanması gerekir. Ama futbol federasyonu bana göre bundan sonraki yıllarda yabancı sayısı kısıtlamasını ortadan kaldıracak formülleri ortaya koymalı. Onu da ne zaman uygulayacağını da açıklamalı. Herkes önünü görmeli ona göre yatırım yapmalı. Bence Kulüpler Birliği Vakfı’nın yaptığı son derece yanlış bir yaklaşım. Ama şımarıklık işte, seneye bile tersini isteyebilir Kulüpler Birliği… Tutarlı bir kararını bugüne kadar görmedim. Bu karara hiç ses etmediler, uygulamaya başladığında. Uygulama başladıktan sonra tekrar öyle değil böyle olsun… O zaman Futbol Federasyonu niye var? Kaldırın Kulüpler Birliği yönetsin… Futbolumuz ve kulüpler ne hale gelir o zaman da görürüz.”
3 BÜYÜKLER KAVRAMI
“Beşiktaş’ın büyüklüğünü nasıl anlatacağımı bilemiyorum. 111. yılı üzerine bu kadar çok konuşuluyor. Ancak sadece Beşiktaş’ın, değil Fenerbahçe’nin de, Galatasaray’ın da büyüklüğü ortada… Onlar da Beşiktaş’tan bir iki yıl sonra kuruldular. Bu üç kulübün ülkede taraftar toplamının diğerlerinden çok çok fazla olması, ne kadar değerli olduklarını ve Türk Futbolu için ne kadar anlamlı oldularını ortaya koyuyor. Büyüklükleri sadece şampiyonluklarının diğerlerinden daha fazla olmasından kaynaklanmıyor. Onlar 1900’lü yılların başından bugüne kadar veya yüz yılın geride kalan 75-80 yılında Türk sporunun yükünü çekip bugüne kadar getirmiş kulüpler. Onlardan ötürüdür. 3 büyük ünvanları çok farklıdır. Aralarına bir 4. büyük ünvanı ekledik ama 4 büyükler diye bir kavramı ben kabul etmiyorum. Trabzonspor’un büyüklüğünü kabul ediyorum. Ama 4 büyükler diye telaffuz edilmesini doğru bulmuyorum. Üç büyükler ayrı bir kavram, dördüncü büyük ayrı bir kavram. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe günün birinde üçü birden bir alt lige düşebilir, iki alt lige düşebilir, ama onlar halen orada da üç büyüktürler. Beşiktaş da böyle bir büyüklüğün parçasıdır. İçinden Süleyman Seba gibi de büyükler yetiştirmiş bir kulüptür. Süleyman abime de sağlıklar diliyorum, onun ellerinden öpüyorum, ona saygılar sunuyorum. Seba’nın da 16 yıllık döneminde bazı hataları olmadı mı, oldu. Ama Süleyman Seba’yı bir değer olarak karşımızda görüyorsak onun hatalarıyla değil sevaplarıyla anılması gerekir ki, gelecek kuşaklara da örnek olsun. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe dediğiniz zaman veya sadece Beşiktaş dediğiniz zaman üçünü birlikte anmayı doğru buluyorum. Çünkü bu takımlar ve camialar Türk Futbolu’nun lokomotifleridirler. Son 15-20 yılda veya 30 yılda diğerleri de katıldı, omuz veriyorlar Türk Sporu’nun hareketlenmesine ama türk sporunu yaşatan getiren büyüten geliştiren müesseseler de bu üç büyüklerdir. Onları ayrı bir yere kefeye koyarak alkışlamak gerekir.”