BEŞİKTAŞ: DOLMABAHÇE’DE DEV ZİRVE

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, doğrudan yatırımların OECD ülkelerinde yüzde 18, Avrupa’da yüzde 30 oranında artarken, Türkiye’de yüzde 76 oranında arttığını bildirdi. Başbakanlığın sitesinden yapılan açıklamaya göre; Erdoğan, Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi (YDK) toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada, 2004 yılından bugüne düzenli olarak yapılan Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının, Türkiye’nin yatırım ortamının iyileşmesine çok önemli katkılar sağladığını söyledi.
Türkiye’nin, 2002-2011 yılları arasında, 9 yılda, toplam 110,5 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çektiğini, 2002 ve öncesinde, Türkiye’nin çekebildiği uluslararası doğrudan yatırım miktarının, birkaç istisna dışında 1 milyar doları aşamadığını ifade eden Erdoğan, 2007 yılında 22 milyar dolar ile bu noktada gerçekten tarihi bir seviye yakaladıklarını, 2008 ve sonrasında, küresel ekonomik kriz nedeniyle tüm dünyada uluslararası yatırımlarda önemli miktarda azalma olduğunu vurguladı.
Erdoğan, ancak Türkiye’nin, 2008 yılında 18,5 milyar dolar, 2009 yılında 8,4 milyar dolar, 2010 yılında 9 milyar dolar ve 2011 yılında 16 milyar dolar uluslararası yatırım çekmeyi başardığına işaret ederek, UNCTAD’ın, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için tahminde bulunduğunu ve 2011 yılında yatırımların yüzde 18,5 düzeyinde artacağını öngördüğünü kaydetti.
Türkiye’nin, bu tahminin kat kat üzerine çıkarak, 2011 yılında uluslararası doğrudan yatırımlarını tam yüzde 76 oranında artırdığını ifade eden Erdoğan, ”OECD ülkelerinde doğrudan yatırımlar yüzde 18, Avrupa’da yüzde 30 oranında artarken, Türkiye’de doğrudan yatırımlar yüzde 76 oranında arttı. Türkiye’nin çektiği doğrudan yatırımlar itibariyle, 34 OECD ülkesi arasında 16’ıncı sırada iken, 2011 yılında iki sıra yükselerek 14’üncü sıraya yerleşti ve böylece Türkiye, 2006-2008 arasındaki tarihi seviyelerini dahi geride bıraktı” dedi.

“BAŞARIMIZ SADECE YATIRIMLARDAN İBARET DEĞİL”
Erdoğan, küresel kriz sürecinde Türkiye’nin gösterdiği başarının sadece doğrudan yatırımlarını artırmasından ibaret olmadığını söyledi. Türkiye ekonomisinin, 2011 yılında yüzde 8,5 büyüme başarısını göstererek, dünyada Çin’den sonra en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu, 2002’de 230 milyar olarak devraldıkları milli gelirin, 2011 yılında 772 milyar dolara yükseldiğini ve yaklaşık 3 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelirin ise, yaklaşık 3 kat artışla 10 bin 444 dolar olduğunu kaydetti. Erdoğan, Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre kişi başına milli gelirin ise, 2002 yılında 8 bin 700 dolar iken, 2011 yılında 16 bin 500 dolar olarak gerçekleştiğini, aynı şekilde Türkiye’nin ihracatının, 2002 yılındaki 36 milyar dolardan, bugün 135 milyar dolara ulaştığını ve halen de artmaya devam ettiğini söyledi.
Türkiye, son 2 yıl içinde, yani küresel krizin en ağır seyrettiği bir süreçte, istihdamını 3,5 milyon kişi artırdığını ifade eden Erdoğan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nın (ILO) verilerine göre, Türkiye’nin dünyada istihdamını en hızlı artıran, işsizliğini en hızlı düşüren ülke olduğunu vurguladı.

“YAPISAL REFORMLAR TÜRKİYE’NİN REKABET GÜCÜNÜ HIZLA ARTIRDI”
Erdoğan, 2002 yılından itibaren ekonomide ve finans sisteminde oluşturdukları sağlam yapının, kamu maliyesinde sağlanan iyileşmeler ve titizlikle uyguladıkları yapısal reformların Türkiye’nin rekabet gücünü hızla artırdığını ifade ederek, şunları kaydetti:
”Ekonomimizin büyüme performansını artırarak sürdürmesi ve cari açığın azaltılabilmesi için yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikaları arasında bütünlüğü titizlikle muhafaza etmeye devam edeceğiz. İstikrar ve güvenden asla taviz vermeden, tedbiri elden bırakmadan, yere sağlam basarak geleceğe ilerleyeceğiz. Esasen, Türkiye’nin disiplin konusunda yere ne kadar sağlam bastığı, 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde çok net olarak bir kez daha görülmüştür. 9,5 yıldır her seçim ve her halk oylamasında yaptığımız gibi, 12 Haziran 2011 seçimlerinde de mali disiplinden asla taviz vermedik, popülist politikalara asla tevessül etmedik.”

“OBJEKTİF OLMAYAN TAVIRLAR EKONOMİ ÇEVRELERİNDE TARTIŞILMALI”
Erdoğan, küresel krizin ciddi etkisi altında olan bazı Avrupa ülkelerinde, yaklaşan seçimler nedeniyle popülist uygulamalar yapılırken, tedbirler geciktirilirken, Türkiye’nin popülizme asla ve asla prim vermediğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Rekor seviyede büyüyen, dış ticaretini artıran, işsizliğini rekor seviyede düşüren, istikrar ve güvenden asla taviz vermeyen bir ülkenin, bazı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından farklı şekillerde değerlendirilmesi, bizim anlayışla karşılayabileceğimiz bir durum değildir. Hiç kimse kusura bakmasın, biz çok tabii olarak burada art niyet ararız. Daha önceleri de ifade ettim; uluslararası derecelendirme kuruluşlarının bu objektif olmayan tavırları artık ekonomi çevrelerince de ciddi şekilde tartışılmalıdır. Büyüyen, gelişen, çok başarılı performans sergileyen bir ülkeyi, soru işaretlerine, kuşkulara, tereddütlere maruz bırakmak, yatırım akışını engelleyecek değerlendirmeler yapmak, takdir edersiniz ki bu kadar kolay olmamalıdır.”

“BU DERECELENDİRME KURULUŞLARI YA TÜRKİYE’YE HİÇ UĞRAMIYORLAR…”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin, 2023 yılı için önüne çok büyük hedefler koyduğunu ve bugünden bu hedeflere doğru kararlılıkla ilerleyen bir ülke olduğunu ifade ederek, ”Bu derecelendirme kuruluşları ya Türkiye’ye hiç uğramıyorlar, sağda solda duyduklarıyla böyle bir değerlendirme yapıyorlar ve bu tür değerlendirmelerle eğer bu adımlar atılırsa, bizim tabii ki bu derecelendirme kuruluşlarıyla olan bizim derecelendirmemiz de çok daha farklı olacaktır. 2023 hedefleri, sadece partimizin, sadece Hükümetimizin hedefleri olmaktan çıkmış, artık milli hedefler haline gelmiştir. Biz, hakkımızda yapılan haksız ve mesnetsiz değerlendirmelere kulak asmadan, karalama kampanyalarına aldırmadan yolumuzda ilerleyecek, 2023 yılında da 2 trilyon dolar milli geliriyle dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olan bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.”

500 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT HEDEFİ
Erdoğan, Yatırım Danışma Konseyi’nin 7 toplantısının tamamına katıldığını, konsey üyelerini dikkatle dinlediğini ve notlarını aldığını söyledi.
Bakan ve bürokratların da aynı şekilde notlarını aldıklarını vurgulayan Erdoğan, toplantılardaki önerileri büyük bir titizlikle hayata geçirme çabası içinde olduklarını kaydetti.
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi çok önemli uluslararası kuruluşların yöneticilerinin katkılarından da konsey toplantıları sayesinde etkin bir şekilde yararlandıklarını anlatan Erdoğan, konsey üyelerinin önerileri doğrultusunda yaptıkları çalışmaları, kaydettikleri gelişmeleri, düzenli olarak İlerleme Raporları ile takip ettiklerini ve kamuoyu ile paylaştıklarını anlattı.
Başbakan Erdoğan, toplantıda dağıtılan İlerleme Raporlarında, son 1 yılda kaydettikleri gelişmelerin görüleceğine işaret ederek örneğin, geçen yıl 2023 ihracat stratejisini açıkladıklarını ve ülke olarak 500 milyar dolar ihracat hedefini önlerine koyduklarını anımsattı.
Yatırım-üretim-istihdam-ihracat politikalarız arasında bütünlüğün sağlanması ve ihracatta emek-yoğun teknolojiden bilgi-yoğun teknolojiye geçişin sağlanması amacıyla yeni teşvik sistemini açıkladıklarını ifade eden Erdoğan, ”Yeni teşvik sistemimiz ile stratejik sektörlerde yatırımların artmasını; ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretiminin Türkiye’de yapılmasının desteklenmesini, cari açığın gerilemesine katkı sağlanmasını amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

“GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Yine 2011 yılında, Türk Ticaret Kanunu’nu Türk Borçlar Kanunu’nu çıkardık. Türkiye’nin bir enerji koridoru haline getirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, ulaşım altyapısının geliştirilmesi, hızlı tren projelerinin tamamlanması gibi çalışmalar hızla devam etti ve ediyor. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında önemli adımlar attık. ‘Çağrı üzerine çalışma’, ‘evden çalışma’ ve ‘uzaktan çalışma’ gibi esnek çalışma modellerini yasal dayanağa kavuşturduk. Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payının 2023 yılına kadar yüzde 3’e çıkarmayı hedefliyoruz. Son dönemde Ar-Ge harcamalarının artış hızına ivme kazandırarak bu alanda 2002’ye göre 3 kat artış sağladık. Bunlar, İlerleme Raporu’ndan aktardığım sadece birkaç örnek… Yatırım ortamını iyileştirmek için, kararlı adımlar atmaya, reformları tereddütsüz hayata geçirmeye devam edeceğiz.”
Bugün toplantıda da bulunan üyelerden bazılarının, örneğin Coca-Cola, Vodafone gibi, Uluslararası Finans Kurumu gibi çeşitli uluslararası kuruluşların, bölgesel yönetim merkezlerini İstanbul’a taşımış durumda olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
”İstanbul, artık çok uluslu firmaların Doğu Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu, Afrika bölgelerindeki operasyonlarını yönettiği bir merkez konumuna geliyor. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin bölgesel yatırım merkezi olarak potansiyelini güçlendirmek ve İstanbul’u uluslararası bir finans merkezi yapmanın yanı sıra aynı zamanda bölgesel yönetim merkezi haline getirmeye yönelik çalışmalarımızı hızlandıracağız. Geçtiğimiz 7 yıl boyunca olduğu gibi bu yıl ve önümüzdeki yıllarda da siz değerli konsey üyelerinin öneri, eleştiri ve katkılarını almayı sürdüreceğiz.”

AİLE FOTOĞRAFI
Daha sonra Başbakan Erdoğan, Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katılanlarla birlikte aile fotoğrafı çektirdi.
Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki fotoğraf çekimine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, IMF Başkanı Christine Lagarde, Dünya Bankası İcra Direktörü Sri Mulyani Indrawati, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı İzzet Karaca, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu katıldı.

Fotoğrafta, uluslararası şirketlerin şu temsilcileri de yer aldı:
”Aditya Birla Group İcra Direktörü K.K Maheshwari, BBVA Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Francisco Gonzalez, Bayer Crop Science CEO’su Douwe Zijp, Citigroup Gelişmekte olan Piyasalar Başkanı ve Başkan Yardımcısı Hamid Biglari, GE Healthcare Başkanı ve CEO’su John Dineen, Huawei Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Direktörü Chen Lifang, IBM Avrupa Başkanı Harry Van Dorenmalen, Inditex Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Pablo Isla Alvarez de Tejera, Itochu Başkan Yardımcısı Yoichi Kobayashi, Mango Başkanı Isak Andıc, Ogilvy Public Relations Küresel CEO’su Christopher Graves, The Coca Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Muhtar Kent, The Timken Company Başkan ve CEO’su James W.Griffith, The Western Union Company Başkan ve CEO’su Hikmet Ersek, UPS Başkanı Daniel J.Brutto, Verbund AG CEO’su Wolfgang Anzengruber, Vodafone Group CEO’su Vittorio Colao”

BAŞBAKAN ERDOĞAN IMF BAŞKANI LAGARDE’I KABUL ETTİ
7. Yatırım Danışma Konseyi toplantısının açılışına katılan Erdoğan, daha sonra IMF Başkanı Lagarde’ı kabul etti. Kabul, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşti.