Kendi gündemimizi yaratabilmek!…

Uzun yıllardır medya dünyası içindeyim…
Hep sorarlar; “Bu kadar çok haber nasıl buluyorsunuz?”
Değil günlük, saat başı gazete yapılsa sayfalar dolar bizim ülkede… Gündem o kadar dolu ve o kadar değişken ki, inanın artık hiçbir şeye şaşırmıyorum… Bu konuda sinirlerim alınmış, reflekslerim felce uğramış gibi… Her şeyi normal karşılar oldum nedense…
Hoş bir durum değil tabii bu insanoğlu için!..
Ben de; mesleğim dışında, karar verdim, gündem maddeleri üzerine artık mümkünse sohbet yapmıyorum. Hiçbir topa da girmiyorum. Eskiden insan içine çıkardım, son yıllarda görüşme sayısını da azalttım. Hal böyle olunca, millet beni soğuk ve ulaşılmaz sanıyor… Bense huzur ve sükunet arıyorum. Zaten günün 24 saati haber ve yorum içindeyim. Bir de bunları kamuoyuna duyurma işi omuzlarımda… Bari günün 4-5 saati rahat etmek istiyorum.
Yoksa radarlarım açık!.. Merak etmeyin!..
Sadece, kendime zaman ayırmak istiyorum… Her zaman her yerde aynı türden muhabbetler olunca da, kaçacak delik arıyorum!.. Ve yakalandıysam, susma hakkımı kullanıyorum…
Gazeteye ziyaretler bitmez, iş çevremde de öyle… Hele oturduğum mahallede… Ortak çalışma içinde bulunduklarım da var… Kendi yapmam gerekenler ise bir yana… Ayrıca hırlısı var, hırsızı… Sorunlu ve sorumlu bir sektördesiniz… Her an tedbirli olmak lazım… Gerçi, şikayetçi değilim ama, biraz bunaldım galiba!.. Hatta oldukça…
Yoksa haber çok, gündem bir hayli fazla… Ülke içinde ve dışında… Siyasette, devlet kademelerinde, bürokraside… Ekonomik alanda, sportif faaliyetlerde…
Ve çoğunda çekincelerim, tasvip etmediğim taraflar var.
Ama her şeye rağmen; gündem nerede biz orada!.. Takılmışız gidiyoruz işte!..
Biraz da kendi gündemimizi yaratsak!.. Belki daha yaratıcı, daha faydalı olacağız ülkeye ve insanlarımıza… Ama fırsat vermiyorlar ki bize…Ve benim gibi düşünenlere…

“Özgürlük ve Bağımsızlık”

Yazılarım da yaptığımız işlerden ve bizimle ilgili haberlerden bahsetmeyi çok sevmiyorum. Ama zaman zaman 3-4 satır da olsa yazıyorum. Çünkü bilgi vermenin yanı sıra, sizin de yayınlarımız hakkında bilgi almak hakkınız olduğunu düşünüyorum. Aksi taktirde bilgi sahibi olmadan fikir yürütebilirsiniz. Veya bizim dışımızda yanlış bilgilendirilebilirsiniz.
Örneğin, geçenlerde bir siyasi partinin üst düzey bir yöneticisi ve sanatçı bir arkadaşı ziyaretime geldi. Bazı haberler verdi ve haber değeri varsa yayınlanmasını istedi.
Ve ekledi; “Siz yerel bir gazetenin üstündesiniz. Her yere ulaşıyorsunuz ve çok etkili olduğunuzu gözlemledik” dedi. Kanıt olarak da, yorumlar ve haberlerdeki eleştirel bakış açısını öne sürdü. Örnek de verdi: “Anadolu Yakası’nda (İsmini verdi de, yazmayayım…) yerel yönetimin bir gazetesi çıkıyor ama size hiç benzemiyor” diye…
Emeğe saygım sonsuz!.. Ama doğrudur, şaşırmadım… Çünkü biliyorum…
Açıklamasına gelince; gazeteler bağımsız değilse, özgürce hareket edemiyorlarsa, etkili olamazlar. Amaçlarına ulaşamazlar…
Görsel ve yazılı basın her türlü sponsorla ortak bir çalışma sergileyebilir, her türlü reklamı da alabilir ancak haber ve yorumlarda hürdür. Olmak zorundadır.
Bu nedenle, özel ve kamu sektörü kendi yayınlarına “Gazete/dergi” dese de medya sektöründe bunların adları “Bülten”dir.
İçlerinde eleştiri olmaz, olamaz… Her türlü fikre yer vermeleri olanaksızdır… O zaman da herkesi kucaklayamaz ve de inandırıcı olmazlar… Tabii etkin de…
Dünyanın parası harcansa da ne yazık ki durum böyle…
İletişim ve basın müşavirliği deneyimlerime dayanarak küçük bir ekleme de yapayım; “Akılcı bir davranış da değildir.”
Lütfen; Gazete BEŞİKTAŞ logosunun baş tarafında bulunan Atatürk’ün sözüne bakın.
Ne diyor Ulu Önder?
“Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir”
Boşuna yazmadık biz onu oraya…