SAYI 257

Beşiktaş’ta AB Standartı
Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Projesi’nin Beşiktaş’ta da hayata geçirilebilmesi için mekan aranıyor. Projenin tamamlanabilmesi için öncelikle 300 metre karelik bir alanın merkezin hizmetine sunulması gerekiyor. Mekan arayışı Beşiktaş Kaymakamlığı’nın düzenlediği İlçe İnsan Hakları Kurulu Toplantısı’nda dile getirildi. Avrupa ülkelerinde 40 yıldan bu yana uygulanan sistem Türkiye’de hayat buluyor. Türkiye sisteminde hastane temelli uygulama artık müdahale merkezli uygulama haline dönüştürülüyor. Sistemle Beşiktaş’ta yaşayan ve ruhsal bozuklukları olan hastalar merkezin sorumluluğu altına girmesi hedeflenirken İstanbul genelinde ise 50 merkez daha kurulacak. Merkezlerde hastalar sadece tedavi edilmeyecek. İstedikleri zaman gelip yemek de yiyebilecek ve sosyal imkanlardan yararlanabilecekler. Hasta merkeze geldikten sonra adına bir dosya açılacak ve durumuna göre merkeze çağrılacak ya da telefonla takip edilecek. Merkeze gelenler hasta olarak değil üye olarak kabul edilecekler.
Toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde psiko sosyal destek hizmetlerinin verilmesi, takip ve tedavilerinin gerektiğinde evde sağlık hizmetleri uygulamasına entegre bir şekilde yaşadıkları ortamda sunulabilmesi amaçlanıyor. Merkezin oluşturulması için öncelikle 300 metre karelik bir alana ihtiyaç duyuluyor. Gereken araç, gereç ve personel ise Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından karşılanacak. Beşiktaş Kaymakamlığı merkezin yeri için ilk olarak Beşiktaş Belediyesi’ne başvurdu. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın “Gerekirse kirasını da veririz” dediği mekanın, yer darlığı çeken Beşiktaş’ta nereye yapılacağı ise merak konusu oldu.
Kent gönüllüleri biraraya geldi
Kent Konseyi Beşiktaş Kent Gönüllüleri Bilgilendirme Toplantısı Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Beşiktaş Kent Gönüllüleri 2011-2012 dönemi açılışı için 8 Aralık Perşembe günü Akatlar Kültür Merkezi’nde bir araya geldi. Toplantı Beşiktaş Belediye Başkanı ve Beşiktaş Kent Konseyi Başkanı İsmail Ünal’ın açılış konuşması ile başladı. Geçen dönem çalışmaları ve 2012 yılı projelerinin paylaşıldığı toplantıda yeni çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verildi.
Yeni yıl beklentileri
Yeni yıldan beklentileri için vatandaşların nabzını tuttuk!.. Tüm mahalleleri dolaşarak, kentlinin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak üzere aldık… Beşiktaş Kentlisi 2012 yılından umutlu olduklarını dile getirdi. Çoğunluğun görüşü önceki yıllara göre pek değişen bir şeyin olmayacağı yönünde olsa bile yeni yıldan umutları olanlar da az değildi. Yeni yıldan pek bir umudunun olmadığını söyleyenlerin başında ise gençlerin olduğu görüldü. Orta yaşlıların beklentisinin sağlık olduğu gözlemlenirken, genel anlamda ülkenin huzuru ön plana çıktı. Ekonomik şartların daha da iyileştirilmesi beklenirken, siyasilerin el birliği içinde mecliste ülkenin çıkarları için çalışmaları da beklentiler arasında yer aldı. En dikkat çekici görüşlerin başında Serkan Sezgin isimli genç bir Beşiktaşlı’dan geldi. Sezgin; yeni yılla ilgili duygularını şu sözlerle anlatıyor, “Gençlerin en büyük umudu iş sahibi olmak. Eğitim almış insanların açıkta kalması üzücü. Öğretmen olmak isteyen arkadaşlarımız var ve bu arkadaşlarımızın atamaları yapılmadı. Bu insanlar eğitimli, bir de vasıfsız olarak iş arayan arkadaşlarımız var. Ben yeni yılda da iş arayan bir toplum olmayı sürdüreceğimize inanıyorum.”
Bir başka vatandaş Nüvit Tiryaki ise yeni yılın herkese huzur getirmesini ancak yaşanan terör, işsizlik ve benzeri sıkıntılarında son bulmasını diliyor.
Spor konusunu ön plana çıkartanlar da yok değil. Örneğin, Burak Alp ise en büyük derdinin Beşiktaş’ın şampiyon olması olduğunu dolayısıyla da yeni yılda bunu dilediğini dile getiriyor.
Vatandaş Ali Aşık ise, “Her ne olursa olsun yaşadığımız hayata şükrediyorum ve 2011 yılında yaşanan sıkıntıların 2012 yılında yerini sağlık ve huzura bırakması temennisinde bulunuyorum” diyor.
Beklentilerle ilgili diğer vatandaşların görüşleri şöyle:
Ahmet Özcan: “2012 yılının herkese hayırlı olmasını diliyorum. Geçtiğimiz yıl içerisinde terör sorununu yaşayan ülkemizin yeni yılda bu sorunla bir daha karşılaşmamasını diliyorum.”
Mukadder Ercan: “Yeni yıl herkes için sağlıklı ve huzurlu geçsin. Geçtiğimiz yıl ülkemizin yaşadığı sıkıntılar bu yıl yaşanmasın.”
Ayşe Subaşı: “2012 yılının tüm insanlığa neşe ve mutluluk getirmesini dilerken ülkemizde terörün ve ekonomik sıkıntıların da bitmesini istiyorum.”
Dursun Yıldız: “Yıllardır beklediğim saadeti umarım 2012 yılında bulabiliriz. Herkese huzur, mutluluk ve sağlık diliyorum.”
Zümrüt Terzi: “2012 yılının herkese neşe ve mutluluk getirmesini diliyorum. Umarım bu sene trafik sorunumuz olmaz, insanlarımız birbirine kızmaz. Yeni yılda daha insancıl bir dünya istiyorum.”
Feyza Birerler: “Bu sene Beşiktaş sokaklarımız ‘Sokakta Hayat Var’ sloganı ile süslenmiş. Bu sene sokaklarda olalım ve geleceğe umutla bakalım.”
Adil Tezcan: “Öncelikle işsizlik sorununa bir çözüm bulunmasını istiyorum. Bu konuda yerel yönetimlerin de birşeyler yapabileceğine inanıyorum. Örneğin insanları meslek sahibi yapabilir.”
Kadriye Sarıoğlu: “Beşiktaş kültür anlamında, diğer ilçelereden daha önde bir ilçe… Okulları, kursları ile önder olması lazım. Biz vatandaşlar olarak üzerimize düşen görev varsa yapmaya hazırız. Gençlerimizi ileri seviyeye getirmek için özenle uğraş vermeliyiz. 2012 yılında gençlerimizin refahı ve mutluluğu için çalışmalıyız.”
Beşiktaş’ta her yer ışıl ışıl
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de yeni yıl nedeniyle birçok cadde ve sokak yeniden düzenlendi. Işıl ışıl bir hale getirildi. Ağaçlar başta olmak üzere benzeri birçok yer yeni yıl süsleriyle donatıldı.
Beşiktaş’ta yeni yılda belediye tarafından baştan sona hazırlandı. Gündüz gibi aydınlatılan meydanların bu seneki teması ise “Sokakta Hayat Var’ sloganı oldu. Vatandaşlar, “Ülke olarak çok da iyi bir 2011 geçirmedik. Özellikle afetler ve terör olayları nedeniyle birçok vatandaşımızı kaybettik; büyük acılar yaşadık” derken, Beşiktaş Belediyesi ve Beşiktaş Kentlileri büyük bir dayanışma içinde felaket bölgelerinin acılarını paylaşmaya, vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya çalıştığı belirtildi. Beşiktaş Belediyesi’nin hazırlıklarını beğendiklerini söyleyen Beşiktaşlılar, “Artık yeni bir yıl bizi bekliyor. Kötü haberler duymak yerine, bir arada, sağlıklı, mutlu bir yıl geçirmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Bu nedenle Beşiktaş’ın tüm meydanlarını, caddelerinin süslenmesine destek verdiklerini kaydeden Beşiktaşlılar; yeni yılı böylesine bir ortamda karşıladıkları için mutlu olduklarını söyledi.
Edinilen bilgiye göre; Beşiktaş, Köyiçi, Ortaköy ve Levent Meydanları, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Nisbetiye Caddesi yetkililerin katkılarıyla ışıl ışıl oldu. “Başarılar, mutluluklar ve sevinçlerimizi paylaşacağımız güzel bir yıl dileğiyle” asılan pankartlarla da Beşiktaşlılarla güzel duygu ve düşünceler paylaşıldı.
“Arnavutköy’e müjde var”
Geçtiğimiz yıl boyunca Beşiktaş’ın mahallelerini gezerek sürdürdüğümüz yazı dizimizi yeni yılda da sürdürüyoruz. Bu sene ilk olarak Arnavutköy Mahallesi sakinlerinin konuğu oluyoruz. Geçmişi 1500 yıl öncesine dayanan Arnavutköy Mahallesi ismini, 1453’de Fatih’in İstanbul’u fethetmesiyle semti korumak için görevlendirilen, Arnavut asıllı yeniçerilerden alıyor. Mahalle yüzyılın ikinci yarısında çıkan yangınlarla, tarihi binaların yok olması, yerine beton binaların yerleşmesine yol açsa da, günümüzde 5000 kişilik nüfusa sahip olan semt halen tarihi dokusunu korumayı sürdürüyor. Ama mahalle sakinleri, trafik keşmekeşinin olası bir yangında tüm mahalleyi kül edebileceğini de dile getirmeden edemiyorlar. Mahallelinin yeni yılda içi biraz olsun rahatlayacak. Arnavutköy’e bu sene içerisinde bir itfaiye kazandırılması planlanıyor. Tarihi geçmişe sahip olan mahallede, son senelerde yürütülen restorasyon çalışmalarıyla Arnavutköy’de otantik gözüken yapı çehresi dikkat çekiyor ve bu durum diğer betonarme yapılardan sıyrılarak mahalleyi daha çekici ve turistik bir karaktere ulaştırıyor. Bunun sonucu olarak çeşitli emlakçıların da girişimleri ile emlak fiyatlarında bir patlama olmuş. Mahalleliler açık hava sinemalarını, sahil boyunu sözlerinden eksik etmiyorlar. Televizyonun olmadığı dönemlerde, Rum ilkokulunun arkasında bulunan bir garajın yerinde ‘Dayının sineması’ adlı açık hava sineması olduğunu söylüyor. Bir de bugünkü Ziraat Bankası Şubesi’nin yerinde çarşı içinde, kapalı yani kış sineması bulunuyormuş. Mahalleliyi bir araya getiren unsurlara bakılınca, semt günümüzde bir çok etkinliğe mekan olmuş. Arnavutköy’de şenlikler de kentliyi kucaklamaya devam ediyor. Her zaman olduğu gibi yine mahalleyi önce muhtarına ardından mahalle sakinlerine sorduk.
ULAŞIM SORUNU ÇÖZÜLMELİ
Mahallesinde yaşanan trafik keşmekeşinin bazı sokakların trafiğe kapatılarak önlem alınmasının olumlu olduğunu ancak beraberinde sorunları da getirdiğini ifade eden Arnavutköy Mahallesi Muhtarı Sedef İrteş, “Arnavutköy’de trafik büyük problem ve bu problemin sonucu da otopark ihtiyacını doğuruyor. Yeni yapılan yollarda bazı sokaklar trafiğe kapatıldı. Ancak sorunumuz bitmedi, kapanan yollar bu sefer de otopark gibi kullanılmaya başlandı. Kimi zaman otobüsümüz parklanmadan dolayı hareket ettirilemiyor. Bir diğer sorunumuz da otobüsümüzün seferlerinin yetersiz olması… Trafik sorunu büyük problem, ancak mahallemizde şanslı olduğumuz yönler de var. Burası eski bir mahalle ve insanlar birbirlerini tanır ve severler. Bu yüzden de mahallemizde güvenlik sorunu yok denecek kadar az. Hırsızlık neredeyse yok…” dedi.
İTFAİYEMİZ YAPILIYOR
Mahallesine bir itfaiye binasının yapıldığını, itfaiye binasının yapılmasından vatandaşların da memnuniyet duyduğunu belirten Muhtar Sedef İrteş, “Bir yangın sonucu tarihinin bir kısmını kaybettiğimiz mahallemizde insanlarımız yangın korkusuyla yaşıyorlar. Özellikle sokaklarımızın dar oluşu ve bu darlığa bir de araç parklarının eklenmesi hepimizi daha fazla tedirgin ediyor. Şimdi ise mahallemize bir itfaiye binası yapılmakta. Artık daha az tedirgin olacağız ve parklanma konusunda daha fazla yaptırım gelmesi mümkün gözüküyor. Ben buradan Beşiktaş Belediye Başkanı’mız İsmail Ünal ve ekibine çok teşekkür ediyorum” diyor.
MUHTARLIK GÖNÜL İŞİ
Muhtarlığa aza olarak başlayan ve yaptığı işi gönül işi olarak adlandıran Arnavutköy Mahallesi Muhtarı Sedef İrteş, “Muhtarlıkta aza idim, muhtarımız vefat edince ara seçimde muhtarlığa aday oldum ve 3. dönemdir mahalleme muhtarım. İlk muhtar oluşumdan bu yana yaklaşık 10 sene geçti ve mahallem o günden bu güne çok değişim gösterdi. Bu değişimde Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın payı büyük oldu. Arnavutköy’de bütün sokaklara taş döşenmesi, sokaklarımızın daha estetik ve daha kullanılabilir hale getirilmesini sağladı. Bunun yanısıra mahallemizde bazı sokaklar trafiğe kapandı, bu da olumlu bir gelişme oldu” diyor.
Kentli ne diyor neler istiyor?..
“Tarihi mahallemizi sahiplenelim”
Arnavutköy Mahallesi sakinleri, tarihi dokusu ile meşhur semtlerinden çok memnun olduklarını belirtti ve yaşadıkları yerle ilgili görüşlerini tüm içtenlikleriyle çok yönlü aktardı:
FELAKETE DAVETİYE: “Sokak aralarında yaşanan trafik yoğunluğu bizi çileden çıkartıyor. Acil müdahalelerde halimiz daha vahim olur. Birinin hastası olsa, yangın olsa itfaiye – ambülans araçları mahallemize giremez.” Turan Ayaksız.
ARA SOKAKLARA DİKKAT: “Trafik sıkıntısı bitmiyor. Bazı yollar trafiğe kapandı ama bu sefer de kapanan yollara araç parkları aşırı derecede arttı. Mahalleli olarak bir yangın anında kim nasıl müdahale eder bilemiyoruz…” Nurettin Balcılar.
BAŞIBOŞ SOKAK KÖPEKLERİ: “Mahallede başıboş sokak köpekleri iyi bakılıyor. Ama maalesef kimi zamanlarda kötü sonuçlar doğuruyor, acaba bir yakınımız köpek tarafından ısırıldı mı diye gün boyu meraklandığımız oluyor.” Ali Çelik.
OKUL YOLUNA DİKKAT: “Çocuklarımızın tehlikeye atılmaması için bazı yollara hız kesici tümsekler konulması gerekiyor. Su tümsekler çocuklarımızın güvenliğini arttıracaktır düşüncesindeyim. Özellikle okul yolları için düşünülmesi gerek.” Eyüp B.
TARİHİMİZİ SAHİPLENELİM: “Semtimiz çok güzel ve semtimize beraberce sahip çıkmalıyız. Mahallede bulunan parkımızın düzenlenmesi ve restorasyon isteyen evlerin bir an evvel bakıma alınması gerektiği kanısındayım.” Pınar Kalem.
SEFERLER SIKLAŞMALI: “Anadolu Yakası’ndan Rumeli Yakası’na geçmek için vapuru tercih ediyorum. Ancak vapurların sefer saatleri kısıtlı olduğu için istediğiniz zaman rahatça karşıya geçmek mümkün değil maalesef.” Franceska Rossa.
LÜKS SEMT UYGULAMASI: “Buraya pazar kuruluyor ve fiyatlar ateş pahası oluyor. Arnavutköylülerin çoğu ya emekli ya da işsizlerden oluşuyor. Burayı lüks semt gibi gören pazar esnafı fiyatları alabildiğine yükseltiyor.” Hüseyin İldem.
MESELE İŞSİZLİK: “Mahalle turistik bir mekan olarak gerektiği şekilde değerlendirilemiyor. İşsiz sayımız maalesef çok fazla ve kendi işimizi yapamadığımız gibi yöneticiler yeni iş kapısı içinde bir çalışma yapmıyorlar.” Mehmet Eroğlu.
GÜVENLİK İYİ DURUMDA: “Arnavutköy güzel ve daha fazla turist çekilip işsizliğin azaltılması gerektiği kanaatindeyim. Güvenli bir mahallede oturmaktan dolayı memnun olduğumu da belirtmek isterim” Kenan Bey.
SAHİP ÇIKALIM: “Tarihi doku ve çevre güzelliği ile ön planda olan mahallemiz, İstanbul’un gözde mekanlarından biri. Burada yaşamak çok güzel özellikle sabahları sahile inip deniz havası alabilmek ise bir harika.” Zeliha Hanım.
Ofisi hayaletler bastı
Mum ışığında ilginç bir komedi izlemeye hazır mısınız? Birbirinden ilginç oyunlar yine yeni yılda tiyatroseverleri konuk ediyor olacak. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde farklı oyunuyla geçtiğimiz yıl içinde oldukça ses getiren Meyhanede adlı oyunun ekibinden neşeli bir oyun daha sizleri karşılıyor. Kaan Erkam’ın yer aldığı oyunda yine sürprizler tiyatroseverleri bekliyor olacak. Ocak ayında Ortaköy Kültür Merkezi’nde sevilen oyunlar, sanatseverleri yine değişik bir oyun mest etmeye hazırlanıyor… “Bir Ofis Gecesi Rüyası” Afife Jale Sahnesi’nde tiyatroseverleri ağırlayacak. 10 Ocak’ta sahnelenecek olan Oda Tiyatrosu’nun sevilen oyunu “Bir Ofis Gecesi Rüyası”, ilginç yaklaşımı ile yine dikkatleri üstüne toplayacağa benziyor. Bir gece ofisinde sabun reklamı için müzik araştıran Süreyya’nın karşısına biri çıkar!.. Süreyya karşısında aniden Giuseppe Verdi’yi bulur… Neşeli hikayesinde oyunda bununla kalmayan hayaletler Cennet ve Cehennem arasındaki yerlerinden tek tek sahneye inerler…
Oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle:
“Bir reklam ofisinde, reklam müziğini yetiştirmek için geç vakte kadar çalışan Süreyya’nın bir çok hayalet konuğu olur. Müziğin ve güncel dejenerasyonun oldukça eğlenceli bir şekilde ele alındığı oyunda izleyicinin çok şaşıracağı efektler de bulunuyor.”
Oyunla ilgili diğer detaylar ise şöyle:
“Yazan: Kaan Erkam. Yöneten: Levent Tayman. Ses- Işık: Selçuk Karadağ. Oyuncular arasında, Kaan Erkam, Levent Tayman, Ararat Mor, Sultan Çelik, Elçin Fakir, Hasan Bayrak, Aris Bayraktaryan, Kamuran Sağol, Kirkor Sar, Ayda Ruhani bulunuyor.”
Oda Tiyatrosu ekibinde yer alan ve Bir Ofis Gecesi Rüyası adlı oyunun yazarı ile ilgili bazı detaylar ise şöyle:
“1980 yılında daha öğrenciyken “Alo Tiyatro’yu kurdu. Sahneyle ilgili sorunlar yaşadı ve sahne bulamayıp mağazalarda oyun da oynadı. Vakko kültür matinelerinde oynadığı ‘Mini Tiyatro’ çok sevildi.
Paris Amatör Tiyatrolar Festivali’nde ‘Hekim Uçtu’ adlı Moliere uyarlamasıyla ödül aldı. Ancak vize alamadı ve bu nedenle de ödülü almaya gidemediği söyleniyor. Sanatçının okul dönemi sona erdiğinde ise tiyatroda yön değiştirdi ve önce operet tiyatrosu sonra da oda tiyatrosu oyuncuları içinde yer aldı.”
“Dandi ile Fondi”nin hayal dünyası
Yeni yıla merhaba derken muhteşem oyunlar tiyatroseverler ile buluştu. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde, çocuklar sürprizli ve eğlenceli bir oyunu daha geride bıraktı. Hayal bu nasılsa deyip geçmeyin… İki kafadarın hayal kurma çabaları gelenleri, kahkaha dolu bir saatle neşeli bir yolculuğa çıkardı. Tiyatro Mat’tan ‘Dandi ile Fondi’ müzikli çocuk oyunu 24 ve 25 Aralık’ta Afife Jale Sahnesi’nde ziyaretçilerini selamladı. Neşeli ve müzikle yoğrulan oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyleydi:
“Ayda, Şirin ve Dombili iyi arkadaştır. Bir kutu onları etkileyecektir. Bu kutu sayesinde daha güzel hayaller kuracaklarını, daha eğlenceli oyunlar oynayacaklarını düşünürler. Hayal kutusunun ortaya çıkmasına sevinen sadece onlar değildir. Hayal dünyasından kovulduklarını, hayal etmelerinin yasaklandığını sanan Dandi ile Fondi de kutuyu ele geçirirlerse, yeniden hayal kurabileceklerini düşünmektedirler. Hemen kutuyu ele geçirmenin yollarını aramaya başlarlar.”
Oyunla ilgili diğer detaylar ise şöyle:
“Dandi ile Fondi’nin çok önemli bir problemi var; Artık hayal kuramıyorlar. Her şeyi denediler ama eskisi gibi bir türlü olmuyor. Peki ya Ayda’nın hayal kutusunu alırlarsa? Ayda, Şirin ve Dombili hayal kurmayı, oyun oynamayı seven üç yakın arkadaştır. Ayda bir gün “hayal kutusu” adını verdiği bir kutu ile çıkagelir. Bu kutu sayesinde daha güzel hayaller kuracaklarını, daha eğlenceli oyunlar oynayacaklarını söyler. Ancak hayal dünyasından kovulduklarını, hayal etmelerinin yasaklandığını sanan Dandi ile Fondi de kutuyu ele geçirirlerse, yeniden hayal kurabileceklerini düşünmektedirler. Dandi ve Fondi, çocuklar kutunun da verdiği ilhamla oyun parkında oyunlar oynarken, kutuyu ele geçirmek için planlar yapar, uygulamaya koyar ve her daim beceriksizliklerinden dolayı başarısız olurlar. Kimi zaman kamuflaj tekniği ile kutuya yaklaşmaya çalışırken yakalanır, kimi zaman sihirbazlık numarası ile çocukları oyalayıp, kutuyu yok ederek çalmaya kalkar, ama her zaman kendi kazdıkları kuyuya düşerler. Ayda, kutunun gerçekte bir işe yaramadığını, kendi uydurduğu bir şey olduğunu anlatmaya çalışırsa da Dandi ile Fondi, Ayda’ya inanmaz. Kutu Ayda’nın hayallerinin bir parçasıdır sadece ve hayal kurmak içten gelen bir şeydir… Peki ya Dandi ile Fondi, neden artık hayal kuramamaktadırlar? Artık “büyük adam” oldukları için mi? Dandi ile Fondi’yi artık hayal kuramayacaklarına inandıran peri kimdir? Periler de hayal ürünü değil midir?”
Emre Aluç, Güray Baygıner yazdı. Oyunu Bihter Altay, yönetti. Ayla Yıldırım reji asistanlığı üstlendi. Oyuncular arasında şu isimler bulunuyordu: “Yasin Sefa Erkaymaz, Ayla Yıldırım, Nur Gülsoy, Ülker Baldemir, Doğan Akın.”
Usta eller aynı sahnede
Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde yine muhteşem bir konser sizleri bekliyor. Yeni yılın ilk ayının ilk haftasında gerçekleşecek organizasyonla sanatseverleri ağırlayacak. Fulya Sanat Merkezi’nde müzikseverler ayrıcalıklı bir geceyi yine Fulya Sanat’ta yaşayacaklar. Keman ve viyolada Atilla Aldemir, piyonada ise Cana Gürmen yer alacak. Program ise şöyle sıralanıyor: “Giuseppe Tartini(1692 – 1770) Şeytan Trilleri, keman ve piyano için sonat, sol minör. Larghetto affettuoso, Allegro moderato, Andante, Allegro assai – Andante – Allegro assai. Edvard Grieg (1843 – 1907) Keman ve piyano için sonat, do minör, op. 45. Allegro molto ed appassionato, Allegretto espessivo alla Romanza, Allegro animato.” Programın ikinci yarısı ise şöyle devam edecek: “Aleksandr Glazunov (1865 – 1936) Viyola ve piyano için “Elegie” sol minor, op. 44. Johannes Brahms (1833 – 1897) Piyano ve viyola için “Scherzo”, do minör, Pablo de Sarasate (1844 – 1908) Zigeunerweisen, op. 20, No. 1”
Sanatçı Atilla Aldemir hakkındaki bazı detaylar ise şöyle: “Keman ve viyola alanında kazandığı birçok uluslararası ödülle ismini duyuran sanatçı 2011 Donizetti Müzik Ödülleri Yarışması’nda “Yılın En İyi Yaylı Çalgılar Yorumcusu” seçildi. Aldemir için Ayla Erduran’ “Atilla sıradışı bir yetenek. Çalışındaki virtüöziteyi tutku, zerafet ve içten müzikalitesiyle bütünleştirebilen ender bir sanatçı” yorumunda bulunmuştu. Camerata Salzburg, Orchestre National de Bordeaux, Orchestre National de Montpellier, Viyana Filarmonia, Viyana Oda Senfoni, Zagreb Filarmoni, Berlin Senfoni, Borusan Filarmoni, Bilkent Senfoni gibi orkestralar ve Türkiye’deki tüm Devlet Senfoni Orkestraları ile Rengim Gökmen, Gürer Aykal, Sascha Göztl ve Lawrence Foster gibi şeflerle çalan Aldemir’in birlikte çaldığı sanatçılar arasında piyanist Itamar Golan, Fazıl Say, Hüseyin Sermet, Polina Leshenko isimler bulunuyor. Viyana’da yaşayan ve 2010 yılına kadar Barbara Gorzynska ve Prof. Matthias Maurer ile çalışmalarını sürdüren sanatçı, konserlerinde 1840 yapımı J.B.Vuillaume keman ve Sergio Peresson viyola ile çalmakta.”
Sanatçı Cana Gürmen hakkındaki bazı detaylar ise şöyle: “Cana Gürmen, piyano eğitimine küçük yaşta İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda başladı. Salzburg Mozarteum Müzik Akademisi’nde Prof. Scholz, Prof. Zecchi ve Prof. Engel’in kurslarına katılan Gürmen, Prof. Margulis ve Prof. Zaritzkaya ile perfeksiyon çalışmaları yaptı. Gürmen, 1977’de Ankara Devlet Konservatuvarı Yüksek Piyano Bölümünü başarı ile bitirerek aynı yıl İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na öğretim üyesi olarak atandı. Bu görevinin yanı sıra solistlik kariyerine de başlayan Gürmen, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde ve Avusturya, Kıbrıs, Fransa, Ürdün, Almanya, Bulgaristan, Moldova, Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve Sırbistan’da resital ve orkestra ile konserler verdi, radyo ve televizyonda programlar yaptı. Cana Gürmen, 1999’da profesörlük unvanını aldı. Gürmen, halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı Başkanlığı ve Öğretim Üyeliği görevini sürdürüyor.”
Konserler mest etti
Fulya Sanat Merkezi’nde Aralık ayının son haftası oldukça hareketli geçti. Konser programlarının yoğun olduğu haftada bir çok özel program gerçekleşti. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde İDSO’nun etkinlikleri kapsamında İnönü Haftası konseri 23 Aralık’ta sanatseverleri ağırladı. Konser ile ilgili bazı detaylar ise şöyle yer alıyordu:
“Şef: Patrycja Pıeczara. Solist: Nil Kocamangil (Çello). Program (Besteciler – Eserler): A. Dvorak Çello Konçertosu, F. Mendelsohn Senfoni No: 3”
Bir diğer konser etkinliği de “Barok Dönem Osmanlı Sarayı ve Avrupa Sarayı Müzikleri” adı altında gerçekleşti. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikle ilgili detaylar ise şöyle sıralanıyor:
“Soprano: Linet Şaul Sinem Özdemir. Barok Flüt: Atilla Oral. Barok Keman: Hakan Özaytekin. Viola da Gamba: Bülent Oral. Cembalo: Erica Fossi. Çeng ve Kanun: Şehvar Beşiroğlu. Osmanlı ve Avrupa Perküsyon: Hüseyin Tuncel. İzmir Barok.”
Etkinlikteki program ile ilgili detaylar ise şöyleydi:
“J. B. Lully (1665 – 1743) “Alcidiane” Ballet la petite chaccone. “le Bourgaeois Gentilhomme” Chaconne des Scaramouches. Marche pour le Ceremonie des Turks. Gazi Giray Han (1554 – 1607) Der makam-ı mahur usuleş düyek. Ali Ufki Bey (1610 – 1675) Rast Semai “Ey letafet gülşeninin taze açılmış gülü”. C. Monteverdi (1567 – 1643) “Si dolce e `l tormento”. M. Marais (1656 – 1728) Sonate a la Maresienne. Un peu grave Legerement. Sarabande Gigue. A. Cesti (1623 – 1669) ”Languia gia l`alba”. Buhurizade Mustafa Itri (1640 – 1712) Buselik beste “Her gördüğü periye gönül müptela olur “. D. Cantemir (1673 -1723) Der makam- ı buselikusuleş devr -i revan. G. F. Handel (1685 – 1759) Trio Sonate op. 5 no. 2. Adagio – allegro – musette – marche – gavotte. G. F. Handel (1685 – 1759) “Benche mia sia” Ottone Operasından. Hafïz Post (1630 – 1694) Rehavi Yürük Semai “Biz âlûde – i sâgâr – i bâdeyiz”. Tanburi Mustafa Çavuş (1700 – 1770) Hisar Buselik Şarkı “Dök Zülfünü Meydana.”
Öte yandan Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde konser programları hiç hız kesmedi ve müzikseverleri Aralık ayında başka bir etkinlik daha ağırladı. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen bir diğer konser de “Yeni Yıl” konseriydi. 30 Aralık akşamı gerçekleştirilen konser ile ilgili bazı detaylar ise şöyleydi: “Şef: Dorian Wilson. Solist: Aydın Uştuk (Tenor) (İzmir Devlet Opera ve Bale). Birgül Su Ariç (Soprano) (İzmir Devlet Opera ve Bale).”
“Baş Belası” deyip geçme
Güzel bir eşiniz, iyi bir işiniz ve mutlu bir evliliğiniz var. Bozulan bir araba ve hiç tanımadığınız bir adam, hayatınızı ne kadar değiştirir?.. Bu sorunun yanıtını Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’ne gelenler keyifli bir şekilde aldı. Eray Yasin Işık’ın yazdığı “Baş Belası” adlı oyun, Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde tiyatroseverler ile buluştu. Göksel Kortay’ın yönetmenliğini yaptığı komik oyunda, tesadüfler, sorunlar, takıntılar konu ediliyor. 23 Aralık’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde tiyatroseverler ile buluşan “Baş Belası” adlı oyun; 28 Ocak’ta da yine sevenleriyle buluşacak. “Baş Belası” adlı oyunun konusu özetle şöyle:
“Baş Belası, hayata bir süre kahkaha molası vermek isteyen tüm tiyatro severlerin ilgi ile izleyeceği bir komedi. Rauf orta yaşlı, evli ve işkolik bir adamdır. Karısı Jülide ile yaşadıkları ufak tefek problemlerle yüzleşmek üzereyken, hayatlarına bozuk arabası ile Hulusi düşer. Evet, düşmek tam da Hulusi’yi tanımlayan bir eylemdir. Hayat üniversitesinde doktorasını kadınlar üzerine yapmış olan Hulusi, bir tesadüf sonucu aynı gecede hem Jülide’nin hem de Rauf un yatağında yakalanmıştır. Bakalım bu karmaşadan kurtulmaya çalışan Hulusi, dolayısıyla Rauf ile Jülide çiftinin başına neler gelmiş… Perde açılsın, ışıklar yansın ve tüm sorular Baş Belası’nda cevabını bulsun.”
Tiyatro Esen hakkında bazı detaylar ise şöyle: “Tiyatro Esen, televizyona hapsolmamış, kalbi hâlâ tiyatro için çarpan ve nesli her geçen gün tükenmekte olan tiyatro izleyicisine ve tiyatro camiasına yeni bir soluk, yeni bir heyecan getirmek amacıyla kuruldu. Modern zamanın don kişotları olan oyuncular ile tiyatroya gönül vermiş izleyicileri Tiyatro Esen çatısı altında birbirinden güzel oyunlarla buluşuyor.”
Tiyatro Esen’in kadrosunda Göksel Kortay yönetmen koltuğunda… Eray Yasin Işık ise yazar. Arda Esen, Çiğdem Batur ve Sedat Bilenler oyuncular arasında bulunuyor.
İki yıl önce Esen Yapımı kuran başarılı oyuncu Arda Esen, çeşitli tv projeleri yaptıktan sonra, şimdi de Tiyatro Esen’le komedi oyunuyla sahneye merhaba dedi. Arda Esen bu konuda “Bugüne kadar başka yapımcıların hayallerinin peşinde koştuk. Artık kendi hayallerimi yapım firmamda hayata geçirmeye başladım” diyor. Tiyatro oyununun elde edeceği başarıdan kuşkusunun olmadığını söyleyen Arda Esen, hemen ardından sinema filmi için çalışmalarını sürdüreceklerini, 3 yıldır üzerinde çalıştığı hikayesi ve senaryosu kendisine ait olan sinema filmi için, çok usta bir ekiple yola çıktıklarını ve motor diyecekleri gün için sabırsızlandıklarını da söyledi. Tiyatro oyunuyla oldukça ilgi çeken ekip, “Baş Belası” adlı oyunu sahneye koyuyor. Esen Yapım’ın başarılı oyunu, tiyatronun duayeni Göksel Kortay’ın yönetmenliğiyle hayat buldu. Oyunda tiyatro ve dizilerin sevilen ismi Arda Esen, Çiğdem Batur ve Sedat Bilenler oynuyor ve yeni yılda tiyatroseverleri karşılayacak olan ‘Baş Belası’, yoğun ilgi göreceğe benziyor.
Papatyam dizisinin sevilen üç oyuncusu, diziden ayrıldıktan sonra yeni projelerle yollarına devam ettiler. Aralık ayında tiyatroseverler ile buluşan “Baş Belası” adlı oyun, yeni yılın ilk ayında da karşımıza çıkıyor. Çiğdem Batur, Tv ekranlarının fenomen dizisi Kurtlar Vadisi’ndeki savcı rolüyle önemli bir çıkış yakalamıştı. Sahneledikleri oyunlarda, tiyatroseverler yanında Tv dizilerini kaçırmayan sevenleri tarafından da sahnede yalnız bırakılmayan oyuncular “İlgiden hayli memnunuz” diyorlar.
Zihnin komplosu!
Ocak ayında neşeli saatler Akatlar Kültür Merkezi’nde tiyatro severleri bekliyor. “Zihin bazen bedene komplo kurar” sloganıyla 20 ve 27 Aralık’ta perde diyen, kahkaha dolu bir komedi yine Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde sanatseverler ile buluşacak. 3. Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç adlı oyun, 10 Ocak’ta sahne diyecek. Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde konuklarını ağırlayacak oyunu, Uğur Uludağ yazdı ve yönetti. 3. Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç adlı oyun, oyuncu kadrosuyla da oldukça dikkat çekiyor. Oyuncular arasında Demet Şaşmaz, Doğa Rutkay, Hakan Bilgin, Yosi Mizrahi, Yağmur Kaşifoğlu, Barış Ataş, Funda Pelin Kurt, Melisa Doğu ve Uğur Uludağ bulunuyor.
Oyunla ilgili diğer detaylar ise şöyle aktarılıyor:
“E.S.E.K., Türk tiyatrosunun ilk bilim-kurgu oyunu olan “3. Türden Yakın İlişkiler” isimli oyunundan sonra bir ilki gerçekleştirmiş ve “dünyanın ilk devam (sequel) oyununu, “3. Türden Yakın İlişkiler 2”yi yapmıştı. Ve şimdi, bundan 10 sene sonra, efsanenin başına dönüyor ve 3. Türden Yakın İlişkiler’in öncesine, yaratım sürecine gidiyoruz. E.S.E.K yine dünyada bir ilki gerçekleştiriyor ve sequel mantıktaki üçleme tamamlanıyor.”
Oyunun konusu tiyatro topluluğu ise şöyle aktarıyor:
“Yazar Uğur Uludağ, yeni oyununu yazmak istemekte ancak başaramamaktadır. Ve Uğur’un beynindeki fikirler, ne yapıp edip, gerekirse onun hayatına sızıp, ona bu oyunu yazdıracaklardır. Onun hayatına müdahele etmek gerekse bile… Hatta içlerinden biri, onunla evlenmek zorunda kalsa bile… Hatta içlerinden biri, iş kurmak için ondan borç almaya çalışsa bile… Hatta içlerinden biri, onunla yatmak zorunda kalsa bile…”
Uğur Uludağ’ın ön planda olduğu ve çok konuşulan oyunlarından biri olan 3. Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç adlı oyun, depremzedelere de destek için sahnelenmişti. Oyuncu ve yönetmen Uğur Uludağ’ın ilgiyle takip edilen oyunu, yeni yılda da tiyatroseverleri ağırlayacak. Oyunda Yosi Mizrahi ve Doğa Rutkay da dikkat çeken isimler arasında bulunuyor. Yosi Mizrahi ile ilgili bazı detaylar ise şöyle: “1 Ekim 1971 İstanbul doğumlu olan sanatçı, tiyatro, sinema ve dizi oyunculuğunu yürütüyor. Sanat hayatına tiyatro ile başlayan Yosi Mizrahi, Dormen Tiyatrosu, E.S.E.K. (Espri Standartları Enstitüsü Kurumu), Tiyatrokare gibi topluluklarda çalıştı. 1994 yılında ilk kez kamera karşısına geçen sanatçı, sinema ve dizi filmler dışında, reklam filmleriyle adını duyurdu. Mizrahi çeşitli televizyon kanallarında program sunuculuğu da yapıyor.”
Doğa Rutkay hakkında bazı detaylar da şöyle:
“Ekranların ve sahnenin sevilen yüzü Doğa Rutkay Aziz, 30 Kasım 1978 yılında doğdu. Tiyatro sanatçısı Rutkay Aziz’in kızıdır. Özel tiyatrolarda “27 numara”, “Terk”, Averaj Takımı gibi oyunlarda rol alan Doğa Rutkay, bir televizyon kanalında “Doğayla Gece Yarısı” isimli söyleşi programını da sunmuştu.”
Gösterinin tek adresi!..
Yeni yılla birlikte birbirinden renkli görüntüler, seçkin davetler, sergiler, konserler, konferanslar Beşiktaş’ta kentlileri bekliyor. Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi yeni yılda yeni programlarla da görkemli etkinliklere ev sahipliği yapacağa benziyor. Unutulmaz etkinlikler arasında bahar döneminde efektif unsurların da yer aldığı, adeta görsel şölen sunan ilginç gösterimlere Atilla İlhan Salonu’nda sanatseverler tanık oldu. Bir çok oyunu, topluluğu ağırlayan Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde efektif kurgularıyla unutulmayanlar için 2011 yılı bahar döneminde Leyla’nın Evi, Alice Harikalar Diyarı’nda gibi oyunlar yer aldı.
‘Leyla’nın Evi’ ile ilgili bazı detaylar şöyleydi:
“Nedim Saban’ın yönettiği Leyla’nın Evi adlı oyun hakkındaki detaylar şöyle: “Celile Toyon, Ayça Varlıer, Onur Bayraktar, Volkan Severcan oyuncularıyla buluşturan Tiyatrokare, yeni bir başyapıtı sahneledi. Zülfü Livaneli’nin aynı adlı, 60 baskı yapmış, sevilen romanından uyarlanan, Nedim Saban’ın yönettiği, “Leyla’nın Evi” adlı oyunda Celile Toyon, Ayça Varlıer, Onur Bayraktar, Volkan Severcan gibi usta oyuncuların başrolünü paylaştığı müzikli oyunun dekor tasarımına Nurullah Tuncer, müziklerine Livaneli imza attı. Oyunda evi elinden alınan Leyla’nın şahsında Osmanlı’dan günümüze İstanbul’un dönüşümü, göçmenlik, mülkiyet hakları, kuşak ve kültür çatışmaları, birbirini hiç tanımayan üç ayrı karakterin yaşamlarının kesişmesi üzerinden anlatılıyordu.”
Bir başka oyun da miniklerin kalbini fethetti. Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde sanat etkinlikleri içinde 7’den 77’ye herkesi büyüleyen bir oyun daha Atilla İlhan Salonu’nda sanatseverler ile buluştu. Bahar sezonu içinde gerçekleşen Prague National Black Light Theatre sunduğu Alice Harikalar Diyarı’nda adlı tiyatro oyunu ile ilgili bazı detaylar şöyleydi:
“Tüm zamanların en ünlü çocuk romanlarından biri olan Lewis Carrol`un ölümsüz eseri `Alice Harikalar Diyarında`, Çek Cumhuriyeti, Prag`ta kurulu ve ünü çoktan dünyaya yayılmış olan National Black Light Theatre tarafından çocuklar için tiyatro perdesine taşındı. İstanbul, Ankara, Izmir ve Bursa`da sahnelenen gösterilerde Alice ile birlikte Beyaz Kraliçe, Cheshire Kedisi, İskambil Askerler, Beyaz Tavsan, Çılgın Şapkacı, Farecik, Dodo ve Tırtıl gibi romanın unutulmaz karakterleri tiyatro sahnesinde hayat buldu. Her bir gösterim oyuncu performanslarının yanı sıra özel ışık gösterimleri, 3D ve lazer efektler gibi Black Light Theatre konseptine has unsurlar barındırıyordu.”
Kış döneminde de yine iz bırakan organizasyonlardan bir tanesi de Mustafa Kemal Merkezi çatısı altında gerçekleştirilen Anadolu Ateşi gösterisiydi. Anadolu’nun 7 ayrı bölgesinden derlenen yüzlerce halk dansı motifinden oluşan gösteri 25 Kasım Cuma akşamı İstanbullu sanatseverler ile buluştu.
Anadolu topraklarının kültürüne, dansın büyüsüyle can veren Anadolu Ateşi yenilenmiş EVOLUTION versiyonuyla; İstanbul Akatlar, MKM Atilla İlhan Salonu’nda saat 21:00’de sahnede olan, Genel Sanat Yönetmenliğini Mustafa Erdoğan’ın yaptığı Anadolu Ateşi Dans Topluluğu Sibirya’dan Katar’a Japonya’dan Amerika’ya 85 ülkede gerçekleştirdiği 3500 temsille 20 milyonu aşan izleyiciye ulaşmıştı.
Mustafa Kemal Merkezi Atilla İlhan Salonu’nda sosyal sorumluluk projeleri de hayat buldu. Bir çok oyun Atilla İlhan Salonu’nda izleyicisiyle buluştu. Yeni yılda da birbirinden ilginç projeler, organizasyonlar, oyunlar ve müzikaller sizleri bekliyor olacak.
Özel projeler ve seçkin sergiler
Ayrıcalıklı sergiler, Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde izleyicisiyle buluştu. Beşiktaş Çağdaş, birbirinden değişik, seçkin ve özel sergilerle hizmet verdiği günden bu yana sanatseverleri ağırlıyor. Bunlardan bir tanesi yaz döneminde gerçekleştirilen “Cumhuriyet Tanıkları” sergisiydi.
GÖRÜLMEMİŞ FOTOLAR GÜN IŞIĞINA ÇIKTI
Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde “Cumhuriyet Tanıkları” Sergisi ile Beşiktaş Çağdaş’ta sanatseverleri adeta zamanda bir yolculuğa çıkardı. Birbirinden değişik fotoların yer aldığı sergi, görülmemiş fotoğraflarla ilgi çekti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna omuz vermiş ve onun ilk yıllarına tanıklık etmiş isimlerin fotoğraflarından oluşan “Cumhuriyet Albümü”nü hayata geçirmek için yola çıkan Beşiktaş Belediyesi projenin ilk sonuçlarını 1.000 fotoğraftan oluşan muhteşem bir sergiye dönüştürmüştü. Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklık etmiş isimlerin fotoğraflarından oluşan ve hayata geçirilen projenin ilk adımı, Beşiktaş Belediyesi’nin yürüttüğü, “Cumhuriyet Tanıkları” projesi kapsamında ilk sergi açılmış oldu. Mustafa Kemal Merkezi Beşiktaş Çağdaş’ta 30 Haziran’a kadar izlene bilen sergide Cumhuriyet’in kuruluşuna giden süreçten Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan 1.000 fotoğraf bulunuyor.
Cumhuriyet Tanıkları Sergisi, Beşiktaş Çağdaş’ta sergilenmişti. Merkez ile ilgili de bazı detaylar şöyle sıralanabilir: “Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi, 2003-2004 sezonunda açılışı yapılan Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nin içinde yer alıyor.
Tavan yüksekliği 5 metre olan 2500 m2’lik bir alan üzerine kurulu olan merkezin içinde çok geniş bir sergi salonunun yanı sıra fotoğraf sergi salonu, toplantı salonu ve konferans salonu bulunan Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi, dia gösterimleri için uygun olan konferans salonuyla, Türk resim sanatı ustaları tarafından düzenlenecek seminer ve panellere ev sahipliği yapabiliyor.”
YÜZLERCE TABLO ONLARCA HEYKEL
Muhteşem sergiler neredeyse soluksuz Mustafa Kemal Merkezi Beşiktaş Çağdaş’ta takip edildi. Mustafa Kemal Merkezi’nde kış dönemi içinde de yine başka bir sergiye daha ev sahipliği yaptı.
Beşiktaş Çağdaş’ta Süleyman Saim Türkcan Retrospektif Sergisi ile yüzlerce eser görücüye çıktı. Sergide 208 tablo ve 38 heykel yer aldı. Gerçekleşen retrospektif sergisiyle sanatseverleri bir çatı altında toplayan etkinlik, bir çok eseri bir arada görebilmeyi mümkün kıldı. Kasım ayının son haftasına kadar izlenebilen sergi ile ilgili bazı detaylar şöyle aktarılabilir: “Ressam, grafik sanatçısı Süleyman Saim Tekcan 50. sanat yılını kutladı. Retrospektifinde aralarında baskı, desen, yağlı boya ve suluboya çalışmalarının yer aldığı 208 resim ve 28 heykel sergilendi. Atlarıyla ünlü Tekcan’ın retrospektif sergisi 25 Kasım tarihine kadar Beşiktaş Çağdaş’ta izlendi. Beşiktaş Belediyesi sanatçı için sergisi ve sanatta 50. yılı şerefine bir kitap da çıkarmıştı.”
Malaki / Meleğin Kokusu
Gerçek üstü ancak kurmaca sahnelerin yer aldığı Malaki filmi, Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde sinemaseverleri ağırladı. Yönetmenliğini Khalil Dreifus Zaarour’un yaptığı film, Aralık ayında yine sanatseverleri kucakladı. Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi yeni sezona ‘Vadinin Üstündeki Köprü’ ve hemen ardından ‘Arap Kızı Camdan Bakıyor’ ile merhaba demişti. Vadinin Üstündeki Köprü ile ilgili bazı detaylar şöyleydi:
“Yönetmenler: Tomer Heymann, Barka Heymann. İkinci İntifada İsyanı’nın çıkmasından iki yıl sonra, 2004’te, bir grup Arap ve Yahudi ebeveyn, İsrail Vadisi’ndeki, Arap Köyü Ara’da, çift milliyetli, çift dilli bir ortak okul kurmaya karar verirler. Girişim ne kadar idealist ve asilce de olsa, gerçekte bazı ebeveynlerin hâlâ aşmaları gereken büyük sorunlar vardır. 50 Yahudi ve 50 Arap öğrencilik olan “Vadinin Üstündeki Köprü” adındaki okul, vadinin Araplara ait tarafında kuruldu. Yönetmenler, ölçülü bir şekilde, karmaşık gerçeğin perde arkasında, bir ortak yaşam bölgesi oluşturma girişiminin kırılganlığını göstererek; bu ilk yılda, birlikte barış içinde yaşamak için öğrenciler, fakülte ve ebeveynlerin nasıl heyecan verici şekilde mücadele ettiklerini gözlemliyorlar.”
Arap Kızı Camdan Bakıyor ile ilgili bazı detaylar da şöyle:
“Yönetmen: Gül Muyan. Belgesel, Mustafa Olpak’ın anlatılarından yola çıkarak resmi tarihin genellikle görmezden geldiği Osmanlı’da kölelik olgusunu ele alıyor. Osmanlı’nın Anadolu’ya ilk ayak bastığı çağlarda, kadınlar, erkekler, gençler ve çocuklar kitleler halinde köleleştiriliyor, topraklarından ve toplumlarından koparılıyor, bir ülkeden diğerine taşınıyor, satın alınıyor, belirsiz bir süre için özgürlüklerinden oluyor ve bir başkasının mülküne dönüşüyorlardı. Belgesel, Olpak’ın dedesi Korsan Ahmet’in Afrika kıyılarından kaçırılması ve Girit’te bir Osmanlı ailesine “köle” olarak satılmasıyla başlıyor, Osmanlı kölelik sisteminin nasıl bir sistem olduğunu, yüzyıllar boyu nasıl işlediğini, boyutlarını, çağdaşlarından farkını kavramamızı sağlayacak akademisyen – uzman anlatımlarıyla devam ediyor ve nihayet Olpak’ın ailesinin gerçek özgürlük yıllarının geçtiği “İzmir” de sonlanıyor…”
Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde gösterimler devam ediyor. Sanatın her alanına destek olmayı temel amaçlarından biri olarak gören Beşiktaş Belediyesi’nin “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliğinde gösterimlerin arasında yenileri de ekleniyor. Belgesel sinemacılar ve sinemaseverler Beşiktaş’ta buluşmaya devam ediyor. Bu gösterimlerden bir tanesi de, “Malaki / Meleğin Kokusu”ydu. Beşiktaş Belediyesi’nin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Belgesel Sinemacılar Birliği’yle ortaklaşa düzenlediği “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliği kapsamında Lübnan yapımı “Malaki / Meleğin Kokusu” belgeseli sinemaseverler takip edebildi.
Film 80 dakika sürüyordu ve Arapça, İngilizce lisanı ve Türkçe altyazılı olarak perdeye yansıdı.
Malaki / Meleğin Kokusu adlı film hakkında bazı detaylar şöyle yer alıyor:
“Malaki, Lübnan’daki iç savaş sırasında ve sonrasında kaçırılanların ailelerine odaklanır. Sürekli şüphe ile mücadele eden altı farklı ailenin yaşadığı travmaya açıklık getiriyor. Film oldukça insancıl bir filmdir çünkü herhangi bir siyasal olaydan uzak olan ailenin bozulan duygusal bağlarını gösteriyor. Film gerçek röportajları hem gerçek üstü hem de kurmaca bir sahnede gösterir.”
Sinema gözüyle 60 ve 70’li yıllara bakış
Beşiktaş’ta sinema gösterimleri tüm hızıyla devam ediyor. Belgesel sinemacılar ve sinemaseverler Beşiktaş’ta buluşuyor. Sanatın her alanına destek olmayı temel amaçlarından biri olarak gören Beşiktaş Belediyesi’nin “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliği, Aralık ayında da tüm hızıyla devam etti. Belgesel Sinemacılar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin desteğiyle gerçekleştirilen gösterimlerin arasında geçtiğimiz haftalarda iki önemli film yer aldı. Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda, yönetmenliğini Tunç Erenkuş’un yaptığı “Oğlunuz Erdal” ve yönetmenliğini Derviş Zaim ve Panicos Chrysanthou yaptığı “Paralel Yolculuklar” adlı film sanatseverleri kucakladı. “Oğlunuz Erdal” ile ilgili bazı detaylar şöyle:
“Film, 1964 Giresun – Şebinkarahisar doğumlu, Ankara Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi Erdal Eren’i idama götüren süreci konu ediniyor. Her şey 2 Şubat 1980 tarihinde katıldığı bir eylemde başladı. Gençler, o gün MHP’li Bakan Cengiz Gölçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürülen ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in cinayetini protesto ediyordu. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge öldürüldü. Tutuklanan göstericiler arasında Erdal Eren de vardı. Fatura gencecik bir insana, Erdal Eren’e kesildi ve idama mahkum edildi. Erdal’ın idam kararını protesto eden Ercan Koca ise polis işkencesi ile katledildiği işleniyor. Belgesel, bu üç isim üzerinden bir dönemin gençliğini anlatıyor. Yapımda Erdal Eren, Sinan Suner ve Ercan Koca’nın ailelerinden, çocukluk ve cezaevi arkadaşlarından ve Erdal Eren’in idam kararını iki kere bozan emekli hakim albay Ahmet Turan’dan, o sırada Mamak’ta asteğmen olan gazeteci Namık Koçak’tan, Erdal Eren’i son gecesinde görerek fotoğraflayan Savaş Ay’dan ve dönemin birçok tanığından görüşler yer alıyor.”
Bir diğer film olan Türkiye Yunanistan eseri “Paralel Yolculuklar” adlı filmdi. Onat Kutlar Sinema Salonu’nda izleyicisiyle buluşan film hakkındaki detaylar şöyleydi:
“Paralel Yolculuklar” belgeselinde Rum yönetmen Panicos Chrysanthou, kamerasını Kıbrıslı Rumların 1974 yılındaki sıcak savaş sırasında yaşadıklarına yöneltiyor. Türk yönetmen Derviş Zaim de adadaki Türklerin benzer deneyimlerini açığa çıkarmaya çalışıyor. Bu kapsamda “Paralel Yolculuklar”, toplu kıyımlara maruz kalmış köyler, kocası kayıp kadınlar, altı yaşında babasını kaybeden çocuklar, savaşta sakat kalmış olmasına rağmen yaşama bağlılığını kaybetmemiş askerler, babası öldürüldüğü halde barış için iki toplumdan üyelerin yer aldığı koroda şarkı söyleyen insanları konu alıyor. İlk özel gösteriminde izleyicileri gözyaşlarına boğan belgesel, Kıbrıs’ı hem Türk, hem de Rum perspektiflerinden ele alan ender bir yapım olarak dikkat çekiyor.”
Cicişler polisin başını yaktı!..
BEBEK- Trafik kontrolü, polisin başına iş açtı. Cicişler’e poz veren trafikçi, B bölgesinden C’ye atandı. İstanbul’un ünlü semti yine medyatik bir olayla gündeme geldi. Filmleri aratmayan olayın kahramanları ise popüler kültürün son ürünü olan Ceyda ve Esra Ersoy kardeşlerdi. Olayın basına malzeme olması, kız kardeşlerin alkolmetreye üflerken haberin boy boy fotoğraflarla kamuoyuna lanse edilmesinin ardından yetkililer olayla ilgili gerekli işlemlere başlamıştı.
Etilerde yine bomba paniği yaşandı
ETİLER- Koç Köprüsü altında şüpheli paket bulundu. Koç Köprüsü trafiğe kapatıldı. 26 Mayıs’ta da Koç Köprüsü altında elektrikli bisiklet üzerine konulan bombanın patlaması sonucu 1’i polis memuru 8 kişi yaralanmıştı. Daha önce düzenlenen bombalı saldırıyı göz önünde bulunduran polis köprüyü iki taraftan da trafiğe kapatarak önlem aldı. Bomba imha ekiplerinin incelemesi sonucu bomba çıkmadı.
Trafik kavgası adliyede bitti
ETİLER- Yol verme nedeniyle geçtiğimiz ay içinde kavga eden oyuncu Atilla Saral ile Ata Oğuz, birbirlerinden şikayetçi oldu. Kavgada Saral üç yerinden, Oğuz is sağ elinin baş parmağından yaralanmıştı. Beşiktaş Asayiş Büro Amirliği’ne giden Saral, “Olay günü şahsa el işaretiyle yol verdim. Bana küfür etti. Otomobilimden indim, bıçaklandım” dedi. Ata Oğuz ise, “Atilla Saral cipiyle yolu kesmişti. Hakaret ederek bana yumruk attı. Korkutmak için birkaç kez salladım” dedi.
Barbaros Bulvarı’nda kaza
BEŞİKTAŞ- Ehliyetsiz ve alkollü şekilde araç kullandığı iddia edilen bir sürücü, yolun karşısına geçmeye çalışan yayaya çarpması ile faciaya davetiye çıkardı. Gece saat 02.00 sıralarında Beşiktaş Barbaros Bulvarı üzerinde meydana gelen kazada alkollü olduğu öne sürülen Ç.A.K. isimli sürücü gözaltına alındı. Yaya yaralı kurtuldu.
Okan Buruk ve eşi ölümden döndü
BEŞİKTAŞ- Çırağan Caddesi’nde eşiyle birlikte trafik kazası geçiren A Milli Takım Yardımcı Antrenörü Okan Buruk ve eşi yaralı olarak ambulansla hastaneye kaldırıldı. Okan Buruk’un sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Buruk’un kaza geçirdiğini öğrenen futbol dünyasından çok sayıda kişi ziyaret için hastaneye koştu.

SPOR HABERLERİ

Kartal ilk yarı hedefi tutturdu
Beşiktaş bu sezon çizdiği grafikle farklılığını ortaya koydu. Siyah Beyazlı ekip, geçen sezon Süper Lig’in 17. haftasında 8 galibiyet, 4 beraberlik, 5 yenilgi ile 28 puan almıştı. Beşiktaş yine geçen sezon ilk yarıda lider Trabzonspor’un 14 puan gerisinde kalmıştı. Beşiktaş bu sezonda ise 17. hafta sonunda 9 galibiyet, 5 beraberlik, 3 yenilgi ile 32 puan aldı ve lider Galatasaray’ın 5 puan gerisinde 3. sırada yer aldı. Yine lig panoramasına bakıldığında Süper Lig’de geride kalan 17 haftada en çok kafa golü atan takım Beşiktaş oldu. Beşiktaş attığı 25 golün 11 tanesini kafa vuruşlarıyla kaydetti. Beşiktaş takımında bu sezon Süper Lig’de Almeida, Sidnei, Holosko, Sivok ve Ernst 2 kez Mustafa Pektemek ise 1 kez kafayla gol attı. Beşiktaş’ın ardından en çok kafa golü atan takım Bursaspor oldu. Ligi galibiyetle kapamayı kafalarına koyan ve bunu başaran Beşiktaş, enerjisini yükseltmeyi de amaçlıyor. Beşiktaş Teknik Direktörü Carlos Carvalhal, Kardemir Karabükspor karşısında iyi maç çıkardıklarını söyledi. Carvalhal, ”İyi maç çıkardık ve iyi bir şekilde maçı bitirdik. Güzel galibiyet aldık. Bulduğumuz pozisyonlar nedeniyle skor daha da farklı olabilirdi. Ancak önemli olan 3 puanı almaktı. Onu da başardık” dedi. Carvalhal, lige başlarken play-off’ta kalacak şekilde ilk dörtte yer almayı hedeflediklerini vurguladı.
Öte yandan Süper Lig’in 17. haftasında Beşiktaş, kendi sahasında Kardemir Karabükspor’u 1-0 mağlup ederek ligde evindeki yenilmezlik serisini 6 maça çıkartmış oldu. Spor Toto Süper Lig’in 17. haftasında sahasında Karabükspor’u konuk eden Beşiktaş, mücadeleyi 1-0 galip tamamladı. Bu maçta Siyah Beyazlılar aldıkları bu galibiyetle 214 gün sonra İnönü Stadı’na ayak basan Beşiktaş’ın yeni Genel Direktörü Tayfur Havutçu da protokol tribününden izledi. 90 dakika boyunca oyunun kontrol altında tutan Siyah Beyazlılar, Hugo Almeida’nın 37. dakikada attığı kafa golü ile Karabükspor’u mağlup etmeyi başardı. Bu sonucun ardından Beşiktaş puanını 32 yaptı ve Süper Lig’in ilk yarısını 3. sırada tamamladı.
Avrupa’da Rakip Braga
Beşiktaş UEFA’da tur telaşını geride bıraktı ve Avrupa yolunda bu kez heyecana kuradan çıkan Braga takımı ve nasıl karşılaşma olacağı düşüncesi karıştı. Beşiktaş lider olarak tamamladığı turla adeta İnönü Stadı’nda gösteri yaptı. Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi 2. turundaki Portekizli rakibi Braga ile ilk maçını 14 Şubat Salı günü Portekiz’de oynayacak. Bu kez rövanş maçını ise 23 Şubat Perşembe günü ise İstanbul’da oynayacak. Braga doğumlu olan, futbola burada başlayan ve Portekiz takımının teknik direktörlüğünü yapan Carlos Carvalhal, kolay bir eşleşme olmadığını söyledi.
UEFA Avrupa Ligi’nde Beşiktaş, grup lideri olarak devam ettiği Avrupa arenasında, son 32 takım arasına kaldı ve Portekiz’in Braga takımı ile eşleşti. Braga’da, golcü oyuncu Lima ve Portekiz futbolunun tecrübeli isimlerinden Nuno Gomes gibi önemli isimler var. Braga, playoff turundan girdiği UEFA Avrupa Ligi’nde, İsviçre’nin Young Boys takımını, 0-0 ve 2-2’lik skorlarla eleyerek gruplara kaldı. Gruplarda Birmingham, Club Brugge ve Maribor ile aynı gruba düşen Portekiz temsilcisi, ikili averajla Club Brugge’in ardından grup ikincisi olarak son 32’ye kaldı. Portekiz Ligi’nde ise Porto, Benfica ve Sporting Lizbon’un ardından 12 maçta 22 puanla 4. sırada yer alan Sporting Braga, 2010-2011 sezonunda UEFA Avrupa Ligi’nde Porto ile final oynayıp rakibine yenilerek ikinci sırada kalmıştı. Sporting Braga, maçlarını 30 bin kişilik Estádio Municipal’de oynayan Kırmızı Beyazlı ekibi, Portekizli teknik adam Leonardo Jardim yönetiyor.
“Geçmiş olsun hepimize!..”
BEŞİKTAŞ Asbaşkanı Serdal Adalı, Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu ve Güvenlik Amiri Ahmet Ateş şike iddiası ile konuldukları cezaevinden aylar sonra serbest bırakıldılar. Beşiktaş Gazetesi olarak geçmiş olsun diyoruz.
“Kupayı verin”
ETİK Kurulu’nun basına sızan raporunda Beşiktaş’ın şikeye karışmadığı iddia edildi. Medyada çıkan haberlerden sonra TFF bir açıklama yaparak nihayi sonucu resmi olarak bildireceklerini söyledi.
www.besiktas.com.tr’de

MAGAZİN HABERLERİ

BEBEK ALIŞVERİŞİ
ETİLER- Akmerkez’de görülen Çağla Şikel annesi ile birlikte ikinci çocuğu için alışveriş yapıyordu. Çocuk mağazalarını gezen Çağla Şikel, tanınmamak için şapka takarak dolaşmayı tercih etti. 5 aylık hamile olan Çağla Şikel’in kıyafetten olsa gerek karnı belli olmuyordu.
“YENİ YILDA AŞK İSTİYORUM”
ETİLER- Yok Böyle Dans yarışmasından elenen şarkıcı Nez, geçen hafta Etiler Şamdan’da yemek yedi. Çıkışta gazetecilerle sohbet eden Nez, yarışmadan elenmesiyle ilgili olarak “Partnerim ağır bir sakatlık geçirdi. Ben de yarışmadan ayrılma kararı aldım” dedi. Nez, “Hayatınız da birisi var mı” sorusuna “Kimse yok ama yeni yılda aşk istiyorum” şeklinde cevap verdi.
DUR DİYENE AŞK OLSUN
BEBEK- Bennu Gerede ile evliliğinin bitmesinin ardından Zeynep Tunuslu ile aşk yaşamaya başlayan fakat bu ilişkisi de kısa süren Cem Büyükhanlı’ya “dur” diyebilene aşk olsun. Büyükhanlı, başka bir güzel ile yakalandı. Bebek’te bulunan The Argentina isimli mekanda ismi meçhul genç bir güzel ile oldukça samimi bir şekilde görünen Büyükhanlı, sonrasında bayan arkadaşıyla Nişantaşı’ndaki evinin yolunu tuttu.
SEVGİLİYLE EL ELE
ETİLER- Emine Ün, sevgilisiyle görüntülendi. Emine Ün, Emre Kınay’la evliyken adının aşk dedikodularına karıştığı Tolga Karakaş’la geçtiğimiz hafta Akmerkez’deydi. El ele mağazaları dolaşıp yılbaşı için alışveriş yapan çift, ilişkileri hakkındaki soruları yanıtsız bıraktı.
ÖZEL HAYATINI KONUŞMADI
BEBEK- Popüler mankeni Özge Ulusoy, geçen hafta Bebek’teki Argentina Steak’e girerken görüntülendi. Gazetecilerin kariyeri ile ilgili sorularına “Dans programımız devam ediyor. Dışarı bile çıkmıyorum. Evden dansa danstan eve hafta bir kere çıkıyorum onda da siz yakalıyorsunuz” dedi. Gazetecilerin aşk ile ilgili sorularına tepki göstererek “Ben özel hayatımla ilgili konuşmuyorum” diyerek hızla mekana girdi.