AKTÜEL: “AK PARTİ’DE KAOS ÜLKEYE ZARAR VERİR”

AK Parti’de çatlak yaşandığı yönündeki iddiaları değerlendiren MHP lideri Devlet Bahçeli, “Böyle bir dönemde tek başına iktidar olmuş bir partide kaos ülkeye büyük zarar verir” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’li belediye başkanlarıyla yaptığı kamp sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık sorunu ve Şike Yasası’nın Çankaya’da veto edilmesinin ardından başlayan “AKP’de çatlak mı var?” tartışmalarını değerlendirdi. Akşam gazetesinde yer alan habere göre; Devlet Bahçeli şunları söyledi: “Spor camiasını yakından ilgilendiren, bir konunun, parti içi sorun haline dönüştürülmesi, 10’uncu yılına giren süreçteki kaynamanın ilk sesleri gibi geliyor. Buradan ne gibi bir siyasi sonuç çıkar onu kestirmek mümkün değil. Ama sağlıkla alakalı sıkıntılı bir dönemde, uzun yıllar hükümeti yönetmiş şahsiyetler arasında bir gerginliğin çıkartılmış olmasının gerçek sebebini bulmakta yetersiz kaldığımı söylemek istiyorum.
Bu kadar birbirine omuz omuza vermiş insanların, kendilerinin de direkt alakası olmadığı futbol konusunu gerekçe göstererek, biat kültüründen başlayan ve birlikteliklerini sarsabilecek veya başkalarına malzeme verebilecek bir hataya düşmelerine ihtimal vermediğim için gerçek gündemlerinde saklı bazı planları olduğu kanaatindeyim.
Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan bunu bir öncelik almak için kullanıyorlarsa, bu kadar samimiyet çerçevesinde yürütülmüş bir siyasi mücadeleye yakışmaz. Daha açık konuşabilirler. Bu tür oyunlara girmelerine gerek yok. Onun için önümüzdeki günleri sağlıklı bir şekilde takip etmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı’nın (Şike Yasası için)Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyi düşüneceğini zannetmiyorum. Eğer gitmeyi düşünüyorsa o zaman şuurlu bir karşı duruşla bir çatışmayı bugünden kabul etmiş olurlar. Onun için bu aşamayı yeterli bulacaktır. Başbakan inşallah sağlığına kısa sürede kavuşarak bu sorunlarla ilgili partide herhangi bir çatlama, yarılma gibi olaylara fırsat vermez.
Türkiye’nin bu kadar iç ve dış sorunlar yoğunluğunun arttığı bir dönemde 326 ile tek başına iktidar olmuş bir partideki kargaşa, o partiden ziyade ülkeye büyük zarar verir. Çünkü böyle bir kaos, alternatif hükümetler kurulmasını bu aşamada mümkün kılmıyor. Hal zarar olunca Suriye’yle gerginliğin, İran tehdidinin, Ortadoğu’da yeniden düzenlenmenin, bölücü terörle ilgili faaliyetlerin, operasyonların yoğun olduğu bir ortamda bir siyasal krizi, iktidar partisinin çatlamasıyla yaratması Türkiye’ye büyük zarar verir. Çünkü istikrarı tekrar kurabilecek bir hükümet çıkartmak kısa dönemde mümkün gözükmüyor.
Bize göre cumhurbaşkanının görev süresi 5 artı 5’tir. Abdullah Gül’ün 5 yıl daha talip olma hakkı yasal olarak vardır. 7 yıl ise bu hakkı Gül’den alır. O zaman 2012’de Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak demektir. Kendine göre yapmış olduğu siyaset planlamasında çıraklık, kalfalık, ustalığı aşama aşama benimseyerek uygulamaya koyan Erdoğan ustalıktan sonra neyi düşünür? Siyasi emekli olamayacağına göre cumhurbaşkanlığı onun hülyasıdır diye düşünürüm. Aday olmak da hakkıdır. Ama seçilir mi seçilmez mi ayrı bir konu. Zannediyorum niyeti var.
(Hüseyin Gülerce’nin ‘AKP kendi sandalyesini tekmeliyor’ sözleri) Böyle bir yorumu çok gayri ciddi buluruz. Herhangi bir köşe yazarının hele hele belli bir cemaatin kalemi olarak bilinen bir şahsın ‘Başbakan kendi sandalyesini ayaklarıyla itiyor’ gibi bir cümlesi, şu soruyu akla getirir: Bugüne kadar başbakanlık makamı bir cemaatin vesayeti altındadır ve belli bir kişiye belli bir süre görev verilmiş makam olarak algılanıyor ve bu anlamda o görev süresi dolmadan vesayet altındaki bir başbakanın aykırı davranışlarından rahatsız olunuyor ise o zaman bu çok daha farklı bir anlam taşır. Yani biz sizi şu süre içerisinde başbakan olarak gördük ama şu yanlışlarla siz bu makamı ayaklarınızla itekliyorsunuz gibi bir uyarı yapma hakkına sahipler mi? Bu vesayet nereden kaynaklanıyor. AKP’liler bunu ne ölçüde benimseyecektir, başbakan bunu ne biçimde içine sindirecektir?
Meclis’teki gerginlik gittikçe artıyor. Hele hele bardak kırarak birbirlerinin yüzüne doğru atmaları Meclis’e yakışmıyor. Onun için biz MHP olarak arkadaşlarımızdan hoşgörülü, sabırlı olmalarını ve bir metrelik kıta sahanlığını (TBMM’de BDP ile aralarındaki mesafe) korumalarını istiyoruz.
Bugüne kadar makam arabası kullanma tercihinde bulunmadım. Ama mülkiyeti bize ait bir arabayı kullanma hakkımızı yerine getiriyoruz. Onun için bizimkinin haber olma niteliğinden uzak olması lazım. Özellikle bakan, başbakan veya cumhurbaşkanın 2 metre de olsa, çok kısa süreli bir alanda da olsa makam şoförlerini bir kenara bırakarak kullanmaları haber niteliği taşır. Eğer araba sürme zevkinizi tatmak istiyorsanız makama gerek yok. Devleti istismara gerek yok. Arabası varsa onu değerlendirebilir. O yoksa rent a car (oto kiralama) yönetimini kullanabilir.”