Siyasete ara verin!..

Önce Milliyet ardından Hürriyet en sonra da Sabah “İşte İnsan” eklerinde “Yönetim ve İletişim” sayfaları hazırladığımda bu alanda birçok konuya değinir, kendi düşüncelerimden ziyade “Guru” olarak adlandırılan dünyaca ünlü isimlerden örnekler verirdim. Amacım benim yazılarımı takip edenlere bu konuda uzman görüşleriyle katkı vermekti. Yaklaşık 10 yıl süreyle yaptığım bu işten bıkkınlık gelince, aklıma, Beşiktaş Gazetesi’ni çıkarmak gelmişti. Ve bu işe dört elle sarıldığımdan, danışmanlık işlerini bırakmış, hatta yönetim ile ilgili kütüphanemizde bulunan binlerce kitaba el atmamıştım.
***
Seçimlerin bitmesi ile birlikte gazete olarak biraz rahatladık. Ben de belki ilk kez bu kadar uzun bir tatil yaptım. Ailece yurt dışına gittik ve inanın bir tek gazete ve televizyon seyretmedim. Herkeste bir laptop ve IPad olmasına rağmen internete bile girmedim. Ne
zamanki güzel ülkemize döndüm, televizyonu açtım, yine başım ağrımaya başladı. Köşe yazarlarına baktım, yalvarır gibiler… “Ne olur biraz huzur!..” diye… Valla ne yalan söyleyeyim, ben de aynı durumdayım. Seçim öncesi kavga kıyamet, ağzına geleni söyleme… Seçim sonrası tekrar tekrar kaos ortamı… “Hapisteki adamı niye aday
gösterirsin?” tartışması… “Millet iradesi üç kişinin elinde mi?” yaygarası…
***
“Bu nasıl idarecilik, bu nasıl yönetim, bu nasıl bir strestir?” derken, işin içinden çıkamayınca, uzunca süredir ihmal ettiğim kütüphaneye uzandım. Sistem Yayıncılık’tan “Stress Yönetimi” adlı kitap gözüme ilişti… Arthur Rowshan kaleme almış… Bu
konuları az çok bilirim, ama ne çok kola ayırmış üstad!.. Zihinsel boyutu var… Duygusal boyutu var… Fiziksel boyutu ise oldukça karmaşık… Hele hele manevi boyut… Stresin yanı sıra yapısını ve belirtilerini bilmeniz gerekli, kaynağı ise çok önemli… “İletişim, organizasyonu da unutmamak lazım” diyor yazar… Ve bu ana başlıkların altında en az 10 adet ara başlık var. Her biri de onlarca sayfa… Vakit yok, bir çırpıda okudum. Tabii çok önemli bilgiler var kitapta faydalanmamak elde değil. Ama inanın hiçbir bilgi
bizim ülkedeki stresi yatıştırmaz. Belki de bu yüzden hiç dinmiyor hır gür, hiç bitmiyor sinir stres… Anlaşmazlık diz boyu, bir türlü ortak nokta bulunamıyor. Hal böyle olunca
da konu ne kitaba uyuyor ne de bildiklerimize…
***
Sinir stres olmamak için ne yapmak gerek? Siz en iyisi bırakın kitapları ve guruların dediğini de gelin beni dinleyin… Öncelikle gazete okumayın, tv seyretmeyin… Şaka yapmıyorum, gayet açık ve net söylüyorum. Çünkü ne derseniz deyin veya derlerse desinler, otorite bildiğini okuyor. Yani değiştireceğiniz ve katkı vereceğiniz
bir şey yok. Gerçi; şu sıralar ve her daim nerede bir gündem oluşsa, önüne gelen konuşuyor… Herkes her şeyi biliyor… Daha açık söyleyeyim; ipini koparan ahkam kesiyor!.. Onun için karar verdim, bir süre siyaset yazmayacağım ben de… Belki
de daha az. Yerel yönetim, biraz da eğlenceli konular var yaz boyunca
yazılarımda artık… Hiç değilse beni okursunuz ve neşe bulursunuz. Yoksa
bu memleket adamı çıldırtır!… Dahası, dışarısı sıcak, nem oranı da
yüksek… Aman sakin olun!..

***
Yerel yönetimlerin işlevi büyük sorunları fazla mücadele şart!..

Siz de farkındasınızdır gazetemizde yaklaşık iki-üç aydır genel seçimlerle ilgili haberler var. Daha doğrusu birinci sayfadan yer alan bu türden haberler iç sayfalarda da devam ediyordu. Ama her zamanki gibi en az 8 sayfayı Beşiktaş’a ayırıyoruz. Genel seçim haberlerinde bile Beşiktaş’taki kentlinin görüşleri üzerinden yola çıkarak habercilik yapmaya çalıştık. Yerel yönetimler ve kentle ilgili haberleri ise sizlere her zaman düzenli bir şekilde ulaştırmaya özen gösteriyoruz. Kendimizi ve gazetemizi anlatmayı pek sevmiyorum ancak genel seçim haberleri sırasında sizlerden gelen okuyucu mektupları ve bana atılan elektronik postalar birikince toplu da olsa bir yanıt verme gereğini hissediyorum. Aksi takdirde bana iletilenlerle hiç ilgilenmiyorum zannediliyor. Halbuki en
küçük detayı bile kaçırmamaya çalışıyor ve yetkililere bu sütunlardan ulaştırmayı bir
görev sayıyorum. İşte bu şikayetlerden bazıları; Bebek’te yine trafik şoku yaşanıyor. Havaların ısınmasıyla birlikte araçların akınına uğrayan sahillerde otopark sorunu hat safhaya çıkmış. Barların ve benzer mekanların gürültüsü ise yine can sıkıyor. Konaklar
başta olmak üzere bazı mahalleler servis araçlarından dertli… Bazı konularda tüm birimlerin ortak çalışmasını isteyen kentli, ulaşım, otopark, elektrik, doğalgaz, alt ve üst yapı ve benzeri konularda ortak çözüm üretilmesini istiyorlar. “Aksi takdirde biz çok yoruluyoruz” diyorlar. Bir çok mahalleden gelen benzeri sıkıntı ise şu… Yeşil alanların
ve parkların daha çok sulanması isteniyor. Sararmış otların hoş olmadığı kanısı
yaygın. Yine birçok mahalleden gelen istek aynı… Kaldırım taşlarının yerinden
söküldüğü, tretuarlardaki direklerin kırıldığı ve paslandığı belirtiliyor. Gelişigüzel ve boş bulunan her yere billboard panosu dikilmemesi söyleniyor. Köpek pisliklerinin önüne
geçilmesi isteniyor. İlaçlamanın daha sık yapılması arzu ediliyor. İnşaat izninin
belirli saatlerde verilmesi rağmen, sabah erken başlayıp, gece yarılarına kadar sürdüğü şikayeti sıkça geliyor. Sanatçılar Parkı’nın altında kalan yürüme parkurunun sürekli temizlenmesi gerektiği, içki şişelerinin kağıt ve naylon poşetlerin yerlerde olduğu mektupları var. İşyerleri ve konut alanlarının tamamen ayrılması gerektiği aksi takdirde kaos yaşanacağı da söylenenler arasında. Üç-beş kuruş para kazanılacak diye mahalleyi
işgal eden ve vatandaşların hoş karşılamadığı, filmcilere kesinlikle izin verilmemesi
de gazetemizde sıkça yer alanlar arasındaydı… Bunlar şikayetler ve üzerinde durulması
gereken sorunlardan bazıları… Kültür sanat faaliyetlerinden ise memnuniyet
fazla… Ancak burada da konu hakkında bilgi alacak kişileri bulamamanın verdiği
sıkıntının olduğu söyleniyor. İlgililerin daha özenli ve yeterli olması isteniyor. 24 saat aranan telefonların iyi hizmet verdiği ancak ilgili birime bağlama yerine direkt ilgi
gösterilmesinin daha yararlı olacağı da bana bildirilenlerden… Kış boyunca kültür ve
sanat faaliyetlerine doyduklarını söyleyen Beşiktaşlılar Park Buluşmaları ve Kuruçeşme Arena ile etkinliklerin doruk noktasına ulaştığını vurguluyor. Radyo Beşiktaş’ı sürekli dinleyenler bilir… Yaptığımız program ve araştırmalarda da kentlinin öncelikle olarak kültür ve sanat faaliyetlerinden memnun olduğu ortaya çıkmıştı. Temizlik ve sağlık izmetlerinin de memnuniyet verici olduğu belirlenmişti. Hem şikayet hem memnuniyet…
İşte demokrasi denilen olgu bu… Bana gelen mektuplar ve yazılar özetle böyle… limdekileri bir nebze olsun toparladım böylelikle… Eminim yerel yöneticiler de bunları dikkate alacak ve bir an önce çözüme kavuşturacaklardır. Ve bundan herkes memnun kalacaktır… Benim kanaatime gelince… Ben de son 7-8 yıldır kültür ve sanat faaliyetlerinde patlama yaşandığını düşünüyorum. Hatta bu konuda “Beşiktaş kültür ve sanatın başkenti!..” diye bir de başlık atmıştım bir habere… Gözle görülür bir çaba ve hizmet var Beşiktaş’ta… Bu konuda Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın gayreti inkar
edilemez bir gerçek… Çok önem veriyor… Benim de tek sıkıntım var… Kentliyle paylaştığım… O da: Ortak çalışma… Büyükşehir, ilçe belediyesi, hatta merkezi
idare on yıllardır ortak çalışmayı beceremedi ne yazık ki… Özal zamanında merkezi idare bir kenara bırakıldı sözde… Metropolitan sisteme geçildi, yetki ilçe belediyelerine verildi!.. Ama… Ama’sı var işte… Kanun mudur, yasa mıdır? Bilemem… Olmadı gitti!.. Halbuki bu iş bir otursa, tüm konular kendiliğinden çözülecek, kentli hizmete daha kolay laşır olacak. Ama “Olmuyor” diye bırakmamak lazım bence… Biraz zorlamak lazım!.. Hatta epeyce…Bu konuda bize düşen bir görev varsa yapmaya hazırız… Şimdilik sadece ayna tutuyoruz… Köprü kurmaya çalışıyoruz. Becerebiliyorsak, ne mutlu bize…
Ama daha fazlası isteniyorsa, daha fazlası için de varız!.. Beşiktaş adına!..