Spor-Ömer Güvenç Kartal Yiğit Radyo Beşiktaş’a konuştu

RADYOBESIKTAS_03Spor yazarları gündemi yine Radyo Beşiktaş aracılığıyla Beşiktaş camiasınla paylaştı. Lig TV ve Akşam Gazetesi’nden Ömer Güvenç ile Haber Türk Spor Yazarı Kartal Yiğit canlı yayında Didem Tutal’ın konuğu oldu. Görüş ve düşüncelerini Beşiktaşlılara aktardı. İşte canlı yayından özetler:

ÖMER GÜVENÇ
BİR futbolsever olarak Beşiktaş’ın oynadığı futboldan genellikle pek memnun değilim. 16 hafta oldu kaybettiği berabere kaldığı maçlarda gösterdiği mücadeleyi alkışlıyorum ama oynadığı futboldan açıkçası pek zevk almıyorum. Bir Fenerbahçe maçı o da maçın ilk yarısı… Beşiktaş’ın oynadığı futbol beni tatmin etmiyor. Etmiyor, üzülüyorum. Bir yerde de kızıyorum. Beşiktaş’ın iyi futbol oynaması için iyi futbolcuların olması lazım. Beşiktaş’ta da iyi futbolcular var, yıldız futbolcular var. Performanslarıın sahaya dökemiyorlar. Bunu hemen hemen bütün maçlarda görüyoruz. Beşiktaş’ın gol yollarında hiç sıkıntısı yok; belki santrafor, sağ açık, sol açık, orta saha, forvet gole dönük oyuncuları çok fazla… Bobo’su Nobre’si Tello’su var. Nihat’ı var, Tabata’sı var. Holosko var… Sakatlandı. Serdar Özkan’ı var. Bu takım gol atamıyor, zaman zaman bırakın gol atmayı pozisyona giremiyor. En büyük eksiklik bana göre final paslarıyla son vuruşlardaki beceriksizlik. Bunun sıkıntısını Beşiktaş hem Manisa maçında çekti hem bütün sezon yaşadı. Mustafa Denizli’nin şikayetleri de bundan. Avrupa’da Şampiyonlar Ligi’nde de beklenen neticeyi alamadı. Şampiyonlar Liginde devam etmek için daha doğrusu Avrupa’da yürümek için evinde oynadığın üç maçtan en az iki tanesini kazanacaksın veya yenilmeyeceksin. Ama Beşiktaş hiç birini kazanamadı. Senin Avrupa’da yürüme hakkın şansın yok. Manisa maçında Beşiktaş iyi oynamadı. Mücadelesini yine alkışlıyoruz ama iyi futbol oynamadı. Bobo gerçekten çok ama çok usta futbolcuların yapacağı bir gol gerçekleştirdi. Hem topu kontrol edişi hem de gol vuruşu mükemmeldi. Ama ondan sonra bir gol yediler Beşiktaş gibi büyük bir takımın yemeyeceği bir gol. Başta Ferrari olmak üzere bütün defansın hatası vardı. Adam neredeyse uzaydan geldi göstere göstere ben bu golu atacağım dedi, attı ve geri döndü. Atılan her iki golde de kalecilerin hatası yoktu diye düşünüyorum. Bobo çok iyi yere vurdu. O gün İlker iyi günündeydi. Buna rağmen o topu çıkaramadı. Rüştü’nün de yapacağı bir şey yoktu… Ben Nihat’a değinmek istiyorum ve Nihat çok önemli bir oyuncu. Nihat’ın futbolculuğunu kimse tartışmaz zaten tartışamaz. Nihat gibi bir futbolcu eğer kendi performansını gösterirse derler ya tek başına maç kazanır diye… Nihat öyle bir futbolcu. Mustafa Denizli haklı olarak ben böyle bir futbolcuyu kazandığım takdirde maçları kazanmakta çok rahat ederim düşüncesinde ki bu düşüncesine hak veriyorum. Mustafa Denizli diyor ki futbolcu oynatılarak kazanılır ben de aynı fikirdeyim bana göre Nihat’ta fazla ısrar ediyor. Ben Nihat adına çok üzülüyorum, kendim kötü oynamışcasına üzülüyorum. Biliyorum ki Nihat antrenmanlarda çok çalışıyor. Nihat; eli belinde olsa, gamsız olsa, top kaptırsa, koşmasa, çalışmasa derim ki “Kardeşim bu kadar para alıyorsun biraz oyna” Nihat’a onu da söyleyemiyorum gerek antrenmanlarda gerekse. Manisa maçında iki tane gol kaçırdı inanılmaz. Tam da onun istediği pozisyon. Topa çok sert vuruyor, isabetli vuruyor. Birini kuşlara attı, birini kaleciye nişanladı. Nihat’ın kendisine gelmesi için bir değil bir kaç tane gol atması lazım. Bana göre Nihat’ın eksiği fizik kondisyondan çok kendine olan özgüveni. Nihat kendine özgüveni olan bir futbolcuydu ama 16. hafta bitti halen kendinden bekleneni veremiyor ve kendisi de bunun farkında. O nedenle bir türlü kabuğunda sıyrılamıyor. Maç kazanacak futbolcular gerçek performanslarını sahaya yansıtırlarsa ben Beşiktaşlı futbolcuların bazıları hariç skoru değiştirecek futbolcuların, daha doğrusu gerçek performanslarını göstermediğine inanıyorum.
SERDAR Özkan, Nihat için söylediklerimi onun için de söylüyorum. O da çok yetenekli bir oyuncu. Zaten yetenekli bir oyuncu olmasa en azından 18 kişilik kadronun içinde kendisini tutmazz, ondan da her an bir şeyler bekliyor. O da öyle bir tip oyuncu. Ben Arda’yla konuştuğum zaman geçen sezon röportaj yaptım. Takım arkadaşı Milli takımdan… ‘Serdar Özkan benden çok daha yetenekli’ dedi. Zaman zaman öyle bir hareketler yapıyor ki şaşırır kalırsınız ama zaman zaman öyle hareketler yapıyor ki dersiniz ki bunun Beşiktaş’ta ne işi var… Mustafa Denizli ondan da kopamıyor. Çok kötü oynadığında şans verdi ama buna rağmen Serdar bir türlü kendini toparlayamadı.
DELGADO’YU aradığım gibi hem Mustafa Denizli arıyor hem de Beşiktaş’ta takım arkadaşları arıyor. Delgado zaman zaman eleştirildi. Her futbolcu kötü oynar ama genelde Delgado bir takım için çok büyük bir koz… Rakip takım için de çok büyük bir dezajantaj. Ben şimdi futbolcu olsam karşımda da Delgado olsa tüylerim ürperir… Ne yapacak ne zaman ne yapacak diye… Hem asist yapıyor hem gol atıyor. Hem takımın oyununu hızlandırıyor. İyi bir Delgado Beşiktaş’a gerçekten lazım. Mustafa Denizli 10 numara, 10,5 numara arıyor. Diyor ya, 10,5 olur mu bilmem ama iyi bir Delgado 10 numarasıdır Beşiktaş’ın diye düşünüyorum.
SEÇİMLERLE ilgili konuşursak iki aday var; üçüncü adayın da çıkacağını zannetmiyorum. Metin Keçeli isimleri dolaşıyor ama ben Metin Keçelinin iki üç gün içinde ben bu işte yokum diyeceğine inanıyorum daha doğrusu öyle tahmin ediyorum. Seçimde kim kazanır; Süleyman abinin bir sözü vardır, ‘seçim kongre ile kazanılır’ diye… En azından kongre üyeleri her iki adayın yönetim kurulunda olacak isimlerini de görmek isterler. Bu çok etkileyecek. Son ana kadar çekişme sürecek. Daha fazla aday olsaydı daha iyi olurdu. Ama iki adayı geçeceğini zannetmiyorum ben yine… Şartlar bunu gösteriyor.

KARTAL YİĞİT
BAKTIĞINIZ zaman puan cetveline Beşiktaş averajla da olsa beşinci sırada. Bu belki psikolojik olarak bir etki yaratacaktır diye düşünüyorum. Tabi liderle arasındaki iki puan farklı bir şey değil Beşiktaş gerilerden gelip zirveye ortak oldu. Şampiyonluğun yine bana göre önemli adaylarından biridir ama Manisaspor karşılaşmasına baktığımızda çok önemli bir iki puan kaybettiği görüşündeyim.
NİHAT’IN geçmişine baktığımız zaman kimse onun futbolculuğuna, kişiliğine söz edemez çünkü özellikle Milli takımda da yaptığı işlerle ve Nihat, İspanya’da da o dönem gittiğinde Türkiye’den Avrupa’ya gitmiş en önemli oyuncular arasında yer aldı. Ama geçirdiği sakatlıktan sonra gerçekten bir düşüş içerisinde. İspanya’da da istediği kulüpleri aradığı teklifleri bulamayınca Beşiktaşlı da olduğu için Beşiktaşa geri döndü. Burada Nihat’ın gelmesi ya da gelmemesi konusunda bir sorgulama yapmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bana göre Nihat’ın halen psikolojik olarak kafası İspanya’da diye düşünüyorum. Onun yanında aldığı ücret halen her başarısızlıkta her kötü oynayışında Nihat’ın yüzüne vuruluyor bu da tecrübeli oyuncuyu baskı altına alıyor. İspanya’da Avrupa’da futbol oynayan bir futbolcu her bakımdan rahattır, parasını gününde alır, farklı da yenilse kimse protesto etmez, basın da medya da çok sık eleştirilmez ama Türkiye’de durum farklı. Nihat çok pozisyona girdi. Pozisyona girmesi de bana göre önemli. Bir futbolcu özellikle golcü ünvanındaki oyuncular pozisyona giriyorsa o aslında olumlu bir işarettir. Nihat Manisaspor maçına kadar istediği pozisyonları bile bulamıyordu asıl soru işareti buydu. Pozisyonları da bulamamak Nihat’ı iyice bunalıma sürüklüyordu. Pozisyonları buldu, atamadı. Nihat özgüven sorunu yaşıyor. Girdiği 4 pozisyondan birini atsaydı belki çok farklı Nihat konuşulacaktı. Yöneticilerden de bir tepki var. Nihat girdği o bir kaç pozisyondan sonra yöneticiler kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda yeter demişler. Bunlardan birini atacaksın diyorlar. Artık Nihat yönetimde de sorgulanmaya başladı. Bu işin kötü yanı diye düşünüyorum. Nihat’ı kestiği zaman, kulubeye aldığı zaman belki daha da ters tepki yaratacak. Mustafa Denizli ikilem yaşıyor, kenara mı alayım tekrar oynatayım mı ikilemini yaşıyor… Yönetimden sesler yükseliyor. Niye hoca Nihat’ta ısrarcı oluyor diye baktığın zaman iki taraf da haklı ama ben Nihat’ın kaybedilmesinden yana değilim. Orta yolu bulunacak. Belki bir iki maç dinlendirip kendisiyle de görüşüp ben seni hem psikolojik hem de fiziki olarak da hazırlanman açısından seni sonradan oyuna sokucam, rakipler yorulduktan senin o gücünle istediğini yapabilirsin, diyecek. Nihat o zaman belki o zaman daha da çok kazanılacak. Mustafa Denizli gereğini yapacaktır diye düşünüyorum.
MANİSASPOR’DA ilk kez Tabata ile ilgili Başkan Yıldırım Demirören tepkisini dile getirdi. Şöyle; maçın sonlarına doğru Mustafa hoca, Uğur İnceman’ı sahaya aldı. Özelliklere baktığımız zaman Uğur İncemen defansif özellikleri fazla olan bir futbolcu. Bunun neticesinde Tabata on numara diye alındı. En önemli maçlarda kenarda oturtuldu. Örneğin Beşiktaş ikinci yarı Manisasporun kalesine gitmekte zorlandı. Böyle anlarda kilidi açacak oyuncular vardır, bu da on numaralardır. Tabata’yı her ne kadar kötü de olsa alması gerekirdi diye düşünüyodrum. Tabata’yı almayınca Mustafa Denizli, çatlak sesler yine yükseldi. Başkan Yıldırım Demirören yanındaki yöneticilere aynen şunu demiş: “Bu Uğur girer mi Tabatayı biz niye aldık? Kenarda bekletmek için mi aldık Tabata’yı…” diye serzenişte bulunmuş. Asıl önemli kısım bu… Dikkat çekilmesi gereken kısım bu. Zannedersem Tabata ilk gönderilecek oyunculardan biri. Bunu Mustafa Denizli istese yönetim yapmaz, yönetim istese Mustafa Denizli yapmaz çünkü Tabata’nın 8 milyon euroluk bonservis ücreti halen konuşuluyor ve bu da muhalefet için kongrede çok önemli bir koz olacak. Bu nedenle Tabata’yı Mustafa Denizli göndermeye kalksa yönetim engelleyecek ancak Tabata ilaç oldu mu derseniz kesinlikle ilaç değil. Oynadığı maçlarda da etkisiz kaldı. Mustafa Denizli Nihat’tan sonra tam bir ikilem içerisinde… İki arada bir derede… Ne yapsa bir soru işareti olacak… Tabata baş ağrıtmaya devam edecek diye düşünüyorum.
DELGADO antrenmanlara çıkıyor, takımla da çift kale çalışmalara başladı. Tabiki fiziki olarak bazı eksiklikleri var ama zannedersem Antalya’da yapılacak kampta fiziki olarak da hazır duruma gelecek. Geldikten sonra esas sıkıntı o zaman başlıyor. Delgado ile yapılan özel anlaşmada sağlık koşulları takım adına elverişsiz olduğu takdirde yeni sözleşme yani lisans çıkarılması önümüzdeki seneye kalıyor. Yani sezon bitimine kalıyor. Beşiktaş’ın elinde öyle bir koz var. Şu an itibariyle Delgado hazır görünüyor. Büyük bir ihtimalle de dönecek çünkü Mustafa hoca da Delgado’yu 4 gözle beklediğini deklare etti. Bu saatten sonra Denizli, Delgado’yu takıma almak zorunda. Şimdi geldiğinde ne olacak? Bir tane yabancı oyuncu mecburiyetten dolayı gönderilecek. Önümüze listeyi koyduğumuz zaman ilk akla gelen isim Tabata… Tabata’nın gitmesi Demirören’in kongrede aleyhine olacaktır; bu nedenle gönderemeyecekler. Tabata’dan sonra ilk akla gelen isim Tello. Beşiktaş Tello’yu ya kiralayacak ya da satarak Delgado’ya yer açacak. Çünkü yakın zamana kadar Fink’in de ismi geçiyordu ama Fink Ernst’le iyi bir ikili oluşturunca o da rafa kalktı.
DAHA önceki kongrede Sayın Yıldırım Demirören tek başına seçime girdi. Çoğunluğun katılmadığı bir kongrede rahatlıkla zaten aday olmadığı için kazandı. Belki de bu rahatlığın getirrdiği rehavetle de pek istediği listeyi yapamadı. Yönetimsel anlamda. Murat Aksu erkenden deklare etti adaylığını ve çalışmaları da tüm hızıyla sürüyor. Başkan Yıldırım Demirören de bu seçimde ciddi bir muhalif gördü karşısında ve o da çalışmalara başladı. Sayın Metin Keçeli düşünüyor ama hala bazı tereddütleri var. Çıkarsa nasıl bir liste oluşturacak, eski isimlerden mi, camianın tanıdğı isimlerden mi olacak, yoksa yeni bir jenerasyonla mı, maddi yönden güçlü bir yönetim mi oluşturacak… Bunların hepsi şu an için soru işareti. Metin Keçeli’nin de katılacağı bir yarışta doğal olarak bütün adaylar ciddi anlamda sınav verecek. Ben seçimin Murat Aksu ile Demirören arasında ortada geçeceğine inanıyorum takımın gidişatı da buna etken olabilir ancak görevimiz gereği bütün kongre üyeleriyle görüşüyoruz. Çoğu kongre üyesi takımın gidişatı ile yönetimsel yanlışların ayrı olduğunu söylüyorlar. bu da enteresan. Daha önceki kongrelerde takımın gidişatı etkili olmuştu ama bu kongrede ben bunun yüzde yüz etki edeceğini sanmıyorum. Daha önce yapılan yanlışların da etkisiyle kongre üyeleri artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyor. Tabiki ortada da liderle arasındaki puan farkının getirdiği bir rahatlık da var. Arada çok bir uçurum da yok. Bu da Başkan Yıldırım Demirören’e etki edecektir. Kongreye baktığımızda bir buçuk aya yakın bir zaman olmasına rağmen, sakinlik hatsafhada. Ama devre arasından sonra yarış kızışacaktır diye düşünüyorum.