SAYI 62

GAZETE BEŞİKTAŞ,

SAYI:62, 10 MART 2004

SAYFA 2

Beşiktaş’a yakıştı

Beşiktaş, yeni hizmet binasına kavuştu. Etiler Nispetiye caddesi üzerinde yer alan dört katlı bina, modern dizayn edilmiş ve şeffaf bir çalışma stiline uygun olarak hayata geçirildi. Hayata geçirilen proje, daha hızlı, sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde vatandaşa hizmet verebilmeyi amaçlıyor. Modern donanımların yer aldığı belediye binasının açılışında, ANAP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Pınar Türenç, Beşiktaş Kaymakamı Nihat Nalbant, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, yeni binanın yapımını üstlenen Polat İnşaat’tan Adnan Polat gibi bir çok isim hazır bulundu. Başkan Namoğlu, yaptığı konuşmasında, hizmet adına sağlıklı koşullar içeren yeni belediye binasının yapımından dolayı memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Eski belediye binasının da hizmet için açık olacağını müjdeleyen Namoğlu, sahil kesiminde ikamet eden vatandaşlar için de bir şube niteliğinde çalışmalarını yürüteceklerini ifade etti. Beşiktaş’ta daha iyi hizmet verilebilmesi için çalışma alanlarının iyileştirilmesine dikkat çeken Kaymakam Nihat Nalbant, yeni belediye binasının hizmet için olumlu bir atılım olduğunu dile getirdi. Nalbant, Başkan Namoğlu’ndan modern koşullar barındıran ve vatandaşın mağdur olmayacağı bir hükümet konağı binası sözü aldı. Açılışta yer alan ve İstanbul için hizmete hazırım diyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gazeteci-Yazar Pınar Türenç, böyle bir hizmetin gerçekleştirilmesinden ötürü Namoğlu’nu tebrik etti. Türenç konuşmasında, Beşiktaş’ta gerçekleştirilen projelere ve Namoğlu’nun istikrarlı tutumuna dikkat çekti ve İstanbul için hizmet edecek olanları koltuğa oturtalım dedi. Türenç, İstanbul’a daha iyi hizmet için var olduklarını altını çizdi. Tören sonrası, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, yeni binayı konuklara gezdirerek tanıttı. Namoğlu, gezisini yeni başkanlık koltuğunda basın mensuplarına verdiği fotoğraf ile noktaladı.

Üst katı kaçakmış

Çırağan’da bulunan Beşiktaş Belediyesi binasındaki Başkanlık katı, kaçak kat olduğu için Yusuf Namoğlu tarafından yıkıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, düzenlediği basın toplantısında, 1989’da eski başkan Ayfer Atay tarafından yaptırılan Başkanlık katının kaçak olduğunu, 2 sene önce vatandaşların şikayeti üzerine öğrendiğini ve hemen akabinde başkanlık dönemi içinde yıkacağına dair söz verdiğini belirtti.
“Kaçak yapı varsa
istifa ederim”
Namoğlu, vatandaşa verdiğim sözümü yerine getiriyorum derken, Beşiktaş bölgesindeki kaçak yapıları engelleme konusunda İstanbul içinde Beşiktaş’ın örnek gösterildiğini vurguluyor ve şöyle devam ediyor: “Kendi başkanlığım döneminde Beşiktaş ilçesinde yapılmış hiçbir kaçak yapı yoktur. Bu konuda iddialıyım. Beşiktaş’ta kendi dönemimde yapılmış bir tek kaçak yapının ya da katın bulunması halinde istifa ederim.”

SAYFA 3

Nasıl bir belediye?

Seçimlere sayılı günler kala, adaylar netleşmişken, bu haftaki durağımız da Bebek’ti. Beşiktaş en seçkin semtlerinden biri olarak nitelendirilen Bebek’te soru sorduğumuz hemen her kişi, önce hizmet diyen, mazeret üretmeyen, laf değil iş yapan ve tüm şikayetlere anında çözüm bulan bir belediye başkanı istediklerini dile getirdi. Yusuf Namoğlu’nu tanıdıklarını ancak diğer adayları pek tanımadıklarını söyleyen Bebek halkı belediyenin çalışmaları beğendiklerini özelliklede Akmerkez yolunun yapılmasıyla birlikte Bebekte oturanlarında yıllar sonra oldukça rahatladıklarını söylüyorlar.
İşte Bebeklilerin görüşü:
Çevremiz
tertemiz olsun
Bebek önemli bir yer, çalışmalarda iyi. Yollara, sokak aralarına, park sorunlarına çözüm bulunmasını istiyoruz. Asfaltlarımız yamalı ve yollarımız çukur olmasın yeter. Ayrıca çevremizin tertemiz olmasını, her yerin pırıl pırıl olmasını istiyoruz. Bundan başka bir şey istemeyiz. Şu andaki Beşiktaş Belediye Başkanımız Yusuf Namoğlu, şu Akmerkez yolunu yaptı ya Allah razı olsun ondan. Ama arada bir gelip bizimle dertleşmesini de istiyoruz. İş yaptı, hakkını vermek lazım. Halimizi hatırımızı da soracaktır. Yapılan hizmetleri takdir ediyoruz.
Uğur Güneş
taksici, 40 yaşında
Şikayetlerimiz
dikkate alınmalı
Bir belediye başkanı halka en iyi hizmet veren kişi olmalıdır. Halkın şikayetlerini dikkate almalıdır. Vatandaşlar belediye başkanına yakın olmak ister. Tüm sorunlarını aktarmak ister. Biz beş yıl boyunca su ve elektrikten çok çektik. İstanbul büyükşehir belediyesi pek ilgilenmedi. Örneğin su boruları patlıyor, zaman zaman susuz kalıyoruz, elektrikler günler boyu kesiliyor. Bundan sonrası için değişeceğine dair bir inancımız yok ama gözümüz kapalı oyumuzu veriyoruz.
Merih Öztürk
esnaf, 48 yaşında
Konuşma güzel, icraat bekliyoruz
Öncelikle çalışan başkan isterim. Ayrıca, siyasiler seçimden seçime bize gelmesin. Bu tüm partilerin adayları için geçerli. Her zaman adaylar ile beraber dolmak isteriz. Çok güzel konuşmalar yapılıyor ama icraata gelince herkesten aynı güzelliği bulamıyoruz. Çalışan tabii ki taktir edilir. Ben 9 senedir buradayım, günlerce elektrikler kesili kalabiliyor. Bu sorun belki belediyeyi ilgilendirmiyor ama bu kurumun başındakilerde her zaman seçilecekmiş gibi hizmet etmelidir. Bizim milletimiz de tembel, konuşmayı çok seviyoruz ama sonuç yok. Sorunları aktarmalıyız,işlerimizi takip etmeliyiz. Belediye veya diğer kurumları hareketlendirmeliyiz. Beşiktaş için yapılan veya yapılacak hizmeti görüyoruz. Çalışan kazanır.
Hüsamettin Mengüloğlu
tezgahtar, 32 yaşında
Bizle ilgilenilsin yeter
Ben tarafım. Sorunlara gelince öncelikle, yollarımızdan bahsedebilirim. Bunun için sürekli gerekli yerlere telefon açıyoruz, ancak netice alamıyoruz. Bu tümsekleri çukurları düzeltin diyoruz sorunlarımızı anlatıyoruz, ama kimse ilgilenmiyor. Herkes suçu birbirine atıyor. Ama bundan sonrasının iyi olacağını düşünüyorum. Hükümete yakın partilerin sorunları çözeceğine inanıyorum. Daha da iyi olacağına dair umutlarım var.
Mehmet Alamur
manav, 28 yaşında
Estetik
çok önemli
Her şeyden önce, verdiğimiz oyun karşılığını yol su elektrik olarak almak isteriz. Ayrıca, kaldırımların sürekli değişmesinden bıktık usandık. Elli şekle girdi ama sonuçta kaldırımlar düzgün değil, yarısı başka renk yarısı başka. Bir sorun olduğu zaman hemen giderilmiyor. İstanbul büyükşehir belediyesinin bu işleri pek hoş olmadı. Ana arter yollarda sıkıntımız var. İlçe belediyesini bundan ayırmak gerekiyor biliyorum, zaten iyi çalışıyorlar. Bir başka sıkıntımız da görüntü kirliliği. Burası Beşiktaş’ın en seçkin yerlerinden biri. Ama ne yazık ki buralara gereken değer verilmiyor. Tabelaların görüntüsü çok çirkin ve sayıca çok fazlalar. Kanuni bir şekilde bir düzen sağlanmalı diye düşünüyorum. Şehrin kirli görüntüsü ortadan kalkmalı, dış cepheler için geçerli bir kural olmalı. Bence bu görüntü kirliliği çok basit bir şekilde yok edilebilir. Ama Türk halkı olarak duyarsızız. tembeliz, rahatız. Herkes canının istediği şekilde davranıyor. Ama bir gün her şeyin değişeceğine dair umudumuz hala var. Gelecek kuşaklara güveniyoruz. Ben çalışan bir belediye istiyorum. İlçeye sahip çıksın yeter.
Manolya Onur
ev hanımı, 48 yaşında
Düzen şart
Uzun yıllardır burada çiçekçilik yapıyorum. Eskiden Bebek’te camekanlı bir yerimiz vardı, kaldırıma tezgah açmıyorduk. Durumumuz ve görünümümüz gayet iyiydi Ama belediye o yeri kaldırdı. Şimdi yolları işgal etmek durumunda kalıyoruz. Yaptığımız doğru değil biliyoruz. Ama mecburuz. Belediye de kanunları uygulamış olabilir. Eski yerimizde her şey çok iyiydi. Bebekteki görüntü güzelleşsin diye yapıldıysa bir şey diyemem belki vatandaşlar şikayetçiydi. Ancak, bu seferde bizde mağdur oluyoruz. Bu duruma bir çare getirilebilirse seviniriz.
Hanife Çağ
çiçekçi, 46 yaşında

SAYFA 4

MEDLINE Sağlık Hizmetleri tarafından Hazırlanmaktadır.
Sıkça sorulan sorular

Sünnet Yetkisiz Kişiler Tarafından Yapıldığı Takdirde Ne Gibi Sağlık Sorunlarıyla Karşılaşılabilir?
Sünnet dini olarak çok önem verdiğimiz toplumsal bir olaydır. Ancak sağlık koşullarının çok iyi hazırlanmış olan ve yetkili kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. Sünnetin ancak ürolog, çocuk cerrahı veya sünnet eğitimi almış hekim veya sağlık memurları tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde enfeksiyon, kanama, penis başının kesilmesi, deride nekroz (çürüme), üretral fistül, sünnet derisinin fazla veya yetersiz kesilmesi ve sünnetten sonra yapılan bandajın sıkı olmasına bağlı sağlık sorunlarıyla karşılaşılabilir.
Sıcak Bitkinliğinde Ne Yapılması Gerekiyor?
Kişi egzersiz yapıyor, terleyerek su ve tuz kaybediyor ve kendisini yorgun hissediyordur. Deri, tipik olarak soluk ve terli görünür. Kişi baş ağrısından, belki mide bulantısı ve bazen de kusmadan şikayet eder. Aniden ayağa kalktığında başı dönebilir. Nabız sayısında sıklıkla artış görünür. Genel olarak kişi aniden gribe yakalanmış gibi hisseder. Vücut sıcaklığı birkaç derece yükselebilir. Bitkinlik, tercihen serin, gölgeli bir yerde dinlenmeyi gerektirir. Kaybedilen sıvıyı su içerek ve tuz eksikliği de suyun içine birkaç tutam tuz atarak giderilmelidir. Hazır satılan Rehidrasyon paketleri suya katılarak içildiğinde iyileşmeyi hızlandırır. Serinlemeyi arttırmak için hasta ıslatılıp, soğutulabilir. Aşırı bitkin kişinin uyumasına izin verilebilir.
Alkolizm Nedir? Kimlere Alkolik Denir?
Alkolik; işine ve sosyal hayatına zarar verecek şekilde sürekli içki içen kişidir. İnkar, alkolizmin başta gelen özelliğidir. Bu nedenle yakınlara sorarak daha emin olunabilir. Araştırma soruları şunlar olabilir;
– İçki içmenizi her zaman kontrol edebiliyor musunuz?
– Alkol daha önce hiç ailenizi veya işinizi ihmal etmenize sebep oldu mu?
– Ne zaman içmeye başlarsınız?
– Bundan önce içtiniz mi?
– Arkadaşlarınız veya aileniz içki içmenizi eleştiriyor mu veya içkiyi azaltmanızı istiyor mu?
– İçkiye bağlı olan baş ağrısını geçirmek için hiç sabahları içer misiniz?
Bu konularda hiçbir şey atlamadan günlük ortalama alkol tüketimi belirlenmelidir. Bu sorulara verilen cevaplara göre belki de uzman desteği alınması gerekebilir.

‘Beşiktaşlı taşfırındır’

Çocuklar Duymasın dizisinin senaristi Birol Güven’i, şimdilerde Beşiktaş Yönetim Kurulu’nda görüyoruz. Beşiktaşlılığı aileden gelen Güven, abisinin isminin de Şenol olduğunu söylüyor ve babasının Şenol Birol efsanesini yaşatmak için isimlerini koyduğunu vurguluyor. Beşiktaşlılığın apayrı bir dünya ve anlamı olduğunu belirten Birol Güven, yeni girdiği Beşiktaş yönetiminde Beşiktaş’a en iyi şekilde faydalı olmak için çalışacağını ifade ediyor. Güven, Beşiktaş semti ile kulübü arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor:
“Bence, Beşiktaş bölgesi Beşiktaş kulübünün sosyolojik kimliğini çok iyi anlatıyor. Beşiktaş neyse kulüp de o. Son yıllarda Beşiktaş kulübü çok değişti, markası değişti. Ama semt de değişiyor artık. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Beşiktaş, kendi kimliğini ve değerlerini kaybetmeden modernleşiyor. Bununla birlikte kulüp de modernleşiyor, daha dünya çapında bir marka halini alıyor. Yani Beşiktaş’ın hikayesiyle kulübün hikayesi bence kesişiyor”
Yönetime girmeye
nasıl karar verdiniz?
“Açıkçası Beşiktaş yönetimine girmeye ben karar vermedim. Başkan Serdar Bilgili beni aradı. Yönetimde olmamı istedi ben de bugüne kadar Serdar beye hiç hayır demedim. Zaten Serdar bey beni zaman zaman arayıp çeşitli görevler verirdi, yani yönetime girmeden önce. Beni ilgilendiren, katkıda bulunabileceğim bir etkinlik varsa, karşılık beklemeden yerine getirirdim. Çünkü Beşiktaş’ı seviyorum. Seçim öncesi de beni aradı ve listede olduğumu söyledi. Ben de ona hiç bugüne kadar hayır dememiştim yine demedim, zannediyorum benim yeteneğime ve kapasiteme göre zaman içinde yeni görevler ve sorumluluklar yükleneceğim. Başkanımızın bir bildiği vardır diye düşünüyorum. Şu anda daha çok öğrenme dönemindeyim umarım çok kısa sürede Beşiktaş’a hizmetim olur”
Beşiktaş erkekliği
temsil ediyor
“Ben Beşiktaş’ı maskülen bir takım yani erkek bir takım olarak görüyorum. Beşiktaşlılıkta biraz erkekliği de temsil eden bir taraf var. Fakat bunun zaman içinde aileye yayılacağına inanıyorum, son zamanlarda Beşiktaş’ta bunu gözlemleyebiliyorum. Şu ana kadar daha çok delikanlılık kültürünü temsil ediyordu, bunu Yılmaz Erdoğan da söylüyor. Ancak, hem kulübün hem takımın modernleşmesiyle birlikte daha çok bir aile takımı olma yolunda olduğunu görüyorum. Tribünlerde de eskiye göre daha fazla kadın geliyor, eşleriyle çocuklarıyla gelenlerin sayılarında büyük bir artış var. Stadın girişi çıkışı da daha medeni. Görüntü değişecektir ama, o erkek kimliğini kaybedeceğini zannetmiyorum”
Modern Beşiktaşlı,
Haluk gibi olur
“Haluk karakterini taşfırın erkeği olarak yazarken, Beşiktaş kulübünü ve Beşiktaşlılığın nasıl bir şey olduğunu bildiğim için, Haluk’a Beşiktaş’ın daha uygun olacağını düşündüm. Dizideki Beşiktaşlılığı, ben Beşiktaşlı olduğum için de yazmış olabilirim. Ama Haluk tipini bir sembol olarak tarif edebilirim: modern Beşiktaşlı, Haluk gibi olur. Başka Beşiktaşlı tipleri de olabilir ama Haluk, yükselen bir trenddir, okumuş, eğitimli, ama hala delikanlı bir adam. Haluk tipi Beşiktaşlı olmaya çok uygundu. Havuç’u da babası Beşiktaşlı diye Beşiktaşlı yaptım. Bunun başka bir nedeni yok”
Futbol,
mutluluktur
“Futbolu toplumun enerjisinin boşaldığı nokta olarak görüyorum. Türkiye’de futbol da yönlendirildi. Son 20 yılda gençlik, futbolda enerjisini boşalttı. Ama bence şu anda şiddetin yükselmekte olması asıl problemdir. Konuşulması ve çözüm bulunması gereken budur. Şöyle ki, futbol bir eğlencedir, bir mutluluktur bence. Futbol herkesi mutlu etmeli, yani şiddete başvuran taraftarı da mutlu etmeli. İnsanlar mutlu edilmeli ki, bu şiddete gerek kalmasın. İnsanların şiddete neden başvurdukları tespit edilip bunların şiddet değil de oradan daha büyük mutluluklar elde edilmesini sağlamak için kullanılması gerekir. Belki bizlerin görevi de bu…”
Dünya markası
oluyoruz
“Beşiktaş yönetimi Beşiktaş markasını korumaya çalışıyor. Beşiktaş’ın bir dünya markası olmasına uğraşıyor ama, en büyük uğraştığı şey de taraftarımızın statta mutlu olması. Bunun için ortaya çıkan problemler, tespit ediliyor ve yönetim herkesin mutlu olacağı uğraşlar içinde ve bununla birlikte Beşiktaş’ın çok özel bir taraftarı var. Tam anlamıyla 12. Adam, çok iyi organize oluyor ve kötü gün dostu. Yönetim de bunun farkında.”
“Maç, maç gibi seyredilmeli. Ben, hayatımın en zevkli maçlarını kapalıda seyrettim. Maç öyle seyredilir ki coşku içinde. Bence stadın her koltuğunda o coşku yaşanmalı ya da yaşanacak o ortam sağlanmalı”
Türkiye’nin
en iyi takımıyız
“Beşiktaş, Avrupa maçlarında elinden geleni yaptı. Ama ben, futbolda şans faktörüne inanıyorum. Onlar gol kaçırmıyor, bizim de gol kaçırmamayı öğrenmemiz gerekiyor. Şunu diyebilirim ki, hata yapan bir takımız. Bence futbol hatalarıyla da güzel, seviniyoruz, üzülüyoruz. Ama sonuçta Beşiktaş’a olan sevgimiz değişmez. İyi günde de kötü günde de. Şampiyonluğa inancım ise tam. Beşiktaş Türkiye’nin en iyi takımıdır Bir yıl önce yaşattığı başarıyla, bizi sokağa döken bu takım, bu kadro bu yönetim!”

Çocukların günüydü

Akatlar Kültür Merkezi’nde çocuk şenliği devam ediyor!
Eğer hala bir festivalde yer alamadım diyorsanız geç kalmış sayılmazsınız. Yediden yetmişe herkesin beğenerek ve severek izlediği çocuk oyunları festivali, Akatlar Kültür Merkezi’nde tüm hızıyla sürüyor. Oyunlar arasında bulgar oyuncuların bulunduğu bir de kukla tiyatrosu var. Çocukların beğenerek izlediği Burgaz tiyatro topluluğunun Bon Bon Ole adlı oyunu hakkında sizler için söyleştik.
Burgaz tiyatro topluluğu kadın oyunculardan oluşuyor. Hepsi, kukla akademisinden. Oyunun 42 yaşındaki yönetmeni Hristina Arsenova, başlıyor bize tiyatrosunu anlatmaya. Öncelikle ellinci yılı doldurduklarının altını çiziyor ve devam ediyor…
“Öncelikle şunu söyleyeyim ki, bu yıl ellinci yılımızı doldurduk ve jübilemizi yaptık. Şehir tiyatrosu niteliğindeyiz ve yirmi kişilik bir ekibimiz var. Ekibimizin içinde kukla dizaynetörü var. Yani, kuklaların nasıl görüneceklerini dizayn eden kişi…”

Arsenova, önceleri sanat yönetmeni olarak çalışıyormuş sonrasında kukla okulundan mezun olunca kuklaların büyülü dünyasına kendini kaptırmış ve 1984 yılında bu alanda yönetmenliğe ilk adımını atmış. On yıldır bu işin içinde… Yurt dışında çalışmak gibi bir hedefi olduğunu söyleyen Arsenova, Bulgaristan’da o kadar çok gösteri yaptık ki artık yurt dışına açılmamız gerekiyor diyerek turnelere başlamış.
Tiyatronun sizce bir kültürü var mıdır, sorumuzu ise keskin bir dille yanıtlıyor, Evet, tiyatronun bir kültür vardır. Ancak, burada çocukların söz konusu olduğuna dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor:
“Sonuçta tüm dünyadaki çocuklar aynı şeylerden hoşlanıyorlar. Bizim performansımız Türkiye’ye çekici geliyor sizin oyunlarınız da Bulgaristan’a geldiğinde ilgi çekiyor. Bu geleneksel bir şey örneğin; Amerika’da kuklalar var. Bulgaristan’da büyük bir kukla geleneğimiz yok. Bizimkini çekici kılan farklı öğeleri kullanmamızdır”
Peki ya dil diye sorduğumuzda, konuk topluluğun yönetmeni şöyle yanıtlıyor sorumuzu:
“Festivallerde dil çok önemli değildir, önemli olan nelerin yeni olup olmadığıdır. Biz çocuklar için organize edilmiş bir programda yer alıyoruz ve elbette dil burada çok öne çıkıyor ancak şu da bir gerçek ki, çocuklar ne olduğunu izlerler, yani nelerin olduğunu. Yetişkinler ise, metni merak ederler ve replikleri sözleri dinlemek ve anlamak isterler”
Prag’taki dünya kukla festivaline katılan ve bir yıl öncesinde de İstanbul’da düzenlenen kukla festivalinde yer alan topluluk, bir sonraki hedeflerini şöyle dile getiriyor:
“Her yıl dört yeni oyun yapıyoruz, yurt dışına gitmeyi hedefledik. Turnelerin devam ettirmeyi düşünüyoruz. Gittiğimiz yerlerin ana dillerini öğreniyoruz. Şu anda Türkçe’yi metindeki kelimelerden biliyorum. Bu oyunu İtalyanca oynadık, eğer Almanya’ya gidersek Almanca da öğreniriz. Ayrıca, Sofya ile İstanbul arasında çok bir mesafe yok buraya gelmek bizim için de büyük bir kolaylık. Vizeye de ihtiyacımız yok en önemlisi de burada çok büyük bir seyirci topluluğumuz var eğer isterler ise, her zaman gelmeye hazırız”
Karagöz ve Hacıvat tiyatrosunu bildiğini ve sevdiğini söyleyen Arsenova’nın, Türkiye’de bir çocuk oyunu izleme fırsatı henüz olmamış.
“Burada bir çocuk oyunu izleme fırsatım yazık ki olmadı. Ancak bunu her zaman istedim. Şöyle bir hatıramız var, gittiğimiz bir kolejde çocuk tiyatrosu ile ilgili bir afiş vardı ve posterde yer alan çocuklar bizi çok etkiledi. Bu bizim çok hoşumuza gitti ve kendilerine posteri imzalattık. Bu posteri kendi tiyatromuzda asacağız”

SAYFA 5

IŞIK Üniversitesi’nden Avrupa Birliği’ne katkı

“Avrupa Birliği ve Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikaları: Misyonlar, Yönetim tarzları, kaynaklar ve Güncel Konular” adı altında Işık Üniversitesi’nin düzenlediği panel son yıllarda hassasiyetle üzerinde durduğumuz AB ve AB’yi ilgilendiren konulara ışık tuttu. Panelle ilgili konunun uzmanları ve Işık Üniversitesi’nin yetkilileri şunları söyledler:
“Avrupa Birliği’ne girme hazırlığında olan Türkiye’de, Yükseköğretim ve TÜBİTAK gibi bilim, teknoloji ve eğitim kurumlarının tartışıldığı bugünlerde, eğitime ve ekonominin temeli olan Araştırma-Geliştirme faaliyetlerine de yeterli kaynak ayrılmadığı ayrı bir tartışma konusunu oluşturmaktadır.
118 yıllık köklü eğitim birikimine sahip olan Feyziye Mektepleri Vakfı’nın 1996 yılında Türk Yükseköğretimine kazandırdığı Işık Üniversitesi ile dünyada ve Türkiye’de Ar-Ge’yi destekleyen, Almanya’nın önde gelen kuruluşlarından Alexander von Humboldt Vakfı’nın Türkiye’deki bursiyerlerinin kurmuş olduğu Alexander von Humboldt Bursiyerleri Derneği “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikaları: Misyonlar, Yönetim Tarzları, Kaynaklar ve Güncel Konular” adlı bir panel düzenlemişlerdir.
Türkiye’deki ve Avrupa’daki Ar-Ge ve eğitim kurumlarının birbiriyle uyumunun da kamuoyu önünde tartışıldığı “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikaları…” paneli, geçtiğimiz ay içinde Işık Üniversitesi Konferans Salonu’nda (Büyükdere Caddesi, Maslak Kampusu, İstanbul) gerçekleşmiştir.
Konuya ilgi duyan Türk aydınlarının biraraya geldiği panelde;
Prof. Dr. Sıddık Yarman, Işık Üniversitesi Rektörü yönetimindeki panele,
Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, İTÜ Rektörü, Prof. Dr. Alparslan Yenal, Freie Üni. Berlin, Uni. Leipzig, Prof. Dr. Derin Orhon, TUBA Üyesi, TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyesi ve Prof. Dr. Fatoş Vural, ODTÜ Rektör Yardımcısı, Ar-Ge Koordinatörü panelist olarak katılmışlardır.
Panelistlerden Prof.Dr. Derin Orhon ve Prof.Dr. Gülsün Sağlamer, Türkiye’de araştırmaya ayrılan kaynakların %0 6 oranında olduğunu ve bunun malesef çok yetersiz olduğunu belirttiler.
Prof.Dr. Alparslan Yenal, Avrupa Birliği ve Almanya’da eğitim ve araştırmanın düzensizliği ve kaynak yetersizliğini vurguladıysa da;
Prof.Dr. Fatoş Y. Vural, AB kapsamında bilim ve teknoloji geliştirme faaliyetlerinin eskiye göre çok daha düzenli olduğunu belirtti. Bu ülkelerin ana tercihlerinin bilim ve teknoloji yatırımlarında ekonomiyi güçlendirmek ve AB Ülkelerini dünya pazarlarındaki rakiplerine göre daha güçlü kılmak olduğunu, bu amaçlarla kaynakları optimal kullandıklarını vurguladı. Türkiye’de de AB’deki düzenlemeye benzer şekilde aralarında Işık Üniversitesi’nin de bulunduğu üniversiteler arası yaygınlaştırılmış ulusal-uluslararası projeler kavramı ile çok değişik konularda çalışmalar başlatıldığına değindi.
Panel Yöneticis Prof.Dr. Sıddık Yarman Türkiye’de bilim ve teknoloji toplumsal kültürümüzün bir parçası olmazsa, bilim ve teknolojiye halkımızdan ve endüstrimizden ciddi talep gelmezse ülkenin düzenli bir şekilde kalkınması, gelişmesi söz konusu olamaz, işsizlik problemi çözülemez dedi.
Prof.Dr. Ahmet Niyazi Koç da bilim ve teknolojinin halkımıza indirgenerek popülerize edilmesi hususunu vurgulayarak, Işık Üniversitesi’nin bu konuda öncülük etmesini istedi.”

SAYFA 6

Vitrinler şenleniyor

Güneş yüzünü az da olsa göstermeye başladı, moda rüzgarları artık sıcak esiyor… Şimdi soluk, mat renkler demode oldu… Şimdi gelecek yaz için trendler, cıvıl cıvıl renklerde, giysilerde…
Bu yaz kadınlar, ince çizgili streç ya da kısa ve bol baça pantolonlar giyecek. Bu sezonun markaları ise, İpek yol, Nine West ve Beymen Clup. Bu yaz rengin hakimiyeti ise, pastel ve şeker tonlarında olanlar. Aksesuarlara da önem veren markalarda kemerler zincirler ile, ayakkabılar fiyonklar ile bütünleşiyor.
Sportif görünmekten vazgeçmeyenler için bu sezon da kotlar, dar tişörtler vitrinleri süsleyecek. Taşlanmış jeanler, çiçekli etekler ile spor bir görünüme sahip olabileceksiniz.
Canlı rengin adresi Stefanel
Canlı renklerin hakim olduğu koleksiyonda eski kalıplar yeni ve modern materyaller ile birleştiriliyor. Vücuda yapışan ceketler, çiçekli elbiseler, asimetrik etekler ve elbiseler koleksiyonun gözdeleri. Stefanel’in bu yaz için sunduğu krep, pamuk ve saten kumaşlar da hareket özgürlüğü sağlıyor.
İpekyol ile farkedileceksiniz
Parlak renkli trençkotları, hafif montları, düşük belli siluetli pantolonları ve kaprileri, pilli etekleri, renkli triko ve viskon lycra içleri, çiçek desenli rengarenk empirmeleri bu yazın vazgeçilmezlerinden. Beyaz, bej, beton, pudra, krem, ekru, siyah, fuşya, sülfür, mavi ve yeşil koleksiyonun öne çıkan renkleri.
Canlanacaksınız
Önde gelen markalar sezonu açtı. Kışın koyu tonların ön plana çıktığı koleksiyonlarda artık renklenme göze çarpıyor. Tasarımcılar yeni sezonda canlı renkleri kullanma konusunda birbirleriyle yarışıyor adeta. Özellikle, pembe tonları koleksiyonların baş tacı. Yeşiller, kırmızılar, maviler, turuncular birbirinden değişik tonlarını bu yaz üstünüzde taşıyacaksınız. Modellere gelince, hepsinin ortak özelliği ise, şıklığı getiriyor olması. Minicik şortlar, elbiseler, işlemeli etekler, tiril tiril trikolar rahatlık getirecek.
Blue System Tişört 17.5 milyon lira, İpekyol Etek 90 milyon lira, İpek yol Triko 128 milyon lira, Blue System Şort 19.5 milyon lira, More&More Pantolon 100 milyon lira, Koton Etek 40 milyon lira, Stefanel Bluz 80 milyon lira, Lacoste Triko 225 milyon lira, Lacoste Tişört 166 milyon lira.
Kozmetikte yeni ürünler
Bu yaz daha güzel olacaksınız! Hunca, Caldion, Jagler, Equel ve Viva Cappio parfümlerinin kokularını rollon’lara da taşıyor. İstenmeyen kokulara karşı geliştirilen rollonları kalıcılığını gün boyu koruyor. Fiyatı: 3 milyon 750 bin lira.
Carmina’nın içeriğindeki jojoba ve E vitamini sayesinde dudaklarınızın bakımlı ve pürüzsüz görünmesini sağlayan yeni ruj serisi, nemlendirici etki de yapıyor. İçeriğindeki UV filtresi sayesinde dudakları güneşin zararlı ışınlarından koruyan rujların 40 renk alternatifi bulunuyor. Fiyatı: 8 milyon 950 bin lira.
Kozmetik dünyasındaki süratli gelişim banyo ürünlerinde de kendini gösteriyor. Cildi ölü hücrelerden arındırıp ipeksi bir görünüme kavuşturan arındırıcılardan meyve aromalı düş jellerine, çiçek kokulu vücut şampuanlarına kadar pek çok ürün banyo keyfinize ortak oluyor.
The Body Shop, zengin bir aromaterapi serisi hazırladı. Zor bir güne başlarken bergamot, gün sonunda yorgunluk atmak için lavanta, zihin çalışmaları için nane, duygusal anlar içih ylang ylang… Fiyatı: Ylang Ylang serisi vücut kremi 23.5 milyon lira, masaj yağı 20.5 milyon lira.
Elancyl’in sabun içermeyen hafif duş jeli ‘Gel Douche Tonifiant’, kan dolaşımını hızlandırıcı ve koruyucu özelliklere sahip sarmaşık özü yönünden zengin olan bir ürün. Cilde gerginlik kazandıran ve tazelik hissi veren jel, cilde sürüldüğünde bol köpüğe dönüşüyor. Ürün, sert suyun kurutucu etkisini de nötralize ediyor. Fiyatı: 25 milyon lira.
Lancome’un kayısı özleri içeren vücut jeli cildi ölü hücrelerden ve kalıntılardan arındırıyor. Yumuşak bir his bırakıyor. Cildin nem dengesini koruyor. Fiyatı: 75 milyon lira.

OTOMOBİL

Peugeot 407 rüzgarı
Uluslar arası Cenevre Otomobil Fuarı’nda yine Peugeot rüzgarı esiyor. 2 bin 600 metrekarelik bir alan üzerine kurulan ve 37 adet otomobilin sergilendiği peugeot standında en çok ilgiyi çeken otomobil ise, tanıtımı yapılan Peugeot 407 ve konsept otomobil 407 Silhouette oldu. Geçen yıl Avrupa’da satışa çıkan Peugeot 307 CC ve yeni 1.4 lt. benzinli Peugeot 206 ve 307 gibi. Ayrıca Çin’de üretilecek olan ve yaz aylarında piyasaya çıkacak olan Peugeot 307 sedanı da ilk kez bu fuarda sergiledi.

MOTOSİKLET

Kawasaki VN 2000
2053 cc silindir hacimli 2004 Vulcan 2000, büyük bir üretici tarafından üretime konulan en geniş kapasiteli V çift silindirli motosiklet 3200rpm’de 177 Nm torkuyla ve 5000rpm’de 117 beygir gücüyle bir çok küçük otomobilin gücüne sahip. Bu motosikletin motoru güç eğrisini düzgün kullanılabilecek şekilde tasarlanmış. Kawasaki’nin silindir başına dört supab kullanmış. 123.2 mm’lik stroke’u ile üstten eksantrikli büyük motoru daha büyük yapıyor. Yakıt injeksiyon sistemi sofistike ECU ile kontrol ediliyor. Bu sistem eski stil yakıt enjeksiyon sistemlerinden düzgün olarak yakıtı dağıtıyor. Çok alçak selesi sert fakat konforlu. Çok iyi şekillendirilmiş, Vulcan 2000’i kullanırken rahatsızlık çekmenizi önlüyor. Geniş barları diğer motorlar gibi parmakla döndürülemese, biraz efor sarfetmenize neden olsa da, iyi süspansiyonu, ayarlanmış dengeleriyle, motosiklet oldukça stabilize.

SAYFA 7

SİNEMALAR

Yüzüklerin Efendisi
Yapımcı/ Yönetmen/ Yardımcı Senarist: Peter Jackson
Sauron’un güçleri, insan ırkına karşı düzenlediği bu son kuşatmada Gondor’un başkenti Minas Tirith’e saldırıyor. Etkisiz bir vekilharcın gözetimi altındaki bir zamanların görkemli krallığı, kralına hiçbir zaman bu kadar umutsuzca ihtiyaç duymamıştı. Peki ama Aragorn kanında var olan gerçeği kabullenip kaderiyle yüzleşmek için harekete geçme cesaretini kendisinde bulabilecek mi? Gandalf, çaresiz bir şekilde Gondor’un dağılmış güçlerini harekete geçirmeye çalışırken, Théoden de savaşa katılmak için Rohan’ın savaşçılarını bir araya toplamaktadır. Eowyn ve Merry’nin de aralarında saklanmakta olduğu insan orduları, tüm cesaret ve tutkulu sadakat duygularına rağmen, krallığın üzerine akın akın gelmekte olan düşmanla denk güçte değillerdir.
Son Oscar törenlerinde 11 ödül birden kazanan bu yapım tekrar gösterime giriyor.

Benimle Evlenir misin?
Aşk, ilişkiler ve birliktelik üzerine peşpeşe başarılı yapımlar çıkaran İtalyan sineması, bu kez Alessandro D’Alatri’nin yönetiminde evlilik kurumunu büyüteç altına alıyor. Son yılların en başarılı romantik komedilerinden olan yapım, zekice bir mizah duygusuyla bir evliliğin fotoğrafını çekiyor. Tommaso ve Stephanie birbirlerine aşık ve evlenmek üzere olan bir çifttir. İkili çılgın bir rahibin kıydığı nikah törenlerinde sonsuza kadar birbirlerine sadık kalacaklarına yemin ederler. Birbirlerine karşı güçlü ve derinden bir sevgi besleyen iki gencin bir de bebekleri olur. Ancak hayat beklenmedik olaylara gebedir. Tommaso ve Stephanie için herşey evliliklerinin başında olduğu gibi toz pembe değildir. Akrabalar, arkadaşlar, komşular, iş hayatındaki başarısızlıklar, mali sorunlar sonunda taze evlilerin ilişkilerini yıpratır.

GAZETE BEŞİKTAŞ,

SAYI:62, 10 MART 2004

SPOR YAZILARI

SAYFA 11

Kartal sana ne oldu?

Bugün yarın düzelecek diye beklenilen Beşiktaş, ardı ardına puan kaybedince hem spor otoriteleri hem de taraftar şaşkına döndü. Bu kötü gidişe birinin dur demesi bekleniyor.

Taraftar soruyor: Şimdi hedef ne?

Beşiktaş yönetimi ve teknik kadrosu, çok değil bundan 2-3 ay önce, “bizim hedefimiz Süper Lig ya da Türkiye Kupası değil Şampiyonlar Ligi” diyordu. Ancak Chelsea yenilgisinden sonra Beşiktaş, Şampiyonlar liginden elendi ve tek hedef olarak UEFA Kupası kaldı. Taraftar bu defa yönetimden gelen şu sözlerle rahatladı: “Bizim için lig değil, UEFA önemli” Valencia yenilgisi ile biten UEFA kupası hayallerinin ardından taraftara yapılan açıklamalar tam tersi oldu: “Bundan sonra Beşiktaş’ın en önemli ve tek hedefi Süper Ligdir” Taraftar, ikinci yarıya 11 puan önde başlayıp adeta şampiyonluğu garantileyen Beşiktaş teknik kadrosunun ve yönetiminin artarda yaptığı bu çelişkili sözlerinin ardından, takımdan ne bekleyeceğini şaşırmış bir durumda.
Son olarak da “Fener ile puanlar eşitlensin o zaman başlayacağız” denmişti. Ancak taraftar verilen sözlerin tutulmadığını söylüyor. Bundan sonrası için verilecek söz kalmadığından yakınan taraftar en azından şampiyonlar ligi şansını yitirmemeyi umut ediyor.

Bir gol attı, üstüne yattı

Fenerbahçe, UEFA Kupası’nda Parma’yı eleyip 4. tura yükselen Gençlerbirliği’ni Başkentte dondurucu bir havada ve yoğun kar yağışı altındaki maçta tek golle aşıp yolunha devam etti. Sarı-Lacivertliler maçın ilk 30 dakikasında Gençlere nazaran daha derli toplu bir görüntü çizdi. Gecenin yıldızı golü atıp, kendi kale çizgisinden yüzde yüz 2 golü çikaran Van Hooijdonk’tu. 24’te kaleci Damir, Ümit’in geri pasını uzaklaştırmak isterken, top kendisine baskı uygulamaya çalışan Nobre’ye çarparak Hooijdonk’un önüne düştü. Çaprazda meşin yuvarlağı yakalayan Hooijdonk, akıl dolu bir vuruşla Fenerbahçe’nin tek golünü kaydetti. Bu dakikadan sonra Gençlerbirliği tek kale oynamaya başladı. Sarı-Lacivertliler kontrollü bir oyun sergilediler ve kendi yarı sahalarından ileriye fazla çıkmadılar. Zira Kanarya zemin çok kötü olduğu için bir kaza golüne kurban gitmek istemiyordu. Buna rağmen aslanlar gibi mücadele eden Gençlerbirliği 5 yüzde yüz pozisyon buldu ama değerlendiremedi. Şansta Fener’den yanaydı.

Günah çıkarttılar

Galatasaray, tüme düşmeme mücadelesi veren Adanaspor karşısında zor da olsa 3 puanı almayı bildi. Sahaya 3’lü forvetle çıkan Cim-Bom ilk yarıda sıradan bir futbol sergiledi. İkinci yarıda etkili olmasına rağmen savunmadaki eski hatalar yine devam etti. 23.dakikada Gökmen’in golüyle konuk Adana 1-0 öne geçti. 41’de Necati durumu 1-1 yaptı. Devre bu skorla kapandı. 67’de Hakan Şükür, Aslan’ı 2-1 öne geçirdi. 75’te Hasan farkı ikiye çıkardı. Maçın böyle biteceği sanılırken, Ömer Timur’a sert girince hakem penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan Ali Asım skoru belirledi: 3-2.

SAYFA 10

İnişe geçtiler

TRABZONSPOR: 3-BEŞİKTAŞ: 0
STAT: Hüseyin Avni Aker
HAKEMLER: Mustafa Çulcu xx, Erhan Sönmez xx, Selçuk Kaya xx
GOLLER: Fatih (Dk.8), Maxim (Dk.44), Gökdeniz (Dk.59)
TRABZONSPOR: Petkoviç xxx, Emrah xxx, Erdinç xxx, Tolga xxx, Volkan xxx, Hüseyin xxx, Emre Toraman xxx, Maxim xxx, Somers xxx, Gökdeniz xxx (Dk. 90 Mehmet Yılmaz ?), Fatih xxx (Dk. 90 Hasan ?)
BEŞİKTAŞ: Cordoba x, Zago x (Dk. 57 Ahmed Hassan), Ronaldo x, Ahmet Yıldırım x, Kaan Dobra ? (Dk. 16 Okan x), Tayfur x, Giunti xx, Pancu x (Dk. 77 Tümer ?), Serdar xx, Sergen x, Sinan xx
SARI KARTLAR: Volkan, Maxim, Dk. 83 Erdinç, Dk. 84 Petkoviç (Trabzonspor), Pancu, Ronaldo, Sinan, Cordoba, Tayfur (Beşiktaş)
KIRMIZI KART: Dk. 78 Romaschenko (Trabzonspor)

2003’te fırtına gibi esen Beşiktaş, 2004’te belini bir türlü doğrultamadı.
İlk yarıyı F.Bahçe’den 11 puan önde kapatan Kartal, 7 lig maçında 13 puan kaybedip, koltuğu Kanarya’ya teslim etti hem de 3 puan gerisine düştü.
Beşiktaş, Trabzon’da tel tel döküldü. Soldan gelen atakları Lucescu gibi takım da seyredince Trabzon işi ilk yarıda bitirdi. Bordo-Mavililer, Kartal’la arasındaki farkı 4’e indirip lig ikinciliği yolunda da ümitlendi.
8.dakikada Fatih, Trabzon’u 1-0 öne geçirdi. 44’te Maxim durumu 2-0 yaptı. Bu yarıda beşiktaş’ın öyle aman aman bir atağı yoktu.
İkinci yarıda da Trabzon fırtınası esti. 59.dakikada Gökdeniz golleri üçledi. Beşiktaş’ta yapılan değişiklikler yeterli olmadı. Maç da bu skorla bitti.

SAYFA 9

Rakip dayanmıyor

TUBORG PİLSENER: 68
BEŞİKTAŞ: 78
SALON: Fuar Celal Atik
HAKEMLER: Emin Moğulkoç x, Fatih Aslantürk x, Yener Yılmaz x
1.PERİYOT: 24-14, DEVRE: 38-35 (Tuborg Pilsener lehine), 3. PERİYOT: 55-56
5 FAUL: Whisby 30.22, Asım 37.21, Hakan 39.26 (Tuborg)
TUBORG: Hakan x 7, Jensen xx 5, Barış xxx 34, Asım xx 9, Whisby xx 6, Bora x 3, Cemal x, Ömür x, Mustafa Kemal x 4, Simon x
BEŞİKTAŞ: El Amin xxx 20, Nedim xxx 10, Mustafa xxx 3, Ayuso xxx 4, Ruziç xxx 13, Faruk xx 7, Tolga xx, Cuthrell xxx 15, Hüseyin x 2, Barış xx 4

Türkiye Basketbol Ligi’nde Beşiktaş, Tuborg Pilsener’i deplasmanda 78-68 yendi.
Karşılaşmaya hızlı başlayan Tuborg Pilsener, ilk periyota Beşiktaşlı Ayuso ve El Amin’i durdururken, Wishby ve Barış ile sayılar buldu. 8. dakikada skoru 21-9’a getiren evsahibi ekip, ilk periyodu 24-14 önde tamamladı. 2. periyotta Barış’ın dış şutlarıyla farkı açan Tuborg Pilsener, 16. dakikayı 32-18 önde geçti. Bu dakikadan sonra hızlı hücumlar yapan konuk ekip, farkı kapatmasına karşın devre 38-35 Tuborg Pilsener lehine tamamlandı.
Karşılaşmanın ikinci yarısında öne geçmek için büyük bir mücadele ortaya koyan Beşiktaş, 23. dakikada Cuthrell’in attığı sayıyla karşılaşmada ilk kez öne geçti: 41-40.
Konuk ekip El Amin’in periyodun tamamlanmasına 1 saniye kala attığı sayıyla karşılaşmanın son bölümüne 56-55 önde girdi. Son periyotta, uzun oyuncularının 5 faul alarak çıkması nedeniyle pota altını iyi kulanamayan Tuborg Pilsener, giderek oyundan düştü. 34. dakika 67-60 konuk ekip lehine geçilirken, karşılaşmanın kalan bölümünde de üstünlüğünü sürdüren Beşiktaş, rakibini deplasmanda 78-68 yendi.

ARKAS SAINT JOSEF: 3
BEŞİKTAŞ: 2

Salon: Fuar Celal Atik
Hakemler: Bülent Bozkurt xx, Yücel Yolagelen
ARKAS Saint Joseph: Robert xx, Mustafa xx, Dragan xxx, Türker xx, Ante xxx, Umut xx (Tamer xx, Ali Umut xx)
Beşiktaş: Burak xx, Uğur xxx, Walker xx, Soner xx, McMillan xxx, Jason xx (Kerem x, Cenk xx, Ömer x)
Setler: (29-27, 23-25, 22-25, 25-19, 15-13)
Süre: 107 Dakika (25, 22, 21, 21, 18)
Erkekler Voleybol Birinci Ligi’nde ARKAS Saint Joseph, Beşiktaş’ı 3-2 yendi. Beklenenden çekişmeli geçen maçta Beşiktaş rakibine boyun eğerken önümüzdeki haftalar için güzel sinyaller verdi. Salonu dolduran voleybolseverler güzel bir maç izlemenin keyfini yaşarken maçı 3-2 gibi bir sonuçla kılpayı kaybeden Beşiktaşlılar oldukça üzgündü.

BEŞİKTAŞ: 3-KOCAELİSPOR: 0
SALON: Burhan Felek
HAKEMLER: Aylin Turnagöl xx, Arzu Şener xx
BEŞİKTAŞ: Arzu xx, Dos Santos xxx, Duygu x, Deniz x, Elisangela xx, Julia xxx (Nihan xx, Emel x, Tuğba x)
KOCAELİ: Senem x, Pınar xx, Sergiyenko xx, Aysun x, Betül x, Müge xx
SETLER: 25-19, 25-18, 25-17
SÜRE: 54 Dakika (19, 17, 18)
Bayanlar birinci voleybol liginde Beşiktaş, Kocaelispor’u 3-0 yendi. Net bir skorla rakibini yenen Kartal, taraftarlarını sevince boğdu.
BEŞİKTAŞ: 35
BURSA NİLÜFER BEL.: 34
Erkekler Hentbol Süper Ligi’nde yapılan maçta Beşiktaş, Bursa Nilüfer Belediyesi’ni 35-34 yendi. BJK Süleyman Seba Spor Salonu’ndaki karşılaşmanın ilk yarısı ise 17-17’lik skorla tamamlandı.

Beşiktaş-Trabzonspor maçı
GÖRMEDİKLERİNİZ DUYMADIKLARINIZ

Maç neredeyse erteleniyordu
Geçtiğimiz cumartesi günü Trabzon’daki olumsuz hava koşulları nedeniyle Beşiktaş kafilesini götürecek uçağın önce Samsun’a inmesi ve oradan da otobüsle gidilmesi kararlaştırıldı. Yönetim, geceyarısı Samsun’da olması beklenen kafilenin yorulacağını gözönüne alarak federasyondan maçın pazartesi gününe ertelenmesini istedi. Ancak hem Trabzonspor hem de federasyon ertelemeye karşı çıktı. Bunun üzerine uçak havadayken, Trabzon Havaalanı’ndan telefonla rapor alındı. Şartların iyi olduğu kar yağışının durduğu öğrenilince uçak Trabzon’a indi.
Trabzonlular iyi çalışmıştı
Bir gün önce yağan kardan zemini 20cm’lik beyaz örtüyle kaplanan H.Avni Aker pazar günü maça yetiştirildi. Zemin pırıl pırıl yapılmıştı. Oysa gündüz de Trabzon’da kar yağışı vardı. Maçın hakemi Mustafa Çulcu karşılaşma öncesi zemini kontrol etti ve temizleme çalışmalarının çok iyi yapıldığını belirtti.
Beşiktaş eksikti
Beşiktaş’ta cezalı İbrahim ile sakat Emre Aşık 18 kişilik maç kadrosunda yoktu. Pancu ile İlie’nin de hafif sakatlığı vardı. Lucescu İlie’yi tribüne gönderdi, Pancu’yu tercih etti. Forvette de Sinan’a yer verdi. İbrahim’in yerine de Serdar’ı oynattı.
Buzlar eridi
Valencia maçında kırmızı kart gören Zago ile Lucescu’nun arası açıktı. Maçtan önce ısınma sırasında Zago Luci’nin ayaklarına şut attı. Düşünceli olduğu görülen Rumen Hoca gülümseyince, Zago da karşılık verdi ve ikilinin aralarındaki buzlar eridi.
Beşiktaş taraftarı yoktu
Karşılaşmaya Bordo-Mavili taraftarlar büyük ilgi gösterdi. Soğuk hava ve zaman zaman kar yağışına karşın yaklaşık 20 bin Trabzonsporlu taraftar takımını destekledi. İstanbul’dan maça Beşiktaş taraftarı gelmedi. Yaklaşık 20 kişilik bir grup Siyah-beyazlılar’ı destekledi.
Neredeyze kavga çıkıyordu
Maçın başlamasına 20 dakika kala deniz tarafında yer alan tribünden bir taraftar sahaya girdi. Beşiktaşlı futbolculara doğru hareketlenen taraftar, güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildi.
Sinan Engin’e 5-0 tezahüratı
Trabzonsporlu taraftarlar maç öncesinde Beşiktaş ve Menajer Sinan Engin aleyhinde tezahürat yaptılar. Engin’e aleyhte tezahürat, ilk yarıda 5-0 yenilgiyle biten karşılaşma sonrası menajerin “Biz 3-0’dan sonra oyuncularımıza rakip kaleye fazla gitmeyin dedik” diye yaptığı açıklama nedeniyle gerçekleştirildiği öğrenildi.
Ziya kadroyu bozmadı
Trabzon Teknik Direktörü Ziya Doğan, Samsunspor maçındaki kadroyu bozmadı. Sadece sakatlığı süren İbrahim Ege’nin yerine Emre Toraman’a ilk 11’de şans verdi.
PAF’larda da Trabzon galip
PAF Ligi maçında Trabzonspor, beşiktaş’ı 2-0 mağlup etti.
Maçta geniş güvenlik vardı
Karşılaşmada 750’si polis, 250’si jandarma olmak üzere bin güvenlik görevlisi vardı. Hafta içinde vefat eden Trabzonspor’un eski futbolcusu Şener Çınar için 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Kart cezaları yükseldi
Beşiktaş’ta Pancu, Cordoba ve Tayfur, Trabzon’da da Volkan 4’üncü sarı kartlarını görerek cezalı duruma düştüler. Pancu ile Cordoba Elazığ, Volkan ile kırmızı kart gören Maxim başkentteki Ankaragücü maçlarında forma giyemeyecek.
2. yarıya kötü başladılar
Beşiktaş 2. yarıda oynadığı 7 lig maçında 2 galibiyet, 2 beraberlik 3 de mağlubiyet aldı. Siyah-Beyazlılar 13 puan kaybederken 8 puan toplayabildi.
Evlatlardan darbe
Beşiktaş’a ikinci yarıda en büyük darbeyi kendi evlatları vurdu. Ziya Doğanlı Trabzon, Mehmet Özdilekli Malatya ve Rıza Çalımbaylı Ankaragücü Kartal’ın 7 puan kaybetmesine neden oldu.
Avrupa’da da durum vahim
Kartal ikinci yarıda büyük darbe yedi. Avrupa, Türkiye Kupası ve Ligde 10 maç yapan Kartal, 6 yenilgi alıp UEFA’dan ve Türkiye Kupası’ndan elendi. Ligde de ikinciliğe düştü.
Lucescu: ‘Hatayı telafi edemiyoruz’
Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu, “Bir hata yapıyoruz, sonra altından kalkmak zor oluyor. Samsun maçıyla gelen moral bozumluğu sürüyor. Bu Valencia maçlarında da böyle oldu. Aslında iyi top oynuyoruz. Trabzon maçında 1-0’dan sonra penaltımız verilseydi belki de sonuç böyle olmayabilirdi. Bazı oyuncularıma koş mücadele et diyemem. İstenilirse kazanılır. Trabzon’da yenilgiyi hakettik ama böyle bir skoru değil. Trabzon galibiyeti bizden daha çok istedi. Psikolojisi bozulan bir insanı düzeltmek kolay değildir. Öyle 1-2 gün içinde de olmaz. Yarış eşit şartlarda yapılır. Şansın da sizden yana olması lazım. Yalnız bunların tüm sorumlusu benim. Düzeltmek de bana düşüyor. Kalan 10 maçımıza bakıyoruz. Bizim tekrar kalkınmamız, eski Beşiktaş olmamız için bir zafere ihtiyaçımız var. Yalnız şunu da belirteyim, Şampiyonluk yarışında hem Fener’in hem Beşiktaş’ın hem de Trabzon’un şansları eşit” diye konuştu.
Sinan Engin: ‘Bazıları gibi şanslı değiliz’
Beşiktaş Menajeri Sinan Engin maçtan sonra, “Biz bazıları gibi 80 dakika kalemize çekilip bir gol atarak kazanacak kadar şanslı değiliz. Basit bir hatadan yediğimiz golle oyundan düştük ve kaybettik. Trabzon’u kutluyoruz. Ancak bu iş henüz bitmedi. Bazıları aldanıyor. Aldandıklarını da yakında görecekler” diye Fener’i işaret etti.
Ziya Doğan: ‘Şampiyonlukda biz de varız’
Trabzon teknik Direktörü Ziya Doğan ise, “Bu galibiyetle büyük moral kazandık. Ancak çok gereksiz kart görüyoruz. Kadromuz dar. buna da bir çözüm bulacağız. Hedefimiz önce Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmek. Yarışta biz de varız. Kadromuz F.Bahçe ve Beşiktaş kadar geniş değil ama inandığımız için bu işin üstesinden geleceğiz” dedi.

‘Halkın temsilcisiyim’

Anavatan Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Pınar Türenç Gazetemizi ziyaret ederek Beşiktaşlılara seslendi.
ANAP’ın bayan adayı Pınar Türenç sorularımız yanıtlamadan önce “Önemli bir yola çıktık. Çok büyük bir görev üstlendik onun bilincindeyim. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir kadın rüzgarı esiyor. Bu demokrasi için çok güzel bir olay. Yıllardır kadın siyasette var olmalı dedik. Siyasete artık bizde yön vermeliyiz. Seçim sandıkları bunun en güzel karar yeridir. Kenara çekilip beklersek, sonra ağlamaya da hakkımız yoktur”dedi.
Tarihi bir oylama olacak
Pınar Türenç sözlerine şöyle devam etti; “Ben bir defa siyasetçi değilim. Bunu böyle kabul edin. Ben her zaman olduğu gibi bugünde yine sade vatandaş Pınarım. Klasik anlamda da siyasetçi olmak istemiyorum. Halka hizmetse, ben varım, hazırım. Halka yön vermekse onun zaten içindeyim. Kalemimle, medyadaki rolümle 27 yıldır bu yolda gidiyorum. Ben halkın temsilcisiyim. Şu anda bana bir görev verildi. Kadının siyasette var olması için mücadele veriyorum. Tıkanan muhalefet kanalını açmak için uğraşıyorum. Dünyanın en büyük şehirlerinden bir tanesinde bir kadın belediye başkan adayı iktidar partisinin adayıyla soluk soluğa gidiyor. Bu çok önemli bir nokta. İktidar partisinin en yakın takipçisi ANAP diyorlar. Ben çoktan kazandım. Bunu Cumhuriyete sahip çıkmak adına yapıyorum. Özellikle İstanbul’da ANAP’ın ortaya koyduğu Cumhuriyetçi çağdaş ve laik bir anlayışla yola çıktık. Bu çok tarihi bir oylama olacak.”
Ulaşım önemli,
kaynak hazır
Türenç, İstanbul’la ilgili düşüncelerini ise şöyle dile getirdi;
“İstanbul’u çamurlu tozlu bir mega köy gibi görmek istemiyorum. Bunun içinde her şeyi gönülden yapıyorum, bu çok akıllılık mı bilmiyorum ama ben böyleyim. Önemli olan belediye başkanının ortaya koyduğu vizyondur. Bende öncelikle ulaşıma önem veriyorum. Metronun yanı sıra İstanbul’a Monoray sistemini getirmek istiyorum. Bütün çağdaş büyük kentlerde örneğin Japonya’da bu böyle. Toplu taşımaya daha çok önem vermeliyiz. Bunun için de kaynak lazım. İstanbul’unda kaynağı var. Merkezi hükümetten kaynak da beklemiyoruz. Zaten bu tür büyük çalışmaları “Yap işlet devret” modeliyle yapıyorsunuz. Yabancı sermaye size geliyor. Türkiye’nin önünde bir İstanbul imajı var. Kredisi ülkenin önünde. Bunu kullanmak lazım. İstanbul bir marka. Değerlendirmek için her türlü imkanı kullanacağız. İstanbul’da işler çok geç yapıldı. Örneğin 7 buçuk kilometrelik metro 10 yılda yapıldı. Oysa belki 3 yılda yapılabilirdi. Kentin büyük bir bölümüne yayılacaktı. Olmadı. Bu bizim utancımız. 10 yılda bu kadar 7 buçuk km yaparsanız ve bakın metro yaptım diye çıkarsanız biz değil, dünya size güler, kargalar size güler. Bu sistem bir bütün olarak düşünülmelidir. Mutlaka işin içine deniz katılmalıdır. Etrafımız deniz, denizden yararlanamıyoruz. Diğer yandan işi bilimsel yaklaşmak gerekiyor. Bilim adamları akademisyenlerle görüşüyoruz. Her yaptığımız işte de onlarla birlikte olacağız.”