SAYI 303

Akmerkez’de faaliyet
Beşiktaş’ın en eski alışveriş merkezlerinden biri olarak bilinen Akmerkez, tadilat konusunda geçtiğimiz yıllarda sıkıntı yaşamıştı. Bu sıkıntı da bakanlıktan gelen izinle sona erdi. Bakanlıktan, dev alışveriş merkezi için olumlu yönde karar çıktı. Beşiktaş Etiler’deki Akmerkez’in, tamir ruhsatıyla ilave kat yaptığı gerekçesiyle mühürlenen yenileme çalışmasına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin çıktı. Edinilen bilgiye göre işte 3 yıllık süreçte yaşananlar:
“Dış cephede tamirat yapılmasının yanı sıra; tapuda golf sahası olarak görülen yemek katının üstündeki terası şeffaf örtüyle kapatma girişimi kaçak kat olarak nitelendirildi. Beşiktaş Belediyesi, Akmerkez yönetimine yıkım tebligatı gönderdi. Yönetim yıkım kararına uymayınca, söz konusu alan zabıta tarafından mühürlendi. Alışveriş merkezi yetkilileri, mühürü söküp inşaata devam edince; devreye İstanbul Büyükşehir Belediyesi girdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da suç duyurusunda bulunuldu. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıta ekipleri tutanak tutarak; ilave katın yapıldığı konstrüksiyonları söktü.”
Buna göre, Plan 1/1000 Boğaziçi’nin geri ve etkilenme bölgelerindeki plan değişikliklerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkisine verilmesinin ardından, Akmerkez’in 1/1000 ölçekli uygulama planı bakanlık tarafından askıya çıkarıldı. Onaylanan imar değişikliğiyle, Akmerkez artık şeffaf tepe ışıklık örtüsünü yapabilecek.

Etiler Polis Okulu
gündemi sarstı!..

Etiler Polis Okulu arazisi konusu gündemden düşmüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Değeri 1 milyar dolar olan Etiler Polis Okulu arazisi 460 milyon dolara hangi şirkete satılmıştır? Bu şirketin ismi nedir? Yönetim kurulu üyeleri kimlerdir?” sorularını yöneltti.
Ayrıca Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılı cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığı’nda sunduğu önergede aşağıda yer alan bazı soruları yönelttiği aktarılıyordu:
“Bu şirketin ortakları arasında Yasin El kadı ile oğlu Muaz El Kadı’nın da bulunduğu iddiaları doğru mudur? Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Dubai Temsilciliğinde kaç personel çalışmaktadır? Dubai Temsilciliğinin 2011, 2012 ve 2013 yıllarındaki personel giderleri ne kadardır? Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Dubai Temsilciliğinin 2011, 2012 ve 2013 yıllarındaki yılsonu giderlerinin toplamı ne kadardır?”
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Etiler Polis Okulu arsasının ihale yapılmadan bir şirkete verildiği iddialarını yalanladı. Topbaş, arsanın tapusunu da gösterdi. Kadir Topbaş riskli alan ilan edilen Etiler Polis Okulu arazisinin İBB şirketi KİPTAŞ üzerinden ihalesiz olarak bir inşaat firmasına devredildiği iddialarına arazinin tapularını göstererek yanıt vermişti. Topbaş, “Birileri kendi aralarında bir takım organizasyonlar yapabilirler, ilişkiler kurabilirler, üzerinde bir takım gelecek adına hesaplar yapabilirler. Kendi aralarında bir takım konuşmalar geçmiş olabilir. Bizim İBB adına henüz bir tasarrufumuz yok” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili iki iddia da gündeme gelmişti. İddialardan biri Etiler’deki Polis Okulu arazisinin 460 milyon dolar bedelle bir şirkete devredildiği ve devletin 1 milyar dolarlık zarara uğratıldığıydı. Öte yandan Etiler Polis Meslek Okulu’nun arsası riskli bölge ilan edildi. 32 bin metrekarelik arazi İçişleri Bakanlığı ile yapılan protokolle İBB’ye geçti. Bedeli yaklaşık 430 milyon TL olarak belirlenen arazi ticaret merkezi ilan edildi. Arazi için 2.5 emsal inşaat izni verilirken yaklaşık 100 bin metrekarelik inşaat hakkı tanınmış oldu. Söz konusu alan için yükseklik serbest bırakıldı. Yeni imar planında AVM, rezidans, restoran, mağaza, otel yapımına izin verildi.

6 Parkta 6 Cafe

Beşiktaş’ta altı noktada altı kafe hizmetinizde… Sevdikleriniz ve ailenizle rahatlıkla gidebileceğiniz; taze, temiz ve sağlıklı ürünler yiyebileceğiniz; çağdaş bir tasarım anlayışıyla dekore edilmiş altı yeni mekân var: Kültür Mahallesi’ndeki “Kültür Kafe”, Etiler Mahallesi’ndeki “Sanatçılar Kafe” ve Konaklar Mahallesi’ndeki “Sporcular Kafe”, Levent Mahallesi’ndeki “Levent Kafe”, Akatlar Mahallesi’ndeki “Akatlar Kafe”, Ortaköy Mahallesi’ndeki “Ortaköy Kafe” olarak kentliyi ağınlıyor. Bu kafeler, Beşiktaş kentlilerine ve İstanbullulara yeşilin, sanatın, kültürün içinde vakit geçirebilecekleri bir imkân sunuyor. “Kentli Kart” sahibi Beşiktaş kentlileri, engelli vatandaşlar ve gaziler yüzde 50 indirimden faydalanabiliyor.

Depremden korunmak!

Beşiktaş Belediyesi ve AFAD işbirliği ile afetler hakkında bilgilenme – planlama ve hazırlanma konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılıyor. Beşiktaş Belediyesi Afet Yönetim Merkezi çalışmalarının yanı sıra bilgilendirme hususunda da etkinlikleri gerçekleştiriyor. İstanbul Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) işbirliği ile “Bilgilen, planla, hazırlan!” sloganıyla kentliye afetlerden korunma konusunda “İlk 72 saat” başlığında bir broşür dağıtıldı.
Broşürde dikkat çeken başlıklardan bir tanesi de “Afetler sırasında ne yapmalıyız?” şeklindeydi. Detaylar şöyle aktarılıyor:
“Afetlere hazırlıkta en önemli iki konu; afetler hakkında bilgi sahibi olmak ve afetler sırasındaki doğru davranış şekillerini öğrenmektir. Ülkemizde sıklıkla görülen deprem, heyelan, sel, çığ düşmesi gibi afetler sırasında yapılması gereken doğru davranış şekilleri farklıdır. Aktif fay hatları üzerinde bulunan ülkemizde sıklıkla depremler yaşandığı için öncelikle deprem sırasındaki doğru davranış şekli olan “Çök-Kapan-Tutun” hareketini öğrenmeliyiz. Deprem sırasında en hızlı biçimde bulunduğumuz alanda daha önceden belirlediğimiz güvenli yere ulaşmalı ve sarsıntı geçene kadar “Çök-Kapan-Tutun” hareketini yapmalıyız.”
Broşürde bir çok başlık altında bilgiler veriliyor. Öte yandan Beşiktaş’ta Afet Yönetim Merkezi de çalışmalarını sürdürüyor. Afet toplanma alanlarını belirleyen ekip, her yıl düzenli olarak belirleyici tabelaların bulunduğu alanların yerlerinde tespit yaparak eskiyen okunmayan belirlenmesi güç işaretçileri de değiştiriyor, yeniliyor. Afet Yönetim Merkezi ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor:
“Beşiktaş Belediyesi’nin Akatlar’da açtığı Afet Yönetim Merkezi (AYÖM) olası doğal afet ve karla mücadele için yöneticilerinin, birimlerle koordinasyon kuracağı ana merkez olarak karşımıza çıkıyor. 2008 yılında organizasyonu tamamlanan merkezde dört ana kurtarma ekibi bulunuyor. Her ekibin altında afetler, kurtarma ve bilgilendirme konularında eğitim görmüş 120’ye yakın personel görev yapıyor. Kurtarma ekiplerine destek vermek adına ilçenin tüm mahallelerinde 30 kişilik Mahalle Gönüllü Kurtarma Ekipleri oluşturulmuş, bu genç ve dinamik ekip olası bir afet durumunda ana ekiplere her türlü desteği sağlamayı amaçlıyor.”

“Yalnız Değilsiniz”

Farklı bir proje Beşiktaş’ta hizmet veriyor. sosyal alarm projesi ile belli bir yaşın üstündekilerin “Acil durum”, “Sosyal destek” ve “Ailem” başlıkları altında özel seçeneklerle hizmet alımı gerçekleşiyor. Beşiktaş Belediyesi Sosyal Alarm hizmeti ile 75 yaş üstü kentlilere daha kolay bir hayat sağlıyor.
Beşiktaş ilçesinde Türkiye ortalamasının iki katı kadar 75 yaş ve üstü nüfus bulunuyor. Beşiktaş Belediyesi 75 yaş üstü kentlileri için “Sosyal Alarm” projesini hayata geçirdi. Bu proje kapsamında kendilerine dağıtılan cihazla; bir tuşla ambulans çağırabiliyor, diğer tuşla esenlik hizmetlerimizden faydalanabiliyor, bir diğer tuşla ise yakınlarından biriyle doğrudan iletişime geçebiliyorlar.
Sistem şu şekilde işliyor:
“Sosyal alarm, telefon hattına bağlanan elektronik bir sistemle çalışıyor. 75+ vatandaşlardan alınan bilgiler çağrı merkezindeki sisteme kaydediliyor. Böylelikle düğmeye basıldığında cihazın numarası çağrı merkezinde görünüyor ve kişiyle iletişime geçiliyor.
Sosyal alarm cihazının üstünde kırmızı (Acil Durum), turuncu ( Sosyal Destek) ve mavi (Ailem) üç tuş bulunuyor.
Kırmızı tuş acil durumlar için. Tuşa basıldığında çağrı merkeziyle iletişime geçiliyor ve derhal Acil Yardım Ambulansı adrese yönlendiriliyor. Acil sağlık hizmetlerinin yanı sıra bu tuşla polis ve itfaiye de çağrı merkezi tarafından bölgeye yönlendirilebiliyor.
Turuncu tuş kişisel bakım, ev temizliği ve her gün sıcak yemek gibi hali hazırda Beşiktaş Belediyesi’nin başka hizmetleri olan Esenlik Hizmeti ve Dost Eller Mutfak’tan faydalanmak için kullanılıyor. Bunların yanı sıra acil olmayan evde doktor muayenesi, hasta bakıcı hizmetleri, hasta nakil ambulansı, psikolojik destek ve diyetisyen danışmanlığı gibi hizmetler de turuncu tuşun kapsama alanında… Mavi tuş ise önceden çağrı merkezine kaydedilen bir yakınına, numara çevirmeden tek tuşla doğrudan ulaşmayı sağlıyor. Sosyal alarm cihazının bir parçası da özel bilekliği. 75+ kentlilerin cihaza ulaşamaması durumunda bileklik veya boyuna madalyon şeklinde takılarak kullanabilen acil yardım düğmesi, cihazın kırmızı tuşuyla aynı işlevi görüyor. Açık alanda 250 metre, kapalı alanda ise 60-80 metre menzile sahip.”
Yerel yönetimler arasında bir ilk olan “Sosyal Alarm” hizmeti, aslında Avrupa ve Amerika’da yıllardır kullanılıyor. İngiltere, Halk Sağlığı Projesi kapsamında 75 yaş üzeri bireylere yemek hizmeti sunarken, Amerika ise genellikle yalnızca sağlık hizmetleri için kullanıyor. Avrupa ve Amerika’da bu sistemler özel sigorta şirketleri tarafından ücretli olarak yürütülüyor. Beşiktaş Belediyesi bu hizmetleri sağlıkla sınırlandırmadığı gibi, kentlilerinin ücretsiz olarak da faydalanmasını sağlıyor.
Vatandaşlar Beşiktaş Belediyesi’ne giderek, (0212) 319 42 42 numaralı telefonu veya 444 44 55 numaralı çağrı merkezini arayarak 75 yaş üstü kentlilerimiz için Sosyal Alarm cihazı talebinde bulunabiliyorlar.

İki kıtaya Nazım Köprüsü
Akatlar’da açıldı

Dünyaca ünlü şair Nâzım Hikmet’in 112. doğum günü nedeniyle Beşiktaş Belediyesi ve Nâzım Hikmet Vakfı şairin anısını yaşatacak bir anıt heykelin açılışını yaptı. Ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un tasarımı olan heykel “İki Kıtaya Nâzım Hikmet Köprüsü” Akatlar’daki Sanatçılar Parkı’nda açıldı. Anıtın açılışını, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın yanı sıra şairin yakın dostu ünlü romancı Yaşar Kemal, Rutkay Aziz ve Tarık Akan gibi önemli isimler birlikte yaptı.
Sanatçı Mehmet Aksoy; Nâzım Hikmet Anıtı’nı, Asya ve Avrupa’yı birleştiren bir kültür köprüsü olarak tasarladı. Anıtta yer alan Nâzım Hikmet’in başındaki boşluk İstanbul, İstanbul Boğazı ile tamamlanıyor ve Nâzım Hikmet İstanbul’la bütünleşiyor.
70 tonluk Afyon grisi mermerden ortaya çıkarılan heykelin açılışına Yaşar Kemal ve pek çok sanatçı katıldı. Mehmet Aksoy, “Dünyanın neresinde olursa olsun, insanların acılarını her zaman paylaşan bir insandı. Bu heykel 2 senelik bir çalışmanın sonucu oldu. 70 ton afyon grisi mermer kullandık. 3 parçadan oluşuyor. İki kıtadan yükselen parça ortada buluşuyor. Ortada Nazım Hikmet’in kafasının boşluğunu hissediyoruz. Kulağı Asya’da gözü Avrupa’da gibi gözüküyor” dedi.
Aynı günün akşamında Nâzım Hikmet’in doğum günü anısına yapılan etkinlikler saat 19.00’da Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde (MKM) düzenlenen film gösterimi, müzik ve şiir dinletileri ile devam etmişti.
Açılış töreninde konuşan Yaşar Kemal, Nazım Hikmet ölmeden önce onunla beraber olduğunu söyledi. Yaşar Kemal, “Paris ve İsveç’te olduğum dönemlerde her gün telefonda konuşurduk. Onun şiirlerini de okurdum. Nazım kadar büyük bir insan olmamıştır. Ben Nazım’ın şiirlerini okuduktan sonra kendi şiirlerimi yırttım ben böyle yazar olmam dedim. Nazım, bunu duyunca yanıma geldi. ‘Yaşar her şeyi okudum bir şey yaptım hapishane çok zorlu bir iştir. Eğer ben hapishanede şiir yazmasaydım ölürdüm. Onun için şiirlerini tekrar yaz yoksa sende ölürsün’ dedi bende şiir yazmaya başladım” diye konuştu.

“Araf Ne Taraf?”

Cennet ve Cehennem sınavı aynı zamanda bu sınavın içine giren iki kafadarın zebani ile giriştikleri garip mücadele tiyatro sahnesinde sanatseverleri ağırlayacak. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde yeni yılın ilk ikinci ayında da farklı ve ilgi çekici oyunlarıyla tiyatroseverleri buluşturuyor. Hayat, ölüm, cennet, cehennem, doğru, yanlış, iyi, kötü gibi kavramların ele alındığı ilgi çekici bu oyunda bilinen sanılan cevapların yanlış olma ihtimali üzerine neşeli, değişik bir oyun sanatseverleri ağırlayacak. Bunlardan bir tanesi de 15 Şubat’ta seyircisini ağırlamaya hazırlanacak olan “Araf Ne Taraf?” adlı oyun olarak karşımıza çıkıyor.
Oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanabilir:
“Hayatınızda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Cennete mi yoksa cehenneme mi gidiyoruz? O da ne? Bizler yıllardır sorgulamayı melekler yapar biliyoruz, ya sorguya zebani girerse. Her şey alt üst… Bildiğinizi sandığımız cevaplar sizi cennete götürmüyorsa ne yaparsınız? Araf’ı mı sorarsınız acaba?.. Sahi… Araf Ne Taraf?”
Oyunla ilgili diğer bazı detaylar ise şöyle aktarılıyor:
“Mahmut ve Bilal çocukluktan beri arkadaş. Mahmut, ne kadar manevi duygularına bağlı, yardımsever, kendi halinde biri ise, Bilal de o kadar maneviyattan uzak, gününü gün eden, daldan dala konmuş, her şeyi kendine yontan bencil bir adamdır. Bu iki samimi arkadaşın yolları öteki dünyada kesişince, hele bir de aralarına güzel, hafif meşrep hostes Şule’nin katılımıyla ortaya tadına doyulmayan bir komedi çıkıyor hiç bitmeyen tempolarıyla. Ya Zebani ve yardımcısı Zu ile olan amansız mücadeleri, toplumun genel ahlak kuralları çerçevesindeki iyinin sıradanlığı ile kötünün uç noktalarının irdelendiği oyunda onlar Araf’ı arasınlar sizler gülme krizinden çıkmanın yollarını arayın.”
Ebru Erdemoğlu’nun kaleme aldığı, Genel sanat yönetmenliğini Halis Bayraktaroğlu’nun üstlendiği “Araf Ne Taraf?” isimli 2 perdelik komedi oyunu Nar Sanat Tiyatrosu sahneliyor.

Gerçek ve yalan…

“Sadece Bir Hafta”

Sadece Bir Hafta adlı oyun, ilgi çekici konusuyla Ortaköy’de sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor. 8 Şubat tarihinde sahnelenecek olan oyunla ilgili bazı detayları tiyatro ekibi şöyle aktarıyor: “Clement Michel’in yazdığı komedi oyunu “Sadece Bir Hafta”, Afife Jale sahnesinde… Paul evde çalışan bir yazardır. Özel hayatında ciddi gelgitler yaşamakta hatta birlikte yaşadığı güzel sevgilisi Sophie’den bile ayrılma planları yapmaktadır. Yaşadığı depresyondan kurtulabilmek için en yakın arkadaşı Martin’den yardım ister. Martin bu duruma hiç karışmak istememesine rağmen kendisini, Paul’ün Sophie’ye karşı hazırladığı yalan oyunun içinde bulur.
Artık yapılacak tek şey kalmıştır Martin için… Rolünü iyi oynamak. Ama bir şartı vardır Martin’in: Sadece Bir Hafta…”
Oyunla ilgili diğer bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Yöneten: Bora Sivri. Yazan: Clement Michel. Türkçesi: Gencay Gürün. Oyuncular: Caner Kurtaran, Rüzgar Aksoy, Sinem Öztürk.”
Tiyatro Esen prodüksiyonluğundaki oyun, Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde seyircisini selamlıyor.
Tiyatro Esen’in kurucularından Arda Esen, tiyatro topluluğu hakkındaki bazı detayları şöyle sıralıyor: “Televizyona hapsolmamış, kalbi hâlâ tiyatro için çarpan ve nesli her geçen gün tükenmekte olan tiyatro izleyicisine ve tiyatro camiasına yeni bir soluk, yeni bir heyecan getirmek amacıyla kuruldu. Dileğimiz, modern zamanın donkişotları olan oyuncularımız ile tiyatroya gönül vermiş izleyicileri, Tiyatro Esen çatısı altında birbirinden güzel oyunlarla buluşturmak, ve bu birlikteliği yıllar boyu sürdürebilmek…”

İdeal eşi bulma
ve evlilik hayatı

Ortaköy’de neşeli oyunlar seyircisini ağırlamaya hazırlanıyor. Ocak ayının üçüncü haftasında yine konusuyla dikkat çeken farklı bir komedi oyun tiyatroseverleri ağırladı. Oyunda kıskançlık, ikili ilişkiler, insanların tepkilerinin zaman içerisinde değişimi gülünç bir dille ele alınıyor.
Bu Tiyatro tarafından sahneye konulan ‘Aşka Geldik’ oyunu, Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde 25 Ocak tarihinde sanatseverler ile buluştu. Barbaros Uzunöner’in yazıp yönettiği, usta gazeteci Mehmet Coşkundeniz’in anlatımları ve Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Hamdi Alkan’ın sesi ile renklendirdiği ‘Aşka Geldik’ oyunu, yaşadığımız aşkları, ilişkileri, içimizi titreten anları mizah yoluyla tekrar hatırlatan, kahkahası bol bir güldürdü.
Bu Tiyatro ekibi oyunla ilgili şu detayları aktarıyordu:
“Aşka Geldik” adlı oyunda ayrılık ve aşka dair yaşanan herşey bir arada sunuluyor. Eski ve yeni ilişkiler arasındaki farklar, sevilen kişiye bu sevginin anlatılma zorlukları, aldatma, kıskançlık, evlilik ile birlikte ilişkide nelerin değiştiği, ideal eşi bulma uğraşları… Skeçlerden oluşan oyun, bilimsel, psikolojik ve mizahi bir dille canlandırılıyor.”
Oyunla ilgili diğer bazı detaylar ise şöyle:
“Yazan – Yöneten: Barbaros Uzunöner.
Oyuncular: Barbaros Uzunöner, Merve Erdoğan, Serkan Atar, Sevil Uyar.”

Ünlü müzisyenlerin eseri

Sanatseverler Fulya’da bir araya geliyor. Yepyeni programlar, resitaller, konser programları müzikseverleri buluşturuyor. 13 Şubat’ta Özsoy Quartet adlı program Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde sanatseverleri bekliyor. Programla ilgili bazı detaylar şöyle aktarılıyor:
“A. Dvorak – Amerikan Kuartet, F. Schubert – Ölüm ve Genç Kız.”
Programda yer alan önemli sanatçılardan Antonin Dvorak hakkındaki bazı detaylar şöyle aktarılabilir:
“Bohemya’da Prag yakinlarinda olan “Nelahozeves” kasabasinda 8 Eylül 1841’de bir kasabın oğlu olarak dünyaya geldi.
Bedřich Smetena’nın müziğini işittiğinde besteci olmaya karar verdi. Sonunda, Smetana’nın orkestra şefi olduğu Prag Ulusal Tiyatrosu’nda viyolacı oldu. Bestelerini üretebilmek için 1873’de orkestradan ayrıldı ve 1 yıl içinde Avusturya ulusal ödülünü alan 3 numaralı senfonisini yazdı ve jüride yer alan Johannes Brahms’ın takdirini kazandı.
1878’de Dvořák’ın ünü dünyaya yayılmıştı. Sadece Brahms’ın değil, eserlerini konserlerinde ve turnelerinde seslendiren Richard Wagner, Edward Elgar gibi bestecilerin de desteğini aldı. Prague Konservatuarı’nda profesör oldu, Cambridge Üniversitesi’nden onursal doktora aldı; New York’taki Ulusal Müzik Konservatuarı’nın yöneticiliğine getirildi. 3 yıl ABD’de yaşayan Dvořák, çok verimli bir dönem geçirmesine rağmen büyük vatan özlemi yaşadı. Bu özlemin etkisiyle eserlerinde Amerikan folk geleneklerinin öğelerini kullandığı söylenir. En popüler eseri “9. Senfoni”dir. Bu eserin popülerliği sebebiyle uzun zaman diğer eserleri gözardı edilmiştir. Brahms etkisinin açıkça görülebildiği 8 numaralı Sol Majör Senfonisi de oldukça popülerdir. 7 numaralı Re minör Senfonisi en önemli eserlerindendir. Çello Konçertosu No:2 ve Keman Konçertosu, en önemli konçertolarıdır. Bestelediği 10 opera arasında ise Rusalka başyapıtıdır ve yurtdışında tanınmasını sağlamıştır. Bununla birlikte senfonik şiirleri (Vodnik, Polednice) orkestral müziği açısından önemli yapıtları olarak bilinir.”
Franz Schubert hakkındaki bazı detaylar ise şöyle:
“Avusturyalı besteci. Yaklaşık 600’ün üzerinde şarkı, 9 senfoni (ünlü “Bitmemiş Senfoni”nin de içlerinde bulunduğu), operalar, çok sayıda oda müziği ve piyano parçaları bestelemiştir. Schubert’in müziği, hümanist özelliğiyle insanları kucaklar. İnanılmaz bir melodi zenginliği vardır. Yaşamı sırasında, onu maddi ve manevi yönlerden destekleyen yakın arkadaş çevresi olmasına karşın (öğretmeni Antonio Salieri, ve o dönemlerin ünlü baritonlarından Johann Michael Vogl), yaşamı boyunca hiçbir zaman müziği o denli yaygınlaşıp ünlenmemiştir. Parasal olarak sürekli ailesine ve arkadaşlarına bağımlı kalmıştır. Schubert’in yapıtları ancak ölümünden sonra ün kazandı.”

Sevgililer Gününe
özel program

Sevgililer Günü özel programı Fulya’da gerçekleştiriliyor. 14 Şubat’ta Sevgililer Günü konseri İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tarafından gerçekleştiriliyor. Konserin şefliğini Anton Martynov yapıyor. Programda keman sanatçısı olarak da aynı zamandan Anton Martynov yapıyor.
Program detayları şöyle aktarılıyor: “M. Glinka – Ruslan ve Lyudmilla Uvertürü, A. Glazunov keman konçertosu, S. Prokofiev Romeo ve Juliet Orkestra süiti.”
Anton Martynov ile ilgili bazı detaylar şöyle aktarılıyor: “Moskova’da 1969 yılında doğan Anton Martinov, piyano ve keman ile üç yaşındayken tanıştı. Vivaldi dinleyerek o çok erken yaşta , içgüdüsel ilk eserlerini besteledi. Böyle bir kararlılıkla karşı karşıya kalan, ailesi sonunda Özel Müzik Okulu Gnessine yaptırdılar. Gnessine Boris Beresovsky, Evgeny Kissin, Oleg Marshev yanında olan yetenekti. Öğretmenler Elena Malkina Irina Svetlova, Vladimir Spivakov ve Valentin Berlinski ile Gnessine gibi Akademisi’nde keman, oda müziği ve yaylı kuartet çalışmalarını sürdürdü. Solo kariyeri ilk o çeşitli yerel gruplarla yer alan Rusya’da, 16 yaşındayken başladı. İlk turnesi ise Almanya, Chamber Music Westerland Festivali ile gerçekleşti. İlerleyen zamanlarda
Anton Martinov Konserden konsere festivale gelen festivale dünyayı dolaşıyor. O İtalyan İsviçreOrkestrası (Lugano), Apollo Ensemble (Lahey ), Recife Festival Orkestrası, NovosibirskOda Orkestrası, Camerata de Paris ve Cantelli Orkestrası ile solist olarak yer aldı. Anton Martynov eklektik bir müzisyen, çok yönlü sıradışı olarak tanımlanıyor.”

Pehlivanlı ve Safonova konseri

Müzik şöleni Fulya’da devam ediyor. Yeni yılın ilk ayında Esra Pehlivanlı ve Anastasia Safonova Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde müzikseverleri ağırladı. 30 Ocak’ta gerçekleşen etkinlikle ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Esra Pehlivanlı ve Anastasia Safonova’dan oluşan viyola – piyano ikilisi, 2002 yılından itibaren Avrupa ve ülkemizde konserler veriyor. Duo 2011’de A.K. Müzik imzalı “Kadının Gücü” albümü ile yurtiçi ve yurtdışı basınında büyük övgü topladı. 2012’de onuncu yıllını dolduran ikili,
Çin`in en önemli konser salonlarını kapsayan büyük bir turne ile sınırlarını daha da genişletti.
Pehlivanlı 5. Krzyzstof Penderecki International Music Competition, Torneo Internazionale di Musica Competition, Jur Naessens Music Award, International Premio Valentino Bucchi Viola Competition’da birincilik ödülü, İtalya Cumhurbaşkanlığı makamı adına verilen bir onur madalyası ve 2013 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri`nde “Yılın Yaylı Çalgılar Yorumcusu” ödülüne layık görüldü. Safonova International Cidade de Porto Competition`da Honorary Mentioned ve Gnessin Competition, Yamaha Music Competition,Yuori Egorov Foundation Competition`da birincilik ödülleri kazandı.”
Konser programı ise şöyleydi: “Mikhail Glinka (1804-1857) Viyola ve Piyano Sonatı Re-minor (1835) Allegro moderato. Larghetto, ma non troppo. Johannes Brahms (1833-1897) Viyola ve Piyano Sonatı Fa-minor, op.120 No.1 (1894) Allegro appassionato. Andante un poco adagio. Allegretto grazioso. Vivace.”
Verilen aradan sonra konser programı şöyle devam etti: “Sergei Rachmaninov (1873-1943) Viyola ve Piyano Sonatı Sol-minor op.19 (1901) Lento-Allegro moderato. Allegro scherzando. Andante. Allegro mosso.”

“Atatürk – Beni Hatırlayınız”

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının son dönemlerini konu alan oyun, Akatlar’da tiyatroseverleri karşılıyor. Oyunun ilk gösterimi, 29 Ocak’ta Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde gerçekleşti.
Atölye Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Atatürk – Beni Hatırlayınız”, 29 Ocak’ta Akatlar Külter Merkezi’nde sahnelendi. Atölye Tiyatrosu, 2014 sezonunda, dramatik eylemin gerçek yaşamdan kaynaklanan belgelerle desteklendiği yeni bir oyun olan “Atatürk – Beni Hatırlayınız”ı Ocak ayının üçüncü haftasında seyircisiyle buluştu. Oyun, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının son dönemlerini konu alıyor.
Mehmet Tokat’ın Atatürk’ü, Sertaç Ekici’nin ise askeri canlandırdığı “Atatürk – Beni Hatırlayınız” tiyatro oyununun yönetmenliğini, senaryosu da kendisine ait olan Savaş Mutlu yapıyor.
Atölye Tiyatrosu ekibi Akatlar’da sahnelenen oyunla ilgili detayları şöyle aktarıyordu: “Dolmabahçe Harita Odası’nda geçen oyunda; Atatürk’ün anılarına, kendi ile olan hesaplaşmalarına, hayallerine ve hayal edemediklerine şahit olacaksınız. Kimi zaman duygulanacağınız, kimi zaman düşüncelere dalacağınız oyunda özel bir insanı göreceksiniz.”
Atölye Tiyatrosu hakkındaki bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Atölye, 2001 yılının Haziran ayında kurulmuş bir tiyatro topluluğudur. Atölye üyeleri, tiyatro çalışmalarına 90’lı yılların başında İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu (İTÜGSBTT) bünyesinde başlamış ve 2001 yılı ortasına kadar bu topluluk bünyesinde etkinliklerini sürdürmüşlerdir. 2001 yılı itibariyle kendini mezun-çalışan tiyatrosu düzleminde yeni bir yapı olarak konumlandıran Atölye, profesyonel uğraşı tiyatro olmayan, ama eleştirel ve entelektüel bir bakışla alternatif bir tiyatro iddiasını sürdürmeye çalışan üyelerin buluşmasıyla oluşmuştur. Atölye, bu iddiasını İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu’ndaki farklı tiyatro gruplarıyla kurduğu dayanışmayla da sürdürmüştür. Grup üyeleri geçmiş senelerde İTÜ GSBTT çatısı altında birçok farklı yapımda oyunculuktan yönetmenliğe, dramaturji çalışmalarından kostüm-sahne tasarımına uzanan dallarda sorumluluk üstlenmiş, grup içi teorik eğitim çalışmalarında görev almış, uyarlama, oyun çevirisi ve özgün metin yazımı gibi başlıklarda deneyim kazanmıştır. Disiplinli ve kolektif bir teatral çalışma yaklaşımıyla şekillenen kumpanya anlayışına, teorik çalışmalara, eleştirel, ilerlemeci ve özgün bir tiyatro diline yönelik ortak ilgilerini geçmiş uygulama deneyimleriyle de sınayan topluluk üyeleri, Atölye fikri çevresinde toplanmışlardır.”

Aşk ve Komedi
“Düğünde Panik”

Tiyatroseverleri farklı bir oyunla Akatlar’da tanışıyor. Yepyeni oyunlar Akatlar Kültür Merkezi’nde tiyatroseverler ile buluşmaya devam ediyor. Geçen sezonda ilgi gören oyunlardan bazıları bu yıl da sevenleriye buluşurken yeni oyunlar da görücüye çıktı. 24 Ocak’ta farklılığıyla dikkat çeken anlatımıyla da ilgi gören “Düğünde Panik” adlı oyun seyircisiyle buluştu. Üç farklı konuların birbirini takip ettiği skeçlerden oluşan “Düğünde Panik”, tiyatroseverlerle bir araya geldi. “Cafe theatre” (bar kabare) türünü Türkiye’de 12 yıldır aralıksız sürdüren (ilk oyun 16 Şubat 2000 Kemancı) Tiyatro Kılçık bu sezon hem geleneğini sürdürecek hem de “İtalyan Sahne” olarak bilinen tiyatro salonlarında da izleyicisiyle buluşuyor… Tiyatro ekibi oyunu şöyle aktarıyor: “Bugüne kadar hiç kimsenin başına gelmemiş ama bir gün herkesin başına gelebilecek olaylar” bu sezon da Tiyatro Kılçık’ta izleyici karşısına çıkıyor. Kurulduğu günden beri güldürmekten ödün vermeyen Kılçık “Düğünde Panik” adlı kabare oyunuyla yeni sezonda sahnede!.. Birbirinden bağımsız üç ayrı skeç “Tanrı Misafiri”, “Yatır” ve “Düğün”… Tanrı misafirlerine her zaman kapımız açıktır değil mi? Peki ya gelen Azrail’se! Tanrı Misafiri’nde önce Azrailler’in meclis toplantısına gidiyoruz. Ne var ki Azraillerden biri (Ecel Türkyılmaz) bugüne kadar hiç can alamamış acemi bir Azrail… İlk görevi ise Anadolu Pop Chill Out’un ünlü bar şarkıcısı Polat Berkecan’ı hakkın rahmetine kavuşturmaktır…” Oyunun ilginç uslubu ve betimlemeleri dikkat çekiyor.
Oyunla ilgili diğer bazı detaylar da şöyle aktarılıyor: “İkinci skeçte Evli “Metin”, Dul “Yiğit” ve Aşkın Sonsuzluğuna İnanan “Sercan”ın çilingir sofrasına konuk oluruz. Şarkılar, nasihatler, Haydari, rakı, şakşuka. Gürültüden midir bilinmez “aşağıda yatamayan” biri şikâyete gelip sofraya dâhil olur lâkin bu misafir bildiğiniz “Yatır”dır!..”

Yanlış anlamalar
ve garip planlar

Sezonun iddialı komedileri arasında gösterilen “Arapsaçı” adlı oyun, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde seyircileriyle buluşmaya hazırlanıyordu. 21 Ocak’ta tiyatroseverleri ağırlayan oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle aktarılıyor:
“Mutlu bir evlilik sürdüren Philips ve Johanna o gece bir davete katılacaktır. Evin boş olmasını fırsat bilen Philip in çapkın ortağı Henry evi kullanmak ister. Aynı anda Henry’nin eşi Linda da benzer bir çapkınlık olayı için Johanna’dan da evi istemektedir. Bu gelişmelerden habersiz olan evin hizmetçisi ve evde çalışan dekoratör de gece için romantik planlar yapmaktadır. Derken evde unutulan bir aşk mektubu, art arda gelen yanlış anlaşılmalar ve Philip’in davete gitmekten vazgeçmesi ile işler iyice Arapsaçına dönecektir.”
Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde seyircisini ağırlayan “Arapsaçı” adlı oyun, iki perde boyunca seyircisine doya doya kahkaha vaad ediyordu.
Oyunla ilgili diğer bazı detaylar ise şöyleydi:
“Yazan: Ray Cooney. Yönetmen: İsmail Can Törtop.
Oyuncular: Eylem Şenkal, Berke Hürcan, Can Törtop, Ümmühan Kıldiş, Ferhat Balaban, Hande Melek, Serra Tankal, Can Mutluca. Koreografi: Belkıs Tuğcu.”

BELGESEL: ‘Ağustos Karıncası’

Belgesel film gösterimleri tüm hızıyla devam ediyor. “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit”te bu hafta 42. Altın Portakal Film Festivali’nden ödülle dönen “Ağustos Karıncası” gösterimdeydi. Her Çarşamba belgesel film gösterimi gerçekleştirilen Levent Kültür Merkezi’nde perde diyen film ile ilgili Yönetmen Bingöl Elmas film ile ilgili bazı detayları şöyle aktarıyordu:
“Küçücük bir kasabada yaşıyorsunuz, var olan mevcut koşullarda yapacaklarınız birileri tarafından belirlenmiş, plânlanmış. Hayallerinizin sözü bile edilemez. Bir üniversite kazanarak kasabanın dışına çıkmak ya da para kazanmak için büyük şehirde çalışmak gibi bir alternatifiniz yoksa bütün ömrünüzü o kasabada ve rutini belli bir şekilde tamamlamanız oldukça olağan. Bu gözlemimle başbaşayken tanıştım İbo’yla… İbo, İznik Belediyesi’nde anons memuru, çaycı, nikâh memuru, iş çıkışında bir parkta garson. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi kıraç bir tarlası var ve orada kimseye aldırmadan deneme yanılma yöntemiyle türlü türlü bitki-ağaç ekip, söküyor. Tarlası için “Ta Sakarya’lardan toprak getirtiyor”. 45 yaşında ve günü neredeyse 48 saat yaşıyor. Bir insanın nasıl bir motivasyonla bu kadar çalışabileceğini aklınız almıyor ilk bakışta. Büyük şehirde, kariyer ve para peşinde koşuşturan insanlarda bile göremediğiniz bir motivasyonla çalışıyor. Bitip tükenmeyen enerjisi ve sürekli mutlu, umutlu haliyle işleri arasında koşuşturuyor. O çalışırken değil ama siz onu izlerken yorgun düşüyorsunuz. ‘Bu adam deli mi?’ sorusunu siz de oradakilerle birlikte soruyorsunuz. Derken İbo’nun bütün bunları, etrafındaki birçok kimseye aldırmadan, yalnız kalmayı bile göze alarak peşinden koştuğu bir hayalini gerçekleştirmek için yaptığını öğreniyorsunuz. Nasıl hayalsizleştiğiniz, hayalsizleştirildiğiniz gerçekliğiyle yüz yüze geliyorsunuz. Ve bu yüzden, sorularımı paylaşma girişimiydi bu film benim için. Hayalleri için kimi zaman bir karıncaya, kimi zaman bir ağustos böceğine dönüşen İbo’yla birlikte ve onun biçimiyle yaşamı anlamlandırma girişimiydi.”

SİNEMA: ‘Evdeki Yabancılar’

Yapımcılığını Özkan Yılmaz’ın, yönetmenliğini ise Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kacargil’in üstlendiği ‘Evdeki Yabancılar’, Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda seyircisiyle buluştu. 24. Uluslararası Ankara Film Festivali’nde ‘En İyi Sanat Yönetmeni’, ‘En Özgün Müzik’ ve ‘ Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı’ ödüllerinin sahibi oldu.
Başrollerinde Melpo Zarokosta ve Fatih Al’ın yer aldığı film ‘Her Cuma Yeni Sinema’ izleyicisi ile buluştu. Gerçekleşen gösterimin ardından yapımcı Özkan Yılmaz ve başrol oyuncusu Fatih Al izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Evdeki Yabancılar adlı filmin konusu ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyordu:
“1990’lı yıllarda Ege bölgesindeki küçük bir sahil kasabasında geçen hikaye, mübadele döneminde doğup büyüdüğü yerden ayrılıp Yunanistan’a göç etmek zorunda bırakılmış yaşlı bir Rum kadını olan Agapi’nin dokunaklı hikayesine odaklanıyor. Agapi yıllar sonra 80’li yaşlarına geldiğinde yıllar önce bırakmak zorunda kaldığı evini aramaya koyuluyor. Yanına genç torunu Elpida’yı da alarak Ege’ye gelen Agapi eski evini bulsa da ev artık başka birine aittir. Yaşar isimli 30’lu yaşlardaki yeni ev sahibi ve Agapi arasında paylaşılamayan ev hem geçmişini arayan bir kadını hem de geleceğini kurtarmak isteyen bu adamı ortak noktada buluşturuyor.”
Filmle ilgili diğer detaylar şöyle aktarılıyor:
“Yapımı: 2012 – Türkiye. Tür: Dram. Süre: 92 Dakika. Yönetmen: Dilek Keser, Ulaş Güneş Kacargil. Oyuncular: Ferit Aktuğ , Fatih Al , Cem Bender , Melpo Zarokosta , Gökçe Sezer
Senaryo: Ulaş Güneş Kacargil. Yapımcı: Dilek Keser, Serkan Çetinkaya.”

Gönüllüler
Levent’teydi

Lösev gönülleri tanışma toplantısı Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. Yeni yılın ilk ayında gerçekleştirilen toplantıda, Lösev için gerçekleştirilecek projeler ve çalışmalar gönüllü olarak görev yapacak olanlar, bir araya gelerek birbirlerini tanıma olanağı buldu.
Lösev hakkındaki bazı detaylar şöyle aktarılıyor:
“Lösemili Çocuklar Vakfı (Lösev), ilk kez 1998 yılında kuruldu. Lösemili çocukları tedavi amacıyla SSK Ankara Çocuk Hastanesine yatırdığımız ilk günlerdi… Hastane yönetiminden çocukların odaları için küçük bir televizyon talebine aldığımız olumsuz yanıt sonrasında o hastanede çalışan doktorlar, hemşireler ve personel, aramızda para toplayarak küçük bir televizyon aldık. İlk zamanlarda bir çocuğumuzun yol parasını ya da okul ihtiyacını karşılamak bizler için büyük sorundu. Ancak günler geçtikçe büyüdük, güçlendik; projeler geliştirdik, hedeflerimizi büyüttük. Çocuklarımızın her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için dürüstçe ve tüm enerjimizle çalıştık.
24 Eylül 2000 tarihinde Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi Lösante’yi hizmete açmış olan Vakfımız; bugüne kadar binlerce lösemili çocuk ve ailesini yaşama bağlamış, Türkiye’nin ilk Lösev – Lösemili Çocuklar Okulu’nu açmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Pediatrik Hematoloji Servislerine destek vererek köklü çözümler yaratmayı, toplumsal ve kalıcı hizmetler vermeyi sürdürmüştür.
Bugün onlarca çalışanı, binlerce lösemili çocuk ve aileleri, binlerce gönüllü üyesiyle kocaman bir aileyiz…”

Sanatçılardan dayanışma

Önemli sergilere ev sahipliği yapan Mustafa Kemal Merkezi’nde 19 Ocak’ta Unutmamak Sergisi sona erdi. Sivas olayları davasının “zaman aşımına uğramasına” tepki için 35 sanatçının eserlerini kısmen yakarak oluşturdukları “Unutmamak” sergisi Beşiktaş’ta 2013 yılının son aylarında açılmıştı ve 19 Ocak tarihine kadar devam etti.
Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’ndeki Beşiktaş Çağdaş Galerisi’nde açılan sergide, aralarında Devrim Erbil, Adnan Çoker, Ara Güler, Mehmet Güleryüz, Utku Varlık, Meriç Hızal, Mehmet Günyeli, Bubi, Bedri Baykam, Mustafa Karyağdı ve Seçkin Pirim gibi isimlerin yer aldığı 35 sanatçının kısmen yakılmış eserleri, sanatseverlerin beğenisine sunulmuştu.
Serginin açılışına Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, sanatçılar Devrim Erbil, Adnan Çoker ve Bedri Baykam ile sanatseverler katıldı.
19 Ocak tarihine kadar Mustafa Kemal Merkezi bünyesi içinde Beşiktaş Çağdaş’ta ziyaretçilerini ağırlayan sergi, Beşiktaş’ta sergi günlerini tamamladıktan sonra üç farklı ilde yer alacak.
Bununla yanı sıra İstanbul’un ardından Ankara, İzmir ve Eskişehir’de de açılacak sergideki eserlerin, Beşiktaş Belediyesi tarafından kurulacak olan “Unutmamak” Müzesi’nde sergileneceği ve kitapta toplanacağı belirtildi.
Buna göre 19 Ocak 2014’e kadar Beşiktaş Çağdaş’ta ziyaret edilebilen sergi daha sonra yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli şehirlerde sanatseverlerle buluşmak için yola çıkacak. Beşiktaş Belediyesi tarafından inşaatı devam eden ve adı da “Unutmamak Müzesi” olacak mekân ise serginin son durağı ve kalıcı yuvası olacak.
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal “Unutmamak” sergisiyle ilgili düşüncelerini şöyle anlatmıştı:
“Unutmamak Sergisi, bir bellek merkezidir. Başka hiçbir ayrıntıya takılmadan Madımak Katliamı’nda yakılan aydınlarımızı, anılarını ve ödedikleri bedeli yaşatma sergisidir. Bu nedenle, 35 ayrı sanatçımız özel olarak hazırladıkları resim ve heykellerini -içimizdeki yangının simgesi olarak birer ucundan yakarak- bu sergiye bağışladılar. İnsanlığın ve sanatın yenilmezliğini gösteren bir dayanışma sergisi oluşturdular. Madımak’ta acımasızca yakılan canlar için tarihte örneği olmayan bir sergiyi açıyoruz. Bu sergiyi Anadolu’nun çeşitli kentlerine de götürme arzusundayız.”
Sergide katılan sanatçılar yaş sıralamasına göre şöyleydi: Adnan Çoker, Ara Güler, Devrim Erbil, Mehmet Güleryüz, Tomur Atagök, Süleyman Saim Tekcan, İpek Düben, Komet, Seyhun Topuz, Utku Varlık, Meriç Hızal, Ferit Özşen, Halil Akdeniz, Adem Genç, Koray Ariş, Mustafa Ata, Zahit Büyükişleyen, Mustafa Altıntaş, Balkan Naci İslimyeli, Hanefi Yeter, Tülin Onat, Osman Dinç, Şenol Yorozlu, Yusuf Taktak, Bünyamin Özgültekin, Nedret Sekban, Aydın Ayam, Mehmet Günyeli, Bubi, Ahmet Oran, Mithat Şen, Bedri Baykam, İrfan Okan, Mustafa Karyağdı, Seçkin Pirim.

‘Mazeret yok!..’
Akatlar’da

Beşiktaş’ta film gösterimlerinin yanı sıra toplantılar, söyleşiler, paneller ve seminerler de gerçekleştiriliyor. Dr. Şabah Kızıldağ’ın “Mazaret Yok” adlı semineri 8 Şubat’ta konuklarını bekliyor. Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek seminer ile ilgili bazı detaylar şöye aktarılabilir:
“Danışman, eğitimci, koç ve yazar Dr. Şaban Kızıldağ’ın “Mazeret Yok” adlı semineri, 8 Şubat’ta Levent Kültür Merkezi’nde…
Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon insana konferans ve seminer vermiş olan Dr. Şaban Kızıldağ, öğretirken eğlendirmeyi iyi başarıyor. İş hayatında engelleri fırsata dönüştürmenin yollarını anlatan Kızıldağ, sempatik tarzı ve farklı anlatım üslubuyla dikkat çekiyor. Bilinmeyeni bilinenle anlatıyor; bilinene yeni bakış açılarıyla yaklaşıyor ve böylece bilgi evrenimizi yepyeni renklerle donatıyor. Uluslararası bir danışman, eğitimci, koç ve yazar olarak, bilgilerini ve tecrübelerini birçok özel kurum ve kamu kurumuyla paylaşan Kızıldağ, Mazeret Yok adını taşıyan eğitim çalışmasıyla; ezberlerimizi bozuyor ve hayata karşı farkında olmadan ürettiğimiz mazeretlerden uzaklaşmamıza yardımcı oluyor.”
Kişisel gelişim ve iletişim uzmanı Dr. Şaban Kızıldağ hakkındaki verdiği bir röportajda kendi, çalışmaları, projeleri ve bakış açısı ile ilgili bazı detayları kendi dilinden şöyle sıralanıyor:
“İletişim Fakültesi mezunuyum. Yüksek lisansım sosyoloji, doktora alanım kamu yönetimi ve siyaset bilimi idi. Daha sonra geçinmek için kişisel gelişime yöneldim. Çünkü, kimse benden kamu yönetimi ve siyasal bilimler semineri istemiyordu. İletişim, beden dili, hayat boşluğu alanlarında uzmanlaştım. Kendi akademik birikimimi de yok etmemek için de bunlarla birleştirdim. Sosyolojik, kültürel, kişisel gelişim temelli çalışmalar yapıyorum. Benim çok farklı bir üslubum var. Yetişkinlerin eğitiminde dramaların, hayattan örneklerin daha kalıcı etki yaptığını sezdim. Ben bu mahallenin iletişimcisiyim diyorum. Birçok KOBİ’yle içli-dışlıyım ve bu konuda birçok şey biliyorum. Bizim KOBİ’lerimiz dünyanın hiçbir yerindekilere benzemez. Siz, bizim politikacılarımıza ders anlatırken, Amerika veya İngiltere’nin politikacılarına ders anlatıyor gibi konuşamazsınız. Kişisel gelişimde dünyadan getirilmiş çok kopya kitap var. Bunların çoğu dini temalar içeriyor. Sınırsız Güç diye kitap çevirip, seminer veriyorlar. Hiç böyle bir şey olur mu? Güç sınırlıdır çünkü bir cüz’i bir de külli irade var. Ben belli kalıpları yıkıyorum.”

Zatürre aşısı oldunuz mu?

Uzmanlar hastalıkların bulaşmaması için aşılamanın önemine değişirken sık görülen hastalıklardan korunabilmek için de aşıya değinildi. Türkiye İç Hastalıkları Uzmanları Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, boğmacanın erişkinlerde ağır seyretmediğini ancak küçük çocuklarda daha etkili olduğunu belirterek, “Erişkinlerin küçük çocuklara hastalığı bulaştırmamaları için aşılanmaları gerekir. Özellikle torun bakan aile büyükleri aşılanmalı ki hastalığı bulaştırmasın” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal, Türkiye’de erişkin aşılamasının yeterli düzeyde olmadığını bildirdi.
Gribe karşı aşılanması gereken 15 milyon civarında 50 yaş üstünde altta yatan hastalığı bulunan erişkin, 7-7,5 milyon da 65 yaş üstü kişi bulunduğunu, bunun 22,5 milyon doz aşıya gereksinim olduğu anlamına geldiğini ifade eden Ünal, oysa ülkeye yılda 2,5 milyon doz grip aşısı girdiğini, hepsi etkin yapılmadığı için aşılamanın yüzde 10′a bile ulaşamadığını bildirdi.

Spor ve
cinsellik

Spor yapmak vücudun şekle girmesi, sağlığın korunmasının yanı sıra cinsel hayatı da olumlu yönde etkilediği uzmanlar tarafından ortaya konuluyor. Uzmanlar sporun cinsel hayata faydaları denince üst sıralarda yer alan maddeleri açıkladılar. Açıklamalar şöyle:
“Öncelikle vücudunuzdan hoşnut olduğunuzda kendine güveniniz artar ve kendinizi seksi hissedersiniz. Araştırmalar fiziksel olarak fit erkeklerin kendilerini spor yapmayan yaşıtlarına göre daha seksi gördüğünü göstermektedir. Aynı şekilde kadınlar da aynı düşüncededir.
Cinsel performansı arttırır, Haftada 4-5 kez egzersiz yapan kadınların yüzde 88 ve erkeklerin yüzde 69’unun cinsel performansında artış olduğu belirtildi. Düzenli spor yapan kadınların orgazm sayısında artış belirlendi. Düzenli spor yapan kadın ve erkeklerin cinsel hayatlarının daha canlı olduğu da ekleniyor. Fiziksel olarak daha rahat hareket edebildikleri için spor yapan kişilerin daha farklı cinsel pozisyonlar deneyebildikleri kaydedildi.”

Modacılarının rotası İstanbul

Dünyaca ünlü isim İstanbul’a geliyor… Chanel moda evinin efsane yaratıcı yönetmeni Karl Lagerfeld, önümüzdeki günlerde, kendi markası ile İstanbul’da!.. Karl Lagerfeld moda tutkunu İstanbullulara sevinecekleri bir şey müjdeledi. Çok yakında Nişantaşı’nda Lagerfeld bir mağaza açıyor. Lagerfeld bu haberi Facebook sayfasından İstanbul silüetinin ve kendisinin bulunduğu bir illüstrasyonla duyurdu.
Karl Lagerfeld, gerçek adı Karl Otto Lagerfeldt dünyaca ünlü bir modacı olarak biliniyor. 10 Eylül 1933 doğumlu olan Laferfeld hakkındaki bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor:
“20. yüzyılın en önemli moda tasarımcılarından biri. Almanya’nın Hamburg şehrinde doğdu ve Paris’de yaşıyor ve çalışıyor. 1980’li yılların başlarında kendine ait parfüm ve giyim eşyası üreten markasını piyasaya sürdü. Uzun kariyeri boyunca Chloé, Fendi ve Chanel gibi büyük moda evleri ile ortaklaşa çalıştı. 2004 yılında kendi markası KL Tommy Hilfiger´e satılmıştır.

Youtube ile ünlüler anlaşmazlığı

Tarkan, Gülşen, Sezen Aksu, Yalın gibi birçok ünlü sanatçının üyesi olduğu Müzik Eseri Sahipleri Meslek Birliği Grubu, korsan yayın yapan Youtube’da Türkçe video klipleri kaldırtma kararı aldı. Artık video klipler Youtube’da yayınlanmayacak.
Youtube’un kurulduğu 2007 yılından beri Türkiye’de faaliyette olmasına rağmen, müzik eser sahiplerine herhangi bir bedel ödemediğini belirten MSG (Müzik Eseri Sahipleri Meslek Birliği Grubu) “Youtube korsan olarak yayınlarını sürdürmektedir” dedi
Açıklamadan bazısı şöyle: “Youtube korsan yayın yapıyor… Ayrıca, eser sahipleri meslek birliği MSG TURKCELL, TTNET, ITUNES, AVEA, FİZZY, DEEZER ve SPOTİFY ile anlaşarak teliflerini toplamakta ve üyelerine dağıtmaktadır. Ama Youtube’un bu uzlaşmaz tutumu karşısında telif ödeyen yukarıda adları yazılı kullanıcılar için haksız rekabet ortamı olmuştur. Youtube’un bedava ve hiçbir hak ödemeden adeta korsan olarak yaptığı bu yayına, tüm bireysel kullanıcılar farkında olmadan yönelmekte, böylelikle telifini ödeyen dijital platformlar zarara uğratılmaktadır.”
Açıklama şöyle devam etti: “145 bin şarkı 11.000 üyesi olan MSG ve Youtube arasında ki Hukuksal süreç sürmektedir ve kaçınılmazdır. Tarkan, Sezen Aksu, Gripin, Sinan Akçıl, Soner Sarıkabadayı, Kenan Doğulu, Gülşen gibi birçok ünlü sanatçının üyesi olduğu MSG’nin 145 bin videosu Youtube’dan kaldırılmaya başlanmıştır.”