SAYI 301

ÇARESİZ BİR BABANIN FERYADI
“Beşiktaşlılar lütfen sesimizi duyun!..”
Acılı baba Güven Gül 1 yaşındaki dünya tatlısı kızı Zehra Gül’ü kurtarmaya çalışıyor. Minik Zehra’nın beyninde tümör tespit edildi. Talihsiz baba Güven Gül’ün, umudu hayırsever birinin yardımıyla biraz olsun arttı. Kızını ameliyat ettiren baba, kızının yaşaması için yurt dışından gelen ve yüksek fiyatlardaki iğneleri yaptırmak zorunda… İğnelerin fiyatının 1.750 lira olduğunu belirten acılı baba kızının kurtulması için 10 adet iğne olması gerektiğini belirtti. Şu anda askerlik görevini yapan ancak kızından başka bir şey düşünmeyen babanın moralsizliği haline yansımış. Hava değişimi alan Güven Gül, kızının tedavisini tamamlayabilmek için adeta kapı kapı dolaşıyor. Çaresizliğini dile getiren baba, 1 yaşındaki kızı Zehra Gül’ün yaşama tutunması için Beşiktaşlı hayırseverlerden yardım istiyor. Beşiktaş Gazetesi’ne gelip durumunu anlatan baba Güven Gül’ün hayatı da acılarla dolu. İzmit depreminde kız kardeşi ve babaannesi, trafik kazasında erkek kardeşini, beyin tümörü nedeniyle de 8 yaşındaki kız kardeşini kaybetmiş. Aynı hastalığın kızında da görülmesi üzerine adeta çılgına dönen baba sevdiklerimi tek tek kaybediyorum, tek varlığım kızım. Beşiktaşlıların bize sahip çıkacağına inanıyorum” diye gözyaşı döküyor. (Didem Tutal) 

Yine ihmal yine yangın

“Bir eski bina daha kül oldu”

Beşiktaş’ta Vişnezade Mahallesi’nde üç katlı binanın çatı katında çıkan yangın vatandaşları korkuttu. Dar sokaklar ve yanlış parklanma yüzünden itfaiye ekipleri yangına ulaşmakta zorlandı. Kakmalıkapı Sokak’ta bulunan üç katlı binanın çatı katındayangın çıktı. Alevler kısa sürede söndürüldü.
Yanan binada akrabasının olduğunu söyleyen bir vatandaş yürekleri ağza getirdi. Polisler içeride kimsenin olmadığını, herkesin apartmandan tahliye edildiğini söyleyerek yaşlı adamı zor ikna etti.

Öğrencilerden Büyükşehir’e duyuru
“Mezarlıkların hali perişan”

Proje grubunda yer alan Muhammed Mızrakçı, şunları aktarıyor: “Projeyi yürüten öğrenciler tarihimizin en önemli zaferlerinden biri olmasına rağmen çoğumuzun bilgi sahibi olmadığı Kut’ül Amare Zaferi’nin kahramanı Halil Paşa’nın ilçedeki Yahya Efendi Mezarlığı’nda bulunan kabrine ulaştı. Halil Paşa’nın mezarının içler acısı durumunu tespit edip düzeltilmesi için gerekli başvuruları yaparak büyük bir vefa örneği sergilediler.”
Öğrenciler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zincirlikuyu Mezarlıklar Müdürlüğü’ne sorumluluğundaki mezarlarda isim listesinin ve Halil Paşa’nın mezarı ile ilgili yönlendirici bir levha bulunmamasından yakınıyor. Kuleli Askerî Lisesi tarih proje grubu öğrencileri bir bilgi panosu hazırlayıp bir farkındalık yaratmak amacıyla Yahya Efendi Mezarlığı’nın girişine astıklarını da dile getiriyor.

Yeni yılın bombaları!..

Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal Radyo Beşiktaş’ta katıldığı canlı yayında Beşiktaş kentlisine seslendi. Önemli duyurularda bulundu. Ve projeler hakkında geniş çaplı bilgiler verdi. İki dönem boyunca yapılanları detaylı olarak anlatan Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal bundan sonra yapılacaklar hakkında da adeta 18 maddelik bir bildiri yayınladı. Bu 18 madde içinde bir çok projenin tamamlandığında ve yakın zamanda hizmete yapılacak açılışlarla hizmete gireceğini söyleyen Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, yapılması düşünülen ve projelendirilmesi bitirilen hizmetler hakkında da Beşiktaş Kentlisi’ne bilgiler verdi. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın yaptığı açıklamalar ana başlıklar halinde ve özet şeklinde şöyleydi.
YENİ PROJELER BİTTİ
Çarşı’nın kalbi Beşiktaş’tan hemen Çarşı’nın içerisinde böyle bir radyonun televizyonun program yapması bizim için keyifli bir olay. Biz de Çarşının içinde çarşının insanı olarak bugün buradayız Çarşı ile beraber. Güzel bir çalışmamız var. Yeni projelerimiz var önümüzdeki döneme giren. Öncelikle belediyenin girişinde çocuk ağız ve diş sağlığı o muhteşem bir çalışma 13 yaş gurubuna kadar ücretsiz olarak bakım yapılıyor. Burası bizim Ağustos ayında halkımızın beğenisine sunduk. 3 bine yakın o yaş grubundaki çocuklar… Akatlar Kültür Merkezimizin hemen üstünde. Deneyler yapıyoruz. Eylül ayın sonunda halkımızın kullanımına verdik. Öğrencilerimizin kullanımında. Yine engelli koordinasyon merkezimiz yaz başından bu yana engelli vatandaşlarımızın kullanımında. Doğada yaşam kampını yaz ortasında yaptık. 800-900’lere bakan öğrencilerle. Akut’la birlikte yapıyoruz 3. yılımızı gerçekleştirdik. Çetin Emeç Kreşi Dikilitaş’taydı. Bunu yeniden ortaya çıkardık yeniledik. Yine bunun ötesinde Kreş ve Gündüz Bakım Evi var bu yeni. Hemen onun alt kesiminde 160 araçlık otopark var. Kentli ile beraber buluşacağım o otoparkın nasıl kullanılması gerektiğini esaslarını… Yer altında otopark. Halkımız orada oturanlar stickerler ve kentli kart kanalıyla oradan ücretsiz olarak yararlanabilecekler.
SOSYAL ALARM VE ESENLİK HİZMETİ
Sosyal alarm büyük olay. sadece sağlığa dönük yapmadık biz. evinde olabilecek her türlü sıkıntılara yönelik yaptık. Kırmızı ışığı, sarı ışığı, mavi ışığı var. Yemeği gidiyor, fiziki bakımları yapılıyor, bunu esenlik projeleri ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Yine burada en önemli katkı yakınlarının telefonlarını alıyoruz, bizim çağrı merkezi sistemimizle onlara bağlıyoruz. Bugüne kadar 2958 tane vatandaşımıza evine takıldı bu çağrı merkezi. Bu sosyal bir olaydır. Bu yurt dışından temin ettiğimiz çalışmalarla bunu gerçekleştirdik. 75 yaş üzeri. Bilirsiniz hep söyledik, kentimizde bizim beşiktaş kentindeki yaşlılık nüfusu diğer kentlerin yüzde yüzündedir. Bu oran normal kentlerde Türkiye ortalaması yüzde 3’lerdeyse biz 6,5 – 7’lere yaklaştık. Onun için bu insanlarla ilgili sosyal alarm projelerini sunmak zorundayız. Baktığınız zaman kırmızıda kendisine ambulans, doktor, sağlık hizmeti, itfaiyeyi çağırabiliyor. Düşünebiliyor musunuz dışarıya biz bunları davet ediyoruz ve ayrıca çilingir hizmeti veriyoruz. En basit bir iş. İkinci hizmet Esenlik Hizmeti. Yine doktorlarımız geliyor, Esenlik Hizmeti içerisinde yemek geliyor, sağlık hizmetleri kendine veriliyor. Evine gidiliyor manikürü, pedikürü her türlü sosyal bakımı kendisine yapılıyor. Bir yerde birebir iletişim. Birebir iletişimin dışında bir de yemeği gidiyor. Üç kap yemeği gidiyor. Üstelik diyetisyenlerin kontrolüyle yapılan yemekler bunlar. En sondaki sarı ışıkta baktığınız zaman kendisi ailesinin diğer bireyleri yakınlarıyla görüşmek adına bize telefon numaralarını veriyor, biz çağrı merkezinden arıyoruz. Ayrıca evinin bakımını yapıyoruz, temizliyoruz ayrıca. Bu sistemin içinde Esenlik Hizmeti de var. Dost Eller Mutfak, bugün 2 bin küsür kişinin evine hiç kimsenin haberi olmadan veren eli kimse görmüyor alan eli de kimse görmüyor. Böyle bir sistemimiz var.
“PARK SAYISINI ARTIRDIK”
5-6 tane Dutluk Parkı Yaptık. Parkın ismi dut ağaçları olduğu için dutluk parkı yaptık. Gayrettepede. Tapu Parkı yaptık. Beşiktaş Tapu Dairesi’nin arkasında olduğu için yeşil alan. Mısırlı Bahçe’de yine müthiş bir park yaptık, Yavuz Kocaömer Engelliler Parkı’nın açılışını gerçekleştirdik. Meyve Bahçesi var ki 30 dönüm… Gazeteci Yazar Yalçın Bayer dediki ben böyle bir şey görmedim. Geçtiğimiz günlerde önceki dönem belediye başkanlarından Ayfer Atay bey ile de orayı gezdik biz. Meclis üyelerimiz Hasan Saygılı Ve Osman Yener ile dolaştık. Ayfer bey dediki burası Yıldız Parkından sonra ikinci büyük park ve ikinci büyük çalışma sizi tebrik ediyorum, dedi. Burada oyun alanları var spor merkezleri var. Bin küsür tane meyve ağacı çeşidi var. Zeytin ünlapına incirinden sakız ağacına kadar cafesiyle beraber halkımız kullanıyor. Açılışını yapacağız. 30 dönüme yakın. Yürüme yolunda engelliler çok rahat yürüyebiliyorlar. Ortaköy Vadi ile bağlantı kuracağız.
KÜLTÜR VE SANATIN BAŞKENTİ
Levent’teki mozaikleri açığa çıkardık. O da yeni bir proje. Bunlar kapamışlar bariyerleri açılmış, banka reklamlarıyla kapatılmış da kapatılmış… Açtık. Anıt Kurulu’ndan çıkardık. Kent kültür ve sanat kenti. Mehmet Aksoy’un Nazım Heykeli Sanatçılar Parkı’nın girişinde yerini aldı. Müthiş bir görüntü. Büyük usta Mehmet’in eseri. Işıklandırdık. Ferit Özşen’in ve diğer ustaların yaptığı 160 tane heykel Beşiktaş sınırları içerisinde yerini alıyor. Bunları unutmak mümkün değil.
Bütün bunları söylerken iki ana konuyu paylaşmadan geçemeyeceğim. Meclisimizin ve Dost Eller Mutfağımızın bulunduğu aşağıdaki deniz kıyısındaki belediye binamız 1984’lı yıllarda büyükşehirler kurulurken ilçeler var büyükşehir mal varlıklarını ilçe belediyelerine devretmeleri gerekir. devredilmemiş burada size geçen dönem seçim döneminde konuşmuştum bunlar geçerliydi yargıya başvurdum İstanbulda kazandık davayı yargıtayda kazandık aşağıdaki binanın davasını Beşiktaş Belediyesi olarak Belediye Başkanı İsmail Ünal olarak takip ettim büyükşehirin elinden aldım, aldık. Hukuk işleri müdürlüğümüzle beraber. En büyük arzumuz orada ileride önümüzdeki dönemde müze yapmaktır. Merkez komutanlığından inerken Yıldız Parkı’nın arka giriş kapısının altındaki Makine İkmal yerimizin de mahkeme kararıyla davayı kazandık her iki yerde de tapu işlemleri yapılacak oraya da çok önemli bir sosyal merkez yapacağız. Kent halkının yararlanması için. Bu iki proje önümüzdeki dönemin projesi.
YENİ PROJELER YOLDA
Anıtlar Kurulu’nda devam eden Esma Sultan İlköğretim Okulu. Projelerini hazırladık. Herşey bitti. Kamuoyuyla kısa bir şekilde paylaştık. Beşiktaş’ın çarşısına bir kültür merkezi kazandıracağız. Onun içerisinde bir kültür alanı var orayı kullanacağız sözümüz, tabi belli. Milli eğitim ile yaptığımız protokolde ortaya koyduk. Talebimimize de dile getirdik uygun görüldü bu talep. Ama Anıtlar Kurulu’nda bekliyoruz çıkacak. Uygulamaya geçeceğiz. Bütçesini ayırdık.
Bir başka konu daha Huzur Evi ve Çocuk Müzesi. Projeleri hazır. 6 yıldır uğraşıyoruz kolay değil. Beşiktaş’ta evvelden planları Büyükşehir yapardı şimdi hem Büyükşehir yapıyor hem de Çevrecilik Bakanlığı yapıyor. Kolay değil bizim işimiz…
YAPAMADIKLARIMIZ YENİ DÖNEMDE
Yeni dönemi hazırlarken bu dönem yapamadığımız işler vardı. Görüntü kirliliği. Yapamadık. Açık açık söylüyoruz yapamadıklarımızı. Görüntü kirliliği ile mücadele bir numaralı projemiz. Bunu nerede yaptık, Levent Meydanı’n da yaptık, çok hoş oldu. Ortaköy’de yaptık, çok hoş oldu. Eksiğimiz var burada. Çok da zor. Şimdi 4 Levent’e yapıyoruz ama Beşiktaş’ın tümünde yapacağız. Önemli proje değil mi?
1. görüntü kirliliği projesi, 2. aşağıdaki müzemiz belediyenin ve şu anda Kaymakamlığın bulunduğu kesimdeki kent müzesi. 3.sü şu an Makine İkmalin olduğu Palanga’daki binamız sosyal merkez. Mahalle olarak Ortaköy’ün üst tarafı. Geniş bir alan manzarası var, halkımız yararlanacak. Halkımız Boğaz’dan yararlanması gerekir. Doğanın yeşilliği ile denizin maviliğini turkuazlığını bizim logomuzda olan rengimizle buluşturmamız lazım. 4. proje Huzur Evi ve Çocuk Müzesi. 5. Esma Sultan Okulu. 6. Büyükşehir’le yaptığımız kavgalar neticesinde bir türlü ulaşamadığımız Ihlamur’un yayalaştırılması ve lastik tekerlekli sistem. Bunu da gerçekleştireceğiz. Hazırız yapmaya. Varız. 7.si Evlendirme Dairesi’ni kaldırarak yerin altına almak, onunla uğraşıyoruz. 5 binlik planlar çıktı, binlik planlar ile ilgili bunun çalışmasını yapıyoruz. Belediyeler farklı olunca tabi biraz zorlanıyorsunuz. Konaklar’da kat otoparkı. Sinanpaşa Cami’nin etrafını boşaltacağım. Orası çevre boşalacak. Cami onarıldı. Yapılan güzel hizmetlere saygı duymak lazım. Ortaköy’deki cami onarıldı. Onarılıyor. Saygı duymak lazım. Yıldız onarılacak, saygı duymak lazım. Ama caminin etrafındaki kirlilikleri de boşaltmamız lazım. Müftülük binasına ve camilerimize destek verdik. Onarım, yapım çoğuna destek veriyoruz. Bilmezler, Levazım’da eski cami yıkıldı, gecekondulardan arınan bölgede orada yeni bir cami yapıldı, yeri biz verdik. Biz bunları anlatmıyorsak dışarıda bunları doğru değil anlatması ama biz yaptık.
“ÇARŞI BİR MARKADIR”
Balık Pazarı’nı yeniden yapılandırdık. Bir meydan gibi açıldı. Dünya belgesel günlerini Beşiktaş’ta gerçekleştirdik. Biliyorsunuz geçen dönemlerde Balık Festivali yaptık. Barcelona’da ve Portabella’da Londra’da örneği var. Bu şekilde bir çalışmamız var. Bebek festivali yapıyoruz, biliyorsunuz. İnsanlar Cuma, Cumartesi, Pazar oraya gelıyor. Çarşı kalbimizde oldugu için sona kalan dona kalmaz sonuncusunu finalini orada daha iyi yapacağız.

Üretken insanlara saygı
‘BJK taraftarı farklıdır’

Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Radyo Beşiktaş’ta katıldığı programda tüm sorulara içtenlikle cevap verirken bir günün nasıl geçtiğini, halkla ilişkilerini ve yaptığı çalışmaların özetini şöyle anlattı:
“Yeni projelerle çıkacağız halkımızın karşısına ben şu an kültür sanat adamı noktasındayım. Bunun ötesinde çalışmamızın içerisinde çokça şey var” diyor ve sözlerine Başkan İsmail Ünal samimiyetle sürdürüyor.
HER GÜN BİRBİRİNE UYMUYOR
Çoğunlukla 5 buçuk 6’da kalktım kendimize ait şantiyelere bakarım. Ben bugün öğle mesela sokak lokantasında yemek yedim. Belediyeye her zaman gelmiyorum. Belediyeye girişlerim saat kavramı olarak sınırlı değil. Genellikle dışarıdayım, dolaşıyorum, eksikliklere bakıyorum. Şu an müze, kültür merkezi, spor merkezi inşaatına bakıyorum. Böyle 6-7 kişilik sabah kahvaltıları toplantılarım vardır. Vatandaşlar gelir bunları sıralamaya tabi tutmuşuzdur. Özel. Onlar yapıyor ama kendileri. Herşeyi konuşuyoruz. Levent’te Kamil Ağa var, çağırır berber İsmail var, bunlar bir organizasyon yaparlar hep beraber oluruz. Sanatçılar Parkı’na erkenden giderim, bir organizasyon yaparım. Bebek giderim, Bebek Kahve’de Özcan var. Orada arkadaş grupları yapıyor, geleceksin diyor. Plansızdır ertesi gün gelmek zorundayım.
Ortaköy’ün sokak poğaçacısı var el arabalarında. Dere Pastanesi vardır oraya giderim. Beşiktaş Çarşı’da hep söylüyorum Pando’nun olduğu yer var. Ergün göz ağrımız orada, incir zamanı… Elektrikçi Yılmaz’a gideriz.
Ayrıca Türkan Şoray beni ziyaret etti. Şimdi 2 kişinin heykelini yapıyoruz. Türkan Hanım’ın heykelini yapıyoruz bir de Allah rahmet eylesin büyük usta sinema ustası tiyatro ustası Tuncel Kurtiz’in heykelini yapıyoruz. Çılgın Türk’ün de (Turgut Özakman) heykelini yapıyoruz. 160 tane heykel oldu. Bunları Maya’nın arkasındaki Cumhuriyet Caddesi’ne girişte o Unutmama Müzesi’ne giderken kıyıda bunlar yerlerini alacak.
Sanatçılar Parkı’nda çalınan heykelleri yerine koyduk. Büstler çalındı onların yerine yenisini yaptırdık. Ana kısma Nazım Hikmet’i koyduk. Çalınanların hepsini düzenledik. Hayranları var büstü alıp götürüyor. El izini alıp götürüyor adam. Ama şimdi ışıklar, kamera sistemi koydum biraz zor. Güvenlik sorunu yok, hayranlık sorunu var.
“KATKI VERENLERE TEŞEKKÜR”
Sivas’ta katledilen gençlerimiz çocuklarımız aydınlarımızla ilgili bir kitap hazırladık. Unutmamak… Bu kitap için 35 tane büyük ustanın eserlerini yaktılar ve buraya verdiler. Bunlar dediğimiz gibi Beşiktaş Müzesi’nde Akatlar’da yapılan müzede altı spor merkezinde sergilenecekler. Önemli bir çalışma, açılışını da yaptık.
Öte yandan spor adamlığı ile de tanınan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal bu konuda da Beşiktaşlılar başta olmak üzere spor kamuoyu ve kentli ile düşüncelerini samimi bir biçimde dile getirdi. Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal’ın bu konuda hakkında şöyle konuştu:
“Beşiktaş yeni bir yapılanma anlayışında… Derbide ağır bir ceza gelmiştir. Ben o maçtaydım. Türkiye’nin bir futbol takımı… 80 bin kişiye oynadı. Hem taraftara haksızlık yapıldı hem de kulübe haksızlık yapıldı. Düşünebiliyor musunuz ortalama 50 binden seyirci gelse 4 maç cezalı 200 bin seyirci. Bütçesine bakıldığı zaman borclu bir kulüp Beşiktaş’ta stat yapılıyor. Yakında stat başlayacaktır inşaatı. Büyük olaydır. Yaşananlardan özet çıkartırsak Beşiktaş Kulübü zarar görmüştür diyebiliriz. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunu iyi düşünmek lazım, son kalmış 3 dakika çok iyi düşünmek lazım. Galibiyet mağlubiyet bunlar hep olur ama düşünmek lazım ilk defa Galatasaray’a yenilmiyoruz son defa da yenilmeyeceğiz. Çok kez de biz yeneceğiz. Beşiktaş Kulübü’ne haksızlık yapılmıştır. Bir gün o haksızlığı tarih ortaya çıkaracaktır. Taraftarına haksızlık yapılmıştır tarih bir gün bunları yazacaktır. Kasımpaşa maçı için de aynı şeyleri düşünebiliriz.
Her zaman farklı düşünceler olabilir. Ama BJK taraftarı çok farklı, eğitimlidir BJK taraftarı. Üretkendir.
Geçen gün bir mesajını okudum bana geldi. Bir İnönü Stadı’yla ilgili. İstanbul değil Ankara’yla ilgili… Çok ilginç tabi bunu burada okuyamam müthiş bir olay müthiş bir mesaj… Üretken insanlar. İnsanlar hep böyle beyin üretkenliği de önemlidir, tarlada tarımla Anadolu pamuğu toparlıyorsunuz fabrikada çalışan işçi bunlara saygı duyuyoruz. Onların alın terini emeğinizle tutabiliriz. Esas temel olan olay fikir üretenler var. Onlara da çok sevgiyle ve saygıyla bakmak gerekir.
Beşiktaşlı’nın bana hissettirdiği şudur, kültür ve sanat hizmetleri için “Kültür ve sanat adamı” diyorlar. Ancak spor ile de iç içe olduğumdan “spor adamı” yakıştırması da yapanlar da var. Özetle kültür sanat ve spor adamı olarak ön plana ismimi çıkardıklarına inanıyorum. Yeni dönemde bahsettiğim dev projelerle kentlinin karşısına çıkıyoruz. Tekrar edersek, halkımızın karşısına ben şu an kültür sanat adamı noktasındayım. Bunun ötesinde çalışmamızın içerisinde çokça şey var. Ben kendimi birileriyle sınıflandırmak istemem. Beşiktaşlı İsmail Ünal bu kentin yaşayanıyım uzun yıllar BJK’da uzun yıllar yöneticilik yaptım. İçimizden biri diyorlar. Eleştirseler bile bu içimizden biri diyorlar. Bize verilen bir ödül var, kültür sanat ve spor adamı ödülü var. Ödül değil bizi böyle adlandırıyorlar. Onun ötesinde sosyal odaklı projeler, yeşil alanlar diğer merkezler ama halkımzın bize yapıştırdığı kültür sanat spor adamı kavramı bizi mutlu kılıyor. Bunu çok seviyoruz. Ama sadece onunla değil çocuklar tutku benim için… Doğa, yeşillik tutku benim için. Ama bizi kültür sanat ve spor adamı olaya öyle bakıyorlar. Bir de içimizden biri. Sokağa çıktın, biz korumayla dolaşan adam değiliz ki… Yanımızda birisi yok çıktığımız zaman… İçimizden biri diyorlar.”

Mapping teknolojili oyun

Yolcu Tiyatro seyircisi ile buluştuğu ilk oyun için, tiyatro tarihinin en güçlü savaş karşıtı oyunlarından biri olan, “Kapıların Dışında” oyununu, dijital 3D mapping teknolojisini kullanarak yeni yılın ilk ayında seyircisinin karşısına çıkıyor. Animasyonlarla gerçek oyuncuların iç içe geçtiği oyunda, dijital teknoloji bir fon olarak değil, oyunun bir parçası olarak kullanılıyor. 12 Ocak’ta Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde oyun tiyatroseverleri ağırlayacak. Oyuncuların, animasyonlar ile interaktif olarak sürekli iletişim halinde oldukları oyun, seyirciler için bugüne kadar tiyatro sahnesinde yaşamadıkları farklı bir deneyim oluşturacağa benziyor. Savaşın yıkıcı etkisinin anlatıldığı “Kapıların Dışında” oyununda, ruhsal ve fiziksel yaralarla savaştan yurduna dönen bir askerin, döndüğünde hiçbir şeyi eskisi gibi bulamamasının hikayesi anlatılıyor.
Yolcu Tiyatrosu hakkında bazı detaylar şöyle sıralanabilir: “Provalarına 2012 yılının son aylarında başlayan Yolcu Tiyatro’nun sahne üstü yaratıcı kadrosu, konservatuvar ve güzel sanatlar fakültelerinden mezun olmuş olan sanatçılardan oluşmaktadır. Yolcu Tiyatro Mart ayında İstanbul’da ilk oyununun prömiyerini yaptıktan sonra oyunlarını İstanbul, Ankara ve Eskişehir’de oynadı. Yönetmenliğini Ersin Umut Güler’in üstlendiği oyunun oyuncu kadrosunda Cenk Dost Verdi, Müzeyyen Durgun, Yasemin Ertorun ve Ersin Umut Güler yer alıyor. 3D Animasyonlar, Sound Desing ve Post Production Effective Stüdyoları tarafından yapılmakta, teknik malzemeler Visio–Vox tarafından sağlanıyor.”
Kapıların Dışında adlı oyunla ilgili bazı detaylar da şöyle: “Yazan: Wolfgang Borchert. Çeviren: Behçet Necatigil. Yöneten: Ersin Umut Güler. 3D Animasyon, Sound Desing, Post Production: Effective Stüdyoları. Kostüm Tasarımı: Ekip Çalışması. Işık Tasarımı: Alev Topal. Makyaj: Alev Gündüz.”
Oyuncu kadrosu ve oyundaki karakterler ile ilgili bazı bilgiler de şöyle: “Beckmann, Öteki, Tek ayaklı Adam: Cenk Dost Verdi, Ölüm, Elbe, Binbaşının Karısı, Bayan Kramer: Müzeyyen Durgun. Tanrı, Kız, Binbaşının Kızı: Yasemin Ertorun. Binbaşı, Direktör, General: Ersin Umut Güler.”

İdeal eşi bulma uğraşları Aşk üzerine espriler

Aşk üzerine tiyatro oyunu Ortaköy’de ziyaretçilerini ağırladı. Aşka dair ayrıntılar ve komiklikler Ortaköy’de tiyatroseverleri bir araya getirdi. Aralık ayında birbirinden ilginç oyunlar Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde sanatseverleri kucakladı. Yeni ayın sezon oyunlarından biri olan “Aşka Geldik” ilginç konusuyla neşeli saatler vaad etti.
Bu Tiyatro ekibi tarafından sahneye konulan oyunla ilgili detaylar şöyle aktarılıyordu: “Eski ve yeni ilişkiler arasındaki farklar, sevilen kişiye bu sevginin anlatılma zorlukları, aldatma, kıskançlık, evlilik ile birlikte ilişkide nelerin değiştiği, ideal eşi bulma uğraşları, ayrılık acısı ve aşka dair her şey mizahi bir üslup ile sahnede…”
Oyunla ilgili diğer detaylar ise şöyle aktarılabilir: “Yazan: Barbaros Uzunöner. Yönetmen: Hamdi Alkan. Oynayanlar: Barbaros Uzunöner, Fulden Akyürek, Serkan Atar, Sevil Uyar ve sesi ile Hamdi Alkan. Oyuncular: Barbaros Uzunöner, Fulden Akyürek, Serkan Atar, Sevil Uyar ve sesi ile Hamdi Alkan.”
Anlatımlar ve skeçlerden oluşan oyunda Mehmet Coşkundeniz önce konuya bilimsel ve psikolojik yönden bakarak açıklamalar yapark seyircilere seslendi. Ardından tiyatrocular konuyu mizahi bir şekilde canlandırdılar.
Türk tiyatrosunun önemli isimlerdinden Hamdi Alkan sesi ile oyuna renk kattı. Coşkundeniz’in kısa anlatımları dört kişilik oyuncu ekibi tarafından canlandırılıyordu.

Sanatçılar buluştular

Beşiktaş’ta farklı bir sergi sanatseverleri ağırlıyor. Ortaköy Kültür Merkezi bünyesinde sanatçılar bir araya geliyor. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi, 10 Aralık 2013-10 Ocak 2014 tarihleri arasında “Buluşma” sergisine ev sahipliği yapıyor.
Görsel Sanatlar Vakfı’nın organize ettiği Buluşma Sergisi, farklı disiplinlerden 52 sanatçının eserini bir araya getiriyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin öğretim üyeleri tarafından 1990 yılında kurulan GÖRSAV ”Görsel Sanatlar Vakfı”, farklı disiplinlerden pek çok sanatçının eserini “Buluşma” adlı sergide bir araya getiriyor. Uzun bir aradan sonra Görsav’ın organize ettiği bu sergide Mustafa Aslıer, Erol Eti, Güngör Güner, Fevzi Karakoç, Ergin İnan, Mehmet Özer, Hüsamettin Koçan, Nazan Erkmen gibi eski Tatbiki Güzel Sanatlar, yeni Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu Türkiye’nin çok değerli 52 sanatçısının eserlerini görücüye çıkarıyor. Sergi 10 Aralık 2013 Salı günü 18:00’de Ortaköy Kültür Merkezi’nde açıldı. Sanatı ve sanatçıyı desteklemek, tüm Güzel Sanatlar Fakültesi mezunları ve mensupları arasında iletişimi ve dayanışmayı canlı tutmak amacıyla kurulan GÖRSAV Vakfı, diğer faaliyetlerinin yanında yurt içinde ve yurt dışında çeşitli sergiler ve organizasyonlarla sanatçıları ve onların üretimlerini birbirleriyle buluşturmayı da hedefliyor. Yirmi beşinci yılına yaklaşan mazisiyle, desteğini sanatçı ve sanatseverlerden alan GÖRSAV bu sergiye tüm sanatseverleri beklediğini duyuruyor.

Karayel ve Türkili konseri

Yeni yılın yeni konserleri sanatseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Fulya Sanat Merkezi’nde Şevki Karayel ve Erman Türkili konseri müzikseverleri ağırlayacak. 9 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşecek olan etkinlikle ilgili şu detaylar aktarılıyor: “Dünyanın önemli konser salonlarında konserler ve akademik olarak Amerika ve Avrupa’daki okullarda eğitim vermiş olan Karayel – Türkili ikilisi, 2013-2014 konser sezonunda Türkiye’de Oda müziği repertuvarlarının ve yaşayan Türk bestecilerin seçkin eserlerini ve yeni eserlerin Dünya Prömiyerlerini yapmak için bir araya gelmiştir.”
“Düşünen İnsan” yetiştirme hedefiyle İstanbul’da Piyano Akademisi’ni açarak öğrenci alımlarına başlayan, Almanya’nın Düsseldorf kentinde Robert Schumann Müzik Yüksek Akademisi’nde öğretim görevlisi olan dünyaca ünlü piyanist Şevki Karayel’in keman sanatçısı Erman Türkili ile birlikte gerçekleştireceği resitalin programı ile ilgili detaylar şöyle sıralanıyor:
“Erman Türkili – Keman. Şevki Karayel – Piyano. A. Adnan Saygun – Demet Süiti.
Prelüd – Horon – Sepetçioğlu. Rahsan İzmirli – Şah-ı meran – Dünya promiyeri. C. Debussy – Keman ve Piyano için sonat Sol minor, L 140. Allegro vivo – Intermède: Fantasque et léger – Finale: Très animé. Cesar Frank – Keman ve Piyano için sonat – La Majör. Allegretto ben moderato – Allegro – Ben moderato: Recitative-Fantasia – Allegretto poco mosso. M. Ravel – Çigan.”
Öte yandan yeni yıl öncesinde Cihat Aşkın müzikseverlerle Fulya’da buluşmuştu. Fulya’da birbirinden değişik konser programları sanatseverleri karşılamaya devam ediyor. “Aşkın Ensemble” adlı konser programı da ilgi çekici etkinlikler içindeydi. Organizasyon ile ilgili detaylar şöyle sıralanıyordu: “2007 yılında Cihat Aşkın tarafından kurulan Aşkın Ensemble 2013-2014 sezonunda İstanbul’da düzenli konserlerine başladı. Fulya Sanat’ta ilk kez İstanbul’lu müzikseverlerin karşısına çıkan topluluk Barok bestecilerin eserlerinden oluşan bir seçki sundu.”

FULYA’DA
Aşk ve Tango

Beşiktaş’ta farklı gösterimler, konserler, dinletiler sanatseverler ile buluşmaya devam ediyor. Fulya Sanat Merkezi’nde Tango üzerine hazırlanmış program ziyaretçilerini ağırladı. Program öncesinde hem müziğin hem de dansın buluştuğu programla ilgili detaylar şöyle aktarılıyordu: “Tangonun tutkulu ve kışkırtıcı yönü Didem ve Sinem Balık’ın sesiyle sihirli bir hal alıyor! Dünyada birçok konser veren Opera Twins-Didem ve Sinem Balık, tangonun yanı sıra Atatürk’ün sevdiği türküleri, müzikalleri özel repertuvarlarına kattılar. Görsel Şovlar ve danslarla sizleri baska bir diyara götürmeye hazırlanıyorlar. Arjantin Tangosu içinde hırçınlık, asilik, küstahlık ve erotizm barındırır. O, baş kaldırının müziğidir. Türk Tangosu’nun içinde barındırdığı kalp kırıklığı melankoli, sevgiliye kavuşamama hali sizi çok etkileyecek. Büyülenmeye hazır mısınız?”
Programda yer alan sanatçıların isimleri ise şöyle sıralanıyordu: “Didem ve Sinem Balık – Opera Twins. Piyano: Nurser Ugan.”
Program ile ilgili detaylar ise şöyleydi: “Fehmi Ege – Dediler Ki – Didem ve Sinem Balık. Fehmi Ege – Kirpiklerini – Didem ve Sinem Balık. Necip Celal Andel – Benim Şarkım – Didem ve Sinem Balık. Ziyaettin Sarıkartal – Sevdiğim Sendin – Sinem Balık. Kadri Cerrahoğlu – Bir Çapkına Yangınım – Didem Balık. Carlos Gardel – Addios Muchacos – Didem ve Sinem Balık. Richard Adler ve Jerry Ross – Hernando`S Hideaway – Didem ve Sinem Balık. Ángel Villaldo – Kiss Of Fire /El Choclo – Didem ve Sinem Balık. Ziyaettin Sarıkartal – Aşk Büyülü Bir Çiçektir – Sinem Balık. Necip Celal Andel – Sevdim Bir Genç Kadını – Didem Balık. Necdet Koyutürk – Papatya Gibisin – Didem ve Sinem Balık. N. Celal Andel – Mazi – Sinem Balık. Carlos Gardel – Por Una Cabeza – Didem ve Sinem Balık. Paul Ziegler – Rojo Tango – Didem ve Sinem Balık. G. Matos, Rodriguez – La Cumparsita – Didem ve Sinem Balık.”

Keman konçertosu müzikseverleri ağırladı

Konser programları Aralık ayında müzikseverleri ağırladı. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde Keman programı vardı. Pietro Mianiti ve Fedor Roudine adlı konser programını Pietro Mianiti yönetti. Mianiti şefliğindeki program şöyleydi:
“G. Rossini – La Scala Di Seta. N. Paganini-Keman Konçertosuu No:1. O. Respighi Kuşlar. O. Respighi Roma Çexmeleri.”
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın 13 ve 14 Aralık konserleri dünyaca ünlü İtalyan Şef Pietro Mianiti yönetiminde muhteşem bir müzik ziyafeti gerçekleşti. Aynı zamanda özverili bir eğitimci olan ve birçok İtalyan Akademisi’nde şeflik masterclass’ları veren Mianiti, Teatro alla Scala Akademisi’nde orkestral eğitimde Profesör ve misafir şef, Milano’da G. Verdi Konservatuarı’nda ise Viyola Profesörü olarak bilinir.
Konserde IDSO’ya 5 yaşındayken keman çalmaya başlayan, 11 yaşında Paris National de Region Konservatuarı’ndan “Premier Prix” birincilik ödülünü alarak mezun olan Fédor Roudine solist olarak eşlik etti. Konser Gioachino Rossini’nin La Scala di Seta Uvertürü ile başladı. Konser Niccolò Paganini’nin 1.Keman Konçertosu, Op. 6 ile devam etti. Bu eser bestecinin bu türdeki ilk örneklerinden olmasına rağmen, teknik ve müzikal olarak hünerlerini sergilediği seçkin yapıtlarından biri olarak biliniyor. Konser Ottorino Respighi’nin “Kuşlar ve Roma Çeşmeleri” eserleri ile final yaptı.

“Üzgünüm Leyla” merhaba diyor

Yepyeni oyunlar Beşiktaş’ta tiyatroseverleri bekliyor. Kara mizah örneklerinden çeşitli türlerde oyunların çeşnisiyle sanatseverleri ağırlayan Akatlar Kültür Merkezi’nde farklı oyunlar perde diyor. Sürpriz bir tiyatronun çatısı altında seyirciyle buluşacak olan oyunu Göksel Kortay yönetiyor. Oyun, evli bir çiftin hikâyesi üzerinden, “Aşk mı para mı?” sorusunu gündeme getiriyor. Günümüzde aşkı ağlanacak hale getirdiğimiz ortada! Tamamen ‘duygusal’ hesaplar ve oyun içinde oyunlarla dolu ‘Üzgünüm Leyla’, sezonda ağlanacak halimizle gülerek yüzleşmemizi sağlayacak bir rota olarak tanıtılıyor. Oyun ile ilgili detaylar şöyle sıralanıyor:
“1 milyon liralık bir hayat sigortası için en fazla ne yapardınız? Mesela ölmemiş kocanızı ölmüş gibi göstererek sigorta şirketini dolandırmaya kalkar mıydınız? Ve üstelik bu duruma rüşvet teklif edip aileavukatınızı da dâhil ettiğinizi düşünün, herkes kocanızı öldü zannediyor… Okadar ki kocanızın sekreteri öldüğünü zannettiği için kocanızla ilişkisiniitiraf ediyor… Ve bu oyun hepten çıkılmaz bir hal alıyor… Üzgünüm Leyla işte tam da bu nokta da başlıyor… Keyifli bir fars örneği olan bu oyuna ‘ne güldükyahu’ demek isteyen tüm seyircilerimizi bekliyoruz… Yazan: Kayra Şenocak. Yöneten: Göksel Kortay. Oyuncular: Deniz Akkaya, Murat Şenol, Başak Daşman, Murat İlgar, Mana Uygur, Nazlı Senem Ünal.”
Sanatçı Göksel Kortay ile ilgili bazı detaylar ise şöyle:
“Göksel Kortay 6 Nisan 1939’da İstanbul’da doğdu. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Fulbright bursunu kazanarak ABD’ye gitti ve eğitimine orada devam etti. Bennington College Yaz Okulunu bitirdi. Boston Üniversitesi Tiyatro ve Televizyon bölümünden aktörlük ve yönetmenlik dalında Master derecesi ile mezun oldu. Ayrıca Michigan Üniversitesi’nden İngiliz Dili ve Edebiyatı diploması aldı. New York, San Fransisko ve Massachusetts’ın Provincetown kentinde profesyonel ve yarı profesyonel birçok tiyatroda hem oyuncu hem de yönetmen olarak çalıştı. 1962 yılında İstanbul’a döndükten sonra Kenter Tiyatrosu’nda çalıştı. Burada Türk seyircisinin karşısına ilk kez Bertolt Brecht’in “Üç Kuruşluk Opera” oyununda Mrs. Peachum rolüyle çıktı. Aynı yılarda TRT İstanbul Radyosu’nda program uzmanı olarak görev aldı. Hem radyo oyunları yönetti, hem de turizm ve gençlik programları yaptı. Aralarında Dormen Tiyatrosu, Altan Erbulak-Metin Serezli Tiyatrosu, Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu, Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nun da olduğu çeşitli tiyatrolarda çalıştı. 17 yıl boyunca radyoda bir bankanın çocuk programlarını yazdı, yönetti ve seslendirdi. 1970 yılında Dormen Tiyatrosu’nun “A Tale of Istanbul” (Bir İstanbul Masalı) oyunuyla Roma’da ve Londra’da Aldwych Tiyatrosu’nda turneye çıktı. 1978 yılında “International Istanbul Players” tiyatro topluluğuyla birlikte Necati Cumalı’nın “Nalınlar” adlı eserini Londra’da Old Vic tiyatrosunda İngilizce oynadılar. Dünyada bir ilki gerçekleştirmişlerdi, 20’nin üzerinde Türk filminde ve birçok TV dizisinde rol alan Kortay, 150 kadar tiyatro oyununda oynamıştır. 12 yıl boyunca Tiyatro Oyuncuları Derneği’nin başkanlığını yapmış, beş yıl Afife Jale Tiyatro Ödülleri jürisine başkanlık etmişti.”

Acıklı güldürüde eksen çatışması

Günümüz ailesindeki kuşak çatışmalarını ele alan tiyatro oyunu Akatlar’da tiyatroseverleri ağırladı. Yeni yılın ilk aylarında farklı konusuyla ve uslübüyle, tiyatroseverlerin yeniden karşısına çıkacağı düşünülen müzikli oyunlardan biri olan “Terzinin Türküsü” ile ilgili bazı detaylar şöyleydi:
“Günümüz ailesindeki kuşak çatışmalarını, uyum problemlerini, bazen komik, bazen ironik, bazen hüzünlü bir şekilde ele alan Terzinin Türküsü, tiyatroseverlerle buluşuyor. Terzinin Türküsü oyunu, bir terzinin zamana uyum sağlayamaması sonucu, ailesi ve kendi içindeki huzursuzluklarını anlatan, içinde 8 tane türkünün canlı orkestra ile söyleneceği, acıklı güldürü türünde bir oyundur. Terzi şirin, mesleğine sadık, tersine ailesi de bu durumdan şikayetcidir. Bu aile içinde mutsuzluklara yol açar, oğlunu terzi yapmak ister ama, oğlu popçu olmak istemektedir. Terzi şirinin türküleri ile, oğlunun müzik anlayışı, karısı ve baldızının giyim kuşam anlayışları ve yaşam biçimlerinin farklılığı oyunun ana eksen çatışmasıdır.”
Tiyatro 3023’ün sahnelediği “Terzinin Türküsü” adlı oyun, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi melih cevdet anday sahnesinde seyircilerine konuk oldu. Sevilen tiyatrocu Veysel Diker’in yazıp yönettiği oyunun başrollerinde Veysel Diker, Hülya Şen, Arzu Yanardağ ve Ferdi Kurtuldu yer alıyor.
Akatlar’da oynanan acıklı güldürüde, bir terzinin zamana uyum sağlayamaması sonucu, ailesi ve kendi içindeki huzursuzlukları anlatılıyor.

Bir Delinin Hatıra Defteri

Gerçeklerle baş edemeyen bir adamın hikayesi tiyatro sahnesinde seyircisiyle buluştu. Atölye Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Bir Delinin Hatıra Defteri” tiyatroseverleri ağırladı. Oyunla ilgili diğer bazı detaylar şöyle sıralanıyordu: “Soyluların dünyasında kendine yer açmaya çalışan minnacık bir memur, sınıflara bölünmüş bir ülkenin çocuğu Poprişçin. Üstlerine gereken saygıyı göstermesine rağmen kendi alt sınıfından “hak ettiği saygıyı” göremez bir türlü. Bu yüzden durmadan bulunduğu konuma lanet eder, herkes gibi o da kısa yoldan bir üst sınıfa geçmenin hesapları peşindedir hep…”
Oyunla ilgili diğer detaylar şöyleydi: “Yazan: N. Gogol. Yöneten: Savaş Mutlu. Oynayan: Erdem Topuz.”
Bir Delinin Hatıra Defteri adlı oyunu sahneleyen Atölye Tiyatrosu ile ilgili bazı detaylar da şöyle sıralanabilir: “Atölye, 2001 yılının Haziran ayında kurulmuş bir tiyatro topluluğudur. Atölye üyeleri, tiyatro çalışmalarına 90’lı yılların başında İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu bünyesinde başlamış ve 2001 yılı ortasına kadar bu topluluk bünyesinde etkinliklerini sürdürmüşlerdir. Grup üyeleri geçmiş senelerde İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu çatısı altında birçok farklı yapımda oyunculuktan yönetmenliğe, dramaturji çalışmalarından kostüm-sahne tasarımına uzanan dallarda sorumluluk üstlenmiş, grup içi teorik eğitim çalışmalarında görev almış, uyarlama, oyun çevirisi ve özgün metin yazımı gibi başlıklarda deneyim kazanmıştır. Disiplinli ve kolektif bir teatral çalışma yaklaşımıyla şekillenen kumpanya anlayışına, teorik çalışmalara, eleştirel, ilerlemeci ve özgün bir tiyatro diline yönelik ortak ilgilerini geçmiş uygulama deneyimleriyle de sınayan topluluk üyeleri, Atölye fikri çevresinde toplandı. Atölye Tiyatro Topluluğu, kolektif bir çalışmanın ürünü olan “Artık…” adlı oyununu seyirciyle buluşturmaktadır. Prodüksiyon sürecine paralel olarak çalışan tiyatrosunun gerekliliklerine uygun ve alternatif okullaşma pratiklerine önem veren yeni bir model arayışı da sürdürülüyor.”

Çerkez itirazı: No Sochi

Film gösterimleri Levent’te sinemaseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde Didem Şahin’in yönetmenliğini yaptığı, Çerkesler’in olimpiyat, soykırım ve Soçi üstüne duygu ve düşünceleriyle, aktivistlerin mücadelelerini aktardığı “No Sochi” belgeseli perde dedi. Levent Kültür Merkezinde yapılan özel gösterimde yoğun katılım sebebiyle belgesel iki seans halinde izleyiciler ile buluştu. Her seansın ardından gerçekleştirilen söyleşiler esnasında izleyiciler, Yönetmen Didem Şahin ve belgeselin ana karakteri Aydan Çelik’e sorularını sorma imkanı buldu.“Beyrut’a gittigimi anneme soylemeyin” belgeselinin yönetmeni Didem Şahin’in yeni filmi “No Sochi” olarak sinemaseverlerin karşısına çıktı. 9. El Cezire Film Festivali’nde yarışan film, Levent Kültür Merkezi’ndeydi. 18-21 Nisan 2013 tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’da yapılan 9.Uluslararası El Cezire Belgesel Film Festivali’nde yarışan No Sochi Belgeseli Al Jazeera Turk için çekilmişti. Soçi 2014 Kış Olimpiyatları’na Çerkeslerin ve Çevre örgütlerinin muhalefetini anlatıyor. Soçi Olimpiyatları’na yönelik Avrupa Birliği’nden boykot haberleri gelirken Çerkezler, altı yıldır sürdürdükleri olimpiyat muhalefetini anlatan “No Sochi” Belgesel’ini Türkiye’de farklı şehirlerde gösterme hazırlığı içindeydi. 2013 yılının son günlerinde sinemaseverler ile Beşiktaş’ta buluştu.
Belgesel, aynı zamanda Çerkez olan yazar ve çizer Aydan Çelik’in gözünden Çerkezlerin Soçi Olimpiyatları’ndan nasıl etkilendiğini anlatmaya çalışıyor. Çerkez diasporasının Rus Olimpiyat Komitesi’nin düzenlediği maskot yarışmasına cevaben gerçekleştirdiği Anti-Maskot yarışmasına katılan Çelik’in köklerini aradığı Soçi seyahatini konu alan belgesel, olimpiyat inşaatının sebep olduğu çevre tahribatını da gözler önüne seriyor.

Cinsel kimlik sorunu üzerine

Beşiktaş Belediyesi ve Yeni Sinema Hareketi işbirliğiyle gerçekleştirilecek etkinlik tüm hızıyla sinemaseverleri kucaklamaya devam ediyor. Etkinlikler, Haziran 2014 tarihine kadar her Cuma sürecek.
Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda “Her Cuma Yeni Sinema” etkinliğinin yeni sezonu 25 Ekim 2013 Cuma günü yapılacak ilk film gösterimiyle birlikte Levent Kültür Merkezi’nde her cuma 19.00’da bir Türk filmi izleyicilerle buluşmaya devam ediyor. Film gösteriminin ardından yönetmen ve film ekibinin katılacağı söyleşiler gerçekleştiriliyor. Aynı film, takip eden haftanın Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde 14.00 ve 16.30 seanslarında da gösterilecek.
“Her Cuma Yeni Sinema” etkinliği kapsamında Haziran 2014 tarihine kadar 30’u aşkın sinema filmi Levent Kültür Merkezi’nde izlenebiliyor.
Gösterimi yapılan filmlerden bir tanesi de, Zenne’ydi. Aralık ayının son günlerinde sinemaseverlerin karşısına çıkan film ile ilgili detaylar şöyleydi: “Doğulu muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan Ahmet, cinsel kimliğini saklamadan zennelik yapan Can ve Alman fotoğrafçı Daniel’in İstanbul’da kesişen dostluk hikayesini konu alan film, birbirinden çok farklı olmalarına rağmen hayatları kesişen 3 kişinin dramasını beyazperdeye taşıyor. Ülkemizin halen kanayan yaralarından biri olan cinsel kimliğini açıklama, özgürce yaşama ve yaşayamama temalarına odaklanan film, ‘erkek olmak’ ile bir tutulan askerlik tabusuna parmak basıyor.
3 sene önce bir cinayete kurban giden Ahmet Yıldız’ın yakın arkadaşları olan M. Caner Alper ve Mehmet Binay tarafından Yıldız’ın gerçek hayat hikâyesinden uyarlanan yapımın başrollerini Kerem Can (Can), Erkan Avcı (Ahmet) ve Giovanni Arvaneh’nin (Daniel) paylaşıyor.”
Zenne adlı film ile ilgili diğer detaylar ise şöyle sıralanıyor: “1 saat 41 dakika süren filmin yönetmenliğini, M. Caner Alper ve Mehmet Binay paylaşıyorlar. Dram türündeki film, renkli olarak çekimi yapılmış, Türkçe dilinde ve 2012 yılı yapımı bir film olarak sinema tutkunlarının karşısına çıkıyor.”

İki kadın ve dram: KUMA

Levent’te sinema gösterimleri içinde Kuma isimli film dikkatleri üstüne topladı. Sinema tutkunları Beşiktaş Belediyesi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda gerçekleşitirilen gösterimleri yakından takip ediyor. Umut Dağ’ın Kuma adlı filmi seyircisiyle buluştu. Kuma adlı film ile ilgili bazı detaylar şöyleydi: “1 aile, 2 kadın ve pek çok sır. Yıllardır değişmeden gelen, yıkılamayan geleneklerin, törelerin arasına sıkışan bir ailenin dramatik öyküsünü anlatan Kuma’da, ciddi bir hastalıkla mücadele eden bir kadın, kocasına ve ailesine kendi eliyle seçtiği genç bir kadını ‘mecburen’ kuma olarak getirir, kadının ölümle pençeleşirken kendi iç dünyasında ve ailede yaşananlar sade bir dille beyazperdeye aktarılıyor. Filmin yönetmenliğini genç sinemacı Umut Dağ üstlenirken, kuma rolünde Begüm Akkaya yer alıyor, ölüme doğru yaklaşan hasta eşi ise Nihal Koldaş canlandırıyor. Senaryoda ise Umut Dağ ile Petra Ladinigg’in imzası var.”
Avusturya’da yaşayan genç yönetmen Umut Dağ’ın ‘Kuma’ adlı filmi 62. Berlin Film Festivali’nin (Berlinale) Panorama bölümünde açılış filmi olarak gösterilmişti. Bununla birlikte Umut Dağ filmi 7 haftada çektiklerini söylemişti ve film ile ilgili verdiği bir röportajda da şu sözleri aktarmıştı: “Avrupa’ya gelen ve göç eden insanların hangi geleneklerle bu ülkelere geldikleri ve bir problem çıktığında geleneklerini sürdürebilirler mi diye bir soru ile oluştu başlangıç hikayem.”
Kuma, Avusturya doğumlu 29 yaşındaki Umut Dağ’ın ilk sinema filmi olarak karşımıza çıkıyor. 30 yıl önce göç eden işçi ailesinin oğlu olan Dağ, gelenekler içinde sıkışan kadınların dramı anlatılıyor.

Bir bellek merkezi MKM’de

Beşiktaş Belediyesi’nin Sivas Katliamı’nda hayatını kaybeden 35 aydın için düzenlediği sergi 19 Kasım’da Beşiktaş Çağdaş’ta açılışını yaptı. 20 yıl önce gerçekleşen katliamda kaldıkları otelde yanarak ve dumandan zehirlenerek can veren 35 aydınımız anısına açılan sergi için Türkiye’nin önde gelen 35 sanatçısı kendi elleriyle yaptıkları eserleri kendi elleriyle yaktı. “Unutmamak” sergisinin açılışı, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal tarafından gerçekleştirildi. 19 Ocak 2014’e kadar Beşiktaş Çağdaş’ta ziyaret edilebilecek sergi daha sonra yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli şehirlerde sanatseverlerle buluşacak. Beşiktaş Belediyesi tarafından inşaatı devam eden ve adı da “Unutmamak Müzesi” olacak mekân ise serginin son durağı ve kalıcı yuvası olacak. Açılışın sunumunu belgesel yönetmeni Hasan Özgen yaptı. Eserleriyle serginin oluşmasına emek veren sanatçıların yanı sıra katliamda kaybettiklerimizin yakınları da gecede yerini aldı. Sık sık duygusal anların yaşandığı gece; en çok, katledilen 35 aydının ismi okunduğunda sessizleşti. 35 modern sanatçıya, sergiye bulundukları katkıdan dolayı Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal tarafından, geceye özel şükran hatırası verildi. Gecede konuşma yapan İsmail Ünal “Faili meçhullerin hesabını sormak hepimizin görevidir” dedi.
“BİR BELLEK MERKEZİ”
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal “Unutmamak” sergisiyle ilgili düşüncelerini şöyle anlattı: “Unutmamak Sergisi, bir bellek merkezidir. Başka hiçbir ayrıntıya takılmadan Madımak Katliamı’nda yakılan aydınlarımızı, anılarını ve ödedikleri bedeli yaşatma sergisidir. Bu nedenle, 35 ayrı sanatçımız özel olarak hazırladıkları resim ve heykellerini içimizdeki yangının simgesi olarak birer ucundan yakarak- bu sergiye bağışladılar. İnsanlığın ve sanatın yenilmezliğini gösteren bir dayanışma sergisi oluşturdular. Madımak’ta acımasızca yakılan canlar için tarihte örneği olmayan bir sergiyi açıyoruz. Bu sergiyi Anadolu’nun çeşitli kentlerine de götürme arzusundayız.”
Sergiye katılan sanatçılar yaş sıralamasına göre şöyle: Adnan Çoker, Ara Güler, Devrim Erbil, Mehmet Güleryüz, Tomur Atagök, Süleyman Saim Tekcan, İpek Düben, Komet, Seyhun Topuz, Utku Varlık, Meriç Hızal, Ferit Özşen, Halil Akdeniz, Adem Genç, Koray Ariş, Mustafa Ata, Zahit Büyükişleyen, Mustafa Altıntaş, Balkan Naci İslimyeli, Hanefi Yeter, Tülin Onat, Osman Dinç, Şenol Yorozlu, Yusuf Taktak, Bünyamin Özgültekin, Nedret Sekban, Aydın Ayam, Mehmet Günyeli, Bubi, Ahmet Oran, Mithat Şen, Bedri Baykam, İrfan Okan, Mustafa Karyağdı, Seçkin Pirim.

“Unutmamak Müzesi” geliyor

Akatlar’da “Unutmamak Müzesi” hayata geçiriliyor. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, “Sivas katliamında kaybettiğimiz aydınların anısına Unutmamak Müzesi kuruyoruz” diyerek duyuruyu yaptı. Müzede 35 sanatçının kendi elleriyle yaktığı eserler ayrıca sergilenecek. Ünal, Akatlar’da açılması düşünülen “Unutmamak Müzesi”yle ilgili düşüncelerini şöyle anlattı: “Unutmamak Müzesi, bir bellek merkezidir. Madımak’ta acımasızca yakılan canlar için tarihte örneği olmayan bir müzeyi açacağız” diye konuştu.
İnsanlık tarihinin hep iyilikle kötülüğün, aydınlıkla karanlığın, ilerleme ile gericiliğin mücadelesinden oluştuğunu vurgulayan Başkan İsmail Ünal, şöyle konuştu: “Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanan Madımak Oteli trajedisini ve bunun siyasal ve idari sorumlularını unutmak mümkün değil. Özgür düşünce ve aydınlık bir Türkiye için yola çıkan 35 seçkin insanımızı da unutmak mümkün değil. Müzemizde eserleri sergilenecek sanatçılarımız insanlığın ve sanatın yenilmezliğini gösteren bir dayanışma sergisi oluşturdular. Bu anlamda ‘Unutmamak Sergisi’ örneği olmayan bir sergi. Müze, zamana utanç ekenleri mahkum eden, kendilerini feda ederek dünyamızı aydınlatanları yaşatan bir müze olacak.”
Ünal, sözlerine şöyle devam etti: “Bize ‘uygarlık’ olarak sunulan değerler toplamı, bir bakıma kendini feda eden, bedel ödeyen hainliklere cesaretle direnen soylu insanların bize ortak armağanıdır. Bu insanların çoğunun adını bile bilmeyiz; bildiklerimizi de sistemin egemenleri zaman içinde unutturmaya çalışır, bu öncülerin izlerini yok eder. Aydın olmak, sanatçı olmak her şeyden önce insanlık adına, zamana ve mekana sahip çıkmaktır. Tarih denilen mücadele sürecini, haklılardan ve doğrulardan yana okumak, özlü insanlık birikimlerini korumaktır. Zamanın boynuna geçirilmiş yalan ilmiğini çözmek, sadece meta olarak algılanan mekanı özgürleştirmektir. Ve daha önemlisi sanat, toplumlar için bellek yaratmaktır.”
Beşiktaş’ın 200 bine yakın nüfusuyla, semt kültürünün halen canlılığını koruduğu nadir yerlerden biri olduğunu vurgulayan Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal, “Beşiktaş, yeni bir spor ve kültür merkezine kavuşuyor” dedi. Ünal, merkezde spora dönük yapılan çalışmaları şöyle aktardı: “Akatlar Mahallesi’nde inşa edilen ve farklı mimari yapısıyla dikkat çeken spor ve kültür merkezi, içinde yer alan sergi alanı ve müze ile birlikte 3 bin 190 metrekare kullanım alanına sahip. 10 Nisan 2013’te ihale edilen spor ve kültür merkezinin zemin katında fuaye, kafe ve havuza bakan bir teras ile ofis alanları bulunuyor.”