SAYI 233

Dikkat!.. Çalışma var!..
İSTANBUL’UN bir türlü bitmek bilmeyen trafik işkencesinden Beşiktaş’ta nasibini alıyor. Özellikle gökdelenlerin ve yoğun yerleşim alanlarının olduğu bölgede trafik her geçen gün kilitleniyor ve içinden çıkılmaz bir hal alıyor. İşte bunlardan biri de Levazım Mahallesi’nin içinde kalan alan… Zorlu Holding tarafından kurulan bu yeni yerleşim ve iş alanları trafiği iyiden iyiye kilitleyecek gibi gözüküyor. Bu nedenle yetkililer şimdiden önlem almaya başladı. Yapılan açıklamaya ve edinilen bilgiye göre bu yoğun alana baştan sona yeniden bir trafik düzenlemesi getirilecek ve yeni yerler ve yollar açılacak.
Levazım Kavşağı düzenleniyor. Zorlu Holding tarafından Zincirlikuyu’daki eski Karayolları arazisi üzerinde inşa edilen Zorlu Center projesi tüm hızıyla devam ediyor. Proje kapsamında Levazım Kavşağı tüm bağlantı yolları ve yaya geçitleri de yeniden düzenlenecek. Zorlu Holding’in üstlendiği kavşak yenileme çalışmalarının kurban bayramından sonra başlatılması planlanıyor.
Projeye göre mevcut yollar korunacak bjlge trafiğinin rahatlaması için bir altgeçit yapılacak. Büyükşehir Belediyesi bu çalışmalar kapsamında yolun bir süre trafiğe kapanmasını kabul etmediği için altgeçit projesi kısım kısım bitirilecek. Çalışmalar sırasında trafik akışı devam edecek, alt geçit projesi en az altı ay sürecek.
Balık Pazarı’ndan seslendiler
GREENPEACE Akdeniz çevre örgütü, Türkiye’de yavru balık avı ve satışının durdurulması için hem tüketicilere hem de balıkçılara çağrıda bulundu. Greenpeace, denizlerimizdeki balık stoklarının hızla eridiğini vurguladı. Greenpeace Akdeniz gönüllülerinin geçtiğimiz haftalarda Beşiktaş Balık Pazarı’nda balıkçılara ve tüketicilere dağıttığı “balık boyu cetvelleri” oldukça dikkat çekti. Beşiktaş’ta gerçekleştirilen çağrıda, “Seninki kaç santim” sloganı kullanıldı. Bu slagon altında yeni bir kampanya başladı. Konuyla ilgili olarak www.kacsantim.org’tan detaylar öğrenilebilir. Greenpeace, denizlerde balık stokları hızla tükenirken, yavru balıkların avlanması ve satılmasının acilen durdurulmasını istedi. Greenpeace, daha önce de 2007’de hazırladığı balık boyları cetveli ile tüketiciyi yasal boylar konusunda uyarmış avlanırken bunlara uyulmadığını anlatmıştı.
ANIT AĞAÇLAR BAKIMA ALINDI
DOLMABAHÇE’DEKİ anıt ağaçlara bakım yapıldı. Asırlık ağaçların köklerinin çürümesi üzerine diplerinin oyulduğu farkedildi. Devasa ağaçların her an yola doğru devrilebilme ihtimali de düşünülerek ağaçların bakımı durumun farkedilmesiyle kısa sürede yapıldı. Bu arada yola devrilmek üzere olan ve tehlike saçan dallar da budandı. Ancak edinilen bilgiye göre ağaçların yıllar boyunca çok zarar gördüğü ve bazılarının kuruma bazılarının ise devrilme tehlikesi yarattığı öğrenildi. Bakımı yapılan ağaçların ise uzun süreli olamayacağı belirtiliyor.
Beşiktaş Belediyesi Ulu Önder Atatürk’ün muhteşem heykelini ilçeye kazandırdı. Küçük Bebek’te yenilenen Atatürk Heykeli’nin açılışı geçtiğimiz hafta içinde kentliyle birlikte gerçekleştirildi. Beşiktaş Koleji Bandosu’nun da yer aldığı etkinlikte heykel açılışı görkemli oldu. Kalabalık bir halk topluluğunun yanı sıra Bebekliler Derneği’nin de yer aldığı açılışta konuşan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, okuduğu bir şiirle herkesi duygulandırdı. Başkan Ünal tarafından ‘Atatürk´ün bir sözü vardı Yediveren gül gibi açardı/ Atatürk´ün bir atı vardı/ Etilerden beri yaşardı/Atatürk´ün bir resmi vardı/ Buğday tarlası gibi ağardı/ Atatürk´ün bir saati vardı/ Durmadı’ şiirinin okunmasının ardından, açılışa katılım sağlayanlar da ‘Biz de durmuyoruz’ diyerek Atatürk’e bağlılığını bir kere daha haykırdılar.
Beşiktaş Gönüllüleri
görev başında!..
Yaşadığınız semtte neler görmek istiyorsunuz? Kapınızın önü, sokağınızın başı, meydanlar için yapılmasını istediğiniz bir çok fikriniz mi var? Öyleyse, gönülden harekete geçin. Beşiktaş’ın kentsel yaşamında yeni bir unsuru Beşiktaş Gönüllüleri artık kapı kapı dolaşıyor ve projeleri hayata geçirmek için çalışıyor. Sosyal sorumluluk projeleriyle kent yaşamına kararlılıkları, heyecanları ve iddialarıyla damgalarını vuran Beşiktaş Gönüllüleri, Beşiktaş Kent konseyi ile dirsek teması halinde çalışmalarını yürütüyor. Kent Konseyi projelendirme aşamasında mihenk taşı olurken, gönüllülerde rehber oluyor, halkın nabzını tutuyor, istekleri, önerileri ve gerçekleşmesi mümkün olabilecek projeler için temel hazırlıyorlar… Yetkililer Beşiktaş Gönüllüleri’nin çalışmalarını yakından takip ediyor ve Beşiktaş Belediyesi Beşiktaş Kentlisi’nin ilçesiyle ilgili gerek sosyal bazda gerekse yapısal alanda istek ve beklentilerinin çoğuna da ulaşmış oluyor. Yetkililerin bu konuda açıklamaları aynen şöyle:
“Çağdaş toplumların tanımlı örgütlenmeleri; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşlarının dışında, bireysel duyarlılıklarıyla bir araya gelen Gönüllüler… Yaşadıkları sokakta, sitede, mahallede hak ettiklerine inandıkları yaşam koşullarını yaratmaya kararlı Gönüllüler… Her toplumsal düzenin sürekliliğinin garantisi görev yetki ve sorumlulukların paylaşımının sonucunda yaşanan iki temel olgu var; tanımlanabilen beklentilerin karşılanmasına yönelik iş bölümü ve hizmet sunumunun yeterliliği ve kalitesi sorunsalı. Her iki konuda da (iş bölümü ve hizmet sunumunda yeterlilik ve kalite) mükemmelliğe ulaşmanın, toplumsal ilerlemenin sonuna gelindiği anlamını taşıyacağı açık. Genelde kabul gören bir anlayış, görüş olmasına karşın bunun doğru olmadığını biliyoruz. Kamu kesimi toplumsal beklentileri karşılamak konusunda her zaman yetersiz ve tepki göstermek konusunda geç kalmakta. Her ne kadar son yıllarda sosyal sorumluluk projelerine kaynak aktarıyor olsalar da, Özel kesimin temelinde “kar maksimizasyonu” olan amaç ve beklentisiyle, toplumsal beklentilerin karşılanmasında sorumluluk almasını beklemek doğru olamaz. Sivil toplum örgütlenmeleri bir çok farklı biçimlerde ortaya çıkıyor. Meslek odaları gibi yasalarla kurulanlar, siyasi düşüncelerini dünya çapında yaymak ya da ürettikleri atıkları geri alma zorunlulukları nedeniyle özel kesim tarafından kurulan vakıflar, sosyal statü göstergesi, sınıfsal çıkar amaçlı dernekler, çevre duyarlılıkları, ekonomik sömürüye karşı başkaldırılarıyla dünya çapında örgütlenen topluluklar var…
Amaç, kapsam, biçim gibi birçok farklılıklar gösteren sivil toplum kuruluşlarına ortak bir kuramsal çerçeve geliştirmenin zorluğu açık. Şimdi Beşiktaş Gönüllüleri sivil örgütlenme için yeni bir önermeyle geliyorlar: “21. yüzyılda yaşamının yoğunlaştığı kentlerde, insan için, insanca bir çözüm ancak insan odaklı olabilir” Nasıl ve nereden başladıkları, hangi amaçla yola çıktıkları bir tarafa geldikleri noktada insan için, insanca bir çözüm için yeterlilikleri tartışmalı kamu ve özel kesim örgütlenmelerine karşı, çağdaş insanın çözümü kendi odaklı olmalı… Önermenin açılımı basit ama etkili, hareket noktası yaşam çevremizden başlamalı; sokağımızdan, sitemizden, mahallemizden… Başlama noktası; temel sorunlarımız, beklentilerimiz olmalı, “paylaşılan”, “ortak” sorunlarımız, beklentilerimiz… Bu aşamada önemli bir ayrıntı var. Ortak sorun konusunda çözüm için bir araya gelindiğinde her zaman aynı düşüncelerle bir araya gelinmesi söz konusu değildir. Örneğin sokak hayvanlarının yarattığı sorunlar konusunda çözüm arayan gönüllüler, konuya tam anlamıyla zıt noktalardan yaklaşan iki görüşü de dikkate almak zorundalar; hayvanseverler ve sokak hayvanlarının yarattığı güvenlik ve kirlilik sorunlarından rahatsız olanların görüş ve istekleri. Karşıt görüş ve isteklerin olduğu durumlarda ortak bir çözüm için iki nokta önem kazanıyor; uzman görüşünün alınması ve ortak çözüm için tarafların özveride bulunması. Beşiktaş Gönüllüleri’nin kısa süreli deneyimleri bu konuda başarılı örnekler taşıyor. Kentlilik bilinci ve duyarlılığıyla harekete geçen çağdaş insanlar yaşam kalitelerini artıracak çözümler üretiyorlar. Bundan sonraki aşama, özellikle yerel yönetimlerden başlayarak kamu ve özel kesimin bu insan odaklı yerel çözüm üretim sürecine uyum göstermeleri.”
Ustalara Saygı Gecesi’nin konuğu
unutulmaz sanatçı Ersan Erdura oldu
Popüler müziğimizin en önemli solistlerinden biri olan Ersan Erdura, Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantılarının konuğuydu. Altıncı sezonuna Turhan Selçuk gecesi ile başlayan “Ustalara Saygı” etkinliği bu kez popüler müziğimizin usta solistlerinden Ersan Erdura için gerçekleştirildi. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan gece Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde takip edildi.
1961’de, henüz 12 yaşındayken Boğaziçi Orkestrası’nı kuran ve girdiği yarışmada “En İyi Amatör Orkestra” ödülünü kazanan Ersan Erdura, elli yıla yaklaşan müzik serüvenini, bizzat sahnede kalarak şarkılarıyla sanatseverlere özetlemiş oldu. Erdura gecede “Çocuk Gözler”, “Acılar Sürekli Olamaz”, “Hayalin Gitmez”, “Aşktan da Öte” gibi klasikleşmiş şarkılarını bir kez daha yorumladı.
Ersan Erdura’yı bu özel gecesinde dönem dönem birlikte çalışmalar yaptığı, aynı sahneleri paylaştığı aralarında Ayşe Mine, Coşkun Demir, Gökselin İleri, Gülen Andak, Hakan Eren, Hakan Tok, Hakkı Yalçın, Nükhet Duru, Zafer Dilek’in de bulunduğu popüler müziğimizin pek çok önemli ismi yalnız bırakmadı.
Gecede bir ilk de paylaşıldı… Etkinlikte, Ersan Erdura’nın Ossi Müzik tarafından hazırlanan iki CD’lik “En İyileriyle Ersan Erdura” albümünün sanatseverlere ilk sunumu da gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Hakan Eren’in üstlendiği gecede bu sürpriz isimler de sahneye çıkıp sevilen şarkılarını dinleyiciler için yorumladı.
“Ustalara Saygı” toplantısında; Ersan Erdura’nın yarım asırlık müzik geçmişinden fotoğraf kareleri de seyircilere sunuldu.
TÜRKALİ MUHTARI
“Yaşlılar
için yaşlı evi istiyoruz”
Beşiktaş Buluşmaları tüm hızıyla devam ediyor. Her hafta yapılan mahalle toplantıları ve kentlinin görüş ve düşünceler, sorunlarından oluşan gezilerimiz devam ediyor. Bu sayımızda Türkali Mahallesi sakinleri ve Türkali Mahallesi Muhtarı Ahmet Bayraktar ile bir araya gelindi.
Önce Türkali Mahallesi Muhtarı Ahmet Bayraktar görüşlerini, yaşantısını yaşadığı semtin Beşiktaş’ın önemini şöyle aktarıyor: “1953 Urfa Bilecik doğumluğum. On yedi yaşımda geldim buraya… Geldikten sonra balıkçılık yaptım, 1994’e kadar da Ihlamurdere Caddesi’nde yumurtacılık yaptım. O yıldan sonrada Türkali Mahalle Muhtarı oldum. Yumurtacılık yaptığım yıllarda da Beşiktaş’ın deplasman maçlarına otobüs kaldırırdık. Maçtan önce hangi ile gideceksek İnönü Stadı’nın duvarına yazardım, şu gün şu ile gideceğiz diye… Trabzon, Bursa, İzmir bütün illere maça giderdik ve sağ salim geri dönerdik. Ama iki tane il var ki onlar insanlara insan gibi davranmalılar. Birincisi Kocaeli, ikincisi Bursa. Biz buralara gidiyoruz. Çarşısında yemek yiyip para bırakıyoruz ama onlar bizi otobüsümüzün camlarının kırmaya çalışıyorlar. Bu söylediklerim tüm Bursa ve Kocaeli ahalisi için değil sadece taraftar grupları için geçerli. Biz onlara karşı hep saygılı davrandık ama onlardan aynı saygıyı göremedik. Bunlar benim sitemimdir o camialara. Doksan yılında ilk kez seçimlere girdim. Kaybettim, sonraki dönemde 94’te ise muhtar seçildim. Muhtar olduktan sonra ilk işim, Ihlamurdere Caddesi’ndeki sokakları devamlı su basıyordu, o zaman ki başkan yardımcısı Namık Bey’le beraber İSKİ’nin genel müdürlüğüne gittik ama bir sonuç alamadık. Ama tekrar başvurduk ve 2002 yılında Ihlamurdere Caddesi’ni yaptılar. Artık ne kadar yağmur yağarsa yağsın hiç bir evi su basmıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da sağolsun ara sokaklarımdaki bütün lambaları yeniledi.
“IHLAMURDERE CADDESİ DAHA DA GÜZELLEŞSİN”
Sayın Başkanımdan bir isteğim daha var Ihlamurdere Caddesi’nin Nişantaşı’ndaki caddeler gibi olmasını istiyorum. Mahalleyle ilgili herhangi bir sorunum olmamıştır, her sıkıntıyı bana bildirirler ve ben de yardımcı olurum. Benim imkanlarım eksik olsa bile hiç bir zaman İsmail Ünal’ın yanına çıkmam. Çıkmamamın nedeni bütün alt birimler zaten bir sözümü iki etmezler. Tüm birimler uyumlu çalışıyorlar. Muhtarlığımızın yanında tarihi bir Ihlamur Kasrı vardır. O da mahallemize bağlıdır sağ tarafımızda ise Tuz Baba Hazretlerinin türbesi vardır. Fatih Sultan Mehmet’in tuzcu başıdır kendisi. Tuz Baba Camisi de mahallemdedir, orayı yeniledik. Türkali Mahallesi’nin nüfusu 12 bin kişidir ve bunlardan 9 bini de seçmendir ama nüfusumuz resmi rakamdan daha fazladır çünkü bazı insanlar kendilerini yazdırmıyorlar. Biz istiyoruz ki insanlar kendilerini yazdırsınlar gelsinler biz onları kaydederiz. İnsanlar borcu olduğu için kendilerini yazdırmaktan çekiniyorlar.
“İTALYAN İŞİ TAŞLAR İSTİYORUZ”
En son Selaltı Sokağı yaptık, kaldırımlarını yaptık, asfaltı da kaldırıp yolları taşla yaptık. Burada asfalt kalmadı her yeri taşla kapladık. Bu da mahallemize bir güzellik kattı. Bir tek Balık Pazarı’nın taşları olmadı insanlardan da bize bu konuda çok şikayet geliyor. İtalya gezi yapmıştık sayın Başkan’la ben de o sırada Siena Sokaklarındaki taşları Başkana göstererek, bizde bunlardan yapmalıyız, dedim. Bu isteğim henüz gerçekleşmedi. Bizdeki taşlar bu kadar kaliteli değil. Taşlarda bazı bozulmalar olabiliyor biz de onarımını aksatmadan yapıyoruz. Başkandan da Ihlamur Caddesi ile ilgili beklentilerimiz var; özellikle ışıklandırma ile ilgili. Ara sokaklarımız Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlemesiyle çok hoş oldu. Karşılıklı olarak her sokağa lambalar kondu.
“BELEDİYE DOKTORUMUZ GİTMESİN SAĞLIK MERKEZİMİZ KAPANMASIN”
Muradiye’den, Abbasağa’dan, Teşvikiye’den insanlar belediyemizin doktoruna reçete yazdırmaya geliyorlar. Aile Hekimliği sistemi gelince belediyedeki doktor olmayacak, bizim isteğimiz Başkanımızdan İl Sağlık Müdürlüğü ile buraya bir Aile Hekimliği sistemi koydurtmasıdır. Bu yapıldığı takdirde Başkanımızın da katılımıyla bütün mahallelinin de katılımıyla güzel bir açılış yaparız.
“YAŞLI EVİ YAPILMASINI ARZULUYORUZ”
Başkanımızın bana sözü vardı buraya yaşlılar evi yapacaktı. Yaşlıların gelip çayını kahvesini içebileceği, tavlasını oynayabileceği bir yer olacaktı, bu ama şu ana kadar olmadı bu. Bizim Başkanımıza önerimiz şu anda bulunduğumuz binanın yerine üst katı muhtarlık alt katı sağlık ocağı olacak bir binanın yapılmasını ve aile hekimliği sistemini burada yürütülmesini istiyoruz. Mahalleli beni yıllardır ‘Yumurtacı Ahmet’ olarak tanıyor. Gece gündüz farketmez mahalleli beni her zaman arayabilir, evimi de arayabilirler. İnsanların cenazesi olabilir beni arasınlar, belediyemizin cenaze arabası var onunla yardımcı olabiliriz.”
Engelli ve istihdam
Engelliler için istihdam çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Engelliler İçin Kariyer Günü, geçtiğimiz haftalarda Beşiktaş’ta gerçekleşti. Beşiktaş Belediyesi’nin desteği ve kariyer.net, Galatasaray Rotaract Kulübü`nün işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte engelliler, firmalarla birebir iletişime geçebilme imkanına sahip oldu. Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde düzenlenen organizasyonla gerçekleşen projenin amacı ise şöyle anlatılıyor: “2010-2011 döneminde ise Engelliler Kariyer Günü Komitesi adı altında ayrı bir komite kurmuş engellilerle firmaları buluşturmak üzere bu organizasyonun kalıcı olmasını hedeflendi. Projenin amacı, Galatasaray Rotaract Kulübü proje destekçileri ile Türkiye’de bir ilk Engelliler Kariyer Günü’nü engelli vatandaşlarla engellilere ulaşmaya çalışan işverenleri buluşturmak amacıyla düzenleniyor. 2010-2011 döneminde ise ikincisini Beşiktaş Belediyesi ve Kariyer.net ortaklığı ile gerçekleştirerek projenin kalıcılığını amaçlıyor.”
Engelliler için düzenlenen kariyer gününün hedefi ise şöyle açıklanıyor: “İş arayan engellilerin kamuda ve özel sektörde boş bulunan engelli pozisyonları ile buluşmasını sağlamak; engellilerin, çalışabilecekleri alanlar ve şirketler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını sağlamak; engellilerin firmalarla ve firmaların da engellilerle iletişim kurabilecekleri ortam yaratmak; engellilerin, kariyer hedefleri konusunda merak ettiklerini sorabilecekleri bir ortam oluşturmak.”
TÜRKALİ MUHTARI
“Yaşlılar
için yaşlı evi istiyoruz”
Beşiktaş Buluşmaları tüm hızıyla devam ediyor. Her hafta yapılan mahalle toplantıları ve kentlinin görüş ve düşünceler, sorunlarından oluşan gezilerimiz devam ediyor. Bu sayımızda Türkali Mahallesi sakinleri ve Türkali Mahallesi Muhtarı Ahmet Bayraktar ile bir araya gelindi.
Önce Türkali Mahallesi Muhtarı Ahmet Bayraktar görüşlerini, yaşantısını yaşadığı semtin Beşiktaş’ın önemini şöyle aktarıyor: “1953 Urfa Bilecik doğumluğum. On yedi yaşımda geldim buraya… Geldikten sonra balıkçılık yaptım, 1994’e kadar da Ihlamurdere Caddesi’nde yumurtacılık yaptım. O yıldan sonrada Türkali Mahalle Muhtarı oldum. Yumurtacılık yaptığım yıllarda da Beşiktaş’ın deplasman maçlarına otobüs kaldırırdık. Maçtan önce hangi ile gideceksek İnönü Stadı’nın duvarına yazardım, şu gün şu ile gideceğiz diye… Trabzon, Bursa, İzmir bütün illere maça giderdik ve sağ salim geri dönerdik. Ama iki tane il var ki onlar insanlara insan gibi davranmalılar. Birincisi Kocaeli, ikincisi Bursa. Biz buralara gidiyoruz. Çarşısında yemek yiyip para bırakıyoruz ama onlar bizi otobüsümüzün camlarının kırmaya çalışıyorlar. Bu söylediklerim tüm Bursa ve Kocaeli ahalisi için değil sadece taraftar grupları için geçerli. Biz onlara karşı hep saygılı davrandık ama onlardan aynı saygıyı göremedik. Bunlar benim sitemimdir o camialara. Doksan yılında ilk kez seçimlere girdim. Kaybettim, sonraki dönemde 94’te ise muhtar seçildim. Muhtar olduktan sonra ilk işim, Ihlamurdere Caddesi’ndeki sokakları devamlı su basıyordu, o zaman ki başkan yardımcısı Namık Bey’le beraber İSKİ’nin genel müdürlüğüne gittik ama bir sonuç alamadık. Ama tekrar başvurduk ve 2002 yılında Ihlamurdere Caddesi’ni yaptılar. Artık ne kadar yağmur yağarsa yağsın hiç bir evi su basmıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da sağolsun ara sokaklarımdaki bütün lambaları yeniledi.
“IHLAMURDERE CADDESİ DAHA DA GÜZELLEŞSİN”
Sayın Başkanımdan bir isteğim daha var Ihlamurdere Caddesi’nin Nişantaşı’ndaki caddeler gibi olmasını istiyorum. Mahalleyle ilgili herhangi bir sorunum olmamıştır, her sıkıntıyı bana bildirirler ve ben de yardımcı olurum. Benim imkanlarım eksik olsa bile hiç bir zaman İsmail Ünal’ın yanına çıkmam. Çıkmamamın nedeni bütün alt birimler zaten bir sözümü iki etmezler. Tüm birimler uyumlu çalışıyorlar. Muhtarlığımızın yanında tarihi bir Ihlamur Kasrı vardır. O da mahallemize bağlıdır sağ tarafımızda ise Tuz Baba Hazretlerinin türbesi vardır. Fatih Sultan Mehmet’in tuzcu başıdır kendisi. Tuz Baba Camisi de mahallemdedir, orayı yeniledik. Türkali Mahallesi’nin nüfusu 12 bin kişidir ve bunlardan 9 bini de seçmendir ama nüfusumuz resmi rakamdan daha fazladır çünkü bazı insanlar kendilerini yazdırmıyorlar. Biz istiyoruz ki insanlar kendilerini yazdırsınlar gelsinler biz onları kaydederiz. İnsanlar borcu olduğu için kendilerini yazdırmaktan çekiniyorlar.
“İTALYAN İŞİ TAŞLAR İSTİYORUZ”
En son Selaltı Sokağı yaptık, kaldırımlarını yaptık, asfaltı da kaldırıp yolları taşla yaptık. Burada asfalt kalmadı her yeri taşla kapladık. Bu da mahallemize bir güzellik kattı. Bir tek Balık Pazarı’nın taşları olmadı insanlardan da bize bu konuda çok şikayet geliyor. İtalya gezi yapmıştık sayın Başkan’la ben de o sırada Siena Sokaklarındaki taşları Başkana göstererek, bizde bunlardan yapmalıyız, dedim. Bu isteğim henüz gerçekleşmedi. Bizdeki taşlar bu kadar kaliteli değil. Taşlarda bazı bozulmalar olabiliyor biz de onarımını aksatmadan yapıyoruz. Başkandan da Ihlamur Caddesi ile ilgili beklentilerimiz var; özellikle ışıklandırma ile ilgili. Ara sokaklarımız Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlemesiyle çok hoş oldu. Karşılıklı olarak her sokağa lambalar kondu.
“BELEDİYE DOKTORUMUZ GİTMESİN SAĞLIK MERKEZİMİZ KAPANMASIN”
Muradiye’den, Abbasağa’dan, Teşvikiye’den insanlar belediyemizin doktoruna reçete yazdırmaya geliyorlar. Aile Hekimliği sistemi gelince belediyedeki doktor olmayacak, bizim isteğimiz Başkanımızdan İl Sağlık Müdürlüğü ile buraya bir Aile Hekimliği sistemi koydurtmasıdır. Bu yapıldığı takdirde Başkanımızın da katılımıyla bütün mahallelinin de katılımıyla güzel bir açılış yaparız.
“YAŞLI EVİ YAPILMASINI ARZULUYORUZ”
Başkanımızın bana sözü vardı buraya yaşlılar evi yapacaktı. Yaşlıların gelip çayını kahvesini içebileceği, tavlasını oynayabileceği bir yer olacaktı, bu ama şu ana kadar olmadı bu. Bizim Başkanımıza önerimiz şu anda bulunduğumuz binanın yerine üst katı muhtarlık alt katı sağlık ocağı olacak bir binanın yapılmasını ve aile hekimliği sistemini burada yürütülmesini istiyoruz. Mahalleli beni yıllardır ‘Yumurtacı Ahmet’ olarak tanıyor. Gece gündüz farketmez mahalleli beni her zaman arayabilir, evimi de arayabilirler. İnsanların cenazesi olabilir beni arasınlar, belediyemizin cenaze arabası var onunla yardımcı olabiliriz.”
Engelli ve istihdam
Engelliler için istihdam çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Engelliler İçin Kariyer Günü, geçtiğimiz haftalarda Beşiktaş’ta gerçekleşti. Beşiktaş Belediyesi’nin desteği ve kariyer.net, Galatasaray Rotaract Kulübü`nün işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte engelliler, firmalarla birebir iletişime geçebilme imkanına sahip oldu. Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde düzenlenen organizasyonla gerçekleşen projenin amacı ise şöyle anlatılıyor: “2010-2011 döneminde ise Engelliler Kariyer Günü Komitesi adı altında ayrı bir komite kurmuş engellilerle firmaları buluşturmak üzere bu organizasyonun kalıcı olmasını hedeflendi. Projenin amacı, Galatasaray Rotaract Kulübü proje destekçileri ile Türkiye’de bir ilk Engelliler Kariyer Günü’nü engelli vatandaşlarla engellilere ulaşmaya çalışan işverenleri buluşturmak amacıyla düzenleniyor. 2010-2011 döneminde ise ikincisini Beşiktaş Belediyesi ve Kariyer.net ortaklığı ile gerçekleştirerek projenin kalıcılığını amaçlıyor.”
Engelliler için düzenlenen kariyer gününün hedefi ise şöyle açıklanıyor: “İş arayan engellilerin kamuda ve özel sektörde boş bulunan engelli pozisyonları ile buluşmasını sağlamak; engellilerin, çalışabilecekleri alanlar ve şirketler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını sağlamak; engellilerin firmalarla ve firmaların da engellilerle iletişim kurabilecekleri ortam yaratmak; engellilerin, kariyer hedefleri konusunda merak ettiklerini sorabilecekleri bir ortam oluşturmak.”
Girişimciliğin önemli noktaları nelerdir?
Girişimci olmak istiyorsunuz ama elinizde ipuçları yok veya nasıl başlayacağınız konusunda fikir sahibi değilsiniz… Girişimcilik hakkında bilmek istediğiniz hemen her şey sizler için Beşiktaş’ta… Beşiktaş Belediyesi’nin, Halk Eğitim Merkezi ile ortaklaşa tüm Beşiktaş Kentlilerine ücretsiz olarak el emeği değerlendirme ve meslek edindirme kursları yeni sezonda da tüm hızıyla devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi ücretsiz kurslar, Aralık ayında yenilenmiş haliyle yeniden Beşiktaş kentlilerini kucaklıyor. Yabancı dilden yağlıboya resime, bilgisayardan takı tasarımına kadar pek çok farklı alanda kendinizi yetiştirmek, geliştirmek, bu kursun sonunda kendinize yeni bir mesleki beceri edinmek mümkün. Kurs programını başarı ile tamamlayan katılımcılara, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı eğitim sertifikaları veriliyor.
2010 – 2011 döneminde tam 43 branşta verilecek olan kurslar içerisinde ‘Girişimcilik’ de yer alıyor. Girişimcilik denince akla iş hayatında ne denli aktif rol oynadığınızla ilgili detaylar geliyor. Kimi tanımlamalar da şöyle: “Girişimcilik tanımı, ilk kez ortaçağda kullanılan bu kelimenin ‘entreprendere’ kökünden geliyor ve ‘iş yapan’ anlamına geldiği görülüyor. Bu tanım zaman içinde değişti, gelişti ve özellikle 20. yüzyılda daha çok risk alma, yenilikleri yakalama, fırsatları değerlendirme ve tüm bunların hayata geçirilme süreci olarak anlamlandırılmaya başladı. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi girişimcilik sadece kişinin kendi işini kurması değil, mevcut işini revize etmesi veya yeni bir sektöre açılması olabilir. Örneğin, yıllardır sektörde olan bir malın üretimine geçilmesi bir girişimcilik örneği değil, fakat sektördeki diğer malı farklılaştırarak sunmak bir girişimcilik olarak adlandırılıyor.” Konu hakkında bir başka tanım da şöyle: “Üretim faktörlerinin ve bir grup insanın düzensiz bir araya getirilmesi ile bir işletme kurulamaz. Neyin üretileceğine, üretilen ürünlerin kimlere satılacağına, türlü işlerin kimler tarafından yapılacağına, gelirlerin ve giderlerin ne olacağına bir kişi veya bir grup kişi karar vermeli ve kaynakları etkin bir biçimde harekete getirmelidir. Bu işlevlerin yerine getirilmesi girişimci (işadamı) veya işletme yöneticisinin görevidir. Böylece girişimci (müteşebbis), kar sağlamak amacıyla işletmeyi kuran ve genellikle harekete geçiren kişidir. Başkalarının gereksinimini karşılayacak ürün ve hizmetlerin ortaya konulması için üretim faktörlerinin tedarikini ve bu faktörlerin üretim sürecine sokulmasını temin eden kişidir.
İşletmenin kurulması görevini üstlenmesi dışında, girişimcinin çalışma alanı çok geniştir. Girişimci işletmenin riskini üzerine alması dışında işletmenin her türlü teknik konularında bilgi sahibi olan, yeni mallar ortaya koyan, yeni üretim yöntemleri uygulama ve ürünlerin pazarlanması hususunda yeteneği olan kişidir. Bu açıklamaların ışığı altında girişimci, “işletmeyi kuran, mal veya hizmet üretimi ve/veya pazarlanması için üretim faktörlerini bir araya getirip birleştiren, kar amacı güden ve risklere katlanan kişidir. Girişimci işletmenin hem sahibi hem de yöneticisi olabileceği gibi, yönetim görevini başkalarına devredebilir. Genellikle büyük işletmelerde girişimci ve yönetici kadrosu birbirinden ayrılmıştır.” Bu kursa katılarak Tanımlamalar girişimci ve girişimcilik hakkında detayları bulabilir ve kendinizin nasıl bir girişimci olacağına uzmanların da katkısıyla karar verebilirsiniz.
HAZIR MIYIZ?
Deprem ve afette ne yapmalıyız?
Beşiktaş Belediyesi Afet Yönetim Merkezi, olası bir afet sonrası için yerleşim planı hazırlayarak, Beşiktaş’taki her mahalle için afet toplanma alanı belirledi. Toplam 23 mahalle için ayrı ayrı toplanma alanlarının oluşturulduğu duyuruldu. Bu mahallelerden bir tanesi de Ortaköy Mahallesi’ydi. Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları’nın önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ortaköy’ün tarihi antik çağa kadar uzanıyor. Eski çağlarda Arkheon adıyla anılan, Kanuni döneminde semte yerleşen Türkler, Ortaköy’ün simgesi haline gelen Ortaköy Camii’ni inşaa ettikleri biliniyor. Günümüzde ise sanat pazarları, atölyeleri, barları, lokantları, çay bahçeleri ve yaklaşık 15.000 kişilik nüfusu ile Beşiktaş’ın, 24 saat yaşayan ve yaşanan mahallesi olarak biliniyor. Ortaköy Mahallesi için olası bir afet durumunda toplanma alanları şöyle açıklanıyor:
“2130 m2’lik Arkheon Sitesi yeşil alanında Arkheon Sitesi, Lotus Evleri, Okul Yolu Sokak, Ulus Palmiye Sitesi, Canan Sokak sakinleri toplanabilecek. Amcabey Sokak sakinleri, 11 bin m2’lik alanıyla Ekerler Sitesi yeşil alanında, Ayaydın Sokak, Cudi Efendi Çıkmazı, Cudi Efendi Sokak, Tüfekçi Bahri Sokak, Yusuf Bali Sokak, Hazerfen Sokak, Fakirhane Sokak, Gültekin Arkası Sokak, Gürcüoğlu Sokak, Maslak Sokak, Orkide Sokak, Doğanbeyli Sitesi, Dostlar Sitesi, Leylek Yuvası Sokak sakinleri 7 bin m2’lik alanıyla Dostlar Sitesi yeşil alanında toplanabilecek.”
“4000 m2’lik Ekerler Sitesi yeşil alanında ise Ambarlıdere Sokak, Ekerler Sitesi, Eski Türk Sokak, Mor Karanfil Sokak, Tarlabaşı Sokak, Tavukçu Remzi Sokak, Terazi Çıkmazı sakinleri olası bir afet durumunda toplanabilecekler.”
“10 bin m2’lik alanıyla Emin Vafi Korusu’nda olası bir afet durumunda Emin Vafi Korusu Sitesi sakinleri toplanabilecekler.”
“2500 m2’lik alanıyla Kılıç Ali Paşa İlkögretim Okulu Bahçesi’nde şu sakinler olası bir afet durumunda toplanabilecekler: Ahmet Taner Kışlalı Caddesi, Yalı Çıkmazı, Muallim Naci Caddesi”
“8500 m2’lik alanıyla Havacılar Parkı’nda şu sokaklar yer alıyor: Kaypakoğlu Sokak, Marmara Sitesi Yolu, Urgancı Sokak, Ulus Park Evleri, Marmara Sitesi, İnci Sokak.”
“3600 m2’lik alanıyla Naile Sultan yeşil alanında Duvarcı Sokak, Naile Sultan Sitesi, İhmal Paşa Sokak sakinleri olası bir afet durumunda toplanabilecek.”
“2130 m2’lik alanıyla Reşat Ağa Sokaktaki yeşil alanında Asmalı Hamam Sokak, Gültekin Sokak, Mandıra Sokak, Mescit Sokak, Ortabayır Sokak, Reşatağa Sokak, Revanici Sokak, Üç Yıldız Sokak sakinleri olası bir afet durumunda toplanabilecekler.”
“6600 m2’lik alanıyla THY Evleri yeşil alanında şu sokaklar yer alıyor: T.H.Y. Evleri, T.H.Y.Sitesi Yolu”
“1200 m2’lik Yeni Kaldırım Sokaktaki yeşil alanda şu sokak sakinleri toplanabilecek: Sarmacı Sokak, Tavuk Sokak, Yeni Kaldırım Sokak, Yıldız Sokak, Ulus Maksimum Evleri”
“Ahmet Adnan Saygun Caddesi sakinleri, Ulus Parkı Robert Koleji alanında toplanabilecekler. 1700 m2’lik alanıyla Enver Paşa Korusu’nda Şıracı Sokak sakinleri toplanabilecek.”
“Yıldız Korusu’nda Ortaköy Dere Çıkmazı sakinleri toplanabilecekler. Dereboyu Caddesi No: 4 -22 arası Kılıç Ali Paşa İlkögretim Okulu Bahçesi’nde, Dereboyu Caddesi No: 26-74 arası Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi’nde, Dereboyu Caddesi No: 76-116 arası Yıldız Korusu’nda, Bulgurcu Sokak, Gürcü Kızı Sokak, Kuyu Sokak, Musahip Sokak, Portakal Yokuşu Caddesi, Sarıefe Sokak, Şair Necati Sokak, Aydınlık Sokak No: 2 -36 arası, No: 1 -33 arası sakinleri 5 bin m2’lik alanıyla Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Bahçesi’nde toplanabilecek. Aydınlık Sokak No: 38 -72 arası ve No: 35 -49 arası ise Reşat Ağa Sokaktaki yeşil alanında, Aydınlık Sokak No: 74-82 arası ve No: 51-65 arası sakinler ise Havacılar Parkı’nda toplanabilecekler.”
Kas hastalıkları ve önemi
Kas Hastalıkları Derneği (KASDER), kas hastaları için verdiği savaşı gönüllü destekçileriyle birlikte sürdürüyor. KASDER, kas hastalığının önemine değiniyor ve dernek yetkilileri uyarıyor… Dernek, henüz tedavisi olmayan bu hasta grubunun kötü niyetli hekimlerce sömürülmesine, kök hücre aktarımı ve akupunktur adı altında kesinleşmemiş tedavilere karşı vatandaşların çok dikkatli olması gerektiğine işaret ediyor ve KASDER’in çalışmaları ve kas hastalıkları hakkındaki detaylara değiniyor.
Kas hastalarının yanında olan kuruluşlardan bir taneside Kas Hastalıkları Derneği (KASDER) olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği organize ettiği etkinliklerle kas hastalarının yanında yer almaya devam ediyor. 1978 yılında Yeşilköy’de 3 katlı bir binada kurulan dernek, yaşamı zor koşullar altında geçen hastalar için her türlü etkinliği seferber ediyor. Özellikle yerel yönetimlere görev düştüğünü söyleyen dernek yetkilileri, hastaların sosyal hayatta daha fazla yer alabilmeleri için yapılması gerekenler konusunda sürekli uyarılarda bulunmuşlar. Kas hastalıklarının önemli nedenlerinden bir tanesi de akraba evlilikleri, dernek bu konuyla ilgili bilinçlenmek içinde çalışmalarda bulunuyor. Derneğin Kurucusu Dr. Coşkun Özdemir ve Genel Koordinatörü Yakup Sayın derneği ve çalışmalarını anlattı.
Kas hastalarının insan haklarına sahip, onurlu, sağlıklı ve insanca bir yaşam sürdürebilmeleri için, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği hastaları ve yakınlarını bir platformda buluşturuyor. Proje ile KASDER’e değer katacak kişilere imkan sağlayarak kentinden, sokağından, evinden dışarı çıkamayan, yok sayılmış, adına “hasta” denilerek unutulmuş, bireylerin görünmeyen enerjisini ortaya çıkararak bu enerjiyi bir sinerjiye dönüştürmeyi hedefliyor. Kimi soluk borularına göğsünden takılan bir cihazla hayatı soluyabilen, kimi yalnızca kaşlarıyla konuşup bakışlarıyla anlaşan; kimileride yalnızca ellerini kullanabilen, iki parmağıyla kitaplar yazan, gözbebeklerinin hareketiyle yaşayan insanların, dünyanın neresinde olursa olsun, en küçük enerjisini dahi alıp hayata katmayı amaçlıyor. Ağa dahil olmak isteyen kişiler, standart Hasta-Gönüllü Ağı Bilgi Formu’nu doldurarak hangi konularda ağa değer katmak istediklerini belirtiyor ve kişisel özlük bilgilerini ağın veri tabanıyla paylaşıyorlar. Başvuran kişi, gönüllülük esasına bağlı olarak kişisel irade, bilgi, beceri ve kapasitesine göre ağın pasif ya da aktif üyesi olmaya aday oluyor. Gönüllüler bulunduğu kentteki diğer kas hastalarıyla iletişime geçiyor ve hastalar, yakınları vegönüllüler birbirlerine daha faydalı hale geliyorlar.
Derneğin Kurucusu Dr. Coşkun Özdemir, derneğin önemli çalışmalarından bir tanesininde hastalara uzman hemşire projesinin olduğunu şu sözlerle anlatıyor, “Biz Kas Hastalıkları Derneği olarak yıllardır büyük çoğunluğu kronik hastalık özelliklerini taşıyan kas hastaları için farklı bir proje üzerinde çalışıyoruz. Kas hastaları için evde bakım ekibi için önde gelen sağlık elemanları hemşirelerdir. Bu nedenle öncelikle böyle hemşireler yetiştirmeyi amaçladık. İlk destek yıllardır üyesi olduğumuz Dünya ALS/MND Dernekleri Birliği’nden geldi. Bu dernek geçen yıl Oxford ve Londra üniversitelerinden bir ekibin bizim hemşirelerimize kurs vermesini sağladı. Böyle bir kurs dernek merkezinde gerçekleştirildi ve bu hizmet için bir başlangıç yapabildik. İstanbul Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet bu projeye önemli bir destek verdi ve Florence Nightingale Yüksek Hemşirelik Okulu’nun öğretim üyeleri 14 hemşire ile birlikte bu projeye katıldılar. Şimdi dernek, İstanbul Üniversitesi, Yüksek Hemşirelik Okulu ve Oxford Üniversitesi işbirliği ile bu önemli organizasyonu gerçekleştiriyoruz. Gelişmiş ülkeler böyle hastaları hastaneden eve yollarken bir çıkış programı yapıyor ve hastaları aralıksız izliyorlar. Biz de ülkemizde bunun gerçekleşmesini dilerken dernek olarak örnek bir model oluşturmak amacındayız” diyor.
Derneğin farklı projelerinden bir tanesini de derneğin Genel Koordinatörü Yakup Sayın anlatıyor. Sayın, “Kas Hastalarıyla El Ele Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri’ adı altında bir proje düzenledik. 11 Kasım 2010 Perşembe günü saat 17.00’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştireceğiz. Altı ay boyunca her ay ayrı bir üniversitede yapılacak etkinliklerde, üniversite çevresi ve öğrenci kulüpleriyle etkileşmek ve geniş toplum kesimlerine kas hastalıklarıyla ilgili bilgi taşımayı amaçladık. Projenin iletişim ve uygulama planı Mimar Sinan Üniversitesi öğrenci kulüpleriyle birlikte gerçekleştirilmekte. Etkinlik boyunca üniversitede kas hastalıklarıyla ilgili afişler asılacak, broşürler dağıtılacak, pankartlar kullanılacaktır. Öğrenci kulüplerinin insiyatifiyle gerçekleştirilecek tanıtım ve iletişim faaliyetleri sırasında ayrıca kas hastalarıyla birlikte üniversitenin değişik kampüslerinde tanıtım standları açmayı planlanlıyoruz. Her ay bir üniversitede hedeflenen etkinlik öncesi, ilgili üniversitenin özellikle öğrenci kulüpleriyle karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi planlanmaktadır. Gerek etkinlik tanıtımı ve uygulaması, gerekse de bu etkileşim sırasında doğacak sinerjiyle yeni ve ortak çalışma potansiyelleri değerlendirilecektir” diyor.
Derneğin birde Gençlik Kolu bulunuyor. Gençlik Kolu’na katılmak isteyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor ve gençler dernek aracılığı ile daha çok kişinin yanında yer alıyorlar. Dernek çalışmalarına gönüllü olan gençlerden bir taneside Ecem Akın. Ecem, hem farklı kişileri tanımayı hemde derneğe fayda sağlamayı amaçlayan bir genç olarak çıkıyor karşımıza. Ecem, derneğin kurucusu Dr. Coşkun Özdemir ve Genel Koordinatörü Yakup Sayın’dan neler yapabileceğini merakla dinliyor.
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
“Kibarlık Budalası” sahnede
Dünya tiyatrosu klasikleri Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde… Kibarlık Budalası adlı oyun, Aralık ayında Beşiktaş’ta sanatseverler ile buluşuyor. Dünya Tiyatrosu’nun en büyük klasiklerinden biri olan ‘Kibarlık Budalası’ oyunu, Tiyatro Kedi tarafından Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde tiyatroseverleri karşılayacak. Oyunla ilgili detaylar şöyle: “İstanbul Metropolitan Sanat ve Kültür Platformu ile Tiyatro Kedi’nin ortak yapımı olan Kibarlık Budalası Beşiktaş’ta sanatseverler ile buluşuyor.
Moliere’in ölümsüz eseri Kibarlık Budalası’nda, Türkiye’de ilk kez yepyeni bir uyarlama yapılıyor. Türk Tiyatrosu’nun büyük ustası Haldun Dormen’in, sekiz yıl aradan sonra yeniden sahnelere döndüğü Kibarlık Budalası’nın uyarlamasını İpek Kadılar Altıner yaptı. Hakan Altıner’in sahneye koyduğu oyunun Müzik Direktörü ise Arda Aydoğan. Kostüm tasarımı Türkan Kafadar, dekor tasarımı Gizem Gürsel – Sedef Kermen, ışık tasarımı Cengiz Özdemir ‘e ait olan oyunda; Haldun Dormen, Tarık Papuççuoğlu, Ebru Cündübeyoğlu, Özlem Çakar, Abdül Süsler, Elif Çakman, Dilek Aba, Oral Özer, Erez Ergin Köse rol alıyorlar.”
5 Aralık’ta, sanatseverleri kucaklayacak olan oyunun konusu ise şöyle: “17. yüzyıl Fransa’sında, cahil, saf ama çok zengin bir adam olan Mösyö Jourdain’in (Haldun Dormen) bir tek amacı vardır: Asilzade olmak.. Bunu gerçekleştirebilmek için her şeyi göze alır, anlamlı-anlamsız, yararlı-yararsız ama mutlaka masraflı her çabayı gösterir. Gülünç duruma düşer, alay konusu olur ama hiç yılmaz. Hedefi bellidir: Soylu sınıfa girebilmek, soylu bir Markiz’i baştan çıkarabilmek (Dilek Aba) her şeyi yapmak ve biricik kızını (Elif Çakman) da mutlaka bir “Soylu” ile evlendirmek. Oysa kızı bir başka gence aşıktır. (Oral Özer) Moilere, yarattığı bu olağanüstü tiplemenin etrafını, onu sömürmeye çalışan Kont, (Tarık Papuççuoğlu) ayakları yere basan karısı (Özlem Çakar), sağduyunun ve samimiyetin temsilcileri hizmetçi (Ebru Cündübeyoğlu) ve uşak (Abdül Süsler) ile bir dantel gibi örer. Neredeyse her sözcük komik ve her durum gülünçtür oyunda…”
Bir Yaz Gecesi Rüyası başladı…
Yeni sezonda ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ 2010 yılına damgasını vurmaya hazırlanıyor. Yeni sezonda da çok sevilen oyun, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde sahnelenmeye devam ediyor. ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ adlı oyunun konusu şöyle: “Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda; bir büyü sonucu ortaya çıkan yanlışlıkların sebep olduğu komik olaylar anlatılıyor. Karmaşık aşk ilişkileri, komedi, heyecan ve entrika, Shakespeare’in diğer oyunlarında olduğu gibi; bu oyunda da yerini alıyor. Kentten bir grup esnaf, gözden uzak bir yerde Atina Dükü’nün düğününde sahneleyecekleri oyunlarını prova etmek için ormana gelirler. Oyuncuların lideri olan ve bir cin tarafından büyülenerek zor duruma sokulan Dokumacı Mekik (Tamer Karadağlı) ormanda Orman Kraliçesi Titania ile (Hale Soygazi) karşılaşır. Periler Kralı Oberon, (İsmet Üstekin) karısı Orman Kraliçesi Titania’yı da bir öfke anında büyülemiştir. Büyünün etkisindeki Mekik ve Titania görürgörmez birbirlerine aşık olurlar. Yine aynı gece; Atina yakınlarındaki bir ormanda yollarını şaşıran dört sevgili (Orçun Kaptan, Elif Çakman, Sertaç Ekici, Eda Gülten); Periler Kralı Oberon ile hizmetkârı Puck’ın (Akasya Asıltürkmen ) büyüsüne kapılırlar. Bir yazdönümü gecesinde geçen karmaşık ve komik olaylar dizisini anlatan “Bir Yaz Gecesi Rüyası”, dünya tiyatro edebiyatının en komik oyunlarından biridir.”
4 ve 19 Aralık’ta sahnelenecek olan oyunla ilgili diğer detaylar ise şöyle: “Yazan: William Shakespeare. Yöneten: Hakan Altıner.
Uyarlayan-Şarkı Sözleri: İpek Kadılar Altıner. Özgün Müzik: Kağan Yavuz. Müzik Direktörü: Önder Bali.
Koreografi: Atılgan Gümüş. Kostüm Tasarımı: Türkan Kafadar. Dekor: Tuba Unat. Grafik Tasarım: Erkan Cerit. Yapımcı: İpek Kadılar Altıner.”
Çelik Manolyalar…
Dünya tiyatrosunun önemli isimlerini sahneye taşıyan Tiyatro Kare, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde Aralık ayında da yepyeni oyunlarla birlikte tiyatroseverler ile buluşuyor. Bunlardan bir tanesi de Tiyatro Kare’nin sahnelediği, Çelik Manolyalar… Filmiyle de çok ünlenen Çelik Manolyalar şimdi tiyatroda sevenleriyle buluşuyor. 12 Aralık’ta yeni sezonda ilk kez Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde oynanacak olan oyunla ilgili detaylar ise şöyle:
“Julia Roberts, Shirley Maclaine, Sally Field, Dolly Parton, Olympia Dukakis gibi starların oynadığı ve çok sevilen bir film olarak sinema tarihine geçen “Çelik Manolyalar”da, bir kuaför salonunda hayata direnen kadınların mücadelesi anlatılıyor. Oyunda Saadet Işıl Aksoy, Şenay Gürler, Suzan Aksoy, Suna Keskin, Oya İnci, Aslıhan Erguvan gibi Türk Tiyatrosu’nun önemli kadın oyuncuları rol alıyor. Çelik Manolyalar oyununun konusu, bir kuaför salonunda, hayata direnen kadınların mücadelesini anlatıyor. Aslında çelik yüreklerle savaşırken, manolya gibi solan bu kadınlar dış görünüşlerinde hiçbirşeye aldırmıyor gibi görünüp, süslenip, düğün hazırlığı yaparlarken, içlerinde hastalık, ölüm, yaşam mücadelesi veriyorlar. Robert Harling`in kaleme aldığı oyun, Tiyatro Kare`nin 19. mevsiminde İngiltere`de de oyunlar sahneye koyan Mehmet Ergen tarafından yönetiliyor.”
Sezona merhaba diyen Tiyatro Kare hakkındaki detaylar ise şöyle:
“Türk Tiyatrosu’nun en önemli oyuncularını, dünya tiyatrosunun en önemli oyunlarında seyirciyle buluşturmayı hedefleyen “Tiyatro Kare 1992 yılında Nedim Saban tarafından kurulmuştur. Bugüne değin, devlet sanatçısı Macide Tanır’ın tiyatroya dönüş yaptığı Neil Simon’un “ Müziksiz Evin Konukları”, Erol Keskin ve Lale Mansur’un birlikte oynadıkları “Oleanna”, yine Erol Keskin’in Yıldıray Şahinler ile birlikte oynadığı ve Afife Jale Yılın Yapımı ödülü başta olmak üzere, çok önemli ödüller kazanan“ Salı Ziyaretleri”, Amerika’da büyük başarılara imza atan dünya çapındaki Çiğdem Selışık’ın, Türkiye’ye dönüş oyunu olarak sergilenen Virginia Woolf’un “Kendine Ait Bir Oda”, Burak Sergen’in Işıl Kasapoğlu rejisiyle sunduğu Tuncer Cücenoğlu’nun “Neyzen”, Okan Bayülgen rejisiyle Sanem Çelik, Volkan Severcan, Kerem Atabeyoğlu gibi seçkin isimlerin rol aldıkları “Hangisi Karısı”, Derya Baykal’ın Ferhan Şensoy Tiyatrosu’ndan sonra ilk kez bir tiyatroya konuk olduğu “Ben Boşanıyorum” gibi eserlerini sergileyen Tiyatro Kare, aynı zamanda büyük gişe başarılarına da imza atmıştır.”
MUSTAFA KEMAL MERKEZİ
Lara Ömeroğlu konser
Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi Aralık ayı etkinlikleri tüm hızıyla devam ediyor. Müzikseverler iki ayrı konserle yollarını Beşiktaş’ta birleştiriyor. 16 Aralık’ta Lara Ömeroğlu konseri sanatseverleri bekliyor. Konserle ilgili bazı detaylar şöyle: “BBC Young Musician 2010 Birincisi” Lara Ömeroğlu, bu önemli başarısının coşkusunu İstanbullularla paylaşmak üzere İstanbul Resitalleri’nin davetlisi olarak ‘Özel bir resital’ için Türkiye’ye geliyor. İstanbul Resitalleri, bu sezon programına özel bir ek yaparak; bu çok başarılı genç müzisyenin gururunu paylaşmak, kendisini yakından dinlemek ve başarısını yüz yüze kutlamak isteyen klasik müzikseverlere özel bir olanak sunuyor. 1994 doğumlu Lara Ömeroğlu, 2010 yılında henüz 6 yaşındayken Emily Jeffrey’den piyano dersleri ve hemen ardından Sarah Barrett’tan viyola dersleri almaya başlayarak müzik hayatına aynı anda iki enstrüman ile başladı. 2004 yılında, 10 yaşındayken The Royal College of Music Junior Bölümü’ne kabul edilişiyle kapsamlı müzik eğitimi başladı. İki yıl sonra 2006’da Purcell School’a tam burslu olarak kabul edildi, ve Purcell School’da viyola derslerine Ian Jewel ile devam etti. Lara, çok küçük yaşlarında hem piyano hem de viyola ile konserler verdi. Francis Holland School’da öğrenci olduğu dönemde verdiği gündüz resitallerindeki ve akşam konserlerindeki şaşırtıcı performansları ile dinleyicilerin büyük beğenisini kazandı. Mozart Sonatathon ve the Junior Department Piano Shorts ile ‘Les Six’ festivallerindeki performansları ile dikkat çekti. Okulu Purcell School tarafından Royal Northern College of Music Scarlatti Festival’ine katılması için seçilen üç başarılı genç müzisyenden biri oldu. BBC Radio 3 kendisiyle bir röportaj yaptı. 2009-2010 döneminde The Friends of Purcell School bursu kazandı. Chopin Society tarafından düzenlenen ‘Champagne and Chopin’ konserlerinde sergilediği başarısı üzerine Purcell School onun Wall Trust Scholar statüsünde eğitimine devam etmesine karar verdi. Yeni parlamakta olan bu genç müzisyenin başarılarını Londra Steinway Hall’da verdiği ilk solo resitali takip etti. Aralarında Dmitri Alexeev’in de bulunduğu çok önemli piyanistlerle masterclasslara katıldı.
Ömeroğlu’nu müzik yarışmalarında kazındığı bir çok ödülü var. West London Pianoforte Festival 2004’te entsrüman dalında birincilik, ‘Francis Holland’s Fanny Davies Junior Prize 2005’, ve ‘Ealing Music Festival’s Woodward Trophy 2006’ bunlardan sadece bir kaçı. Genç sanatçı ayrıca ‘Jaques Samuel’s Junior Intercollegiate Piano Competition 2007’de Wigmore Hall’da bir başka birincilik daha kazandı. 2008 yılı Mayıs ayında Mozart’ın K.466 piyano konçertosunu Purcell Sinfonia ile seslendirdiği Purcell School Concerto Competition’da kendisine bir birincilik getirdi. Lara, 2009 yılında Uluslararası Franz Lsizt Piyano yarışmasında finale kalma onuruna erişti. Bu parlak yükseliş en son olarak 2010 Mayıs ayında Lara’nın BBC Music Young Musician 2010 yarışmasında, Saint Saens’ın 2 numaralı piyano konçertosunu Vladimir Petrenko yönetimindeki BBC National Orcstra of of Wales ile birlikte seslendirerek kazandığı muhteşem birincilik ile doruğa ulaştı. Lara Ömeroğlu sadece solist olarak müzisyenliğini sürdürmekle yetinmiyor, aynı zamanda başlıcaları arasında Francis Holland Orchestra, NCO, RCM, RCMJD ve Purcell Sinfonia’nın bulunduğu bir çok farklı orkestra ve kuartet’te başarılı bir violacı olarak yer almaya devam ediyor.”
Program ise şöyle: Bach- Fantasia in C minor, BWV.906 Schumann – The Prophet Bird, Op.82 NO.7. Schumann-
Abegg Variations. Liszt-Concert Etude No.3 in D flat, Un Sospiro. Ginastera – Danzas Argentinas, Op.2. Piyano: Yamaha Grand CF IIIS.
Fransız Virtüöz Claire Marie Le Guay
Kazandığı birinciliklerle, başarılı albümleriyle, Asya’dan Amerika’ya uzanan konserleriyle, adına besteler yapılan Fransız virtüöz Claire-Marie Le Guay, Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde sanatseverler ile buluşacak. Claire-Marie Le Guay 16 Aralık’ta sanatseverleri müziğiyle büyülemeye hazırlanıyor. Sanatçı hakkında detaylar şöyle:
“Bugün dünya klasik müzik camiasının 1. liginde oynuyor. 2000 yılında Daniel Barenboim tarafından Chicago Orkestrası ile Carnegie Hall ve Chicago Symphony Center konserleri için bizzat davet edilmesiyle dikkatleri üzerine çeken Claire-Marie Le Guay, son derecede başarılı albüm kayıtlarının yanısıra Avrupa, Asya ve Amerika gibi dünyanın dört bir yanında dolup taşan konserleri ile günümüz klasik müzik dünyasının en büyük solistlerden biri… Maria Canals International Competition Barcelona ve ARD Competition Munich gibi uluslararası büyük yarışmalarda birincilikler kazanan sanatçının oda müziğine olan derin sevgisi onu Eric Le Sage, Augustin Dumay, Quatuor Ebène, Mandelring Quartet ve Gidon Kremer gibi ünlü isimlerle de sıkça bir araya getiriyor. Çağdaş Fransız besteci Thierry Escaich birçok yaptını Claire-Marie’ye ithaf etti. Oldukça başarılı olduğu çağdaş repertuarın gelişmesine de önem veren sanatçı, Dutilleux, Carter, Gubaidulina gibi güncel kompozitörlerin eserlerini de seslendiriyor. Haydn yılı için 2009’da New York’un ünlü Mostly Mozart Festivali tarafından başarılı Haydn yorumları nedeniyle Lincoln Center’a davet edildi. Aynı yıl Tokyo Suntory Hall’da New Japan Philarmonic’le Clara Schumann’ın piyano konçertosunu seslendirdi. 2009-2010 sezonu boyunca Paris Théâtre de l’Athénée’nin sürekli sanatçısı oldu, çağdaş bestecilere yeni eserler sipariş edilmesine ve çağdaş repertuarın gelişmesine katkıda bulundu. Claire-Marie Le Guay başlıcaları arasında, London Philharmonic Orchestra, New Japan Philharmonic, Orchestre Philharmonique de Monte Carlo, Bayerische Rundfunk Orchester, Orchestre de Paris, Orchestre National du Capitole de Toulouse, Orchestre Philharmonqiue du Luxembourg, Kölner Kammerorchester, Orchestre de Chambre de Lausanne, Orchestre de la Suisse Romande, Orchestre Philharmonique de Liège ve Sao Paulo State Symphony’nin de bulunduğu çok önemli orkestralar ile konserler veriyor. Beraber konser verdiği isimler arasında Dmitri Bashkirov, Alicia de Larrocha, Claude Frank, William Grant Nabore, ve Andreas Staier yer alıyor. Salle Pleyel, Wigmore Hall, Carnegie Hall, Zurich’s Tonhalle, Geneva’s Victoria Hall, Luxembourg’s Philharmonie, the Théâtre des Champs-Elysées, the Herkulessaal, Suntory Hall, Festival de la Roque d’Anthéron, the BBC Wales Festival, the Klavier Festival Ruhr, the Montreux festival, New York’s Lincoln Center gibi önemli salon ve festivallerde sahneye çıkıyor. Claire-Marie Le Guay’ın Universal Accord etiketiyle yayınlanmış onbeş albümü bulunuyor.”
Program ise şöyle: “Bach, Partita n° 1. Brahms, Sonata n°2. Liszt. Sonata. Piyano ise, Yamaha Grand CF IIIS.”
LEVENT KÜLTÜR MERKEZİ
Bir Bilim Savaşçısı…
Belgesel sinemacılar ve sinemaseverler Beşiktaş’ta buluşmaya devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi yeni sezona İfakat ile merhaba demişti. Geçtiğimiz haftalarda 10 Kasım özel gösterimi de sanatseverler ile buluştu. Sanatın her alanına destek olmayı temel amaçlarından biri olarak gören Beşiktaş Belediyesi’nin “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliği, Belgesel Sinemacılar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin desteğiyle gerçekleştirdiği yeni sezonunda özel gösterim, “Bir Bilim Savaşçısı: Atatürk” belgeseliydi.
Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği belgesel günleri, Soner Sevgili’nin yönetmenliğini üstlendiği “Bir Bilim Savaşçısı: Atatürk” Belgeseliyle devam etti. Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda gösterilen film ile ilgili detaylar şöyleydi: “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinlikleri 10 Kasım 2010 Çarşamba günü “Bir Bilim Savaşçısı: Atatürk” belgeseliyle sürdü. Belgeselden sonra yapılan söyleşi bölümünün konukları Ahmet Hızarcı ve Celal Kazdağlı’ydı.”
Yetkililer gerçekleşen gösterim ve belgesel ile ilgili şu detayları aktardı:
“Atatürk’ü anlatmak istediğimizde birçok sıfat bulabiliriz. Onun bir kurtuluş savaşçısı olduğunu söyleyebiliriz. Bir asker, bir lider, bir devlet adamı olduğunu söyleyebileceğimiz gibi. Ama O’nun için “bir bilim adamıydı” diyemeyiz. Evet Atatürk’ün bir bilim adamı olduğunu söyleyemeyiz. Lakin Osmanlı’nın son dönemlerinden Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar bilimin medreseye karşı verdiği mücadelenin başkahramanıydı diyebiliriz Atatürk için. Atatürk’ün doğumundan 108 yıl önce başlayan ve 1933 yılında Darülfünun yerine İstanbul Üniversitesi’nin kurulmasıyla biten bir mücadelenin zafer kazanan başkahramanı sıfatını pekâlâ Atatürk’e verebiliriz.
Oysa bu, Atatürk’ün bugüne kadar fazla bilinmeyen bir yönüdür. Osmanlı’da batı tipi eğitim vermek amacıyla kurulan ilk okul Deniz Mühendishanesi’dir. 1773 yılında kurulan Deniz Mühendishanesi’ni 1795 yılında açılan Kara Mühendishanesi izlemiştir. Sonra da Askeri Tıp Mektepi kurulmuştur. Atatürk’ün doğumundan 108 yıl önce başlayan medresenin dışında batı tipi eğitim mücadelesi Osmanlı döneminde hep sürdü. Batı tipi okullar kurulmasına rağmen medrese eğitimi de bir yandan devam etti. Atatürk bir kaç gün süren mahalle mektebi dışında hep batı tipi okullarda eğitim gördü. Osmanlı’nın en iyi kurumlarında en iyi hocalardan eğitim aldı.
Bu eğitim Mustafa Kemal’i hep batı ile Osmanlı’yı mukayese imkânı verdi. Batı’dan öğrendiklerini önce Osmanlı sonra Türkiye Cumhuriyeti’nde uyguladı.
Atatürk’ün daha öğrencilik yıllarında batı gazetelerini okumaya ve oradaki gelişmeleri takip etmeye başladı. Batı’yı görmesi ise göreve başlamasından kısa süre sonra oldu. Fransa’ya Pikaldi tatbikatları için gitti. Döndüğünde bir askeri eğitim kitabı yazdı ve Selanik bölgesinde verdiği eğitimlerde bu kitabı izledi. Mustafa Kemal II. Meşrutiyet ile başlayıp Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar süren savaş yıllarında hiç bir dönem kitaptan ayrı kalmadı. Cephede bile okudu ve notlar aldı. Çanakkale Savaşı bunlardan biridir. Sonra Diyarbakır cephesinde düzenli ve belli amaca yönelik okumalarını hızlandırdı. Mustafa Kemal’in bilime verdiği önem ilk kurtuluş mücadelesini başlattığı yıllarda açıkça ortaya çıktı.
Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu ile birlikte bir de kitaplık kurdurdu. Bir yandan kurtuluş ordusunu hazırlarken öte yandan eğitim ordusunun kuruluşuna öncülük etti. Polatlı’ya kadar yaklaşan Yunanlıların top seslerinin duyulduğu sırada Ankara’da “muallimleri” topladı ve 6 gün süreyle eğitim konuların tartıştı. Savaşın o zor şartlarında herkesi askere aldı ama öğretmen ve gazetecileri ayrı tuttu. Onları okullara gönderdi ve her şart altında eğitimin sürmesini istedi. İstanbul’dan Ankara’ya milli kurtuluş için cephane ve asker kadar kitap ve okumuş insanın gelmesini de sağladı. Savaş ortasında Ankara’da Harita Mektebi’ni kurdurdu. Ama Atatürk’ün bilime ve eğitime verdiği asıl önem 9 Eylül 1922’den sonra anlaşıldı. Atatürk düşmanı denize döküp savaşı kazandıktan sonra zaferi ilan etmedi. Bunun nedeni 45 gün sonra Bursa’da öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmada anlaşıldı. Atatürk öğretmenlere, “Ordularımızın ihraz ettiği (kazandığı) zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz ihraz ve iademe edeceksiniz” dedi ve adeta bilim zaferinin kazanılması için “görevi teslim” etti. Mustafa Kemal Cumhuriyeti ilan ettiğinde Türkiye’de 39 mühendis vardı. Yetişmiş kadro yoktu. Cumhuriyet o dönem orta öğrenimi bile sürdürecek öğretmenden kadrosundan yoksundu. Üniversite düzeyinde eğitimin sürdürülmesi ise neredeyse mümkün değildi. İstanbul’da bulunan Darülfünun ise medrese zihniyetiyle eğitim veriyor ve Cumhuriyet devrimlerinin daima karşısında duruyordu. Atatürk orayı kapatmayı çok istiyordu ama yerine koyacak hiç bir şey yoktu.
O yüzden Atatürk kritik bir karar aldı. Ortaokul ve liseleri tek tek dolaştı. Birçok sınava bizzat girdi. Ankara’da katıldığı bir lise sınavı uzayınca Ankara Palas’taki baloya gidişini iptal etti. Buradan zeki ve okumaya istidatlı öğrencileri birer birer seçti. Onları kıt imkânlara rağmen yurt dışına gönderdi. Başta adını matematik tarihine altın harflerle yazdıran Ordinaryus Prof. Dr. Cahit Arf başta olmak üzere onlarca öğrenci yüzünü kara çıkartmadı. Onlar ülkeye döndükten sonra Türkiye eğitim devrimi yapılabildi. İşte o zaman 1933 yılında Darülfünun kapandı yerine İstanbul Üniversitesi çağdaş Türkiye’nin Batı tipi eğitim veren ilk üniversitesi olarak kuruldu. İşte o tarihte bilim medreseye karşı kesin zaferini ilan ve tescil etti. Atatürk bununla yetinmedi uzun süre çalıştığı eğitim reformunu tam anlamıyla uygulamaya başladı. İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler zulmünden kaçan bilim adamlarının Türkiye’ye gelmesi için özel tedbirler aldırdı. O dönem yabancı hocalara milletvekili maaşının 3 katı ücret ödeyerek bilime verdiği önemi bir kez daha gösterdi. Atatürk ve Bilim belgeseli işte bilimin medreseye karşı bu müthiş mücadelenin etkileyici hikâyesini anlatacak. Aslında bu hikâye o mücadelenin başkahramanı Mustafa Kemal’in hikâyesi. Belgesel sadece geçmiş bir gerçeği ortaya çıkarmakla kalmayacak, bilimin ve teknolojinin bu kadar önem kazandığı günümüzde bir devlet adamının neler yapabileceğini de bize hatırlatacak. Hemen yanı başımızda bir teknoloji savaşının verildiği bir ortamda Atatürk’ün daha o yıllardan bilime ve teknolojiye ne kadar önem verdiğini görüp anlayacağız. Atatürk yaptıklarıyla bize bu defa bilim ve teknoloji alanında ışık tutacak, örnek olacak.”
Türkiye-Kore Dostluğu sergisi
Beşiktaş Belediyesi Sanat Galerisi’nde farklı bir sergi daha seyircisiyle buluştu. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen sergiye ilgi oldukça büyüktü. Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ile Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği ressam Kwon Jun’un “Türkiye-Kore Dostluk İletişim Resim Sergisi”, Beşiktaş Belediyesi Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen bir törenle açıldı.
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal “Andong-Beşiktaş arasında kurulan bu kültür-sanat ilişkisi, iki ülke halkının yakınlaşmasına yardımcı olacaktır” dedi. Kore’nin çam ağacı olarak tanınan ressam Jun’un sergisi ile kültür başkentleri kavramı ön plana çıktı. Sergi ile ilgili verilen bilgiler ve yetkililerin konuyla ilgili yaptığı açıklama özetle şöyle:
“Kore’nin kültür başkenti Andong şehrinde dünyaya gelen Kwon Jun, açtığı eşsiz kişisel sergileri ile dahi bir ressam olarak kabul ediliyor. Kwon Jun, halen memleketinde aktif olarak faaliyetlerine devam ediyor. Ünlü Kore ressam Jong-Ha Byun, öğrencisi Kwon Jun’un kişilik ve çalışma nitelikleri hakkında ‘Kore’nin çam ağacı’ şeklinde övgü ile bahsediliyor. Sanatçı bu sergideki eserlerini oluştururken Andong şehrinde dünyaya gelen Koreli bilgelerin temsilcisi Hwang Lee, Andong’un Hahoe köyü ve dünyaca ünlü Hahoe maskesini çalışma konuları olarak değerlendirmiştir. Andong’un 2010 yılının UNESCO Dünya Mirası Şehri olarak seçilmesini kutlamak amacıyla düzenlenen bu etkinliğin yine 2010’un ‘Avrupa Kültür Başkenti’ seçilen İstanbul’da açılması da büyük anlam taşıyor.”
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, sergiyle ilgili düşüncelerini ise şöyle ifade etti: “Sanatçı Kwon Jun ‘un Beşiktaş Sanat Galerisi’nde açtığı “Kore -Türkiye Dostluk İletişimi Sergisi”ni, Andong Belediyesi ile Beşiktaş Belediyesi arasında kurulacak güçlü bağın ilk etkinliği olması nedeniyle önemsiyoruz. Andong-Beşiktaş arasında kurulan bu kültür- sanat ilişkisi iki ülke vatadandaşlarının yakınlaşmasına yardımcı olacaktır. Bu ilişkinin kurulmasındaki katkılarından dolayı Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’na, Andong Belediyesi’ne ve sanatçı Kwon Jun’a en içten teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum.”
ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ
“1923” Cumhuriyet’in kuruluşu
Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde ‘1923’ adlı oyun, Tiyatro Birileri tarafından sahneye konuluyor. 3 Aralık’ta galası olacak oyun hakkındaki detayları, topluluk sanatseverlere şöyle aktarıyor:
“Yedi düvelin şaşkına döndüğü Kurtuluş Savaşımızdan sonra, hiç zaman yitirmeden yaralarımızı sarmaya başladık; ama bununla da kalmadık. Yepyeni bir ülke ile tarih sahnesinde yepyeni bir rol üstlendik. Bu elbette, yine Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde oynayacağımız bir başroldü… 29 Ekim günü ilan edilen Cumhuriyet, Türk Ulusu’nun açtığı yeni ve bembeyaz bir sayfaydı. Yarattığı coşku, devrimlerle süslendi. Öğretmenler tarafından sınıflarda, doktorlar tarafından hastanelerde, çiftçiler tarafından tarlalarda, işçiler tarafından fabrikalarda, kısacası yaşamın her alanında büyük bir özveri sonucu yaratılan emek ile yoğruldu. Tüm bunlar, en sonunda bir ruh doğurdu ve o ruhun adı “1923” oldu. O ruh şimdi Tiyatro Birileri tarafından sanatın gücüyle sahnede canlandırılıyor yeniden… İki perdelik “1923” adlı bu oyunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin ne olduğu sorusundan yola çıkılarak, o ruhun nasıl yaratıldığı izleyicilere aktarılıyor. Tiyatro Birileri’nin dört sezondur devam eden ve büyük bir ilgi gören “Hoş Gelişler Ola” adlı oyunundaki çarpıcı gerçekçilik ve etkileyici sanat dili, bu kez “1923” ile sürüyor. Oyunun en büyük özelliğiyse, bugünden düne bakarken, gün geçtikçe zayıflayan toplumsal belleğimizi yenilemesi ve bunu da belgesel tadında başarması… Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık kadrolarının 1923 ruhuyla neler başardığı anlatılırken, o ruhun sonradan kimler tarafından nasıl yok edilmeye çalışıldığını gösterebilmesi… Yerine göre kahkaha, yerine göre gözyaşlarıyla dolu sahnelerde, cumhuriyetimizin kazanımlarına karşı duyarlı olunması yönünde bir çağrıda bulunması… Zengin bir içerikle ve tarihsel bir kurguyla, öğretici kimliği yanında sorgulatan ve 1923 ruhunu yeniden yakalamak konusunda yol gösteren bir oyun, “1923”, “Hoş Gelişler Ola” adlı oyunun yazarı ve oyuncusu Utku Erişik’in yazdığı ve yönettiği “1923”te, Utku Erişik dışında rap müzik sanatçısı Ulaş, Yağmur Akdoğan ve Demet Buldu rol alıyor. Özgün müzikleri Peak Müzik Prodüksiyon’dan Oğuzhan Hazar Artış ve Can Kazaz tarafından hazırlanan “1923”te, Ulaş aynı zamanda şarkılarıyla da izleyicilere o ruhu anlatıyor. Mustafa Kemal Atatürk, 1933’te “Geçen on yıl, gelecek dönemler için, bir başlangıçtan başka bir şey değildir. Bununla beraber eski dönemlerin tarihi karşısında Cumhuriyetin bu on yılı, eşi görülmeyen bir diriliş ve göz kamaştırıcı bir ileri atılış anıtıdır” demişti. Tiyatro Birileri, ses getirecek bu oyunda izleyicilerini o anıtın önüne götürüp, orada başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 1923 ruhunu yaratan herkesi saygıyla selamlıyor. “1923”, izleyenlere asla unutamayacakları güzellikleri sahnede sunuyor ve onları yeniden yaşama geçirmeleri için sesini yükseltiyor…”
Meyhanede oyunu yeniden bizlerle…
Farklı tarzıyla dikkatleri üstüne çeken Meyhanede oyunu Ortaköy’de sahnelenmeye devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde Afife Jale Sahnesi’nde Kaan Erkam’ın yazıp yönettiği oyun, 11 ve 16 Aralık’ta tiyatroseverler ile buluşacak. Oyunla ilgili bazı detaylar şöyle sıralanıyor:
“Bir Rum meyhanesinde o zamanlar kimsenin kimseyi hor görmediği, din dil ayrımı yokken herkesin biz dediği dönemlerde yaşanmış olması olası bir sohbetin tam arasında kalıyorsunuz. Seyirci olma şansınız yok. Orada kadeh kaldıran bir külhani ya da Madama sizsiniz. 1899’a hoş geldiniz. Oyun daha tiyatro binasının sokağında başlıyor. Boncukçı kızlar, falcılar, pilavcılar sokakta. Her an bir omuz yiyebilirsiniz sağınızdan geçen bıçkın delikanlıdan.
Meyhanede’yi izlemeye geldiğinizde fuayede salataları yapmakta olan ve kocasından dayak yemiş Mina hanıma rastlayacaksınız. İçeride acem garson Araş yarım Türkçesiyle siparişinizi alıyor. Moşe Efendi henüz hariciyedeki odasının ampulünü söndürmemiş. Az sonra çıkıp gelecek. Ketum, kahvede son eli oynuyor. Külhani Davut ise belinde saldırma, salınarak yolda. Meyhaneye geliyor. Az sonra sahneye kimler gelecek kimler. Rosa kocasını tutup kulağından meyhaneye getirip hesap soracak. Niko hem katil hem romantik. Hüznünü taşıyacak meyhaneye. Kakmacı Gabriyel usta her zamanki gibi huysuz. Aris’in direkler arasından getirdiği sihirbaz Kirkor yaptığı numaralarla Davutu deli edecek. Bayanlar baylar, Madamalar kokonalar hepsi bu oyunda… Daha kimse Neslihan Yargıcı’nın da meyhaneye sığınacağını bilmiyor henüz. Ve canlanacak anılarında kimlerin hayallerinin sahneye geleceğini. Arkasından sahnede Anuş, Vartanuş ve Nika, Niko’nun yosması, yosmanın ölmüş babası derken sahne dolup taşıyor. Başka bir hayata hoş gelmişsiniz. Şöyle buyurun içeri…Tekrarı yoktur çünkü sahnede atılan bir adımın…”
Genç tiyatro
oyuncusu üzdü…

MOTOSİKLET kazası geçirerek hayatını kaybeden genç tiyatro oyuncusu Onur Bayraktar, gözyaşları içinde Kadıköy’deki kazadan sonra Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nden arkadaşları tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Tiyatro Kare’nin oyuncularından Onur Bayraktar’ın cenazesi, Ortaköy Camii’nde öğle vakti kılınan namazın ardından Zincirlukuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Beşiktaş’ta bir ilk Mobbing davası
İŞYERİNDEN yıldırma kamu davası ilk kez Beşiktaş’ta açıldı. Kız Lisesi’nde mobbing davası kamuda bir ilk olmasıyla dikkatleri üstüne topladı. Beşiktaş Rüştü Akın Kız Meslek Lisesi Müdürü Nurşen Demirkaya Aygün ile yardımcıları Fisun Kaplan ve Mustafa Bayrak hakkında kamu görevlisinin sahip olduğu nüfusu
kötüye kullanarak aynı okuldan iki öğretmenin psikolojisini kasten bozdukları iddiasıyla dava açıldı. Böylesine önemli bir konuda dava açılması ve benzer olaylar nedeniyle davanın sonuçları şimdi merakla bekleniyor.
Sonunda bu da oldu!..
AVM’ye pazar kurdular
ALIŞVERİŞ Merkezi içine pazar kurdular. Merkeze gelenler şaşkına döndü!.. “Olur mu böyle şey” dedirtti… Ortaköy Pazarı Gayrettepe’ye taşındı. Gayrettepe’deki bir alışveriş merkezi de Ortaköy’ün meşhur tezgahlarını ağırlıyor. Astoria’nın içine kurulan pazarda takıdan çantaya kadar çok çeşitli ürünler satılıyor. İstanbul’da ilk kez bir alışveriş merkezinin içine pazar kuruldu. Merkez’de Ortaköy’ün meşhur takı ve el sanatları tezgahlarını bir aylığına bünyesine kattı. Merkez içinde 20 ayrı stant bulunuyor. Renkli takılardan gümüş mücevherlere, takılardan şallara kadar çok çeşitli ürünler bulunuyor. Ayrıca tarot ve geçici dövme standı ile resimlerini yaptırmak isteyenler için ressam standı da ziyaretçilerini bekliyor.

MAGAZİN HABERLERİ

Boşannca havalara uçtu!..
BEŞİKTAŞ- Futbolcu İbrahim Kaş’tan boşanmak için 1 buçuk yldr uğraşan oyuncu Neşe Sayles, hâkimin boşanma karar vermesinin ardndan sevinçten havalara uçtu. İki yl önce evlendiği eski Beşiktaşl futbolcu İbrahim Kaş’tan boşanabilmek için adliye koridorlarn aşndran “Çok Güzel Hareketler Bunlar”n esmer güzeli Neşe Sayles Kaş, hâkimin boşanma kararn havalara zplayarak karşlad. Genç oyuncu, “Yaşasn boşandm. Artk özgürüm” diye bağrd. Sayles’e 60 bin TL manevi tazminat, aylk 1800 TL nafaka ödemesine hükmetti.
DİZİ TUTMAZSA YANACAK!
BEŞİKTAŞ- Oyuncu Uğur Uludağ yakında başlayacak olan “Kızım Nerede” dizisinin oyuncusu Kamil Güler ile Cihangir’de sohbet ederken görüntülendi. Beşiktaş Akatlar’da Kaygan Zemin adlı tiyatro oyununun son dört kez sahneleneceğini söyleyen Uludağ, “Biz Kaygan Zemin bitiyor diye kutlamaya geldik” diye espri yaptı. “Kızım Nerede dizisinin çekimleri nasıl gidiyor?” sorusuna Güler, “Çekimler çok iyi gittiği için kutlama yapıyoruz” diyerek Uludağ’a takıldı. Dizinin en az iki sene süreceğini iddia eden Güler, “Zaten kesin devam etmesi gerekiyor. Diziye güvenerek Maserati aldım. Yoksa yanarım” diyerek espri yaptı.
AKATLAR’DA ASLAN VAR
BEŞİKTAŞ- Son günlerde herkes, Akatlar’daki Palmali Şirketler Grubu Genel Merkez Binası’nın bahçesinde bakılan bir aslan yavrusundan bahsediyor. Şehrin göbeğinde, hatta içinde ve çevre binalardan görülen bu yavru aslan, bakıcısı tarafından tasması ile bahçede gezdirilip oyun oynatılıyor. Zamanla büyüyecek olan bu aslan yavrusu hep orada kalmayacakmış tabii.
ŞİMDİ AV MEVSİMİ
ETİLER- Şener Şen, Cem Yılmaz, Çetin Tekindor, Melisa Sözen ve Okan Talabık’ın rol aldığı, Yavuz Turgul’un yazıp yönettiği “Av Mevsimi” filmi 3 Aralık’ta vizyona girecek. Filmin vizyona girmesine sayılı günler kala Şener Şen, Cem Yılmaz ve Yavuz Turgul’un yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Üçlü Etiler’de birlikte akşam yemeği yedi. Aracını park ettikten sonra karşısında gazetecileri gören Cem Yılmaz, beklenmeyen bir tepki verdi. Şener Şen gülücükler saçarak neşeli bir şekilde görüntülenirken, Yılmaz gazetecileri görünce bir hayli sinirlendi.
DOSTLUKLARI BİTTİ Mİ?..
ETİLER- Reha Muhtar’la işadamı Celal Kolot çok iyi arkadaştılar ve her öğlen Etiler Papermoon’da Celal Kolot’un masasında buluşuyorlar. İki arkadaşın arası buz gibi deniyor. Yaşanan olay sonrasında mekanda yumruklaşmaya varan tartışmayla dostlukları bitmiş gibi görünüyor. Olay, bayramdan 3 gün önce meydana gelmiş. Papermoon bahçesinde girişte soldaki yuvarlak Celal Kolot ile Reha Muhtar arasında küfürleşme olduğu iddia ediliyor ve bunun sonucunda da yumruklaştıkları söyleniyor. Kavgayı da araya giren dostların ayırdığı yine iddia edilenler arasında.
BENGÜ: “SORUN YOK”
KURUÇEŞME- Bengü Kuruçeşme’de eğlenirken görüldü. Gece kulübünden tek başına ayrılan seksi popçu, yeni saç stiliyle beğeni toplarken, “Sevgiliniz içeride kaldı. Neden sizinle çıkmadı” sorularına parmağındaki tek taş yüzüğü göstererek “Aşk hayatımda her şey yolunda gidiyor” diyerek cevap verdi. Sempatik tavırlarıyla dikkat çeken sanatçı, müzikal çalışmalarının da sürdüğünü söylemeden geçmedi.
ONUR ŞAN: ‘KALBİM BOŞ’
ETİLER- Şarkc-oyuncu Onur Şan, kardeşiyle birlikte Etiler’de geçen hafta bir mekana girerken görüntülendi. Yorgun görünen Onur Şan hal saha maçndan çktğn, bacak bağlarnn açldğn söyledi. Dizi çekimleri çok vaktini aldğ için müzikle ilgili kendini dinlenmeye aldğn söyledi. Kalbinin hep aşkla dolu olduğunu ama paylaşabilecek kimsenin olmadğn söyleyen Onur Şan, kalbinin boş olduğunu belirtti.

SPOR HABERLERİ

Derbinin güleni
Kartal, deplasmanda Galatasaray’ı derbide yenerken, ligte de aşağı itti. Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig’in 14. haftasında Galatasaray karşısında 2-1 galip geldi. Galatasaray’ın baskılı başladığı mücadelede oyunu biraz daha geride kabul eden ve ayağa paslarla ileri çıkmaya çalışan Siyah-Beyazlılar, Filip Holosko’nun 8. dakikada düşürülmesiyle penaltı kazandı. Guti’nin penaltı vuruşuyla 1-0 öne geçen Beşiktaş, rakibini üzerine çekerek hızlı hücumlarla pozisyon bulmaya çalıştı. Cana ve Elano’dan kurulu orta sahasıyla defans arasına top atarak tehlikeli olmaya çalışan Galatasaray, Pino’yla yakaladığı iki net pozisyonda gole yaklaşsa da kaleci Cenk Gönen zamanında yaptığı hamlelerle Galatasaray’a beraberlik şansı tanımadı. Nobre’yi ileride tek bırakan ve uzun toplarla tecrübeli oyuncuyu besleyen Kartal, defans bölgesini kalabalık tutarak Galatasaray’ın hücumda organize olmasını engelleyerek ilk yarıyı 1-0 önde tamamladı. İkinci yarıya Ali Turan-Mehmet Batdal değişikliğiyle başlayan Galatasaray, Kewell ve Elano’nun geliştirdiği ataklarla tehlikeli olmaya çalıştı. Beraberlik için iyice yüklenen ve Servet-Barış, Elano-Baros değişiklikleri yaparak tüm riskleri alan Galatasaray’ın arka tarafında oluşan boşluklardan dolayı ileride daha rahat hareket eden Beşiktaş, 69. dakikada ikinci gole çok yaklaştı ancak direk buna izin vermedi. Siyah-Beyazlıların beklediği gol 79. dakikada geldi. Guti’nin müthiş pasına iyi yükselen Nobre’nin kafayla yaptığı vuruş filelere gitti ve Beşiktaş derbide 2-0 öne geçti. Beşiktaş, uzatma dakikalarında Kewell’ın golüne engel olamadı ve Spor Toto Süper Lig’in 14. haftasındaki derbiden 2-1 galibiyetle ayrılmayı başardı.

Spor Yazarı Hayri Ülgen derbiyi Radyo Beşiktaş’a değerlendirdi
“İnandılar ve kazandılar”
Galatasaray – Beşiktaş derbisinin ardından çok şey söylendi. Yazıldı ve çizildi. Biz de sizler için spor yazarlarına sorduk. Maçın ardından hemen ilk gün Radyo Beşiktaş’ta bizlerle canlı yayında Hayri Ülgen vardı. Ülgen oldukça ilginç tespitler yaptı. İşte Beşiktaş’ı yakından tanıyan yorumcu Hayri Ülgen’in Radyo Beşiktaş’ta söyledikleri;
LİGİN ALTI ÜSTÜNE GELDİ!..
“Beşiktaş ve Galatasaray bundan bir kaç yıl öncesine kadar hep birincilik, ikincilik için savaşırlardı, şampiyonluk için savaşırlardı. Ama gördük ki artık Beşiktaş ve Galatasaray yukarılara tırmanmak için yani 6.’lık, 7.’lik, 8.’cilik savaşıyorlar. Bu da tabi ayrı bir entresan yaklaşım ve karşılaşma.. Maçın analizine ve Beşiktaş’a gelince, Beşiktaş takımı daha iyi top oynadı. Daha çok istekliydi. Ben sezon başından bu yana Beşiktaş’ın bu kadar takım olarak birbirine iyi yardımlaşma yapmasını izledim, iyi top çevirdiklerini ve kazanmak için hırslı olduklarını ve Beşiktaşlılık ruhunu gösterdiğini gördüm. Ben bir hafta içerisinde de Beşiktaş’ın idmanlarına gittim. Başta Guti olmak üzere tüm Beşiktaşlı futbolcuların hocalarıyla beraber bu maçı alacağına inandığım için de maçtan önce de bazı yorumlar yaptım. Beşiktaş kazanacak diye. Sonuçta, Beşiktaş nihayetinde de kazandı. Şampiyonluk için hatta Avrupa maçları için bir büyük moral oldu. Ve ‘lige devam, işte ben de artık varım’ dedirten bir galibiyetle… Biraz da şunu söylemem lazım, eğer hakem Cüneyt Çakır biraz cesaretli biraz yürekli olmuş olsaydı, ben o Nobre’nin golünü gözü kapalı gol olarak vermiş olurdum. Bir de Holosko’nun direkten dönen topu gol olmuş olsaydı belki Beşiktaş, Ali Sami Yen Stadı’nda tarihi bir farkla ve ilk defa derbinin burada biteceğini biliyorsunuz, bundan sonra Galatasaray Stadı’nda derbi oynanmayacak… Onun için de büyük bir zaferle ayrılacağını düşünüyordum. Yine de bir dönüm noktası oldu şeklinde de yorumlayabiliriz.
SCHUSTER’İ AKTİF GÖRDÜM
Schuster’in ben ilk defa böyle devamlı sahanın içerisine kadar gelip futbolcularla fikir alışverişi yaptığını gördüm. Hatta az kalsın biraz daha cesaretli olsa hele saha içerisine girip paslaşmayı bile düşündüğünü, heyecanlı olduğunu, büyük sorumluluk taşıdığını gördüm. İşte benim de beklediğim Schuster budur. Eğer bir futbolcu sahada hocasının o heyecanını, hırsını görürse zaten futbolcu sahada onu yansıtır. Futbolculara baktım hep gözleri hocalarındaydı. Ve hocalarının gözü de sahanın içerisinde Beşiktaşlı futbolcularlaydı. Eğer futbolcu ve teknik direktör birleşirse ve anlaşırsa, birlik içerisinde olursa yenemeyeceği takım ve başaramayacağı da sonuç yoktur. Tabiki sonraki maçların da hep derbi hüviyetinde geçmesini istiyoruz. Beşiktaş’ın iyi bir kadrosu var. Sizinle daha önce zaten konuştuk. Beşiktaş Türkiye’nin en iyi starlarına sahip, görüyorsunuz mesela bir Guti çıktı. Neler yapabildiğini gördük. Nobre’yi gördük. O beğenmediğimiz Nobre… Bobo yok biliyorsunuz, bunu da ilk defa buradan söyleyeyim, Bobo en az 3 ay yok. Eğer ameliyat olursa 7-8 ay yok. Onun için 3 ay olarak Brezilya’ya gidip tedavi görecek. Bu tabi ne demek, Beşiktaş’ın bir golcüsü sezon sonuna kadar hemen hemen yok gibi. Bobo çok iyi oyuncuydu ve çok gol atan bir oyuncuydu. Nobre’nin de kendini gösterme maçıydı ve gösterdi. Ve iyi de top oynadı, iyi de gol attı. Beşiktaş’ın her şeye rağmen devre arasında iyi bir golcü alınırsa inanıyorum ki; Beşiktaş hem UEFA’da hem de ligde hatta Türkiye Kupası’nda iyi bir yere geleceğini düşünüyorum.”
NOT: Canlı yayını kaçıranlar programın tamamını www.radyobesiktas.tv’den dinleyebilir.
KARA KARTAL CEPTEN YİYOR!
Beşiktaş: 1
Kasımpaşa: 1
Kara Kartal, Spor Toto Süper Ligi’nin 11. haftasında Kasımpaşa ile 1-1 berabere kaldı. Beşiktaş’ın golünü 85. dakikada İsmail Köybaşı attı. Fiyapı İnönü Stadı’ndaki mücadeleyi Bülent Yıldırım yönetti. Tribünleri dolduran taraftarlar tezahüratlarıyla maçın başından sonuna kadar oyunculara büyük destek verdi. Karşılaşmanın ilk devresinde oyunu rakip yarı sahaya yıkan Beşiktaş, ataklarıyla gol aradı. Kasımpaşa savunması Beşiktaş’ı adeta zorladı ve Kartal’ın kalecisi Rüştü Reçber rakip takımın ataklarında başarılı müdahaleleriyle dikkat çekti. İlk yarı 0-0 tamamlandı.
Karşılaşmanın ikinci devresinin başında Quaresma, Mehmet Aurelio’nun yerine oyuna dahil oldu. İkinci yarının ilk dakikaları karşılıklı ataklarla geçti. 57. dakikada Holosko yerini Tabata’ya bıraktı. 74. dakika Hilbert, Erhan Güven’in yerine oyuna girdi. 77. dakikada Kasımpaşa Ersan Martin’in golüyle 1-0 öne geçti. Siyah-Beyazlılar, 85. dakikada İsmail Köybaşı’nın golüyle 1-1’lik eşitliği yakaladı. 90+2. dakikadaki karambolde atılan gol hakem Bülent Yıldırım tarafından geçerli sayılmadı. Son dakikalarda ise Nihat Kahveci’nin düşürülmesiyle kazanılan penaltı atışını Guti, kullandı. Ancak kaleci Tolga, topu kurtardı. Mücadele 1-1 tamamlandı.
Ankara’da kazandı
Baeşiktaş, Spor Toto Süper Lig’in 12. haftasında Gençlerbirliği’ni Ankara 19 Mayıs Stadı’nda 2-0 mağlup etti. Ankara’da oynanan karşılaşmaya tempolu başlayan Siyah-Beyazlılar, Guti’nin yönlendirdiği ataklarla etkili olmaya çalıştı. Rakibinden dönen topları kazanarak baskılı oynayan Kara Kartal, Quaresma’nın bindirmeleriyle gol aradı. Duran toplarla da etkili olmaya çalışan takım, 20. dakikada Tabata’nın frikiğiyle gole yaklaştı ancak kaleci Serdar, topun filelere gitmesine izin vermedi. Kontra ataklarla tehlikeli olmak isteyen ve defansın arasına atılan toplarla gol arayan Gençlerbirliği, yaptığı sert savunmayla kalesini korumaya çalıştı. İlk yarım saatten sonra ataklarını sıklaştıran ve Hurşit’in uzaktan çektiği şutlarla gol arayan başkent temsilcisi karşısında Beşiktaş, aradığı golü 45. dakikada buldu. Tabata’nın düşürülmesiyle kazanılan penaltı vuruşunu Guti gole çevirdi ve ilk yarı 1-0 bitti. İkinci yarıda daha rahat pozisyonlar bulan Beşiktaş, rakip kalede pozisyonlar bulsa da değerlendiremedi. Rakip takımın ataklarına savunma yaptığı zamanında müdahalelerle engel olan Siyah-Beyazlılar, Hilbert’in 90+5. dakikada attığı golle karşılaşmadan 2-0 galip ayrıldı.
Alen
vuruldu
Beşiktaş’ın tribün liderlerinden Alen Markaryan silahlı saldırıya uğradı. Üsküdar Turyol İskelesi önünde akşam saatlerinde silahlı saldırıya uğrayan Alen Markaryan, her iki bacağından da birer kurşunla vuruldu. Markaryan, olayın ardından ambulansla hasteneye kaldırıldı. Markaryan’ın, polise verdiği ilk ifadesinde Beşiktaş’ın amigolarından Harun Dulkara tarafından vurulduğunu söylediği öğrenildi. Olayın Harun Dulkara Alen hakkında söylediklerinden sonra Alen’la konuşmak için buluştuğu ve çıkan tartışma sonucunda Alen’in vurulduğu iddia edildi. Alen Markaryan’ın silahlı saldırı sonucu vurulduğunu öğrenen arkadaşları ve Beşiktaşlı taraftarlar hastaneye akın etti. Markaryan’ın hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenilirken, olayla ilgili inceleme devam ediyor.

Konya’da üzdü: 2-2
Spor Toto Süper Lig’in 13. haftasında Beşiktaş Fiyapı İnönü Stadı’nda Konyaspor’la 2-2 berabere kaldı. Ligde ve Türkiye Kupası’nda aldığı kötü sonuçlardan sonra Gençlerbirliği galibiyetiyle rahat bir nefes alan Kara Kartal, Konyaspor engelini geçemedi. Beşiktaş, iç sahadaki puan kayıplarına Konyaspor maçını da ekledi. Fiyapı İnönü Stadı’ndaki 7 lig maçında toplam 10 puan yitiren Siyah-Beyazlı takım, bu sezon kalesinde gördüğü 14 golden 10’unu da iç sahada yedi. Konyaspor maçında Kara Kartallar’ın gollerini 27. dakikada Mahamoudou Kere (kendi kalesine) ve 39. dakikada Holosko kaydetti. Beşiktaş’ı 2-1 öne geçiren golü atan Filip Holosko, bu sezon ligde ilk kez golle buluştu. Bu arada, Beşiktaşlı taraftarlar maç bitiminde futbolcuları Holosko’ya tepki gösterdi. Slovak futbolcunun maç içindeki performansının yanı sıra ikinci yarıda net bir gol pozisyonu değerlendirememesi üzerine kapalı tribündeki taraftarlar, soyunma odasına giden Holosko’yu protesto etti. Öte yandan maça bakıldığında konuk ekibin golleri 16. ve 62. dakikada Peter Grajciar’ın ayağından geldi. Beşiktaş bu sonuçla beraber 21 puana yükseldi ve maç fazlasıyla 6. sırada yer aldı.