Böyle dostun varsa düşmana gerek yok

Emperyal devletler karşılarında alt edemeyecekleri silahlı güçleri görmeden hedeflerinden vazgeçmezler. Zeytin Dalı Harekatı’na engel olamayan ABD, bu sefer havuç politikası ile Türkiye’yi tekrar yanına çekme çabasına girdi. Astana ittifakını bozup, Soçi masasını Cenevre’ye taşımak istemesi de çok doğal ama bütün bunlar mümkün değil!..
Reuters, ABD’nin Münbiç’i Türkiye’nin kontrolüne bırakmayı teklif ettiğini (veya birlikte kontrol) ama buna karşılık “TSK Fırat’ın doğusuna geçmesin’’ dediğini iddia etti. Türkiye bu iddiayı yalanlamadı. Hatta Sayın İbrahim Kalın, “ABD ile stratejik ortaklığımız devam ediyor. Bundan sonra her konuda birlikte çalışacağız’’ gibi günümüzün gerçeklerine pek de uymayan bir ifadede bulundu. Ama daha sonra bunun ABD ile diyaloğun kopmaması anlamında söylendiği anlaşıldı.
Türkiye, ABD’nin Fırat’ın doğusunda kalmasını kabul edemez. Orada kalması halinde, alt yapısını kurmaya çalıştığı taşeron devletçiğin kurumlarını ve ordusunu daha da güçlendirip meşrulaştıracağını, sonra bunu Barzanistan ile birleştirerek Akdeniz’e doğru yeniden harekete geçmek için fırsat kollayacağını biliyoruz.
Dolayısıyla, ABD ile artık hangi ortak çıkarımız kalmış ki stratejik ortaklık devam etsin? Türkiye ortak olmak bir yana, artık her konuda hedef haline geldi. Afrin Harekatı, ABD’den 5000 TIR ve 2 bin kargo uçağı silah ve mühimmat alan bir örgüte karşı yapılıyor. Bu örgüt ABD askerleri tarafından eğitilip koordine ediliyor. Ve ABD’nin İsrail ve İngiltere’den başka stratejik ortağının olmadığını da bütün dünya biliyor.
Türk Milleti de artık dostunu düşmanını tanıdı. Bu nedenle, iftira ve yalanlarla Türkiye – Suriye veya Türkiye – İran savaşına zemin hazırlamaya soyunan şer güçler emellerini gerçekleştiremeyecekler. Ama yine de bir yanlışa sürüklenmemek için özellikle Suriye rejimiyle doğrudan iletişim kurmak şart olmuştur. Bu sağlandığı takdirde, İran ve Rusya’da zaman zaman gördüğümüz güven eksikliğine dair tereddütler de ortadan kalkacak ve beka mücadelemizin en az maliyetle ve gerektiği gibi hedefine ulaşması kolaylaşacaktır.
MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ
Batı’nın çıkarları için çalışan gayri milli unsurlar, başarısız darbe girişiminden sonraki itirafları, özel haberleşme sistemlerinin deşifre edilmesi ve örgüt bankası üzerinden gerçekleştirdikleri para hareketleri sayesinde açığa çıktı ve büyük ölçüde temizlendi. Ama Tanzimat artığı Batı muhiplerinin ve kadrolu elemanların 5. Kol faaliyetleri devam ediyor.
Bunların şu sıralardaki en büyük dertleri Türkiye – Rusya – İran ittifakıdır. Büyük Abilerinden aldıkları direktiflerle üç büyük garantör devlet arasında güvensizlik yaratmaya ve Zeytin Dalı Harekatı’nı akamete uğratmaya gayret ediyorlar. Ama milletimizin ekseriyeti bu faaliyetleri sayesinde onları daha kolay teşhis edebiliyor ve düşen maskelerin arkasındaki kirli yüzlerini daha net görebiliyor! Bu da madalyonun öteki yüzü.