İyi şair kötü şair ve kötü antrenörler

İyi antrenör takımını iyi “kurar” (dizer)… Oyun akarken de iyi hamleler… Misal, ikinci yarı değişiklik yapar takıma çeki düzen verirse oyunun akışı da değişir.  İşte buna “doğru hamle” denir… Edebi olarak de “Diziliş”!! 
Antrenör “dizilişi” iyi yapmalıdır. Kelimeleri dizer gibi! 
Yoksa işin sonu “alaturkadır”.
Çünkü Futbol, Edebiyat gibidir. İyi yazarsan sarhoş edersin adamı.
Kelimelerin ahengidir bu..!!
Sözcüklerle oynaşmanın büyük keyfi..!!
İyi dizersen kelimeleri, “ritmle” de oynatırsın “anlamları.”
Bu, kelimelerin ahenkle yaptığı danstır..!! 
Bir tür ruh aşkıdır bu, ruhu terbiye eden…
Misal; “Öyle oldu bu akşam da” cümlesi “Öyle de oldu bu akşam” cümlesi ile ayrı anlamlar taşır…
Bir “da” veya “de” eki tüm cümlenin akışını nasıl da değiştiriyor.
1. cümle daha çok “Her akşam oluyor da bu akşam yine öyle oldu” niteler.
2. cümle ise “Beklemiyorduk ama öyle oldu” anlamını, “İlk kez olmuş” gibiyi anlatır.
Her ikisini arasında derin bir anlam farkı vardır.
İşte buna, kelimelerin “sihirli gücü” denir..
Yine yeni misal, gramer işaretleri.. (Nokta ve virgülün önemi)
“Oku da adam ol baban gibi, (VİRGÜL BURADA) eşek olma..” 
“Gibi” kelimesinden sonra gelen VİRGÜL, cümledeki Babayı “örnek baba” yapmıştır.
Ama şöyle yazarsa edebiyatçı;
“Oku da adam ol, (VİRGÜL BURADA) baban gibi eşek olma..”
Virgül iki kelime geriye gelmiştir sadece, cümle aynıdır oysa…
Bu durumda cümlenin anlamı ne olmuştur:
“Baban eşek, oku da kendini kurtar evladım..!!” 
Bir “küçük virgül” ne hale getirmiştir cümleyi gördünüz mü?
Bu, edebiyatçının hünerli, minik bir dokunuşudur sadece…
İşte, edebiyatçının büyük ÖNEMİ de buradadır.. 
Sözcükleri nerede, nasıl kullanacaktır..
Kelimelerin büyük okyanusunda size neyi anlatacak veya ifade edecektir…
Kelimeleri yanlış dizen edebiyatçıların kitapları bu yüzden okunmaz..
Kötü “diziliş” yapan yazarların yazıları bu yüzden okunmaz..!!   
Kötü antrenörler bunlara benzer işte..!! 
Aradaki tek fark yeşil sahaların kenarında dolaşmalarıdır…
Kötü şairler gibi kötü antrenörler vardır…
Kelimelerin zirve yaptığı yer ŞİİR’dir..!!
Edebiyatın ince ruhudur..
Aslında futbol, şiirin ta kendisidir.
Kelimelerin ahenkle dansının şahikası..
Yine iyi şairler, kelimeleri “İyi dizerler”..
Bu yüzden de onların şiirleri dilden dile dolaşır, şarkıları mısra olurlar..!!
Bir de kötü şairler vardır. Şiir yazdıklarını sanırlar.
O berbat şiirleri sadece kendileri ile 1. derece akrabaları okur.
Kelimelerden, sözcüklerden, mısralardan anlamazlar!
Kötü antrenörler de kötü şairler gibidir…
Misal Beşiktaş’ta bir Carvalhal vardı
Hatırlamayın daha iyi..
Ya da üst hayali sadece Beşiktaş’ı yenmek ve futbol oynatmamak olan teknik adamlar vardı!
Öyle ki Avrupa maçına Beşiktaşla maçları var diye takımın yarısını götürmezler.. 
Yazıktır onlara… 
Yine bunlar, yeşil sahanın kulübelerinde çok bulunurlar.
Edebiyat böyle bir şeydir işte…
Futbolla edebiyat bu yüzden iç içedir..!!
İşte; kötü bir şairle, kötü bir antrenörün arasındaki rabıta aynen böyledir.
Birbirlerine paralel bir “İlişkileri ” vardır…
Bakın size, son bir kez toparlama yapayım:
“Elleriyle çalışana amele, elleriyle birlikte zihnini de çalıştırana usta; fakaaat, elleri zihni ve kalbi ile çalışana sanatkar denir, sanatçı denir” 
Yukarıdaki tümcenin son cümlesi, iyi antrenörler ve iyi futbolcular için de geçerlidir.
Neyse anam babam OC yine kaçar…
En Kalbi Muhabbetlerimle…
Ben Can; Orhan Can..!!
Kelimelerin gücü adına,
kötü şair ve kötü antrenörlerden uzak durarak, kelimelerin efendisi Muzaffer Tayip Uslu’nun 
“Gramer Dersi” başlıklı şiirini tüm edebiyat ve şiir severlere armağan ediyorum:
Gramer Dersi
“Sevmek” bir kelimedir
“Sarı saçlı” dersem bir kız için
Sıfat söylemiş olurum
“Ben sarı saçlı bir kız sevdim”
Bir cümledir. Sevda dolu bir cümle
Nokta koymalı, durmalı zira
Zira “açlık” da bir kelime
Cümleye gelmez sarı saçlı kız gibi
Ah elbet dolaşırsa ölüm sık sık dilime
“Öleceğim, ölüyorum, öldüm”
Diyeceğim bir gün..
 ***
Martılar da sustu bak..!!
Boğazın soğuğu yüreğime vuruyor
Yağmur damlaları suratımı okşuyor
Ve ben
Seni düşünüyorum bu gece.
Çok uzaklarda değilsin biliyorum.
Geminin güvertesi boş bu gece
Martılar da sustu bak
Kuru bir makine gürültüsü
Titreyerek çalışıyor.
Ve ben,
Seni düşünüyorum bu gece.
 
Seni sevebilmek seni
Benimsin diyebilmek sana.
Kaybolmuş sevgilerin çağrısı bu.
Sevgiler ölüyor bak
Ve sevgiler doğuyor bu gece.
 
Seni sevebilmek diyorum
Yetişebilmek sana
Bilemiyorum,
Köhnemiş sevgilerin kucağında
Bağırıyorum;
Onca çirkinlikler içinde
Seni sevdim ya seni…
Ah Beşiktaş sevdim ya seni!