EĞİTİM: Bu soruya dikkat!

Birçoğumuz çocukluğumuzda mutlaka bu soruyla karşılaşmışızdır. Ve birçoğumuz da çocuklarına bu soruyu sormuşuzdur. Bu soru, bir çocuğu hayatındaki en önemli ve biricik varlıklarıyla sınama sorusudur. En çok hangisini seviyorsun diye sormak, hangisini daha az seviyorsun demekle aynı şeydir. Sorarken masum gibi görünen bu sorunun, içerik anlamında çocuklara çok ciddi olumsuz duygular yüklediğinin farkında değiliz. Farkındaysak ve bilinçli olarak soruyorsak, çocuklarımızı böyle bir seçim yapmaya yönlendiriyorsak o zaman kendimizi sorgulamamız gerekiyor.

BU SORU HEM SAÇMA HEM DE TEHLİKELİDİR
Seçim, aynı türde varlıklar ya da insanlar arasında yapılabilir. Elmalarla armutları toplarsak kaç mandalinamız olur gibi bir soru ne kadar anlamsız ve saçmaysa, anne ve babadan hangisinin daha çok seviliyor olduğu sorusu da o kadar saçma ve anlamsızdır. Hatta tehlikelidir. Bir çocuğa, öğretmenlerinden hangisini daha çok seviyorsun diye sorabiliriz, hangi teyzesini ya da hangi amcasını, hangi arkadaşını daha çok sevdiğini sorabiliriz ama sadece birer birey olan anne ve babadan hangisini seviyorsun diye sormak o kadar yanlış ki… Anne ve babadan başka anne ve baba yok. Bir anneyi yine biricik anne olarak, babayı sadece biricik baba olarak sevebiliriz. Onlar alternatifleri olmayan varlıklar.

BİR ÇOCUĞU NEDEN BÖYLE BİR SEÇİM YAPMAYA ZORLUYORUZ?
En çok seviliyor olduğumuzu duymak belki iyi hissettirir ama aynı şekilde diğer ebeveynin de kötü hissetmesine yol açar. En çok da çocuğun kötü hissetmesine yol açar üstelik. Bir çocuğu neden böyle bir seçim yapmaya zorluyoruz? Buna hakkımız var mı? Çocuklar her ebeveyniyle ayrı duygular yaşayabilir, ayrı paylaşımlarda bulunabilir. Bazen bir ebeveynin çocuğun hayatındaki etkisi diğerinden daha fazla olurken, başka bir zaman diğeri daha aktif izler bırakabilir. Bu etkileşimler yüzdelik dilimler olarak farklı oranlarda olabilir. Önemli olan her iki ebeveynin toplamının çocuğun üzerindeki etkisinin yüzde yüz olmasıdır. Çocuk anne babasından aldığı doğru oranlardaki ilgi ve sevgiyle yoğrulur, olgunlaşır ve büyür. Kimi hangi oranda sevdiği değildir önemli olan. Kaldı ki, çocuğun ilgisi zaman zaman, gelişim süreçlerine bağlı olarak bazen tek bir ebeveyne yönelebilir. Kız çocuklar özellikle ergenlikte anneleriyle çatışırken, babalarıyla daha yakın ve hassas ilişkiler kurabilirken, erkek çocuklar ergenliğe kadar annelerine hayrandır. Kız çocuklar babaların prensesiyken, erkekler annelerinin prensleridir. Bu yakınlaşmalar doğrudan sevginin göstergesi değildir. Doğal bir gelişim evresidir ve çocuklar annelerini de babalarını da aynı aşkla, aynı tutkuyla ve aynı ihtiyaçla severler.

ÇOCUKLARIMIZI HALA KIYASLAMALAR YAPARAK BÜYÜTTÜĞÜMÜZ BİR GERÇEK
Sınıf arkadaşıyla, komşunun çocuğuyla ya da kardeşleriyle kıyasladığımız çocuklarımızı bir de bize olan sevgileriyle kıyaslamak onlara yapılacak en büyük haksızlıktır. Onlar nasıl ki, kişilikleriyle, doğuştan getirdikleri yetenekleri ve genetik özellikleriyle tamamen kendilerine has ve özel bireylerse, biz anne babalar da o derece özel ve biricik varlıklarız.

ONLARA VERDİĞİNİZ DEĞERİ SORGULAYIN
Çocukların gözündeki değerimizi anlamaya çalışmak istiyorsak onlara verdiğimiz değeri sorgulamamız daha doğru olur. Çocuklara verdiğimiz değer ise onlara aldığımız hediyeler, pahalı oyuncaklar değil, ayırdığımız zaman ve onları gerçekten dinlemekle doğru orantılıdır. Elimizdeki teknolojik aletlerin ekranlarından başımızı kaldırıp görebilirsek, çocuklarımızın gözlerindeki ışıktır, aşktır, bizimle olan sohbetleridir, kahkahalarıdır. Özetle, çocuklarımızı seçim yapmaya zorlayarak bize verdikleri değeri anlamak mümkün değil. Hangimizi daha çok sevdiklerini öğrenmek de gereksiz bir çaba ve çocukları gereksiz yere seçim yapmaya zorlamaktır. Sizi daha çok seviyorlarsa diğer ebeveyni daha az seviyorlarsa bence asıl bunu sorgulamalısınız: Neden? Bu soruyu da çocuklarınıza değil, kendinize sormalısınız. Yüzleşmeye ve gerçeği duymaya hazırsanız tabii.

HÜRRİYET AİLE