Yağdı yağmur çaktı şimşek

İstanbul yağmura teslim oldu. Sabahın erken saatlerinde başlayan aşırı yağış koca İstanbul’u bir anda göle çevirdi. Metroyu su bastı, bütün alt geçitler, köprü altları, kavşaklar havuz gibi oldu. Trafik durma noktasına geldi, bir ara vapur ve motorlar bile çalışmadı. Elektrikler kesildi, televizyon yayınları durdu.
Bir gerçeği açıkça saptayalım. Meteoroloji uzmanları bu tür bir yağmurun 32 yıl önce yağdığını açıkladı. Dünkü İstanbul havası gerçek anlamda bir afet gibiydi.
Ancak benzer yağmurlar dünyanın pek çok ülkesinde görülüyor. Hatta özellikle tropikal bölgelerde bu yoğunluktaki yağışlar neredeyse her gün, bazen günde birkaç kere yaşanıyor. Ama hiçbirinde etkisi bizdeki kadar olmuyor.
Bunun tek nedeni var; aşırı rant hırsı nedeniyle doğanın dengesini bozmaya kalkmamız.
Doğa milyonlarca yıldır kendi dengesini koruyor. Doğa kendi alanlarında asla tahribat yapmıyor. Tahribat “insan elinin değdiği” yerlerde yaşanıyor.
İstanbul’da 200’ü aşkın dere var. Bunların çoğu rant hesabı ile kurutuldu, kiminin ise yatağı değiştirildi.
Normal yağışlarda bu dengesizlik kendini göstermiyor elbette ama işte dünkü gibi biraz aşırı kaçınca yağışlar doğa da kendi dengesini arıyor.
Kurutulan dere yatakları canlanıyor, yolu değiştirilen dereler asıl yollarını arayıp buluyor ve ortalık bir anda cehenneme dönüyor.
AKP 15 yıldır iktidarda ama Ankara ve İstanbul’da 1994’den bu yana iş başındalar. Hiç kesintisiz bugüne kadar bu iki büyük kenti AKP zihniyeti yönetti. Her iki kentte de biraz fazla yağmur yağsa hep aynı manzarayı görüyoruz.
Buna karşı bahaneleri hazır; “Bilmem kaç yıldır yağmayan yağmur yağdı, bu bir afet, dünyanın neresinde bu kadar yağmur yağsa aynı şey olur.”
Bunların hepsi palavra. İş bilmezliğin, yetersizliğin üstünü kapama gayretleri.
Elbette İstanbul’da derelerin ıslahı için büyük çabalar harcanıyor. Ancak rant uğruna her yeri imara açmaktan, olmadık yerlere çok yüksek binalar dikmekten, dere yataklarına villalar apartmanlar inşa etmekten, ağaçları acımasızca kesmekten ve yerine beton dökmekten, bilinçsizce yapılan yüksek duvarlardan asla vazgeçemiyorlar.
İstanbul 1994’ten bu yana benzer manzaraları defalarca yaşadı. Hatta bazılarında çok ciddi can kayıpları da verdik. Nitekim iktidar yetkilileri dün yağışla ilgili ilk açıklamalarında “can kaybı olmadığını” adeta “iftiharla” açıkladılar.
Dikkat edin yoğun yerleşim bölgelerinde yaşadığımız doğal afetler hep AKP’nin yıllardır iktidar olduğu yerlerde görülüyor. Çünkü rant hırsı en çok buralarda egemen. Üç kuruş daha fazla kazanmak uğruna aslında geleceğimiz heba ediliyor.
Selin açtığı maddi hasarlar kısa sürede giderilebilir. Ama asıl tehlike geleceğimizin kendi elimizle yok edilmesidir.
Bu rant hırsı devam ederse gün gelecek elindeki bir şişe suyu deviren çocuk bile büyük bir felakete yol açabilecek.
Dünkü İstanbul iktidara bir ders olmalı. Artık şu rant hırsını bir kenara bırakıp geleceğimizi nasıl kurtaracağımızı düşünmeye başlamalılar.