Tüketirken tükenmek…

Geçen yazımda ekonominin içinde bulunduğu ortam nedeniyle para ve maliye politikalarının yetmeyeceğini, hükümetin de bir takım yeni tedbir ve düzenlemeler yoluna gidebileceğini belirtmiştim. Nitekim daha haftasına kalmadan bu yönde ciddi adımlar atılmaya başlandı.
Ama Varlık Fonu, büyüklüğü, Maliye ve Hazine gelirlerine azaltıcı etkisi, SPK, İhale Kanunu gibi yasaların ve Sayıştay gibi resmi denetimlerin dışında kalması gibi özellikleri nedeniyle her zaman konuşulacak olanı.
Fonun yönetimi veya ikinci bir Hazine gibi nasıl borçlanacağına dair teknik konuları bir tarafa bırakırsak… Fonun amacı; büyüme ve istihdamı desteklemek, iş döngüsünü stabilize etmek, borçlanmak suretiyle borcun çevrilmesine yardımcı olmaktır.
Kredi notumuz düştüğü için yabancıların kendi tüzükleri gereği gelmekte zorlandığı şimdiki ortamda, bu fon reel ekonominin güçlendirilmesi için kullanılsa elbette ki yararlı olur. Ama büyüme ve istihdamın daralması kaygısıyla tüketime ve rantabıl olmayan mega inşaat projelerine abanılırsa, ki açıklamalar da biraz o şekilde… Günün sonunda fonun buharlaşması da mümkündür.
Bir başka tedbir forex piyasasına düzenleme şeklinde geldi. Düzenleme nedeni, küçük yatırımcıyı riskten korumak olarak açıklandı ama bu piyasada çalışan birçok profesyonelin işinden olacağı düşünülürse, asıl amacın ihtiyaçtan kaynaklanmayan döviz talebini kırmak olduğu bellidir.
TCMB da güzel bir sürpriz yaparak, kullandırdığı döviz kazandırıcı reeskont kredilerine bir süreliğine TL ile ödeme kolaylığı getirdi. Peki, siyasi irade istemese bunu kendiliğinden yapar mıydı?..
Önlemlerin arkasının da gelebileceğini Sayın Canikli’nin açıklamalarından öğreniyoruz. Bunlardan şunu anlamalıyız: Kuralsız ve başıboş liberalizm (neoliberalizm veya küreselleşme) Çin ve Almanya gibi net ihracatçı olmayan ülkelerde fakirleşme, işsizlik ve dolayısıyla sosyal sorunlara neden olduğu için iflas etti. Artık kimse küreselleşelim de zenginleşelim diyemiyor, bilakis hükümetler onun yarattığı sorunlarla boğuşuyor. Bu boğuşma şimdi bizde de yapılmaktadır, olan budur!
Fakat keşke Varlık Fonu’nun bir bölümü de cari açığımızı daraltmak için endüstrileşme ve inovasyon yatırımları için kullanılsa… Zira tüketim ağırlıklı büyüme, bizden çok yabancılara yarayan, sorunları kökten çözmeden kaynak tüketen bir politika olmaktan öte gidemiyor.
PİYASALAR ŞİMDİLİK İYİMSER
Türkiye, ABD ile gerginleşen ortamın yeni yönetimle birlikte yumuşayacağı beklentisi içine girmişti. Bu beklenti şimdilik karşılığını buldu ve görüşme trafiği yeniden başladı.
Bunun yanında Merkez Bankası’nın ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini üst banda yaklaştırarak sıkılaştırmada kararlı gözükmesi, Fed’in çelişkili açıklamaları ve biraz da Varlık Fonu’nun etkisi ile sınırlı da olsa para girişi gördük.
Bu nedenle kurlarda yaşanan gevşeme döviz borcu olanların açık pozisyonlarını kapatması için önemli bir fırsat. Düşük işlem hacmi ise borsa endeksinin kalıcı olarak güçlenmesine engel.
Traderların kısa zaman aralığında para yapmak için hızlı hareket ettiği, yarın aniden çıkmaya başlayacağı ortamda bireysel yatırımcıların hayale kapılmayıp temkinli olması gerekir.