Demokrasi, hazım ve tahammül rejimidir

Türkiye’nin önünde oldukça çetrefilli bir dönem bulunuyor. Türkiye’nin başında Türkçesi IŞİD, Arapçası DAEŞ olan aslında El-Kaide’nin uzantısı olduğu açıkça bilinen bir bela var. Bu arada PYD, PKK, YPG… Ne derseniz deyin. Uydurma ve Türkiye’yi yok etmek veya teslim almak isteyen güçlerin oyuncağı olan bir terörist grup var. Türkiye yıllardır bunlarla mücadele ediyor. Başbakan Binali Yıldırım “Türkiye sınırında bir kürt devleti kurulmasına izin veremez” dedi. Türkiye’yi Ortadoğu çıkmazına sokmak için Suriye topraklarından atılan bombalarla sınır illerimizdeki yerleşim yerlerine zararlar veriliyor.
Türkiye bütün bu saldırılara karşı soğukkanlı davranıyor, ancak sınır güvenliği için karşı tarafı top ateşine tutarak susturuyor. Son olarak yapılan Cerablus operasyonu da bu amaçla yapıldı. Gaziantep’te IŞİD’in düğüne yaptığ bombalı eylem ve sınır illere yapılan saldırı üzerine Türk Hava Kuvvetleri F-16’larla Cerablus’a harekat yaptı. Hatta bordo berelilerin bile karadan Suriye’ye girdikleri ileri sürürüldü. Amaç Cerablus’tan IŞİD’ı temizleyerek Türkiye’nin sınırların güvenlik altına almaktır. Bu harekat çoktan yapılacaktı. Ama için uygun zeminin oluşturulması için uzun süredir çalışıldığı anlaşılıyor.
TRUMAN DOKTRİNİNİ OKUYUN!
Türkiye’nin bu harekatında Şam yönetimi ile Cezayir’de başlayan sıcak ilişkiler, Rusya ile yumuşama ve Barzani’nin Amerika Başkan Yardımcısı Biden’in Türkiye ziyaretinin etkisi olduğunu sanıyoruz.
Öte yandan Türkiye üzerine oynanan oyunların sınaryosunun çok önceden yazıldığını unutmadan ona göre davranmak gerektiğini düşünüyorum. Tarih okuyanlar 1950’li yıllarda ABD Başkanı Truman’ın ortaya attığı “Truman Doktirini” ve “Marshal Yardımı’nı okumalılar. Hatta sonra bu doktrini pekiştiren Başkan Wilson’un söylemlerini okusunlar. O zaman Ortadoğu’da oynanan oyunun gerçek yüzünü anlayabilirler. Türkiye üzerine oynana oyunlar 1950’li yıllarda başladı. O tarihlerde Fetullah Gülen hareketinin temelleri atıldı ve Türkiye ile Ortadoğu bugünlere geldi.
Truman doktrini ile ilgili oldukça ilginç bilgiler içeren ekteki internet adresine bakabilirsiniz. http://gizliilimler.tr.gg/Truman-Doktrin i-ve-Marshall-Plan%26%23305%3B.htm
VATANINI SEVEN HERKESİ KUCAKLAYAN BİR
TÜRKİYE OLMALIYIZ
İnşallah Türkiye artık şunu farkeder. Türkiye’nin dostu yoktur, Türkiye’nin düşmanı da yoktur. Türkiye’nin menfaati vardır. Bu sonuca ulaşmak için Türkiye’nin yapması gereken tek şey, hangi görüşte olursa olsun, ister iktidar ister muhalefet hepsi vatanını seven insanlardan oluşmaktadır. Türk halkının ülkesine yapılacak birsaldırı da nasıl bütünleştiğini tarih okuyanlar iyi bilirler.
Hükümetin hiçbir ayrım gözetmeden Türk halkını tümüyle kucaklaması ve meydanlarda “demokrasi” mitingleri yaptığını hatırlayarak ‘demokrasinin bir tahammül rejimi” olduğunu unutmaması gerekmektedir. Demokrasi eleştiriye açık olmayı gerektirir. Her yazılana kızıp yazdırmamak demokrasinin ilkelerini aykırı. Eleştiri insanı kliteye yöneltir. Böylece insanlar hatalarından ders çıkararak kendilerini çeki düzen verir ve toplumla daha barışık bir hale gelirler. Ümidimiz demokrasiyi hazmeden bir yönetime kavuşmak ve toplumun kalitesinin yükselmesidir.
Son günlerde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, oldukça güzel açıklamalar yaptı. “Artık içinde, içmeyende ve her görüşte olan kamu kurumlarında görev alacak. Önemli olan liyakat” derken ayrımcılığa son verdiklerini ve yeteneğe önem verdiklerini duyurdu. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Türk halkını tümüyle kucaklama işaretleridir. Zaten halkın beklentisi de budur.
66 YILLIK TÜRKİYE DEMOKRASİSİ 5 KEZ DARBELERLE KESİLDİ
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş farklı şeylerde söyledi. Kurtulmuş “66 yıllık çok partili siyasi hayatında 5 kere darbelerle kesilmiş olan Türkiye demokrasisi, en az 7-8 kere başarısız darbe teşebbüsleriyle yolu kesilmeye çalışılmış. Türkiye demokrasisi ve bu demokrasiye sahip çıkan Türk halkı, bütün dostlarından, Türkiye’ye dost olduğunu söyleyenlerden darbeye karşı net bir duruş bekliyor” şeklindeki sözlerinden yola çıkalım.
İÇ BARIŞI İNCİTİCİ
SÖYLEMLER BİTMELİ
Bulunduğu coğrafi ve stratejik konum nedeniyle dünyanın en kritik bölgesinde bulunan ve süper devletlerin gözünün daima üzerinde olduğu Türkiye artık kendisine bir çeki düzen vermek zorundadır. Öncelikli olarak “sıfır sorun” politikasını gerçekten “sıfır sorun” haline getirmek zorundadır. Bunun için öncelikli olarak iç barışı her yönleriyle kurmak için toplumun tüm katmanlarını kucaklar halde oluşturmalıdır. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar, hatta iktidar partisi üyeleri bile söylemlerine dikkat ederek oluşturulmaya çalışılan bu iç barış için incitici söylemlerden kaçınmalıdırlar.