CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuştu ortalık karıştı

Muhalefet partisi olarak CHP’nin yeterince konuşmadığını ve hükümetin yanlış politikalarına karşı durmadığına ilişkin eliştiriler sürerken genel kurulda Kılıçdaroğlu konuştu ortalık karıştı. Aslında bu sözler seçim döneminde tüm muhalif parti liderleri tarafından söylenmişti. Hatta Cumhurbaşkanı ve Başbakan da buna benzer ve daha ağır sözler ve yakıştırmalarla muhalefeti eleştirmişti. Demokrasi kuralları içinde bütün bunların eleştiri olduğu görüldü.
Muhalefetin asli görevi, ülkeyi yönetenlere görevlerini doğru yapmaları konusunda uyarıda bulunmaktır. Aski takdirde muhalefet olmazdı. Demokrasi bir hazım rejimidir. Eleştiriyi hazmetmek ise olması gerekendir. Ama işler öyle olmadı.
CHP’LI MİLLETVEKİLLERİ
KENDİNİ İHBAR EDİYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, “diktatör bozuntusu” sözlerinin ardından başlayan tartışma ve hakkında TCK’nın Cumhurbaşkanı’na hakareti düzenleyen 299. maddesi kapsamında soruşturma açılmasının ardından CHP harekete geçti. Aslında Kılıçdadoğlu aynı sözleri mecliste bir çok kez söylemişti. Nedense genel kurulda söylenince soruşturma açılma ihtiyacı duyuldu.
CHP Grup başkanvekilleri Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel imzasıyla 134 milletvekiline gönderilen yazıda, “Yargının siyasallaştığını ortaya koyan bu girişimin ardından, genel başkanımızın konuşması sistematik bir şekilde yandaş medya eliyle bir linç kampanyasına dönüştürülmüştür.
Genel başkanımızın asla bir suç olarak değerlendirilemeyecek olan sözlerinin milletvekillerimizce de paylaşıldığının duyurulması, dayanışmamazın ortaya konulması, CHP’nin sindirilemeyeceğinin gösterilmesi ve hukuk devletinin savunulması noktalarında önem taşıyacaktır” denildi.
DUR DİYECEK İLK KIŞI KEMAL KILIÇDAROĞLU’DUR
Vekillerden dilekçe örneğinde Cumhurbaşkanının “hain” ve “karanlık” diye tanımladığı akademisyenlerin görüş bildirmesine de yer veriliyor.
İhbar dilekçesinde şunlar yer alıyor: “Erdoğan, akademisyenlere hain, gazetecilere, ‘Hesabını vereceksin’ diyerek herkesin üzerinde tehdit ve hakaretle pervasızca giderken ve freni patlamış bir şekilde yeminini çiğneyerek anayasayı ihlal ederken, birisinin buna dur demesi gerektiği açıktır. Dur diyecek ilk kişi de Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Hukuk tanımayan Cumhurbaşkanı dahi olsa hesabını vermek zorundadır. Demokrasi, siyasetin hesap sorabildiği rejimdir. Genel başkanımızın sözlerini aynen ben de tekrar ediyorum. Anayasayı ve hukuku tanımayan ‘namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini’ çiğneyen Erdoğan’a genel başkanımızın yukarıda alıntıladığım ifadeleri ile sesleniyorum, aynı soruları soruyorum. Bu suçsa, ben de bu suçu işliyorum. Soruşturacaksanız beni de soruşturun. Kendimi ihbar ediyorum.”
BÜYÜK DEĞERLERİ KAYBETTİK
Geçtiğimiz günlerde Türkiye bir çok değerini kaybetti. Türkiye’de yaşayanların yarısına yakının evine ekmek girmesine sebep olan Koç Grubu’nun genç başkanı Mustafa Koç’u 56 yaşında kaybettik. Renkli siyasetçi Kamer Genç’i kaybettik. Usta yazar Yazar Prof. Dr. Tahsin Yücel’I kaybettik. Belki bilemediğimiz daha nice değerleri daha kaybettik. Allah’tan hepsine rahmet diliyoruz.
KAMER GENÇ: VEFATINDA BİLE HERKESE DERS VERDİ
Türk siyaset dünyası en renkli politikacısını kaybetti. 76 yaşında hayatını kaybeden Kamer Genç, siyasi yaşamı boyunca Meclis’in en aktif milletvekillerinden biri oldu ve bu özelliğiyle ‘tek kişilik muhalefet’ olarak da adlandırıldı. Hakaretlere, suratına fırlatılan bardaklara, kürsüye yürüyen kızgın vekillere rağmen tarzından hiç ödün vermedi.
Siyasi yaşamı ise Danışma Meclisi üyesi iken 12 Eylül idamlarına ve 12 Eylül Anayasası’na ‘hayır’ oyu vermesiyle öne çıktı. Vefatı ile birlikte vasiyeti ortaya çıktı. “Bana bir şey olursa, beni Türk bayrağına sarın veTunceli’ye gömün” diyecek kadar ülkesini vatanını ve milletini seven bir insan olduğunu gösterdi. Allah rahmet etsin, halkımızın hakkını arayacak bir kişi daha gitti diye bakıyoruz ve seni çok arayacağız diyoruz.
İDAMLARA VE 12 EYLÜL ANAYASASINA RET OYU VERDİ
Kamer Genç ismi siyasi alanda, 12 Eylül’ün ardından kurulan Danışma Meclisi üyeliğine “Meclis bizim gibi olmazsa sağcılara kalacak” gerekçesiyle başvurmasıyla öne çıktı. Başvurusu kabul edildi ve Tunceli’den Meclis’e girdi. 12 Eylül dönemi idamlarına ve anayasasına Danışma Meclisi üyesi olarak ‘Ret’ oyunu vermesiyle öne çıktı.
ÖZAL’A ‘TOSBAĞA’ DEDİ, YEŞİL’İ MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI
Recep Ergun’a karşı “İşkenceci”, Turgut Özal’a karşı, “Tosbağa” ithamlarıyla ismi daha bilinir oldu. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine taşıyarak bir başka ilke daha imza attı.
BAYKAL BAŞKAN OLDU, GENÇ GİTTİ
SHP-CHP birleşmesinin ardından Genel Başkanlık koltuğuna Deniz Baykal’ın oturması Kamer Genç’in yol haritasını değiştirdi. Tansu Çiller’in teklifini kabul ederek DYP’ye geçti. 2002 seçimlerinde DYP’nin barajın altında kalması dolayısıyla milletvekili seçilemedi. 2007 şeçimlerine bağımsız olarak katılıp milletvekili seçildi. 1 Haziran 2010 tarihi ile birlikte eski partisi CHP’ye geri döndü.