İstikrar derken…

Seçmenlerin bir bölümü 7 Haziran akşamı ve Sonrasındaki süreçte muhalefet partilerinde yaşanan beceriksizlik ve tutarsızlık karşısında… Bu siyasi belirsizlik ekonomik bir krize dönüşmesin, boş yere işimizden gücümüzden olmayalım diye, 1 Kasım’da AKP’ye oy verdiler.
Herkesin bankalara az ya da çok borçlu olduğu… Ticaret yapanların işlerini çevirmekte zorlandığı… Güneydoğu’da yaşayan halkımızın geçim derdi bir yana, PKK teröründen başını sokağa çıkaramaz olduğu bir ortamda… İnsanların bir takım korkularla tercihlerini değiştirmesi anlaşılmayacak bir mevzu değildi.
Ama gel gör ki, sınırlarımızı ihlal eden bir Rus savaş uçağının düşürülmesi sağlanan bu ortamın bozulmasına yetti. Hukuken haklıydık ama neticede dost bir ülkenin uçağını düşürmüştük. Tabiidir ki ilişkilerimiz siyasi, askeri, iktisadi her yönüyle bozuldu. İlgililer ekonomide yılda 9 milyar dolarlık bir kayıptan bahsediyor. Bunun yanında Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı ve Türk Akımı gibi stratejik projelerin geleceği de belirsizliğe girdi.
Uçak krizi hem daralan ekonomiyi hem de Suriye ve Irak’taki pozisyonumuzu zora soktu. İstikrar bozulmasın derken, düşman envanterine bir ilave daha yaparak hangi istikrarsızlıklara davetiye çıkardığımızı kestiremezken, aklımıza birdenbire AB ile sonu tam üyelikle neticelenmeyeceği belli olan müzakerelere geri dönmek, İsrail gazı, derme çatma ittifaklar falan geldi ki… Bu noktada zamanlama gerçekten manidardı!
Ekonomi cephesinde ise; Amerikan Merkez Bankası (FED)faizleri beklendiği gibi 25 baz puan artırdı. TCMB da döviz mevduat faizlerini aynı oranda artırarak ona ayak uydurdu. TL faizlerine ise finansçı esnafının şantajlarına rağmen dokunmadı.
Geçen ay ‘’Şartlar değişmeden bu politika değişmez’’ başlıklı makalemde Merkez Bankası’nın büyümeye odaklanacağını ve mecbur kalmadıkça faiz arttırmayacağını yazmıştım. Anlaşılan bazı arkadaşların bu gerçeği anlamakta sıkıntıları var! O halde daha açık yazmalıyım:
Merkez Bankası faizi artırmak değil, bilakis indirmek istemektedir. Ve 2016’ da volatilite azalırsa mevcut faiz koridorunu olduğu gibi, yani hem üstten hem alttan biraz daha indirmeye bakacaktır. Öncelikli hedef ise, üst bandın 10’un altına çekilmesidir. Nokta.
Niyet budur ama konjonktür buna izin verir mi, pek sanmıyorum. Devam edelim…
FED yıl içinde 4 kez faiz artışı yapmak istediğini deklare ederek ‘’şahin’’ duracağını belli etti. Buna bağlı olarak altının ons fiyatının yıl içinde 1000 doların 40-50 dolar kadar altına sarkması, ham petrolün ise küresel durgunluğun derinleşmesi durumunda WTI bazında 30 dolara kadar düşmesi beklenebilir.
Altının iç piyasadaki fiyatını daha çok kur belirleyecektir. BİST ve kurdaki belirleyici faktörler; faiz, terör ve Rusya ile ilişkilerin gidişatı olacak. İntikam almak için fırsat kolladığını söyleyen Rusya’nın şartları değiştirebileceğini unutmamak gerekiyor.
Her yılsonunda olduğu gibi, şirket bilançoları için dolar/TL üzerinde oluşan aşağı yönlü baskı 1 Ocak itibariyle kalkacağından bilhassa döviz borcu olanların bu noktaya dikkat etmesinde fayda var.
Yeni yılda aklın ve sağduyunun egemen olması diliyorum