Ne dediysek o!..

Seçimin hemen ilk haftasında “Erken seçim kapıda” demiştim. Arşivlerde kayıtlıdır bizim haberler ve yazılar… Bakın, ne yazdığımı göreceksiniz. Kahin olmaya gerek yoktu çünkü… Meclis tablosu ve siyaset bunu gösteriyordu zira… Diğer yandan seçimin tekrarlanması gerektiği dahi beyan edildi zaten ilk ağızdan daha ilk gece… Ayrıca ben AKP’nin iktidarı bırakacağına da emin değilim oldum olası… Hatta daha ileri götüreyim söylemimi; “Kesin kes bırakmaz!..” Yani nafile turlar yapıldı… Türkiye zaman kaybetti, kaybetmeye de devam edecektir!..
“Siyaset bir bilim” derler her zaman ama, artık deyim yerinde ise, tam bir “Sirk panayırına” döndü… Milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyenler öyle arttı ki… İster inan ister inanma durumuna geldi olay!.. Rant nerde ise rüzgar gülü gibi dönenler, satılıklar, fırıldaklar, zübükler ve benzeri nice kişileri tanıttı bize bu siyaset arenası on yıllardır… Ama böylesine bir durumu ne gördük ne duyduk şimdiye kadar!..
“Dediğim dedik” bir ortam!..
Bir yıl içinde ikinci kez sandık başına gideceğiz yine tıpış tıpış!.. Koşa koşa… İstesek de istemesek de… “Vatandaşlık borcu” deyip oyumuzu kulllanacağız. “Ülke istikrara kavuşsun, Meclis’e düzgün insanlar girsin, en önemlisi de akan kan dursun” diye… Sizce olur mu bunlar? Zor!.. Türkiye’yi de bizi de zor günler bekliyor!.. Hatta çocuklarımızı, torunlarımızı… Bilesiniz…
AKP bu işin mimarıdır. “Tamam da MHP ve CHP ne yaptı?” diye sorabilirsiniz?.. CHP’nin koalisyon kurulacağından zerre kadar ümidi yoktu. Ancak bu işten kaçan olmamak adına şirin gözüktü şeçmene… Doğrusu kamuoyu iteledi!.. MHP ise milim kıpırdamadı… Kıpırdaması da imkansızdı zaten… Meclis Başkanı seçiminde takındığı tutum bunun göstergesi değil miydi sizce?!.. Şimdi oyun bozan değil, sözünün eri olduğunu yani pozisyonunu seçim öncesi anlatması gerekecektir. Bence inandırıcı değil, zor durumları. HDP ise, sessiz kalmayı tercih etti. Türkiye partisi olma yolunda ödünç oy bile verildi ama söylemleri pek tatmin edici olmadı. Yine mazlumu oynadılar, oynamaya da devam ediyorlar. Çünkü PKK olgusu var oldukça başka şansları yok!.. Hal böyle olunca da geniş kitlelere seslenmeleri imkansız.
Anlayacağınız, benim muhalefetten de pek ümidim yok, bir dip nottur… Eklemek lazım…
AKP ise son kozlarını oynuyor. Artık tam bir milliyetçi çizgi içinde “Dede korkut” hikayelerine bile sarıldılar. 1 Kasım da sandıktan 1. parti çıktılar çıktılar… Çıkmadılar… Hayırlısı…
***
Beşiktaş’la ilgili bugüne kadar çok şey kaleme almadım. Birkaç kez belki… Bir kez de gerekli cevap için yazmıştım o kadar!.. Halbuki; yerel siyaset ilgi alanıma girer, gazetecilik dışında yıllardır danışmanlık ve üst düzey yöneticilik yaptım. Deyim yerinde ise barsağın döndüğü yeri bilirim. Yapılan her türlü işleri, mevzuatı… Tanımadığımız insan yoktur nerdeyse siyasetçi olarak… Karşılıklı olarak saygı çerçevesi içinde ilişkilerimizi yürütürüz. Ama hiç biri ile samimiyetim yoktur. Çünkü; siyasetin kapısından bile geçmedim bugüne kadar… Sadece işimize bakarız biz, durum budur!.. Onun için pek değinmem, gerekmedikçe de girmem yerel yönetimlere… Objektif bakarız meseleye… Arkadaşlarımız takip eder haberleri… Her türlü yorumu verir, o kadar!..
***
Ben siyasetin topyekün ele alınması ve bir çeki düzen verilmesinden yanayım. Bunu da her yazımda belirtmişimdir. Kişisel değil kurumsal bakarsak ancak her konuda yol alabiliriz. “Ben” değil, “Biz” dersek bir şeyler yapabiliriz. Kısır çekişmelerin kimseye bir şey kazandırmadığı kanıtlanmıştır artık. İşte ülkenin içinde bulunduğu durum, bunun en iyi göstergesi değil midir?!.. Hele bugünlerde önemli olan güç birliği yapmak, topyekün aynı dilden konuşmak, yani ulusal siyasete dair çalışma yapmaktır görevimiz olmalıdır. Demokrasinin içine girdiği çıkmazdan kurtulmasıdır önceliğimiz. Anayasal düzendir. İnsan hakları, özgürlük ve fikir hürriyetidir. Bunlar evrensel olarak korunur ve kollanırsa ulusal siyasette, yerel siyasette rayına oturur.
Onur, emek, vicdan olmadıktan sonra para pul neye yarar?!.. Bu ülke olmadıktan sonra, biz olmuşuz neye yarar?!.. Olay budur!.. Son derece basit!..
İLETİŞİM DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM
Sezon açıldı, spor konusuna biraz değineyim bu yazı da… Artık stadın açılışı konusunda bir tarih verilmiyor. Sonunda doğru olan yapıldı… Zira yalanın beyazı da olsa yakışmıyordu!.. Hele hele bunu yüz yılı aşkın bir camiayı temsil edenler söylüyorsa hiç yakışık almıyordu…
Bence lider sözünde durmalı. Stad “Bitecek” dediyse bitmeli, “Takım şampiyon” olacak dediyse olmalı. “Transfer tamam” dediyse o tamam olmalı… “Seçim yapılacak” dediyse yapılmalı… Yoksa sürekli eleştirdiğimiz insanlardan ne farkımız kalır. Beşiktaş Kulübü’nü yıllardır takip ederim. Sürekli iletişim de büyük hatalar yapıyor… Gerek yayında, gerek sosyal medyada, gerek basın açıklamalarında, hatta medya mensuplarıyla ikili ilişkilerin de bile bence hiç iyi değiller. Kimse üzülmesin ve darılmasın lütfen… Beşiktaş büyük bir armada, milyonları temsil ediyor, milyonlar gönül vermiş… Herkesi kucaklamak ve güven vermek zorundalar… Kendi içinde Beşiktaşlılarla birçok işi götürebilir ama, profesyonel bir şirketle çalışması bence en doğru olanıdır. Mikrofonu, kamerayı gören konuşmamalı… İsteyen istediğini söylememeli… Beşiktaş sürekli tartışılan noktaya getirilmemeli… Beşiktaş sadece futbol demek değildir!… Ciddi, akılcı ve profesyonel olmalıyız. Ceo filan güzel cilalı tabirler, mevkilerde, bir de şu iletişime el atın… Hadi strateji, taktik geçtik de, Guru’ya filan da gerek yok… Bari bir gün dediğiniz, diğer günü tutsun… İnsanın aklıyla alay mı ediyorsunuz?!..
Hürriyet ve Milliyet Grubu’nda tam 10 yıl iletişim ve yönetim sayfaları hazırladım. Bu konuda söyleşi yapmadığım konuk kalmadı. Yüzlerce köşe yazdım. Bizzat bu işin içindeyim. Ama bu tür bir iletişim ne gördüm, ne duydum?… Nacizane tavsiyem şu işe bir el atın!.. Ortaya bir vizyon koyun… Küçük de olsa; değişin, dönüşün!..
Hangi çağda yaşıyoruz?!..
“BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN!..”
Beşiktaş Medya Grup’tan bahsedeyim biraz size… Çünkü önemli atılımlar yaptık… Biz de sezon Eylül’de açılır. Medya Dünyası hazırlıklarını bitirmiş, yapacağı işleri programlamıştır… Ve “Hayırlısı” deyip işe başlarlar. Biz de buna uymak zorundayız. Çünkü aynı meslek gruplarına üyeyiz. Medya planlamamız, haber akışımız, iletişim kanalları ve tanıtım kuşakları uyum içinde olmalıdır. Sponsorlarımızın stratejileri de önemlidir bizler için. Tabii haber önceliğimizdir her zaman…
Eylül ayı ile birlikte biz de gazetelerimizin içeriğini daha doyurucu, dağıtım kanallarını daha geniş tuttuk bu yıl. İnternet üzerinden de her yerden okunmasını sağladık. Yani; dağıtım sorununu ortadan kaldırdık. Her eve, her işyerine girdik anlayacağınız…
Radyo Beşiktaş’ta ise yepyeni bir atılım içindeyiz. Medya dünyası iyi bilir. İlk olarak biz internet üzerinden canlı yayın başlatmıştık. Yine bu konuyu gündeme taşıyoruz artık. Radyo ile birlikte Tv’miz de canlı olarak yayında olmasını planlıyoruz. Radyo’da ise program ve haberlere ağırlık verdik. Siyaset, spor, magazin, iş dünyasından konuklar sizlere seslenecek. Beşiktaş’ta ve Türkiye’de gündem neyse onu konuşacağız ve belki de gündemi biz belirleyeceğiz.
Diğer yandan internet sitemizi baştan sona yeniledik. “Beşiktaş.com.tr” gibi değerli bir adla yayın yapan haber portalımız zenginleşiyor. Artık sadece Beşiktaş’ta değil, dünyanın her yerindeki gündemi takip ediyoruz. Sarı basın kartı sahibi gazetecilerden kurulan bir ekiple, kent, spor, siyaset, ekonomi, sağlık, teknoloji, aktüel ve son dakika haberleriyle yüzbinlerce takipçimize ulaşmayı hedefliyoruz.
Tüm yayınlarımız; PC / Ipad / Iphone / Android tabanlı cihazlardan kesintisiz ve sınırsız şekilde takip edilmektedir.
Amaç; yerellikten, ulusallığa uzanan “Beşiktaş” adına yakışır dev bir medya markası olarak, sesimizi duyurmak!.. Bulunduğumuz konumu daha da güçlendirmek. Etki alanını genişletmek.
Sorumluluğumuzu biliyoruz. Atılımlarımız artarak sürecek. Bizi izlemeye devam edin!..