Alandaki Park

Dostlarımın ürettiği kitapları gördüğümde içim ısınır. Mevsim kışmış, aldırmam. Ülkenin üstüne çöken kara bulutlara da. Bilirim ki dostlarımın yazıları yaşama direncimizi güçlendirecektir. Kara bulutların ardındaki güçlü aydınlığın muştusudur o yazılar, şiirler. Yazın emekçisi Adnan Özyalçıner’in öykü kitabı “Alandaki Park”ı yeni bitirdim. Afşar Timuçin’in, Nail Güreli’nin, Gürol Sözen’in kitapları sırada. ‘50’li 60’lı yılların yazarlarını, şairlerini ayrı bir yere koyarım. Onların insanın, emeğin arkasındaki sağlam duruşlarına büyük saygı duyarım. Bunlardan biridir Adnan da. İstanbul Erkek Lisesi birlikteliğimiz, ‘60’lı yılların ünlü Yenikapı buluşmaları ve günümüzde Evrensel gazetesinde süren bir beraberlik. Öykülerini ilk tanışma yıllarımızdan beri beğeniyle okurum. İnsanın yüreğini ısıtan öykülerdir bunlar. Sözcüklerle oynamayan yalın bir anlatımı vardır Adnan’ın. Sanki onunla sohbet eder gibi usul usul girersiniz öykülerinin içine. Bazen yoksul ama ırk, cins ayrımı bulunmayan eski İstanbul’un Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaştırır bizi. Bazen çocukluğumuza götürür, yok olan unutulmuş mesleklere parantez açar. Tel cambazları gibi. Paylaşımcı, yardımlaşmalı komşuluk ilişkilerinden söz eder, emeğe, insana, doğaya sevgiyi anımsatır bizlere. “Alandaki Park” öyküleri bütünüyle beni alıp bir başka dünyaya götürdü. Doğup büyüdüğüm günümüzde ise iyice yabancılaştığım İstanbul’uma. Sevginin kardeşliğin, hoşgörünün egemen olduğu mahalleme. Mutlu çocukluğuma. Gençlik anılarımıza, artık aramızda olmayan ama sürekli yüreğimizde yaşattığımız yitik dostlara. Kitabın ilk iki hikayesi Gezi Parkı üzerine. Kitaba adını veren ‘Alandaki Park ‘öyküsü çarpıcı. Bir Cumhuriyet Bayramı’nda babasının ilk kez Taksim alanına törenleri izlemeye götürdüğü çocuğun gözlemlerini içeriyor öykü. Tek parti dönemindeki Beyoğlu ve Taksim’inden ve Gezi Parkı’nda kesitlerin çocuk gözünden okura yansıtılması kanımca öyküyü renklendiren önemli bir öge. Sonrası öykünün günümüze ait bir Haziran gününe. Yazar bu kez Gezi Parkı’ndadır ve üzünç dolu acı doludur izlenimleri Gezi’ye sahip çıkan gençlerle yaşar. Gezi Parkı üstüne ikinci öykü “Kuşlar da Var” adını taşıyor. Yazar bu kez duygu yüklüdür ve bu duygusal dile kuşlar aracılığı ile okuru da ortak eder. Elbette kitapta yer alan tüm hikayelere bir bir değinecek değilim. Onları okuruna bırakıyorum. Yine de ‘Yalıda’ öyküsüne değinmeden geçemeyeceğim. Kimler yok ki o öyküde. Onat Kutlar, Ömer Uluç, Sevim Burak, Ruhi Su, Edip Cansever, Ayhan Yükselen ve daha niceleri. Arkadaşlığın, birlikte yaşama kültürünün, yaşamdan tat alabilmeyi becerebilmenin öyküsü bu. Özlemişim Adanan Özyalçıner’in öykülerini. Aklına yüreğine sağlık dostum. Gözümüz yeni kitaplarında… İyi ki edebiyat var, sanat var sevgili okur. Yoksa üzerimize çöken bu karabasan emekçilere, aydınlara soluk alabilecekleri bir alan bile bırakmayacak. Gelin bir şiirle sonlayalım yazıyı.

Behçet Necatigil’den

“Edebiyat Dersleri”:

Biri öteki yerine
Yalnız biraz kaydırmaca
Tomurcuk umut
demektir
Ağaç siz.

Bir orman kesimi gün
İz süreriz düzleminde
Kıymık ya da diken
Sürüp giden sıkıntı.

Uçurtma, tüy,kurşun
Anlatımı hallerin
Bir bilmece değil ayna
Önce mecaz öğrenin!