“Kimse bostan korkuluğu değil”

Radyo Beşiktaş’a konuştu… “Kimse bostan korkuluğu değil” Çevre konularında önemli mesajlar veren Prof. Dr. Ahmet Ercan Radyo Beşiktaş’ın canlı yayın konuğu idi. Stüdyomuzda güncel bir konu olan Etiler ve AVM hakkında düşüncelerini aktaran Ercan birçok önemli konuya da parmak bastı. İşte Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın kamuoyu ile paylaştıkları…
Geçen gün havaalanına giderken yanıma bir bey oturdu. Kendisiyle konuştuk, İspanyolum dedi. “Ben yaklaşık 20 yıldır İstanbul’a gider gelirim” dedi. “Nasıl?” dedim “İstanbul’un durumu”… “20 yıl önceki İstanbul’a göre şehri berbat etmişsiniz ya” dedi. “Nasıl olur” dedim ben, “Şehri bir sürü boynuz takmışsınız” dedi. “Koca koca binalar” dedi. “Koskoca bir kültürü tarihi yok etmişsiniz” dedi. “İstanbul güzelleşmemiş, çok berbat olmuş” dedi. Bu dışardan bir kişinin içtenlikle söylemiş olduğu bir söz. gerçekten kent berbat oldu, yaşanmaz bir hale geldi. Sözgelimi Ortaköy’ün içlerine Dereboy’larına toplu konutlara açtılar. Bunun ana damarı da çıkış ana damarı da yalnız Ortaköy, şu an Ortaköy’den geçemiyorsunuz. Ortaköy’de yeşil diye bir şey yok, sadece araçlar, gürültüler, sinir olan insanlar var. Aynı zamanda Ortaköy’ün ve Beşiktaş’ın ağırlığını Barbaros Bulvarı çekiyor. Bir de Ortaköyde Dereiçi’nin yolu çekiyor bu ağırlığı, bütün Ulus’un Etiler’in Levent’in ulaşım ağırlığını bunlar çekiyor. Sahile ancak bu yollarla inebiliyorsunuz. Özellikle Akmerkez yapıldıktan sonra bu bölgedeki araç gidiş gelişlerinde büyük bir yoğunluk oldu. Daha sonra bir bağlantı yolu yaptılar biliyorsunuz, tam Akatlar’ın bulunduğu yerden Barbaros’a bir bağlantı yolu yaptılar, o biraz rahatlattı. Şimdi akşam üzeri sabah saatleri bu bölgeye gidecek olursanız burada araç gidiş gelişlerinde oldukça uzun bir zaman harcarsınız. Şimdi polis okulu burada bir araç trafiğini artıran bir olay değildi. Daha Etiler yapılmadan önce orada bir polis okulu vardı. Şimdi tabi Türkiye’de bir kentsel dönüşüm olayı çıktı. Kentsel dönüşümün ana ereklerinden ve eylem alanlarından bir tanesi olan İstanbul seçildi.
BETONLAŞMA SÜRÜYOR
Şimdi burada bir deprem bahanesi var. Ben buna bir deprem bilimci olarak son derece karşıyım. İşte deprem için yapıyoruz, deprem için sağlamlaştırıyoruz diyerek sürekli olarak bireylerin yatırımcı bireylerin gelirini artırıcı nitelikte yapılaşma izinleri çıkıyor. Bu yapılaşma izinlerini de sorguladığınız zaman yerel belediye sorguladığınız zaman bizim haberimiz yok diyor. O zaman sen bostancı başımısın orada. Ondan sonra ana kent belediyesi diyor. İşte Büyükşehir Belediyesi’ni soruyorsunuz bizden değil bakanlıktan geliyor diyor yani konunun kimden çıktığı belirsiz. Ama bu konuda sürekli olarak alan kapatmaları ve yeni yapılaşmalara açılıyor. Bu yeni yapılaşmalar halk yararına değil, toplum yararına Beşiktaşlıların yararına değil, doğrudan doğruya bireylerin yararına olarak işliyor. Eğer dünyadaki büyükşehirleri göz önüne aldığınız zaman en az yeşili olan kentlerden bir tanesi İstanbul’dur. Dolayısıyla burada gerçekten bir polis okulu yıkıldıysa oh şükür diyebilirim, ben neden oh şükür diyebilirim, mademki artık burası kamunun ediniminde olan bir yerdir, Akatlar’da Ulus’ta keza yakın olan Levent ve Etiler’de bir kent korusu yoktur. Ve burası Beşiktaş Belediyesi’ne de oldukça yakın. Burayı kent korusu yapalım. Burası bir yeşil alan olsun. Çünkü gerçekten halk artık İstanbul’daki toplum eğlence ve dinlence yeri olarak yalnızca AVM’lerin bulunduğu yerlere gidebiliyor. Yani oralara gittiği zaman sağlıksız atıştırmalar tıkıştırmala yapıyor, oraları artık bir ineği sağar gibi insanların cebinden parayı avlayan yerler biçimde. Dolayısıyla orada zaten Akmerkez diye bir yer var. Yeni bir AVM yaparak yeni bir ineğimiz yok ki o da sağılsın yani insanlar dikilmiş olan bir yapının içinde eğleneceklerine bırakın insanlar yeşil bir koruluğun içinde yaşlısı genci kimisi basket kimisi voleybol oynayarak kimisi çocuğunu gezdirerek yaşlılar ise eline şöyle gazeteyi alıp oturağa oturup oh oksijen çekeceğim bir yer var, dolaşacağım bir yer var, gençler de spor yapacağımız bir alan oh açıldı ne iyi bir belediye başkanlarımız var bizim, ne iyi yönetimimiz var desinler. Yani bu yapılar bizi bitiriyor.

GÖREV VERDİK GÖREVİ
KÖTÜYE KULLANIYORLAR
Atatürk bu ülkeyi Cumhuriyet olarak kurdu. Cumhuriyet ne demek toplumun kendi kendine yönetimi demek. Yani biz toplum içinde yönetme yetkisini geçici olarak bazılarına veririz. Ama geçici olarak yetki verdiğimiz yöneticiler eğer bunu kötüye kullanıyorlarsa toplumun buna demokratik yoldan engel olma kazanımı halen var. Bu benzer bir örnek Göztepe Parkı’nda oldu. Ben aynı zamanda İstanbul Çevre Federasyonu baş danışmanıyım. Aynı zamanda çevre konseyi üyelerinden bir tanesiyim. Biz Göztepe Parkı konusunda bir direniş yaptık. Bu direniş gerçekten büyük bir direnişti çünkü Göztepe Parkı’nı, yeşil alanı cami yapmak istediler. Biz de dedik ki burayı cami yaparsınız ama temellerine bizim ölülerimizi gömersiniz dedik. Çok sıkı bir direnişti sağcı basın bize saldırdı. Ama bu ülke bizim eğer sen sesini çıkartmazsan başkaları orayı adımını atar ve gökdelenlerini diker. Ben Radyo Beşiktaş’ı bu konuda kutluyorum. Kamuoyu yaratılması açısından gerçekten önemli bir görev üstlenmiş durumdasınız.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ DUYARLI
24 tane sivil toplum örgütüne üyeyim. Avrupa bir kişinin uygarlık düzeyini ölçmek için sordukları ilk soru kaç tane sivil toplum örgütüne üyesiniz diyorlar. Sivil toplum örgütüne üye iseniz yaşadığınız ülke, yaşadığınız toplum, yaşadığınız kent için sorumluluk yüklenmişsiniz demektir. Şu anda bizi dinleyen değerli ilçedaşlarımıza onu söylemek isterim, yani Beşiktaşlılara… Biz aramızda dayanışma yapalım. Ben bu dayanışmanın en önünde yer alırım. Hiç merak etmesinler, sadece beni bir arasınlar, işte telefonum da zaten Radyo Beşiktaş’ta var. Bütün ileti adreslerim var, ben onun bayraktarlığını rahatlıkla yaparım. Çevre federasyonunu da oraya yığarız. Ve orada yapılacak bir gökdelene karşı yeni bir boynuza karşı direniz. Biz bunu şu anda söylem olarak Akatlar Korusu diye büyütelim isterseniz. Ağaç mı istiyorsun yoksa boynuz mu istiyorsun diye soralım. Ve bir soruşturma yapalım; Beşiktaş ilçesinde. Zaten İstanbul’da Türkiye’de boynuzdan geçilmiyor. Ama ağaçlar sürekli olarak kesiliyor. Bence Akatlar Korusu diye bu işin adını koyalım.
Oraya şu anda da bir yer altı yolu yapılıyor. O biliyorsunuz yer altı yolu daha önce Zorlu’da da dört tane boynuz diktiler. Oradaki bir yer altı yolu girişi ve çıkışını yapıyorlar. Bu halk yararına mıdır yoksa bu Zorlu boynuzları gibi oradaki bir AVM’ye giriş çıkışı kolaylaştırmak, onların gelirlerini artırmak için yapılan bir yer altı yolu mudur? Bunu da sorgulamak gerekiyor. Çünkü bunların hazırlıklarını hep yapıyorlar. Yani insanlar bunları bilemiyorlar. Düşünün metro diye bir boynuz daha var Levent’te. Bir yer altı durağı tam onun altında duruyor. Dolayısıyla bu hizmetler halk yararına mı yoksa onların sahiplerinin yararına mı bunun sorgulanması gerekiyor. İşte siz gazete olarak, radyo olarak tavır koyuyorsunuz.
MUHTARLAR BİLE TAVIR KOYMALI
Bırakın bakan, milletvekili, belediye başkanını, özellikle muhtarlar bile iş yapmalı. Böyle durumlarda birlik olup, kentlerine sahip çıkmalıdır. Mülki amirleri silkelemelidirler. Ama ben böyle bir şey görmedim hiç. Bir kaç istisna çıkabilir ama yapamazlar!.. Düşünün kentlere boynuz takma geleneği ilk defa ABD çıktı. Ben de belli bir süre ABD’de yaşadım. ABD’nin kent yasasına göre bir boynuzlu yapı bir kent ortayına 30 km. yaklaşamaz. Yani herkes AVM’ye gidecek olursa kentin bulunduğu yerden 30 km. dışına çıkması gerekir. Dünyada böyle ters bir uygulama buna yakınsak kentleşme diye adlandırılıyor. Yakınsak kentleşme olmaz, ıraksak kentleşme olması gerekiyor. Böyle bir yakınsak kentleşme ancak İstanbul’da var. Dolayısıyla hiç kentsel dönüşüm yapıyoruz falan demesinler. Kentsel bozuşum yapıyorlar. O konu doğrudan doğruya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ilgilendirir.