Ömür Dediğin Ortaköy’deydi

Ortaköy’de Anadolu motiflerinin hakim olduğu resim sergisi ziyaretçilerini ağırladı. Ömür Dediğin başlığı ile milli değerleri tuvale aktaran Tülin Yavuz’un sergisi Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katılımıyla açılmıştı.
Ressam Tülin Yavuz’un sergisine ilgi büyüktü. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerini ağırlayan Tülin Yavuz anadolu motiflerini tablolarına yansıtmış. 5 – 30 ekim tariplerini arasında ziyaretçiye açık olan sergi, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal katılımıyla gerçekleşti. MHP Beşiktaş İlçe Teşkilatı’nın kurucularından İhsan Yavuz’un da eşi olan Tülin Yavuz’un sergisinin açılışına MHP Beşiktaş eski İlçe Başkanları Yaşar Alçiçek ve Cemil Kösedağ da katıldı. Tülin Yavuz sergisi ile ilgili şunları aktardı:
“Anadolu’m da renkler motiflere dönüşür bazen. Bazen ilmik olur tel tel bir Bünyan halısında. Bazen de porselen objelerde görürüz Türk el sanatlarının güzelliğini. İran motiflerinden etkilendiğimiz Şahmeran panosu, Ferhat ile Şirin minyatürü, Osman Hamdi’nin eserleri.. Topkapı sarayında, Dolmabahçe sarayında orijinallerini gördüğümüz fincanlarda şekerliklerde renk bulur sanat. “Ömür Dediğin” acı tatlı yaşanmışlıklarla hızla geçiyor. Biz sanatçılara da bu yaşanmışlıkları resmetmek kalıyor.”
Ressam Tülin Yavuz tablolarını yöresindeki yaşananlardan esinlenerek yaptığını dile getiriyor. Kendi dilinden Tülin Yavuz kendisini şöyle anlatıyor:
“1960 yılında Kayseri ilinin Büyük Bürüngüz köyünde doğdum, İlkokulu Beşiktaş Esma Sultan, ortaokulu Beşiktaş kız lisesinde bitirdim. 1981 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi UESYO Tasarım (Mimar Sinan Üniversitesi), 1981-1982 Jale Yılmabaşar, 1982-1983 Gorbon Işıl, 1986-1988 Teknik Üniversite Ferhan Hanım Atölyesi
2010-2012 Mimar Sinan Üniversitesi Kemal İskender (derslerine katılıma devam etmekteyim), 2007-2012 İsmek, Karma sergi, atölye çalışması ile yıl sonu Feshane sergileri, 1984-2013 Milli Saraylar Yıldız Porselen’de çalışmaya devam etmekteyim. Çalışmayı seviyorum, sanatı seviyorum, insanlara güzel eserler bırakmayı istiyorum. Hafızalarda güzel eserler üreten bir isim olarak kalmak istiyorum, bunun içindir ki çalışmaya hala devam ediyorum. Elim fırça tuttuğu müddetçe de bir şeyler üretmek istiyorum. Çini ve porselen eserler üretirken aynı zamanda yağlı boya resim çalışmalarına da başladım. Doğduğum yöre insanlarının günlük hayatlarını içeren tablolara ağırlık verdim. Dönem dönem, siyah beyaz ve guaş boyalarla çalışmalarım oldu. Yağlı boya tablolarımda çiçek ve hayvan figürlerine de yer verdim. Ancak insan figürleri her zaman ağırlıklı çalıştığım konu oldu. Devlet memuru olduğum için iş yaşamın dışında kalan zamanda vaktim elverdiği kadar evimde ki küçük atölyemde kendi zevkime göre çalışmalar yaptım. Özellikle doğup büyüdüğüm yerlere olan özlemim, yöre insanımın yaşam biçimi, İç Anadolu’m Konya’m, Sivas’ım, Kayseri’m ve tabi ki Büyük Bürüngüz’üm… Yüreğimin ilk atışı… Dünyaya ilk bakışım, bakış açım… Ve ben, her nereye gidersem gideyim yaşayanı, yaşanmışlıkları, ışık ve gölgeye dökmek, renkleri tuvale yansıtmak en büyük hobim oldu. Renklerimde çoğu zaman yöremin coşkularını anlatmaya çalıştım. Kişi okyanusa açılsa da, yurdunun renklerini hep yüreğinin derinliklerinde taşıyor. Silip atamadığım yada atmak istemediğim değerleri, heybetli mekanları ve oranın canım insanlarını bazen peyzaj, bazen desen bazen de natürmort tadında yansıtıyorum renklerime. Yaşanmışlığın sırrını yüzündeki çizgilere yansıtan Demirci Alisini, Gurbetten gelip eşine ve çocuklarına kavuşmanın coşkusunu paylaşabilmeyi, şen kahkahalarla çınlattığımız çeşme başını, Belgüzar teyzeyi, eşeğinin üstünde çocuğunu beline dolamış Şahinde’yi, Meziyet ablayı, Hanım anayı, Mahmut ağabeyi; pekmez kaynatırken, tırpan biçerken, halı dokurken, su taşırken, tuvale dökmeye çalıştım. Kimi zaman yaşanmışlığının yorgunluğuyla köşesine çekilmiş Neriman teyzeyi, Cura dayıyı, kocaman ailesini gurbette bırakıp doğduğu yerde tek başına yaşayan Bahattin Amca’nın büyük yalnızlığını, kimi zamanda kapıdan biri girer diye bekleyen Ali Baba’yı Lütfiye Teyze’yi betimlemeye çalıştım. Sürekli çalıştığım Yıldız Porselen Müessesesi El Sanatları Atölyesinde hem serbest hem de klasik motifler, sır atlı sır üstü tasarımlar ve çeşitli minyatür denemeleri yaptım. Çok yönlü çalışmayı ve sanatçının sürekli arayış içinde olmasını seviyorum. Bu yüzdendir ki bir çok kursa katıldım. Taşkışla da Ferhan hanım atölyesinde karakalem ve yağlı boya, belediyenin açmış olduğu kurslarda sır altı ve sır üstü desenin inceliklerini öğrendim.”