SAYI 298

besiktasgazetesi298DENİZ MÜZESİ AÇILDI
Piri Reis’in balmumu heykeli ve 500 yıllık haritası sergileniyor.
Piri Reis’le tarihe yolculuk yapılabilecek. Piri Reis’in 500 yıl önce çizdiği ilk dünya haritası üzerinde bir yelkenli gibi ilerleyip kıtaların ve denizin o günkü konumlarında ve tarih-coğrafya tutkunları Piri Reis’in divitinin ucundan ceylan derisi üzerine düşen haritanın, interaktif projeksiyon uygulamasıyla içinde gezme fırsatı bulacak. UNESCO’nun 2013 yılı kutlama ve anma programına aldığı, Piri Reis’in Dünya Haritası’ nın 500’üncü yıldönümü kutlama programı çerçevesinde gerçekleştirilen ilk etkinlik Piri Reis ve Haritaları Sergisi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Deniz Müzesi’ndeki serginin açılışını Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik yaptı.
Piri Reis’in hayatını anlatan film gösterimlerinin de yapılacağı sergi beş bölümden oluşuyor. Haritalar bölümünde, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye isimli kitabından seçilen haritalar, tavandan sarkan çelik halatlara bağlanarak sergilenecek ve arka yüzlerinde o yerin modern haritası yer alacak. Ziyaretçiler adeta bir harita ormanında dolaşacak.

METRO İNŞAATI KAZASI
Yol yapım çalışmalarında göçük meydana geldi

Yol çöktü, araçlar çukura düşmekten son anda kurtuldu. Beşiktaş Etiler Nispetiye Caddesi, Rumeli Hisarı yönünde geçtiğimiz haftalarda saat 15.00 sıralarında iki şeritli yolun sağ şeridinde yaklaşık iki metre çapında bir çökme meydana geldi. Vatandaşlar yolun çökmesiyle birlikte hayrete düşerlerken akıcı trafikte araçlar çöken yolun içine düşmekten son anda kurtuldu. Seyir halindeki araçların şöforleri de bir süre ne olduğunu anlayamadı, şaşkınlıklarını gizleyemedi. Olayı gören vatandaşların haber vermesi üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait yol onarım araçları ve işçiler çalışma başlattı. Çökmenin meydana geldiği Nispetiye Caddesi Rumeli Hisarı yönünde araç trafiği oluştu. Çöken yolun düzenlenmesinden sonra trafik normal akışını kazandı.

Barbaros Hayrettin Paşa’nın Türbesi yenilendi
RESTORASYON BİTTİ

Osmanlı döneminin ilk Kaptan-ı Deryası ve büyük amirali Barbaros Hayrettin Paşa’nın kabrinin bulunduğu Beşiktaş’taki türbe, İstanbul İl Özel İdaresi tarafından Şubat ayı başlatılan çalışma ile yenileniyordu. Yenilenen türbe ziyaretçilerine açıldı.
Geçtiğimiz yıl sonunda yenilenme süreci başlayan türbedeki çalışmaların, 2013 yılı içerisinde tamamlanması hedefleniyordu. Geçtiğimiz haftalar içinde yapı düzenlenmesi tamamlandı ve türbenin açılışı gerçekleşti. Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda, iskele ile Sinan Paşa Camii arasındaki parkın içinde yer alan yapı, 627 bin 561 lira bedelle yenilenerek ziyaretçileri ile yeniden buluşuyor. XVI. yüzyılın ünlü denizci ve kaptan-ı deryası Barbaros Hayrettin Paşa adına Mimar Sinan tarafından yapılan ve dıştan oldukça sade bir görünüme sahip olan türbenin yenileme sürecinde, kubbenin kurşun işleri ve içeride sıva raspası yapıldı. Türbe içindeki dört sandukada Barbaros Hayrettin Paşa dışında, Cafer Paşa, Cezayirli Hasan Paşa ve Barbaros’un eşi Bala Hatun’un kabirleri yer alıyor.
Türbe dışındaki hazirede ise Barbaros’un yakınları bulunuyor. Türbe içinde, sandukalar dışında iki büyük şamdan, bir ahşap Kur’an mahfazası, bir sakal-ı şerif ve arabesk süslemeli bir metal vazo ile 1816 tarihli Seyyid İbrahim imzalı bir hat levhası yer alıyor.

IŞIK’ta grafik ve resim sergisi

Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, öğrencilerin sanat ve tasarım yoluyla kendilerini ifade etmelerine fırsat vermek ve özgün çalışmalarını değerlendirmek amacıyla İstanbul’daki lise öğrencilerinin katıldığı “Gazete Üzerine Grafik ve Resim Yarışması”düzenledi. Günlük gazeteleri bir sanat eseri boyutuna taşıyacak bu yarışmayla düzenli çalışma disiplinine, deneyselliğe, farklılaşmaya, eğlenerek öğrenmeye ve yeniliğe fırsat vermeyi amaçladı. Eğlenerek üretmenin, farklıyı keşfetmenin sonuçlarını izlemek istedi. Yarışma öncesinde İstanbul’daki resim öğretmenleri ile bir çalıştay düzenleyerek, projenin amacına ulaşmasında önemli bir katkı sağladı.
Yetkililer şunları aktardı: “Gazeteler hayatımızın ne kadarlık bölümde yer alıyor diye düşünürsek; Gazete bilgilendirir, bilinçlendirir, araştırır, belgelendirir. Gazete yaşamı yansıtır, analiz yapar, farklılıkları gösterir, gündemi belirler. Bir iletişim aracı olarak gazetenin ömrü sınırlıdır ama sonrasında da sayısız işlevi vardır. Taşınırken kırılacak eşyalar sarılır, kağıt torba, çekirdek için külah, çocuklara uçurtma, kayık, güneş için şapka, camlara perde yapılır. Baca deliği kapatılır, camlar parlatılır. Boya, badana yaparken yerlere, dolaplara ve çekmecelere serilir. Piknikte mangal tutuşturulur hatta sofra bezi bile yapılır. Kağıtçılar toplar, satar, bütçeye katkı sağlar. Saymakla bitmez gazetenin işlevi. İstenirse, gazeteden sanat malzemesi de olur, üzerine grafik de çizilir, resim de yapılır. Gazetenin taşıdığı doku, boşlukları, tasarımı, içeriği, haberleri, görüntüleri sanatçı için bir hareket noktası olabilir. İstenirse duygu ve düşüncelerini yansıtacağı çalışma alanı haline gelebilir.”

Cumhuriyet’i kutladık

“Aydınlık
günlere…”

Beşiktaş’ta Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yine renkli ve coşkulu geçti. 90. yıl kutlamasıyla Beşiktaş Belediyesi 29 Ekim Cumhuriyet bayramı programını günler öncesinden açıklamıştı. 29 Ekim günü Balmumcu’da bir araya gelen Beşiktaş kentlileri, büyük bir kortej oluşturdu. Binlerce insan ellerinde meşalelerle Barbaros Meydanı’na kadar yürüdü. Teoman’ın konseri coşkuya coşku kattı ve gece şarkılar, marşlar ve havai fişek kutlamalarıyla tamamlandı.
Yetkililer gerçekleşen programla ilgili öncesinde şunları aktarmıştı:
“Bilenler zaten biliyor, Beşiktaş’ta Cumhuriyet Bayramı’nın bir başka olduğunu… Beşiktaşlılar ve Cumhuriyetin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu…
Bu yıl Cumhuriyetimizin 90. yılı! Bu özel gün için 2008 yılında yayımladığımız “Güle Güle Çocuklar” kitabından küçük bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedik. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndaki hasta yatağından kalkarak katıldığı son Cumhuriyet Bayramı kutlamasını… Tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu’nun kaleminden o anlar: “Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk, 15. yıldönümü etkinliklerini izleyemedi; Cumhuriyet Bayramı törenine katılamadı. 29 Ekim 1938 günü akşamı İstanbullular karadan otomobil ve tramvaylarla, denizden şehir hattı vapurları, kayıklar ve takalarla Dolmabahçe Sarayı’nı çepeçevre sardılar. Deniz tarafından saray rıhtımına yaklaşan Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri İstiklâl Marşı’nı söylediler. ‘Yaşa Atatürk, Varol!’ nidaları yükseldi.
Asker, sivil gençler, Beşiktaşlılar, İstanbul’un her semtinden koşup gelen vatandaşlar, Atatürk’ü görmek istediklerini haykırışlarıyla duyurmaya çalıştılar. Bu coşkun tezahürat karşısında uyanan ve duygulanan Atatürk, isteği üzerine bir koltuğa oturtulup deniz tarafındaki bir pencerenin önüne götürüldü. Uzaktan güçlükle seçilebilen silüetini belki pek az genç fark edebildi ama sanki herkes görmüşçesine o an olağanüstü bir heyecan yaşandı.
İçindekilerin bordaya yığılmasından tekneler batma tehlikesi geçirirken hep bir ağızdan “Dağ başını duman almış” söylenmeye başladı. Gençliğin bu coşkun sevgisi karşısında son bir mutluluk yaşayan Atatürk el sallayarak ve ancak yanındakilerin duyabildiği bir sesle: ‘Bu bayramlar ve yarınlar sizindir. Güle güle çocuklar!’ diyebildi. Atatürk’ün, Türk ulusuna ve gençliğine son demeci ve vedası bu sözlerdir.”

Sıcak bayramlaşma

Beşiktaş’ta bayramlaşma sevinci erkenden başladı. Kurban Bayramı’ndan öncesi arefe günü Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, bayramlaşmaya Beşiktaş’ta yaşayan çınarları, büyüklerinin bayramını kutlayarak başladı. Başkan İsmail Ünal, Etiler Huzurevi’ndeydi. 14 Ekim tarihinde Etiler Huzurevi sakinleriyle bir araya gelen Başkan İsmail Ünal, onlarla uzun bir süre sonbet etti, bayramlarını kutladı.
Emekli Sandığı Dinlenme ve Bakımevi’ni ziyaret eden Başkan İsmail Ünal buradaki sakinlerle de bir araya geldi. Beşiktaş’ın çınarları diye hitap edilen dinlenme ve bakımevi sakinlerinin bayramını Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal kutladı, söyleşti.

Çalışmalar sonuç verdi
Eserler tek tek gün yüzüne çıktı
açık havada sergileniyor

Beşiktaş Belediyesi’nin mozaikler hakkında yaptığı ayrıntılı araştırma sonrasında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan mozaiklerin yeniden ortaya çıkması çalışmaları sürüyor. Beşiktaş Belediyesi yetkilileri konuyla ilgili son gelişmeleri de aktardı. Yetkililer, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 4. Levent’te yaptığı üç mozaiğin rölövesini tamamladıklarını duyurdu. Yetkililer, mozaiklerin ortaya çıkarılması ile ilgili çalışmaların süreceğini vurguladı.
Mozaiklerin ortaya çıkarılması ile ilgili çalışma hakkında verilen detaylar şöyle aktarılabilir: “Haritada işaretlenerek güncel durumları tespit edilen 20 eserin 7’si mantolama altında, 6’sının üzeri tabela ve reklam panolarıyla kapatılmış, 2 tanesi ise baca, sundurma, klima ve benzeri unsurlarla tahrip edilmiş. Nurullah Berk’in yaptığı bir duvar mozaiği ise vitrin açma amacıyla yıkılarak yok edilmiş…”
Beşiktaş Belediyesi, geçtiğimiz aylarda mozaiklerin eski ve yeni hallerinin bulunduğu ayrıntılı dosyayı İstanbul 3 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’na göndermişti ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık ve Eren Eyüboğlu’na ait 20 sanat eserinin koruma altına alınmasını sağladı. Şu anda eserlerin vârislerine ulaşıp onarım çalışmaları için izin alma sürecini başlatan belediye; mozaiklerin üzerindeki reklam panosu, tabela, kablo, sundurma ve benzeri eklentileri kaldırıyor. Şimdiye kadar Bedri Rahmi’nin iki, Eren Eyüboğlu ve Ferruh Başağa’nın birer eseri yeniden gün yüzüne çıktı. Bir sonraki adım, eserlerin rölövelerini almak ve restorasyon çalışmalarına başlamak. Restorasyon bittiğinde 4. Levent’in sokakları bir açık hava müzesine dönüşecek.

Sosyal Demokratların
“Bilişim Projeleri” sergilendi

Beşiktaş Belediyesi, “Sosyal Demokrat Belediyeler” tarafından oluşturulan Bilişim Platformu ile CeBIT Bilişim Eurasia İstanbul Fuarı’ndaki yerini aldı. CNR EXPO, Hall 6’da ziyaretçilerine ağırlayan Beşiktaş Belediyesi bu yıl aylar öncesinde 29 Mayıs – 2 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen, sosyal demokrat belediyeciliğin hizmet ve proje anlayışını tüm yönleriyle tanıtmayı amaçlayan buluşmaya, Türkiye’nin dört bir yanından katılan 61 belediyeden biri olarak yerini almıştı. Beşiktaş Belediyesi’nin 19 projesi fuarda büyük ilgi görmüştü ve ilk kez uygulanan projelerin konsepti, hızı ve kullanım kolaylığı dikkat çekici unsurlardan biri olarak da gösterildi.
Beşiktaş Belediyesi de sağlık, eğitim, kültür-sanat alanında geliştirdiği projelerini fuarda tanıttı. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan “Sosyal Alarm Projesi” bu fuarda görücüye çıkmış oldu. Beşiktaş’taki 75+ nüfusun faydalanacağı proje sayesinde tek tuşla ambülans, hemşire, doktor gibi sağlık hizmetlerine erişim sağlanacak. Tek tuşla polise veya itfaiyeye ulaşılabilecek. Sosyal Alarm Projesi’nin yanı sıra Meyve Bahçesi, Doğada Yaşam Kampı, 4. Levent Mozaiklerini Koruma Projesi, Engelli Koordinasyon Merkezi gibi yenilikçi projelerin de tanıtımı gerçekleşmişti.
Beşiktaş Belediyesi, 24-27 Ekim tarihlerinde düzenlenen CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı’na katıldı. Fuarda Türkiye’de ilk kez Beşiktaş Belediyesi tarafından uygulandığı belirtilen Bilgi Teknolojileri üzerine gerçekleştirdiği uygulamaları da tanıtma imkanı buldu. Bilişim fuarında Beşiktaş Belediyesi’nin de bulunduğu 6. salondaki alanda, ayrıca 13 belediyenin de proje standları yer aldı.

ORTAKÖY: “Göğe Bakan Adam”

Birbirinden ilgi çekici oyunlar Beşiktaş’ta tiyatroseverler ile buluşuyor. Bunlardan bir tanesi de Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde seyircisini ağırlayacak olan “Göğe Bakan Adam” olarak karşımıza çıkıyor. 11 Kasım’da Cibali Oyuncuları adlı tiyatro topluluğu tarafından sahnelenecek olan oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Göğe Bakan Adam” adlı oyunda, hayatının bir döneminde insanları aldatıp, duygularını kulanmış, kendi nefsi için her şeyi yapan, yapmış korkak, sıkıntılı, amaçsız, yalnız, bunalımlı, öz güvensiz, işsiz güçsüz tam bir dağılma konusu dikkat çekiyor. Kadınların yaşadığı olumsuzlukları, dertleri, güçlükleri, sosyal durumlarını ele alır. Kendinden çıkamamış, sorunlarını çözemeyen, takıntılarından kurtulamamış farklı kadın karakterlerin hikâyelerini, psikolojik bir derinlikle anlatır. Göğe bakan adam, sıradan hayatların takıntılı, kaygılı, endişeli, iletişimsizliklerini, iç konuşmalarımızı, panik atak hallerimizi tebessüm ettirerek anlatırken aynı zamanda bu hayatları sorgular. Göğe bakan adam – Panik Atak Mahir Atak, Şerafettin Kaya’nın yazdığı Yetişin Komşular Terk edildim – Panik Atak öyküleri adlı kitabından tiyatroya uyarlanmıştır.”
Hikayeden tiyatroya aktarılan, 11 yaş üstü sınırlaması olan oyunla ilgili diğer bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Yazan – Yöneten: Şerafettin Kaya. Yardımcı Yönetmen: Gül Gülsün Yıldız. Oyuncular: Hacı Ali Konuk, A.Fuat Onan, Gül Gülsün Yıldız, Defne Gürsoy, Sena Arcın, Tuğba Zambak, Gülşah Pekpak.”
Cibali Oyuncuları hakkındaki bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Yer Yapım bünyesinde oluşan tiyatro topluluğu olarak biliniyor. 2012 yılında bir araya gelen Cibali Oyuncuları, ilk tiyatro projeleri olan “Panik Atak Mahir Atak” oyunu ile Afife Jale Sahnesi’nde Çarşamba günleri seyirciyle buluşmuştu.”
Oyuncuları içinde ise TRT’de yayınlanan “Seksenler” dizisinin Bekçi Bekir karakterine hayat veren dizi oyuncusu Hacı Ali Konuk yer alıyor.
Ressam Tülin Yavuz Sergisi
“Ömür Dediğin”

Ressam Tülin Yavuz’un sergisine ilgi büyüktü. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerini ağırlayan Tülin Yavuz Anadolu motiflerini tablolarına yansıtmış. 5 – 30 ekim tariplerini arasında ziyaretçiye açık olan sergi, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal katılımıyla gerçekleşti. MHP Beşiktaş İlçe Teşkilatı’nın kurucularından İhsan Yavuz’un da eşi olan Tülin Yavuz’un sergisinin açılışına MHP Beşiktaş eski İlçe Başkanları Yaşar Alçiçek ve Cemil Kösedağ da katıldı. Tülin Yavuz Sergisi ile ilgili şunları aktardı: “Anadolu’m da renkler motiflere dönüşür bazen. Bazen ilmik olur tel tel bir Bünyan halısında. Bazen de porselen objelerde görürüz Türk el sanatlarının güzelliğini. İran motiflerinden etkilendiğimiz Şahmeran panosu, Ferhat ile Şirin minyatürü, Osman Hamdi’nin eserleri… Topkapı sarayında, Dolmabahçe sarayında orijinallerini gördüğümüz fincanlarda şekerliklerde renk bulur sanat. “Ömür Dediğin” acı tatlı yaşanmışlıklarla hızla geçiyor. Biz sanatçılara da bu yaşanmışlıkları resmetmek kalıyor.”
Ressam Tülin Yavuz tablolarını yöresindeki yaşananlardan esinlenerek yaptığını dile getiriyor. Tülin Yavuz kendisini şöyle anlatıyor: “1960 yılında Kayseri ilinin Büyük Bürüngüz köyünde doğdum, ilkokulu Beşiktaş Esma Sultan, ortaokulu Beşiktaş Kız Lisesi’nde bitirdim. 1981 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi UESYO Tasarım (Mimar Sinan Üniversitesi), 1981-1982 Jale Yılmabaşar, 1982-1983 Gorbon Işıl, 1986-1988 Teknik Üniversite Ferhan Hanım Atölyesi, 2010-2012 Mimar Sinan Üniversitesi Kemal İskender (derslerine katılıma devam etmekteyim), 2007-2012 İsmek, Karma sergi, atölye çalışması ile yıl sonu Feshane sergileri, 1984-2013 Milli Saraylar Yıldız Porselen’de çalışmaya devam etmekteyim. Çalışmayı seviyorum, sanatı seviyorum, insanlara güzel eserler bırakmayı istiyorum…”

İspanyolca ve İtalyanca kursu…

Beşiktaş Belediyesi, Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle Beşiktaş yaşayanlarına ücretsiz olarak 40’a yakın branşta el emeğini değerlendirme ve meslek edindirme kursları sunuyor.
Yabancı dilden el sanatları kurslarına, müzik ve gösteri sanatı kurslarından kişisel gelişim ve eğitim kurslarına, bilişim teknolojilerinden grafik ve fotoğrafçılık kurslarına kadar pek çok farklı alanda kendinizi yetiştirmek, geliştirmek ve bu kursların sonunda yeni bir mesleki beceri edinmek mümkün. Kurs programını başarı ile tamamlayan katılımcılara, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı eğitim sertifikaları veriliyor.
İtalyanca ve İspanyolca kurslarına başvuru için ön kayıtlar Ekim ayının son haftasında tamamlandı. Ön kayıtlar için başvuru Levent Hizmet Binası ve Dikilitaş Semt Evi’nde gerçekleşti.
Eğitim Kursları Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen eğitim kurslarında 18 yaş üstü yetişkinler için bilgisayar, İngilizce, İspanyolca, etkili iletişim, cilt bakımı ve makyaj, yaratıcı drama, ahşap boyama ve takı tasarımı gibi kurslar bulunuyor. Yaz aylarında bu programa ek olarak çocuklara için bilgisayar, ingilizce, matematik gibi dersler ekleniyor. Kurslara katılan Beşiktaş kentlilerine kurs bitiminde katılım sertifikası veriliyor. Kurslar Beşiktaş’ta oturan herkese açık ve ücretsiz…
Kurs programları ve eğitimlerin verileceği merkezler Beşiktaş Belediyesi’nin resmi sitesinde yer alıyor. Detaylı bilgi edinmek için 444 44 55 no’lu telefonu da arayabilirsiniz.

Yıldız İbrahimova konseri

Birbirinden değişik konserler Fulya’da müzikseverleri kucaklıyor. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde 7 Kasım’da Yıldız İbrahimova ve Caz Trio topluluğun konseri sanatseverleri karşılayacak. Farklı müzik türlerini bir araya getiren ekip, değişik motifleri aynı gece içinde müzikseverlere yaşatacak. Konser programı şöyle aktarılabilir: “Yıldız İbrahimova ve Caz Trio. Yer Fulya Sanat. Tarih 07.11.2013. Saat: 20:00″
Yıldız İbrahimova, klasik müzikten jazza, halk müziğinden Balkan – Rumeli ve Çigan Müziği’ne kadar uzanan farklı müzik türlerinden geniş bir yelpaze ile sizlerle buluşturacak. Konser programı konser sırasında sanatçı tarafından anons edilecek. Hakan Ali Toker-Piyano’da, Volkan Topakoğlu-Kontrabas’ta, Burak Yavaş-Davul’da yer alıyor.”
Sanatçı Yıldız İbrahimova ile ilgili bazı detaylar şöyle aktarılabilir: “Yıldız İbrahimova, 1952 yılı Silistre, Bulgaristan doğumlu Türk asıllı Bulgar caz müziği sanatçısı olarak tanınıyor. Küçük yaşta başladığı müziğe, ilk olarak Sofya Çocuk Müzik Okulu’nda piyano eğitimi alarak, ardından Sofya Müzik Lisesi’ni ve Devlet Müzik Akademisi’ni biterek adım atmıştır. Dört oktavlık sesi ve inanılmaz emprovizasyon kabiliyetiyle tüm dünyada tanınan, yaşayan en iyi doğaçlama yeteneğine sahip kadın caz sanatçılarından biri olarak bilinir. Bir konserinde orkestrasız 3 saat boyunca doğaçlama acapella performans sergilemesiyle hafızalarda yer edindi.
Kolaratur soprano olarak eğitimini tamamlayan sanatçının dört oktavlık sesi, özgür doğaçlama ustalığı, Rus Çingene Romanslarından folklora ve caz şarkılarına varıncaya kadar geniş bir uğraşı alanı, değişik müzik çeşitlerinde spesifik teknikleri değerlendirme yetenekleri ile tanınıyor. Kendisi Antoine Herve, Francois ve Louis Montin, Ives Robert, Jean Lous Lognon, Lajos Dudas, Michail Alperin ve Louis Montin, Okay Temiz, Anatoli Vlademir Tarasov, Peter Kowald, Anthony Dontchew, Zeena Parkin, Urs Leimgruber, Rudolf Dasek, Tuna Ötenel gibi müzisyenlerin eşliğinde şarkı söyledi.”

Genç sanatçılar özel gecede

Fulya’da Kasım ayında yeni konserler sanatseverler ile buluşmaya devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın gerçekleştireceği konser olarak karşımıza çıkıyor. Antonio Pirolli şefliğinde gerçekleşecek olan konserde Özgecan ve Olgu Kızılay keman solistliğinde, Zeynep Eren viyolonsel, Tolga Akkaya ise trombon eşliğinde sanatseverleri ağırlayacak. 8 Kasım’da gerçekleşecek olan konserin programı ise şöyle aktarılıyor:
“E. Ysaye – Amitie, G. Faure – Elegie, G. C. Wagenseil – Trombon Konçertosu. R. Strauss – Ölüm ve Değişim.”
Şef Antonio Pirolli hakkındaki bazı detaylar şöyle aktarılıyor: “İtalyan orkestra şefi olarak tanınıyor. Türkiye’de çeşitli konserlere şeflik yapmış Oylun Pirolli isimli Türk opera sanatçısıyla evlidir. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Genel Müzik Direktörlüğü’nü yapıyor. Özellikle İtalyan operaları üzerine uzmanlığı bulunuyor. Orkestra şefliğinin yanı sıra Santa Cecilia Konservatuarı’nda piyano eğitimi de aldığı biliniyor.”
Konserde yer alan genç sanatçılardan, keman solistlerinden Özgecan Kızılay ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Özgecan (Günöz) Kızılay 1986 yılında İzmir’de doğdu. 1996 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girerek Prof. Cengiz Özkök ve Prof. Reyyan Yücelen Başaran ile keman çalıştı. 2000 yılından itibaren eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Kartal Akıncı ile devam etti ve bir yıl sınıf atlayarak 2005’te mezun oldu. 2000 yılında Lions kulübünün düzenlemiş olduğu keman yarışmasında “Ege Bölgesi Birinciliği”, aynı yarışmanın Türkiye elemelerinde ise “Juri Özel Ödülü”nü kazandı. 2004 yılında Yamaha ile D.E.Ü Devlet Konservatuvarı’nın ortaklaşa düzenlediği Yaylı Çalgılar yarışmasında “Üçüncülük Ödülü” kazandı. 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın açmış olduğu sınavı kazanan Günöz, 2009 itibariyle yüksek lisans çalışmalarına İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Venyamin Warshavski ile devam etmektedir.”
Hakan Aysev
sevilen şarkılarını derledi

Opera sanatçısı Hakan Aysev 2013-2014 sezonunda Fulya Sanat Merkezi’nde Beşiktaşlı sanatseverlerle bu kez Jazz konseriyle buluşuyor. Genco Arı Quartet eşliğinde tadına doyulmaz bir jazz gecesinde Hakan Aysev en çok sevilen şarkıları seslendirecek.
14 Kasım’da gerçekleşecek olan konserin sanatçısı Hakan Aysev ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Hakan Aysev, 1968 yılı Ankara doğumlu Türk Opera Sanatçısı olarak biliniyor. Ünlü tenor, eğitimine 1981 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda başladı. 1987’de 6. Belvedere Şan Yarışması’nda En İyi Genç Şarkıcı ödülünü alarak final konserine katıldı. 1988’de mezun olduktan sonra Viyana’ya gitti ve Mozart’ın Cosi fan tutte Operası’ndaki Ferrando rolü ile Avusturya, Hollanda ve Almanya’da turneye çıktı. 1989 yılının Temmuz ayında Salzburg Festivali kapsamında Haydn’ın Acis ve Galatea, Offenbach’ın Les Bavardes operalarında başrolü seslendirdi. Eylül ayında Viyana Devlet Operası’na giren sanatçı, aynı yıl Aralık ayında R. Strauss’un Rosenkavalier Operası’ndaki tenor rolü ile sahneye ilk kez çıktı. 1990 yılında Viyana Devlet Operası’nın kadrolu sanatçısı oldu. Bu arada Luciano Pavarotti’nin öğrencisi oldu. Zaten Luciano Pavarotti’ye benzediği için Türk Pavarotti olarak anılmaktadır. 1991 yılında Koblenz Devlet Operası’na katıldı ve bir çok eserde rol aldı. 1992’de Katia Ricciarelli ile opera-gala konseri verdi. 1995-1997 yılları arasında Darmstadt Devlet Operası’nda majör rolleri üstlendi. 1997’nin Mart ayında Norveç’te Rigoletto, Ağustosta Fransa’da Carmen operalarında sahneye çıktı. Sanatçı bugüne kadar Düsseldorf, Texas, Basel, Bern, Heilderberg operalarında da misafir sanatçı olarak yer aldı. 1998’de Frankfurt’ta ikinci CD kaydını yaptı. Fransa’da Wozzec Operası’nda yer aldı. Basel’de Othello Operası’nda yer aldı. Bulutsuzluk Özlemi ile rock-opera konserini gerçekleştirdi. Hakan Aysev halen İstanbul Opera ve Balesi Sanatçısı olarak gorevini sürdürüyor.”

Üçüncü Türden Yakın İlişkiler

Akatlar’da tiyatro gösterimleri yeni ayda sanatseverleri kucaklıyor. Bir Uğur Uludağ klasiği haline gelen “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç” adlı oyun, Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde tiyatroseverlere merhaba diyor. Oyunla ilgili tiyatro ekibi şunları aktarıyor: “E.S.E.K., Türk tiyatrosunun ilk bilim-kurgu oyunu olan “3. Türden Yakın İlişkiler” isimli oyunundan sonra bir ilki gerçekleştirmiş ve “dünyanın ilk devam (sequel) oyununu”, 3. Türden Yakın İlişkiler 2”yi yapmıştı. Ve şimdi, bundan 10 sene sonra, efsanenin başına dönüyor ve 3. Türden Yakın İlişkiler’in öncesine, yaratım sürecine gidiyoruz. E.S.E.K yine dünyada bir ilki gerçekleştiriyor ve sequel mantıktaki üçleme tamamlanıyor.”
Oyunun konusu ise şöyle aktarılıyor: “Yazar Uğur Uludağ, yeni oyununu yazmak istemekte ancak başaramamaktadır. Ve Uğur’un beynindeki fikirler, ne yapıp edip, gerekirse onun hayatına sızıp, ona bu oyunu yazdıracaklardır. Onun hayatına müdahele etmek gerekse bile… Hatta içlerinden biri, onunla evlenmek zorunda kalsa bile… Hatta içlerinden biri, iş kurmak için ondan borç almaya çalışsa bile. Hatta içlerinden biri, onunla yatmak zorunda kalsa bile…
Yine bildiğiniz kadrosuyla E.S.E.K, yine ortalığı sallayacak bir tiyatro oyunuyla geliyor. Koltuklarınızı şimdiden ayırtın.”
Televizyon dünyasında da yakından tanınan isim Uğur Uludağ’ın yazıp yönettiği “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç”ta oyuncu kadrosundaki isimler şöyle sıralanıyor: “Barış Ataş, Melisa Doğu, Demet Şaşmaz, Doğa Rutkay, Yosi Mizrahi, Hakan Bilgin, Yağmur Kaşifoğlu, Funda Pelin Kurt ve Uğur Uludağ.”
Uğur Uludağ ile ilgili bazı detaylar şöyle sıralanabilir:”Uğur Uludağ, 27 Eylül 1971 senesinde Tunceli’de doğdu. Dört sene sonra İstanbul’a geldi. 4 yaşında ilkokula başladı, liseyi bitirdiğinde olması gereken yaştaydı. 1985 yılında AÇT ile profesyonel oldu, ilk turnesine çıktı. 1987′ de ustası Cem Yalın ile tanıştı. 1988 yılında Bakırköy Oyuncuları’na girdi. 1990 Yılında Gökhan Semiz ile beraber “Espri Standartları Enstitüsü Kurumu”nu kurdu. 1991 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi ile tanıştı. 1995 yılında E.S.E.K. profesyonel yaşama Gökhan Semiz’le birlikte yazılmış olan “Tükürür Kaçarım” adlı oyunla merhaba dedi. Aynı sene “En Alt Kattan Geliyorum” isimli oyunu yazdı ve yönetti. Gökhan Semiz’le birlikte “Bizi Bağlamaz” adlı, 2 kişilik oyunu yapmaya karar verdi ve ertesi sezona o oyunu sahneledi. Aynı sezon “Manda Adında Bir Alık” isimli oyunu yaptı. 1998-99 sezonunda “Biz Evrimi Çok Sevmiştik”i yazdı ve yönetti. Los Angeles’ta düzenlenen, Radikal Alternatif Tiyatro Konferansı’ ndan davet aldı ve gitti. Önce Meksika; ardından Las Vegas ve son olarak Los Angeles’ a yerleşti. Bu arada “Godot’u İzlerken”i yazdı. Sonra askerliğini yapmak için Aydın’a geldi. Askerlik bittikten sonra “Godot’u İzlerken”i sahneye koydu. 2001 yılında, Türkiye’nin ilk bilim kurgu oyunu olan, “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler”i yazdı ve yönetti. Selim Naşit Genç Başarı, Rotary Club Yılın Tiyatro Sanatçısı ve Magazin Gazetecileri Derneği – En İyi Oyun Ödülü’nü aldı. Dünyanın ilk devam oyununu “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 2″yi yazdı ve yönetti ve oynadı…”

MİNİKLERİN
‘Dani’si var!..

Maceradan maceraya sürükleyen çocuk oyunlarına bir yenisi daha eklendi. Minikler bu kez Akatlar’da Dani-Dinozor kampta adlı oyunu ile tanıştı. 2 yaş üstü için tamamlanan oyunu Tiyatro Alkış sahneledi. Oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyordu: “Bir dinozorunuz olsa ve doğum günü gelse nasıl kutlarsınız… Üstelik bu dinozorun daha adı bile yok. Ona bir isim bulmak lazım. Acaba ne koysak… Dani evet adı Dinozor Dani olsun. Cem ve ailesi doğum gününü kutlamak için ormanda kamp yapmaya karar verirler. Ama ormanda onları kötü bir sürpriz beklemektedir. Dinozor avcısı Fosforita ve yardımcısı Tırsık. Cem ve arkadaşı Zeynep ne yaparsa yapsın Dinozor Dani Fosforita’nın eline geçer. Onu kurtarmak için ellerinden geleni yaparlar. Ne yazık ki başaramazlar. Ama Dinozor Dani onların sandığından daha zekidir ve bir plan yapar. Bu macerayı bütün aile izleyeceksiniz.”
Oyunu Oktaş Şenol yazıp yönetti. T.C. Kültür Bakanlığı maddi katkılarıyla gerçekleşen oyun, 7’den 77’ye izleyenleri güldürdü.

Parmak Çocuk
AKATLAR’da

Yeni ayda çocuk tiyatroseverlerin yüzü gülüyor. Parmak Çocuk Akatlar’da konuklarını ağırlayacak. Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde Tiyatro Mie tarafından gerçekleşecek olan oyun Parmak Çocuk masalına dayanıyor. Miniklerin bildiği masal, günümüze uyarlanıyor. Parmak çocuğun kardeşlerini kurtarma hikayesi, orman serüveninde 2 yaş ve üstü çocuklar için uygun hale getirilerek aktarılıyor. Parmak Çocuk Masalı ile ilgili en bilinen anlatımda şu detaylar bulunuyor: “Vaktiyle yoksul bir oduncu varmış. Karısı ve yedi çocuğuyla bir kulübede otururmuş. Çocukların en sonuncusu minicikmiş. Ona ‘Parmak Çocuk’ adını takmışlar. Günün birinde parasızlıktan yiyeceksiz kalmışlar. Ne yapacağını şaşıran anne ile baba çocukları ormana bırakmaya karar vermişler belki zengin bir avcı onları alır götürür diye… Parmak Çocuk onların konuşmalarını duyup ceplerini beyaz çakıl taşlarıyla doldurmuş. Onları birer birer yere atmış. Bu taşları izleyen çocuklar evlerine dönebilmişler. Anne ile baba çocukları yine ormana götürüp bırakmışlar. Ama Parmak Çocuk bu kez yola ekmek kırıntısı atmış. Ne yazık! Kuşlar kırıntıları yemiş. Çocuklar korkudan ağlamaya başlamışlar. Parmak Çocuk ağaca tırmanmış. Uzaktan ışığı yanan bir ev görmüş. Gidip kapıyı çalmışlar. Kapıyı açan kadın ‘Burası devin evidir. O çocuk yer’ demiş. Çocukları yatağın altına saklamış. Dev eve gelince çocukları bulmuş. ‘Şimdi karnım tok. Yarın hepinizi yerim’ demiş. Dev ile karısının 7 tane kızları varmış. Başlarında altın taçları, geniş bir yatakta uyuyorlarmış.
Parmak Çocuk kardeşlerinin takkelerini almış, devin çocuklarının yanına gitmiş…”

Rüzgarlar ve Gökçeada

Beşiktaş’ta sinemaseverler bir araya gelmeye devam ediyor. Kasım ayında da yep yeni gösterimler birbirini kovaladı. Yeni sezon filmleri Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda her Cuma perde diyor. Bu filmlerden bir tanesi de Rüzgarlar adını taşıyor. 8 Kasım’da seyircisiyle buluşacak olan filmle ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanabilir: “Selim Evci’nin ikinci uzun metrajı Rüzgârlar, geçtiğimiz yıl Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışmış, Nisan ayındaki İstanbul Film Festivali’nde ise Yarışma Dışı bölümde gösterilmişti. Gökçeadalı Rumların izini süren Rüzgârlar filmi ile ilgili Selim Evci, filmin hikâyesi İmroz’un (Gökçeada) bugününü, küllenmiş olsa da geriye kalanı belgelemek, gerçekle kurmacayı harmanlamak üzerine oluştuğunu aktarıyor. Evci, “Adayı başlı başına bir karaktere dönüştürmek, bir şeyler söylemek istediğini düşündürmek için adanın çıkardığı sesleri filmde ses dinleyen, kaydeden bir sesçi aracılığıyla öne çıkardık. Terk edilmiş Rum köylerinde boş evleri dolduran sesler ve rüzgârlar, orada bir zamanlar yaşayanların sesleriydi benim için…” diye düşüncelerini aktarıyor.”
Küçük bir ekiple gerçekleşen filmde Selim Evci yönetmenliğin yanı sıra senarist, görüntü yönetmeni, kurgulama ve yapımda da karşımıza çıkıyor. Yeni kuşak film yönetmenlerinden Selim Evci hakkındaki bazı detaylar ise şöyle sıralanabilir: “1975 yılında İstanbul’da doğdu. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans, Beykent Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini sinema bölümlerinde tamamladı. 2002 yılında İFSAK Kısa Film Atölyesi’ni oluşturdu, burada 6 yıl eğitim verdi. Kırmızıyı Arayan Adam, Duvarın Arkası adlı iki kısa belgeselin yönetmenliğini ve film müziklerini yaptı. 2004 yılında Akbank Kısa Film Festivali programını oluşturdu ve bugüne dek festival yönetmenliği görevini sürdürüyor.
2006 yılında Evci Film’i kurdu. 2008’de, ilk uzun metraj filmi İki Çizgi’nin yönetmenliğini, senaristliğini yaptı ve kurgusunu gerçekleştirdi. Film, 65. Venedik Film Festivali’nde ilk filmlerin yarıştığı 23. Film Eleştirmenleri Haftası bölümünde dünya prömiyerini yaptı ve 30’un üzerinde festivale katıldı. 2008 yılında İFSAK yayınlarından Kısa Film Atölyesi Ders Notları adlı kitabı yayınlandı.”

Doğa ile dostluğu seçen kız

Onat Kutlar Sinema Salonu’nda “Her Cuma Yeni Sinema” heyecanı yaşanıyor. Levent’te gösterimi gerçekleşen ve ilgi çekici filmlerden bir tanesi de Reha Erdem’in filmi, “Jin”di. 25 Ekim’de sinemaseverler ile buluşan film ile ilgili bazı detaylar şöyle sıralanabilir: “Henüz 17 yaşlarında bir genç olan Jin, yaşama tutunmak için tüm yolları zorlayan ve bunun için karanlık ormanlara cesurca aşmaya çalışan bir nev-i ‘Kırmızı Başlıklı Kız’dır. Bilinmeyen bir nedenle, üyesi olduğu örgütten kaçıp, uzaklaşır. Hem silahlı örgüt mensuplarından hem de güvenlik kuvvetlerinden gizlenerek hayatta kalmaya çalışır. Şimdi benliği hayal kırıklıklarıyla örülüdür. Kendisini sığındığı ormana ve doğaya adar. Dağlarda, tepelerde yalnız başına günler ve geceler geçirir. Patlayan bombalar, çatışmalar, tedirgin geçen günlerin ardından, sivil kıyafetler bulup kente inse de, hayat onun için insanlar arasında hiç kolay olmayacaktır. Tüm bu süreçte yaşadıkları ona hayvanların, doğanın en yakın dostu olduğunu gösterecektir…
Reha Erdem filmin yönetmenliğini, senaristliğini ve kurgusunu yine kendisi üstleniyor. Deniz Hasgüler’in başrollerde olduğu filmin kadrosunda genç oyuncuya Onur Ünsal, Beren Soysal, Eren Vurdem gibi isimler eşlik ediyor. Atlantik Film ve Mars Entertainment Grup’un yapımcılığında hayata geçirilen filmin görüntü yönetmenliğini ise yönetmenin uzun süredir beraber çalıştığı isimlerden olan Florenty Herry üstleniyor.”

Geçmişinden kaçan insan!..

Beşiktaş’ta gösterimler içinde dram türü de yer alıyor. Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda birbirinden ilgi çekici filmler yeni ayda da sinema tutkunlarıyla buluşmaya başladı. Bunlardan ilki ise “Yük” adını taşıyor. Yük adlı filmin konusu şöyle aktarılabilir:
“Cemal işlediği cinayet sonrası bir madene kaçıp, ölüm korkusu ile saklanır. Peşinde onu kovalayan bir başka adamsa dışardan görünen tüm cesaretine rağmen ‘öldürmekten’ korkmaktadır. Bu iki adamın ortak noktası ise Zeynep adlı bir kadındır. Aslında Cemal ile evli olan Zeynep, bundan seneler önce Cumali adlı bir adamla tutkulu bir ilişki yaşar ama Cumali de evli bir adamdır…
Geriye dönüşler ve şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek arasındaki geçişlerle bu üç insanın yaşadıkları öykü beyazperdeye taşınıyor. Senaristliğini ve yönetmenliğini Erden Kıral’ın üstlendiği film, yaşanan birkaç gerçek hayat hikayesinden esinlenerek kurgulanmış. Türkiye’de ilk gösterimini Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapan filmin başrollerini ise Tülin Özen, Nadir Sarıbacak ve Tansu Biçer paylaşıyor…”
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ilk gösterimlere filmin yönetmeni ve başrol oyuncuları katılacak. Gösterimin ardından düzenlenen söyleşi bölümünde tüm film ekibine seyirciler diledikleri soruları sorabiliyorlar.
Filmin yönetmeni Erden Kıral hakkındaki bazı detaylar ise şöyle sıralanabilir:
“Erden Kıral, Türk yönetmen ve sinemacı olarak tanınıyor. Güzel Sanatlar Akademisi Seramik bölümü mezunudur. Gerçek Sinema, Çağdaş Sinema ve Güney dergilerinde sinema yazıları yazdı ve editörlük yaptı. Vatan Gazetesi’nde ve 7. Sanat’ta “3. Dünya Sineması” ile ilgili araştırmaları yer aldı. 1984 yılından beri Berlin Akademie der Künste üyesidir. Bu kuruluşun sinema bölümünün kurucuları arasında yer aldı. Yolda filmi 2005 yılında Harvard Üniversitesi Sinemateki’ne kabul edildi.”

Düşleriniz engel tanımasın

Dezavantajlı gençler için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Düşler Akademisi bu yıl da ziyaretçilerini bekliyor. Beşiktaş Belediyesi’nin de desteğiyle çeşitli atölye çalışmalarını hayata geçiren ekip, engellerin sınır tanımayacağı görüşü ile eğitimlere ve etkinliklere ara vermeden devam ediyor. Düşler Akademisi Projesi ile 1.720 gencin hayatına yeni bir renk kattı. Düşler Akademisi sanat atölyelerinden mezun gençlere profesyonel sanat kariyeri yolu da açılıyor. Müzik atölyelerinde eğitim alan öğrenciler ve gönüllü müzisyenlerin kurduğu Social Inclusion Band, tiyatro atölyelerinden mezun gençlerden oluşan Düşler Kumpanyası ve mutfak atölyesi öğrencilerinin marifetli ellerinden çıkan ürünlerin üretildiği Düşler Mutfağı ile Düşler Akademisi öğrencileri gelir elde edebildikleri bir mesleğe kavuşuyor.
Yetkililer, Düşler Akademisi’nin hedefi ve çalışmaları ile ilgili bazı detayları şöyle aktarıyor: “Çağdaşlığın en önemli ölçütlerinden biri de engelli vatandaşlara sağlanan yaşam koşullarıdır. Beşiktaş Belediyesi olarak, onların yaşam kalitesini yükseltmeyi, sosyal faaliyetlere katılmalarını kolaylaştırmayı, bu toplumun bağımsız ve üretken bireyleri olmalarına katkıda bulunmayı önde gelen görevlerimiz arasında sayıyoruz. Dezavantajlı gençlerimizin engelsiz bir yaşama kavuşmaları için Alternatif Yaşam Derneği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın ortaklaşa geliştirdiği ve Türkiye Vodafone Vakfı’nın maddi desteğiyle hayata geçirilen Düşler Akademisi, Beşiktaş Belediyesi tarafından tahsis edilen mekanlarda eğitim veriyor.
Engelli ve sosyal dezavantajlı gençlere ücretsiz olarak kültür ve sanat eğitimlerinin verildiği uluslararası bir sosyal sorumluluk projesi olan Düşler Akademisi, vokal, ritim, dans, film, fotoğraf, DJ, enstrüman, resim ve tasarım atölyelerinden oluşuyor.
Düşler Akademisi, herkes için evrensel tasarım döneminin ülkemizdeki ilk örnek uygulamasıdır. Akademi’nin birincil amacı, engelli vatandaşların olmaları gerektiği yer ile bulundukları yer arasındaki uçurumun ortadan kaldırılması için ciddi ve kalıcı çözümler üretip uygulamak olarak belirlendi. Düşler Akademisi’nin diğer hedeflerini ise şöyle sıralayabiliriz: “Dezavantajlı gençlerin edindikleri yeteneklerini yaşadıkları sosyal alanda kullanarak çevreleriyle eşit koşullarda ilişki sürdürmelerini sağlamak ve böylece bireylerin özgüvenlerini geliştirmek, dezavantajlı gruplar arasında kültürel kaynaşma, sosyal rehabilitasyon ve fırsat eşitliği sağlanmasına katkıda bulunmak, toplumu sivil toplum bilinci ve gönüllülük kavramı ile tanıştırmak; paylaşma, farklı olanı tanıma-kabul etme, farklılıklara uyum sağlama, problem çözme, üretken ve yaratıcı olma gibi değerlerin geliştirilmesine olanak tanıyarak gençlerin kişisel, gelişimlerine katkıda bulunan doğal bir eğitim alanı oluşturmak, yüksek değerlere sahip ‘dünya insanı’ olabilme özelliklerini geliştirmelerine destek olmak.”

Ragıp Toklucu “Palyaçolar”

Resimseverler Kasım ayında Beşiktaş’ta bir araya geliyor. Beşiktaş Çağdaş’ta ressam Ragıp Toklucu “Palyaçolar” adlı sergisi ile ziyaretçilerini ağırlayacak. Palyaçolar adlı serginin sanatçısı Ragıp Toklucu ile ilgili bazı detaylar şöyle aktarılabilir:
“Ragıp Toklucu, 1955 Ordu -Mesudiye doğumlu… Eski adıyla “Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu”, Yeni adıyla “Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi” Resim Bölümü Mezunu (1987). Bir dönem karikatür çizdi (1978 – 1985). Önemli tv dramalarında “sanat yönetmenliği” yaptı. İki kişisel sergi açtı: Gürcükızı Sanatevi (1987), Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisi (1992). Birçok karma sergiye katıldı. Yarışmalardan iki ödül kazandı: M.Ü. Ulusal Egemenlik Resim Yarışması Büyük Ödül (1985), Tekel Resim Yarışması Birincilik Ödülü (1993).
Ragıp Toklucu’nun ‘Palyaçolar Sergisi 5 – 26 Kasım tarihleri arasında Ortaköy’de izlenebilir.

Rota yine Kasımpaşa
Göçebeye döndü!..

Kara Kartal’ın stat kararı değişiyor. Sezon başında da Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı gündeme gelmiş, maçlarını orada oynayacağı dile getirilmiş ancak son anda rota Olimpiyat’a çevrilmişti. Son gelişmelerle birlikte maçlarını Kasımpaşa’da oynama kararı alındığı gündem oluşturdu. Olimpiyat Stadı’nda Galatasaray derbisinde yaşanan olayların karar değişikliğine neden olduğu söyleniyor. Atatürk Olimpiyat Stadı’nın tercih edilmesindeki neden şöyle sıralanabilir: “Mayıs dönemi içinde İstanbul Valiliği, TFF’ye bir yazı göndererek ‘Spor Alanı Sertifikası’ isimli belge ile TFF, Beşiktaş’a Olimpiyat Stadı’nda oynama izni verir. Beşiktaş, Kasımpaşa yönetimi ile bir anlaşma imzalar. Ancak anlaşmadaki, “Siyasi içerikli küfür edilmesi halinde bu anlaşma geçerliliğini yitirir” maddesi yüzünden yönetim, TMOK’a ait Olimpiyat Stadı için 50 bin TL öder. Ağustos döneminde ise Beşiktaş -Trabzon maçı sonrası stada usulsüz seyirci girişi için GSGM, TFF ve İl Güvenlik Kurulu’na rapor gönderir. Kurul da bu zaafiyetlerin giderilmesine karar verir. TFF eksiklik bulunmadığını, 25 Mayıs 2005’teki Liverpool-Milan, 14 Eylül’deki Türkiye-Gana ve 29 Ağustos’taki Beşiktaş-Tromsö maçlarını hatırlatarak, stadın UEFA kriterlerinde olduğunu belirtir. Yazışmalar devam ederken Beşiktaş-G.Saray derbisinde olaylar patlar. Stadyuma biletsiz seyirci girer, taraftarlar sahaya iner ve maç yarıda kalır. Ekim ayında da İstanbul Vali Yardımcısı Aziz Mercan, stadyumda 6 Ağustos’ta denetim yapıldığını ve bazı eksikliklerin bulunduğunu bildirir. Spor Bakanlığı harekete geçer. Geçtiğimiz yıl açıklanan ama Beşiktaş’ın Olimpiyat Stadı’nda oynayacağı için askıya alınan ihale sürecini başlatır. Stat bakıma alınacak, üstü kapatılacak ve güvenlik için kapılar yeniden elden geçirilecek.”
Buna göre Rize maçının Olimpiyat’ta oynanmasının ardından sonraki maçlar için Kasımpaşa’ya döneceklerini belirtiliyordu. Gerekçe olarak da Beşiktaşlı seyircilerin, kış etkisiyle İkitelli’ye ulaşmasının güçlüğü gösteriliyor. Öte yandan Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki Beşiktaş-G.Saray derbisinde çıkan olaylar nedeniyle Beşiktaş, evinde 4 maçı seyircisiz oynama cezası almıştı.

Kartal üç puana hasret

Kara Kartal, Akhisar maçında galibiyet istedi ancak neredeyse beraberlik puanından da oluyordu, son anda maçı çevirmeye çalıştı, skor beraberlikle sonuçlandı.
Manisa 19 Mayıs Stadı’nda oynanan ve hakem Mustafa Kamil Abitoğlu’nun düdük çaldığı maçta Beşiktaş, 17. dakikada Olcay’ın golüyle öne geçtiği maçta 24 ve 35. dakikalarda Bruno, 37. dakikada da Bilal Kısa’nın golleriyle bir anda 3 – 1 geriye düştü. Siyah – Beyazlı ekip 40. dakikada Oğuzhan’ın golüyle skoru 3 – 2’ye getirdi. 2. yarıda da nefes kesen bir maç vardı. Beşiktaş, 54. dakikada bu kez Almeida’nın golüyle skoru 3 – 3’e getirdi. Kalan dakikalarda Beşiktaş’ın baskısı, Akhisar Belediye’nin kontratakları başka gol getirmeyince mücadele 3 – 3 berabere sonuçlandı. Bu sonuçla Beşiktaş puanını 17’ye çıkarırken, Akhisar ise 14 puana ulaştı. Bunun yanı sıra bir önceki haftaya baktığınız zaman, rakip takım Çaykur Rizespor’du. Spor Toto Süper Lig’in 8. haftasında Beşiktaş, Çaykur Rizespor’u ağırladı. Beşiktaş’ın cezası nedeniyle sadece kadın ve çocuk taraftarların izlediği maçta Rizespor ile 0-0 berabere kaldı.

Marmaray’a özel!..

Boğaz Köprüsü ışıklandırmasıyla ilgi odağı olurken ilk kez bir projenin açılışı da ışıklandırmalarına verilen yazılarıyla duyuruldu.
Avrupa yakası ile Anadolu yakasını denizaltından döşenen raylarla buluşturan Marmaray’ın açılışı Boğaziçi Köprüsü’nde yapılan özel ışıklandırma ile kentliye gösterildi. Köprüde özel ışıklarla “29 Ekim Marmaray Açılıyor” yazıldı. Böylece ilk kez bir duyuru da, Boğaz Köprüsü’nün ışıkları kullanılarak yapılmış oldu. Beşiktaş sakinleri ve İstanbullular Ortaköy’den de izlenebilen duyuru ile ilgili yazıları okumak için de bir süre takip etti, köprü silüeti ile fotoğraf çektirdi.

BOĞAZ’DA BETONLAŞIYOR
10 yeni otel geliyor!..

BEŞİKTAŞ- Plazaların gökdelenlerin AVM’lerin bulunduğu Beşiktaş’ta iş adamları bu kez Boğaz’a da göz koydu. Yalıların eğlence mekanları ve restoranlarıyla da dikkat çeken Beşiktaş’ta sahil şeridinin tamamen dikilecek olan yapı ve plazalarla iyice kapanacağı endişesi kentlileri sardı. Zaten avmlerin, otel ve gökdelenlerin yer aladığı Beşiktaş’ta sahil şeridinin yeterince gözükmemesi ve kentlinin sahili kullanamama sıkıntısı, vatandaşları daha da telaşlandırdı. Beşiktaş’ın silütenini gittekçe bozulacağını dile getiren Beşiktaş Kentlisi, Boğaz hattında yer alması muhtemel oteller için nasıl bir karar verileceğini de merak ediyor.
Merkezi yerlerden bir olarak tanımlanan Beşiktaş, yatırımcıların da gözdesi haline geldi. Bölgedeki eski fabrika binaları, arena arazisi gibi kalan son arsalar ve bazı yalı arazileri, otele dönüştürülmesi düşünülüyor. Edinilen bilgiye göre 5 yıldızlıdan butik otele kadar 15 otelin 1834 oda ve 3 bin 668 yatak ile Aydın Doğan’dan Ali Ağaoğlu’na Nef İnşaat’tan Ferko İnşaat’a kadar çeşitli yatırımcıların 10 projesinin iki yıl içinde hayata geçirmesi bekleniyor. Beşiktaş’ta düşünülen projelerin Ortaköy, Kuruçeşme, Zincirlikuyu ve Bebek’te yapılanacağı söyleniyor.