“Sağımız solumuz rezidans!..”

Sonunda beklenen oldu ve Polis Okulu’nun bulunduğu araziye rezidans yapma fikri gerçekleşti!.. İçinde bulunduğumuz yüzyıl’da yüksek yüksek binalar, plaza ve rezidanzlara artık alıştık. Belirli bölgelerde planlı bir yapı ve başarılı bir uygulama ile buna karşı çıkan yok. Modern şehircilik anlayışı da bunu gerektiriyor olabilir. Hatta gereksinim duyuyor bile artık insanlar diyebilirsiniz… Ancak şehir içine girince bu tür yapılar ne kadar doğru işte bu tartışılır. Her şeyi bir kenara bırakın içice giren alçak ve yüksek yapılar sizce estetik mi? Yeşili olmayan bir şehirde, beton yığını sizce ne kadar sağlıklı? Rant mı önemli, mutlu bir yaşam mı?
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yakına bakınız… Şehirciliğin en güzel uygunlandığı Fransa buna çok güzel bir örnek… Eski ve yeni adlarıyla planlama yapılmış ve uygulanmış. Örnek ortada… Bir tarafta tarih ve eski binalar, diğer tarafta en son mimari… Yani her şey rant değil!…
İstanbul Büyük Şehirin planladığı Polis Okulu’nun arazisinde yapılacak olan rezidans az katlı binaların bulunduğu bir mahallede… Akatlar’da… Ak Merkez zaten Etiler’in göbeğinde dev bir hançer… Etiler Lisesi ve Otelcilik Okulu’nun arazilerine de plaza dikilirse, bu bölge bu binaları kaldırır mı? Sanmam…Soru bile saçma… Belki muhteşem görünecek bu binalar ama altyapı, yollar, trafik keşmekeş olacak…
Karar çıkmış, yapılacaktır… Hayırlı olsun!…
Mimar değilim ama benim anladığım şehircilik bu değil!… Kimse kusura bakmasın!…