SAYI 237

Beşiktaş’ta vurulan askerin sırrı çözüldü
Dolmabahçe’de nöbet tuttuğu sırada kendini vuran askerin, uzun süredir cezaevinde yattıktan sonra tahliye edildiği ve daha sonra askerlik görevine alınan biri olduğu ortaya çıktı. Havaya 5 el ateş eden ve sonra silahla kendini vuran askerin akli dengesinin yerinde olmadığı ve hastanede tedavisinin sürdüğü bildirildi. Dolmabahçe Sarayı’nda nöbet tutan askerlerden biri silahla yaralandı. Havaya ateş ederken kendi kendini vurduğu öğrenilen asker, ambulansla Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı. Kimliği öğrenilemeyen askerin tedavisi sürüyor. Saat 06.30 sıralarında Dolmabahçe Sarayı’nda nöbet tutan askerlerden birinin silahla yaralanması üzerine saray önüne ambulans istendi. Olay yerine gelen eden sağlık ekipleri ambulansa aldıkları yaralı eri, Taksim’deki Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne götürdü.
Akmerkez’de durum karışık!..
Etiler Akmerkez’de sular durulmuyor. Bir süre önce dev reklam panoları ile kamufle edilerek inşa edilen yapıların kaçak olduğu tespit edilmişti ve suç duyurusunda bulunulmuştu. Beşiktaş Belediyesi, bunun üzerine yapılan çalışmayı mühürledi, belediye encümeni de yapı hakkında yıkım kararı almıştı. Ancak Akmerkez yönetimi mührü sökerek, yıkıma karşı yürütmenin durdurulması istemli idari dava açmıştı. Mahkeme bu isteği reddetti. Yıkımın tamamen yapılması istendi. Süreç kamuoyunca yakından takip ediliyor.
Briç sever değil kumar sever!..
Beşiktaş’ta kumar oynadıkları ve oynattıkları iddiasıyla 4’ü kadın 15 kişi gözaltına alındı. Etiler Tamburacı Arif Bey Sokak’ta bulunan Briç Severler Derneği’nde kumar oynandığı ihbarını alan emniyet güçleri bir de rulet masası ele geçirdi.
CHP İstanbul İl Yönetimi belli oldu
CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısında 21 kişiden oluşan İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeleri belirlendi. Nebil İlseven’in 10 Ocak’ta CHP İstanbul İl Başkanı olarak görevlendirilmesinin ardından, İl Yönetim Kurulu Üyeleri de belirlendi. 21 kişiden oluşan CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeleri şu isimlerden oluşuyor: 1- Nebil İlseven, 2- İlay Aksoy, 3- Barış Akyürek, 4- Nadir Ataman, 5- Havva Aydın, 6- Ahmet Bağlıca, 7- Dilara Bayırlıoğlu, 8- Nilden Beyazıt, 9- Margarit Dikme, 10- Ziya Disanlı, 11- Canan Döner, 12- Cemil Ekşi, 13- Tansel Gülmezoğlu, 14- Murat Kahriman, 15- Nevzat Karakaş, 16- Metin Kaya, 17- Yüksel Pektezel, 18- Oğuz Kaan Salıcı, 19- Bahri Şahin, 20- Tuncer Tuna, 21- Necla Türkoğlu.
Tuvalet ararken denize düştü
Beşiktaş Arnavutköy’de tuvalet ihtiyacını gidermek için restoran gemiye binmeye çalışan yaşlı adam, dengesini kaybedip denize düştü. Balık tutan vatandaşlar tarafından kurtarılan yaşlı adam, hastaneye kaldırıldı. Alınan bilgiye göre, saat 21.00 sıralarında Arnavutköy sahilinde balık tutan vatandaşlar, restoran gemiye binmeye çalışan yaşlı bir adamın denize düştüğünü gördü. Yardıma koşan vatandaşlar, yaşlı adamı denizden çıkarttı. Olay yerine gelen sağlık ekibi, denizden çıkarılan vatandaşa müdahale etti. Yaşlı adamın uzun süredir Arnavutköy sahilinde balık tutma malzemeleri sattığı öğrenildi.
Kaymakamdan yardım istedi
Prof. Dr. Orhan Kural Kuruçeşme Muallim Naci Caddesi’ndeki bir kafede otururken, 4 kişinin sigara yasağına uymadığını fark edince, ortalık karıştı! Kaymakamlıktan izni olduğunu iddia eden işletmecinin, kendisini, basında yer almak amacıyla şov yapmakla suçladığını belirten Prof. Dr. Kural, bu kişinin hakarette bulunduktan sonra kendisini kafeden kovduğunu kaydetti. Prof. Dr. Kural, olayın ardından aradığı Beşiktaş Kaymakamı Saadettin Yücel’i arayarak şikayet etti.
Heykel yan yattı iddiası…
Bir iddia hem şaşırttı hem de gündem oluşturdu. Olay şudur. Beşiktaş’taki Yıldız Serencebey Parkı’nda bulunan Fatih Sultan Mehmet heykeli, görenleri hayretler içinde bırakıyor. Çünkü Fatih’in at üzerindeki heykeli ve heykelin bulunduğu zemin yamuk! Heykel, altındaki beton zeminle birlikte her geçen gün biraz daha eğiliyor, yan yatıyor. 2009 yılında yapılan anıtın önünde, İstanbul’un fethinin yıldönümlerinde törenler düzenleniyor, kutlamalar yapılıyor ama ne gariptir ki yetkililer bu yamukluğu fark edemiyor. Çevre sakinleri, kentin orta yerindeki, üstelik de Fatih Sultan Mehmet gibi önemli bir şahsiyete ait olan heykelin zeminindeki bu eğriliğe tepki gösteriyor.
Mısır Konsolosluğu’na yürüdüler
Mısır’da yaşanan olaylar Beşiktaş’ta da yankılandı. Yaklaşık 100 kişi, Mısır’lı vatandaşların ayaklanmasına destek verdi. Levent’te toplanıp, Bebek’teki Mısır Başkonsolosluğu’na gitti. Tekbir getiren yaklaşık 100 kişilik grubun, saat 13:00’teki eylemi nedeniyle polis güvenlik önlemi aldı.
‘Edebiyat Buluşmaları’
Edebiyat Buluşmaları’nın üçüncü toplantısı Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. “Sinema Edebiyat’a Bakıyor…” başlıklı toplantıda ünlü isimler bir araya geldi.
Beşiktaş Belediyesi’nin Kavis Kitap ile işbirliği yaparak imza attığı “Edebiyat Buluşmaları”, “Sinema Edebiyat’a Bakıyor” başlığı altında Oyuncu Hülya Koçyiğit, Yazar Osman Şahin ve Sinema Eleştirmeni Atilla Dorsay’ı ağırladı. Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’nde Şubat ayının ilk haftasındaki Cuma gününde gerçekleşen panele ilgi oldukça büyüktü. Panelde sinema ve edebiyat ilişkisi tartışıldı. Edebiyat Buluşmaları, her Cuma saat 19.00’da Levent Kültür Merkezi’nde gerçekleşmeye devam ediyor.
Hülya Koçyiğit, 1963 yılında ilk filmi “Susuz Yaz” ile sinema hayatına başladı. Berlin Film Festivali’nde Türk Sineması’na o güne kadar verilen en büyük ödül olan Altın Ayı ödülünü kazandı. Kültür Bakanlığı’nca yurt dışında düzenlenen “Türk Film Haftaları”nda ülkemizi en çok temsil etmiş sinema sanatçısı olarak biliniyor.
Yazar Osman Şahin, sanat hayatına Cumhuriyet Gazetesi’nin Kültür-Sanat sayfası ekinde yayımlanan Kırmızı Yel adlı öyküsüyle başladı ve halen yazı faaliyetlerini muhtelif gazete ve degilerde sürdürüyor.
Atilla Dorsay, 1966 yılından itibaren Cumhuriyet Gazetesi’nde sinema üzerine yazmaya başladı ve sonra bunu asıl meslek olarak seçti. Cumhuriyet’te 27 yıl sürekli yazdıktan sonra Milliyet ve Yeni Yüzyıl’da yazdı. Çoğu sinemayla ilgili olmak üzere bugüne dek 29 kitap yayınladı. Türk Sineması eleştirilerini, yemek kültürü, şehircilik ve yaşam kültürü üzerine yazılarını ayrı kitaplarda topladı. FIPRESCI-Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu’nun Türkiye temsilcisi olarak da biliniyor.
Ödüllerin en büyüğü
Beşiktaş Kent Konseyi tarafından bu yıl ilki verilen ‘Onurlu Yaşam Ödülü’nü Türkiye’de iletişim bilimlerinin oluşumuna büyük katkı sağlayan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat aldı. Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ödül törenine Beşiktaş Belediye Başkanı ve Kent Konseyi Başkanı İsmail Ünal ve Unat’ın Boğaziçi’nden eğitim görevlisi arkadaşları da katıldı. Unat, bu yıl itibariyle her yıl düzenli olarak verilecek olan ödülü İsmail Ünal’ın elinden aldı.
Geceye katılan Beşiktaş Belediye Başkanı ve Kent Konseyi Başkanı İsmail Ünal ise şunları söyledi:
“Beşiktaş Belediyesi olarak Türkiye’de iletişim bilimlerinin oluşumuna önemli katkı sağlayan Sayın Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’a ‘Onurlu Yaşam Ödülü’nü vermekten mutluluk duyuyoruz. Ülkemizde bilimin gelişimine katkıda bulunmak için, bu gelişime emek veren isimleri her yıl ödüllendirmeye devam edeceğiz.”
Prof. Dr. Nermin Unat hakkındaki bazı detaylar ise şöyle: “Yazar, çevirmen, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Türkiye’de iletişim bilimlerinin oluşumuna katkıda bulunan öncü isimlerden biridir. ‘Public Opinion’ın dilimizdeki karşılığı olan ‘Kamuoyu’ sözcüğünü Türkçe’ye kazandırmış olan Unat, ‘Public Relations’ teriminin Türkçe karşılığı olan ‘Halkla İlişkiler’i literatürde ilk kez kullanan kişidir. Deniz Baykal ve Ertuğrul Özkök gibi isimlerin hocası olan Unat, Türkiye’nin ilk siyaset bilimcisi olmasının yanı sıra ilk kadın gazetecilerinden ve senatörlerindendir. Uluslararası alanda tanınan bir akademisyen olan Unat’ın makaleleri ve kitapları yabancı dillere çevrilmiştir. İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Türkçe bilen Unat dünyanın dört bir yanında konferanslar ve seminerler vermektedir.”
Engelsiz yaşam!
Beşiktaş Belediyesi Engelsiz Yaşam Platformu, çalışmalarına devam ediyor. Platform, engelli vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmek ve sorunlarını çözmek için bir araya geliyor. Beşiktaş Belediyesi’nin sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çalışmalarını yürüten Engelsiz Yaşam Platformu’nu bu yönüyle, toplumsal kaynakları seferber etme hedefinin hayata geçtiği bir platform olarak tanımlıyor. Platform istihdamı da amaçlıyor. Bu konuda ortak amaçlara sahip kişi ve kuruluşları bir araya getiren proje ile amaçlar şöyle aktarılıyor:
“Bu konuda ortak amaçlara sahip kişi ve kuruluşları bir araya getirmektedir. Bizim, engelli vatandaşlarımızın sorunlarına yaklaşımımızdan doğmuştur. Çağdaşlığın en önemli ölçütlerinden biri de engelli vatandaşlara sağlanan yaşam koşullarıdır. Beşiktaş belediyesi olarak, onların yaşam kalitesini yükseltmeyi, sosyal faaliyetlere katılmalarını kolaylaştırmayı, bu toplumun bağımsız ve üretken bireyleri olmalarına katkıda bulunmayı önde gelen görevlerimiz arasında sayıyoruz.
Engelsiz Yaşam Platformu, İstanbul’un aydınlık ve çağdaş yüzü olan Beşiktaş’ta engelli vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştırmak için neler yapılabileceğini araştırıyor, planlıyor ve uyguluyor.” Yeni çalışmalar için de araştırmalarını sürdüren platform, bugüne kadar pek çok projeyi uygulamanın da hayata geçirilmesinde destek vermiş. Beşiktaş Belediyesi çalışmalarını bu dönemde de yine tüm hızıyla sürdürüyor. Detaylı bilgi için, 444 44 55 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
USTALARA SAYGI ETKİNLİKLERİ
“Yalnızlar Rıhtımı”
Aşk şiirleri ve müziği Beşiktaş’ta konuşuldu. Aşk ve yalnızlık temalarının işlendiği özel gecede “Yalnızlar Rıhtımı” konsepti dikkat çekti. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan “Sevgililer Günü’ne Doğru Yalnızlar Rıhtımı, Aşk Şiirleri’nin ve Müziğimizin Büyük Ustalarına Saygı” başlıklı etkinlik, Türk şiirinin ustalarıyla Türk müziğindeki önde gelen isimlerin “Yalnızlık” temalı eserlerini bir araya getirdi. Etkinliğinin başrolünde müzik, şiir ve sohbet vardı. Gecede; müziğimizin efsane kadınlarının seslerini ve hikâyelerini günümüze taşıyan Sema, piyanist Genco Arın eşliğinde en sevilen yalnızlık tangolarını seslendirirken Seyyan Hanım, Şefik Gürmeriç, İsmail Hakkı Bey, Lale-Nerkis Hanım, Muhlis Sabahattin, Ali Rıza Bey, Necip Celal Andel gibi müziğimizin bir dönemine damgasını vuran ustalara saygı duruşunda bulundu. Gecenin şiir ayağında ise Attilâ İlhan, Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, Özdemir Asaf ve Edip Cansever’in de aralarında bulunduğu ustaların unutulmazlar arasına adını çoktan yazdırmış dizeleri yorumlandı. Gecenin sunuculuğunu da üstlenen Tuna Egemen, “Yalnızlık” temalı şiirleri Ergün Işıldar ile birlikte yorumladı. Kaleme aldığı farklı türlerdeki yapıtlarının ortak noktası “aşk” olan Atilla Birkiye ile şair-yazar, oyuncu-rejisör kimliklerini birlikte taşıyan Orhan Alkaya da “Sevgililer Gününe Doğru Yalnızlar Rıhtımı” gecesinde; aşka ve yalnızlığa dair duygu, düşünce ve anılarını konuklarla paylaştı. Geceye, hemen hepimizin platonik aşklarla bağlı olduğu diye sunulan sinemanın yerli ve yabancı aktris-aktörlerinin fotoğraflarından oluşan dia gösterisi de renk kattı.
Polisiye Edebiyat
Beşiktaş Belediyesi Edebiyat Günleri etkinlikleri Şubat ayında da tüm hızıyla devam ediyor. Yeni buluşmalara yeni konular ve başlıklar eklenirken Ocak ayında da yine dopdolu bir program kitapseverlerleydi. “Polisiye Edebiyatımız Ne Halde?” başlıklı etkinlik, Levent Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Beşiktaş Belediyesi’nin Kavis Kitap ile işbirliğiyle düzenlediği “Edebiyat Buluşmaları”nın ikincisinde Erol Üyepazarcı, Sevin Okyay ve Celil Oker konuşmacı olarak katıldılar.
KARMA
Resim Sergisi
Düşler ve Gerçekler’i görmediniz mi? Farklı bir resim sergi, yine Beşiktaş’taydı. Ressam Arif Özmaden’in Karma Yağlı Boya Sergisi Beşiktaş Belediyesi Levent Hizmet Binası’nda sanatseverleri ağırladı. Şubat ayının ilk haftasında ziyaretçilerini ağırlayan sanatçı, teknik ve sürrealist eserlerini görücüye çıkardı. 1955 yılının Mayıs ayında Ünye’de dünyaya gelen Özmaden, eğitimini Ünye Anafartalar İlkokulu’nda bitirdikten sonra yaşam koşulları nedeni ile eğitimine devam edemeyip 1970’li yıllarda İstanbul’a geldi. Boş zamanlarında resim ve alçıi midye gibi değişik materyallerden süs eşyaları yapıp Taksim’de satan Özmaden bu çabalarının sonunda şu an halen atölye olarak da kullanmakta olduğu Batı Müzik Evi’ni açtı.
Daha sonrasında özel eğitimler almaya başlayan Özmaden eğitim aldığı sırada etkilendiği Azeri Ressam Aliriza İbrahimova ilham kaynağı oldu. Uzun bir süre peyzaj ve natürmort çalıştıktan sonra şimdilerde karışık teknik ve sürrealist çalışmalara yöneldi.
Çeşitli yerlerde 11 kişisel sergi açan ressamın son sergisi olan “Düşler ve Renkler” adlı resim sergisi Beşiktaş Belediyesi Levent Hizmet Binası’nda sanatseverleri ağırladı. Sanatçı Arif Özmaden’in kullandığı teknik ve çalışma tazıyla ilgili bazı detaylar ise şöyle:
“Sürrealizm (Gerçeküstücülük). 20. yy.’ın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Şair ve ressamlar I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım karşısında, dehşete kapılmış, akılcı tutuma karşı tavır alarak, bilinç dışının düşsel dünyasına yönelmeye başlamışlardı. 1924’te yayımladıkları Gerçeküstücülük Bildirgesi’nde düşüncenin aklın denetimi olmadan ve ahlâk gibi engelleri hiçe sayarak, ortaya konmasını savundular. Yapıtlarında nesneleri alışılmamış biçimlerde betimleyen Gerçeküstücü sanatçılar, çoğunlukla düşlerin gizli dünyasını dile getirmeye çalıştılar. Bazen de nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkartarak şaşırtıcı, düşsel bir ortama taşıdılar.”

Abbasağa
Beşiktaş’ın mahallelerini gezerek sürdürdüğümüz ‘Beşiktaş Buluşmaları’ Abbasağa Mahalle Muhtarı Yüksel Sağat’ın Abbasağa Mahallesi ile ilgili özel açıklamalarıyla devam ediyor.
Beşiktaş’ın merkezi yerleşim alanlarından bir tanesi olan Abbasağa Mahallesi 6000 nüfusu ile Beşiktaş’ın vazgeçilmezi olmayı sürdürüyor. Abbasağa Mahallesi sakinleri, Beşiktaş’ın birçok mahallesinde rastladığımız trafik sorunundan ve son zamanlarda sık yaşanmaya başladı dedikleri elektrik kesintilerinden kaynaklanan şikâyetlerini dile getiriyorlar. Abbasağa Mahallesi Beşiktaş’ta en eski ve köklü mahallelerinden biri olarak biliniyor. Yine her zaman ki gibi mahallleyi önce muhtarına ardından mahalle sakinlerine sorduk. Abbasağa Mahalle Muhtarı Yüksel Sağat ilk olarak muhtarlığa nasıl başladığının ilginç hikayesini anlatıyor ve mahallesinde neler yaşadıklarını içtenlikle dile getiriyor.
MUHTAR OLMAM TESADÜFTÜR
Mahallesine muhtar oluşunun hikayesini ilginç bir tesadüf sonrası gerçekleştiğini söyleyen Abbasağa Mahalle Muhtarı Yüksel Sağat, “Ben mahallemde 4 dönemden bu yana muhtarlık yapmaktayım. Bundan yaklaşık 10 sene önce mahallemin muhtarlığına işim düştü ve o dönemin muhtarını yerinde bulamayınca mahalleme muhtar adayı olmaya karar verdim. Daha sonra seçimlere girdim ve başarılı olup mahalleme muhtar oldum. Mahalleme muhtar olduğum dönemde birçok altyapı problemi vardı ve bu problemler zaman içerisinde çözüme kavuştu. Ancak bugün için her sorunumuzu bitti demek de mümkün değil…” diyor.
HAVAİ HATLAR ÇOK SORUN YARATIYOR
Mahallesinin bir çok sorununda bulunduğunu ifade eden Muhtar Yüksel Sağat, “Mahallemizin altyapı eksiklikleri vardı ve bu eksiklikler zaman içerisinde tamamlandı. Ancak bugün en önemli sorunlarımızdan bir tanesi mahallemizde bulunan havai hatlar. Elektrik kablolarımız yeraltına alındı ancak hala bazı hatlarda sorunlar sürüyor. Sorunun çözümü için TEDAŞ’a dilekçe verdim, kablolar dışarıda çirkin olarak sarkıyor diye ancak sorun çözülmüş değil. Maşuklar Yokuşu, Yıldız Caddesi, Jandarma Mektebi ve Fulyadere sokaklarımızın asfaltı ve kaldırımı yapılamadı. Buralarda çukurlar var ve bazı araçlar yoldan geçtiği zaman camlara taş fırlatıyor. Beşiktaş Belediyesi Fen İşleri Müdürü Hüseyin Zorlu sorunun çözüleceği sözünü verdi. Bu sözün yerine gelmesini bekliyoruz” diyor.
Bağlama çalmak ister misiniz?..
Müziğe tutkunsanız Bağlama Kursu Beşiktaş Belediyesi’nde ücretsiz olarak veriliyor. Artık detayları öğrenmek hiç zor değil. Beşiktaş Belediyesi’nin ücretsiz olarak düzenlediği kurslar tüm hızıyla devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi’nin, Halk Eğitim Merkezi ile ortaklaşa tüm Beşiktaş Kentlilerine ücretsiz olarak el emeği değerlendirme ve meslek edindirme kursları yeni sezonda Şubat ayında da tüm hızıyla devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi ücretsiz kurslar, Şubat ayında yenilenmiş haliyle yeniden Beşiktaş kentlilerini kucaklıyor. Yabancı dilden yağlıboya resime, bilgisayardan takı tasarımına kadar pek çok farklı alanda kendinizi yetiştirmek, geliştirmek, bu kursun sonunda kendinize yeni bir mesleki beceri edinmek mümkün. Kurs programını başarı ile tamamlayan katılımcılara, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı eğitim sertifikaları veriliyor. 2010 – 2011 döneminde tam 43 branşta verilecek olan kurslar içerisinde Bağlama Kursu da yer alıyor.
Kitap: Muz Sesleri
Beşiktaş Belediyesi kitap günlerinde yüzlerce kitapseveri buluşturmaya devam ediyor. Şubat ayında ilgi çeken toplantılardan bir tanesi Ece Temelkuran’ın ‘Muz Sesleri’ adlı kitabıyla ilgili söyleşiydi… Gayrettepe Parkı’nda gerçekleştirilen etkinlikte, yazarın kitabıyla ilgili merak edilen sorulara yanıt arandı. Oxford, Paris, Beyrut üçgeninde bir aşk ve savaş romanı olarak okuyucularla buluşan roman ile ilgili bazı detaylar şöyleydi: “Hep bir iç savaştır aşk!.. Bir neden arar kendine…”
Kitabın arka kapağında dikkat çeken yazısı da şöyle: “Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim. Muz seslerini dinleyecekti. Nasıl sevineceğini, hayret edeceğini düşündükçe…
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu’dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!”
HAZIR MIYIZ?
Afet halinde toplanılacak yerler
Beşiktaş Belediyesi Afet Yönetim Merkezi, bir afet sonrası için yerleşim planı hazırlayarak, Beşiktaş’taki her mahalle için afet toplanma alanı belirledi. Toplam 23 mahalle için ayrı ayrı toplanma alanlarının oluşturulduğu duyuruldu. Bu mahallelerden bir tanesi de Yıldız Mahallesi’ydi. 1930’lu yıllarda paşa mahallesi olan yıldız’ın o dönemdeki ismi, Kılıç Ali Paşa Mahallesi olarak biliniyordu. Tarihi sarayları ve çeşmeleriyle ünlü olan mahalle, günümüzde 6000 kişilik nüfusu ile ülkemizin üniversitelerine ev sahipliği yapan bir yerleşim merkezi olarak tanımlanıyor. Olası bir afet halinde toplanılacak yerler ise şöyle sıralanıyor: “576183 m2’lik alanıyla Yıldız Parkı’nda Çırağan Caddesi, Yahya Efendi Sokak, Yalı Sokak, Çiğdem Sokak, Osman Paşa Mektebi Sokak, Peri Çıkmazı, Serencebey Yokuşu, Çitlenbik Sokak, Mescit Sokak, Horoz Sokak, Sinanpaşa Mescidi Sokak, Hasırcı Veli Sokak, Salçıklar Sokak, Eski Konak Sokak, Asariye Caddesi, Eğri Çınar Sokak, Müvezzi Caddesi, Şair Naifi Sokak, Döngel Sokak, Şerefli Veli Sokak, Yeşil Fıstık Sokak, Asma Salkım Sokak, Buket Çıkmazı, Asariye Camii Çıkmazı, Alim Kadın Sokak sakinleri toplanabilecek.”
Abbasağa
Abbasağa Mahallesi sakinlerinin görüşleri ise şöyle:
“DUYARLI OLUNMALI”
“Yola park eden araçlar Abbasağa’nın trafiğini alt üst ediyor. Mahallede başıboş sokak köpekleri bazen çevreye zarar veriyorlar. Denetimlerin artırılmasını istiyorum. O zaman şu anki sorunların daha da azalacağına inanıyorum.” Tülay Erer.
“PARKA RAHAT GİDELİM”
“Mahallemin parkı çok güzel ancak bu parka rahat bir şekilde gitmek mümkün değil. Sokak köpeklerine sahip çıkılmıyor maalesef. Geçenlerde bir arkadaşımızın elini bile ısırdılar. Bu konuya yetkililerin eğilmesini istiyoruz.” Şükrü Uysal.
“SORUNLAR ÇÖZÜLSÜN”
“Mahallemiz çok güzel bir mahalle ve bu mahalleye elbirliği ile sahip çıkmalıyız. Mahallemizin bazı sorunları var elbette bu sorunların çözülmesi en büyük dileğim. Umarım çözülür sorunlar.” Şükrü Süvari.
“IŞIKLAR ERKENDEN YANIYOR”
“Trafik sorunu, yolların işgal edilmesi gibi sorunlar var ve bu sorunların bitmesini diliyorum. İlginçtir gündüz vakti elektrik direği lambası yanıyor, ama elektrik kesintileri de oluyor” Dursun Ahmet Aksu.
“BİRAZ DAHA DUYARLILIK”
“İnsanlarımızın duyarlı olması sorunların çözülmesini sağlar. Mesela çöpünü çöp kovasına değil de dışarı bırakanlar var. MOBESE olmayan yerlerde ne yazık hırsızlık olayları daha sık yaşanmakta…” Fatih Boztaş.
“MOBESE’DEN MEMNUNUZ”
Trafik sorunu özellikle esnafı zor durumda bırakıyor. Müşterilerimiz park edecek yer bulamayınca başka işyerine yöneliyorlar. Mahallenin meydanına konan MOBESE yaşanan hırsızlıkları azalttı.” Aziz Dükel.
“OTOPARK SIKINTISI ÇEKİYORUZ”
“Otopark sıkıntısı yaşıyoruz. Mahallemizde bulunan okul atıl durumda, bir an evvel değerlendirilmeli. Belki otopark sorunu da çözülür bu sayede. Mahallemizi seviyoruz ancak sorunlarınında bir an evvel çözülmesini diliyoruz.” Göksel Akdöv
“PARKA SAHİP ÇIKALIM”
“Mahallemizin parkına hep birlikte sahip çıkmalıyız. Bunun yanısıra başıboş sokak köpekleri sorunu çözülmeli.” Hasan Köseoğlu.
FULYA SANAT MERKEZİ
“Molly: Bovdica”
Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde müzikseverler Şubat ayının son günlerinde de yine birlikte olacak. Fulya Sanat’ta 18 Şubat’ta “Molly: Bovdica” sanatseverleri karşılayacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tarafından gerçekleştirilecek olan etkinlikle ilgili detaylardan bazıları ise şöyle: “Moscheles: Flüt ve Onua Konsertant. L.V. Beethoven: 8. Senfoni. Şef: Gürer Aykal.
1. Solist: Bülent Evcil (Flüt). 2. Solist: Sezai Kocabıyık (Obua). Program ise şöyle: Rebecca Molly: Bovdica. I. Moscheles: Flüt ve obua için konsertant, L. V. Beethoven: 8. Senfoni.”
25 Şubat’ta ise bir diğer organizasyon ise şu detayları barındırıyor: “Helge Jörns… Uvertür in Memoriam Ömer Umar. Paul Lewis: Fagot Konçertosu. Bela Bartok: Orkestra Konçertosu. Şef: Gürer Aykal. Soloist:Tolga Alpay ( Fagot).”
Bir diğer etkinlikte Fulya Sanat’ta Fulya Resitalleri başlığı altında Cihat Aşkın ismi dikkat çekiyor. 19 Şubat’ta sanatseverler ile buluşacak olan Cihat Aşkın’la ilgili bazı detaylar ise şöyle: “1968 yılında İstanbul’da orta halli bir ailenin üç çocuğundan biri olarak doğdu. Babası hafız imam Sami Aşkın, annesi Remziye Hanım’dır. Ailesinde müzik ile uğraşan kimse yoktu ama Aşkın, Beşiktaş’taki Dikilitaş İlkokulu’na başladığında alınan mandoliniyle, notaları öğrenmeden ilk bestelerini yapmıştır. Ziya Osman Saba’nın bir şiirini bestelediğinde, ancak 8 yaşındaydı. Beşiktaş Güzelleştirme Cemiyeti’nde keman çalışına hayran olduğu Mesut Duran’dan ilk müzik derslerini almaya başladı. Babası Sami Aşkın, oğlunun klasik müzik merakına her zaman destek verdi. 11 yaşında İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’na girdi. Konservatuarda, özel Yetenekli Çocuklar Sınıfı’nda Profesör Ayhan Turan ile keman eğitimine başladı. Prof. Turan, keman çalmayı kendisine Suzuki Tekniği adı verilen bir yöntemle öğretti.
Cihat Aşkın, 1 yıl sonra okuldaki ilk resitalini verdi. On beş yaşına gelmeden Paganini’nin kaprislerinin tamamını çalan Aşkın, ilk orkestra konserini ise 16 yaşında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’yla Tchaikovsky’nin Keman Konçertosunu çalarak verdi. Okuldan 1989 yılında mezun oldu.
Daha sonra Londra’ya giderek Kraliyet Müzik Kolejinde Profesör Rodney Friend ile çalıştı ve solistlik diploması aldı. Hemen akabinde Londra City Üniversitesi’nde Prof. Yfrah Neaman ile çalışmalarına devam etti. 1993 yılında masterını tamamladı, 1996’da doktorasını tamamlayarak Müzik Doktoru unvanını aldı, 1998 yılında doçent oldu.
1990’lı yıllarda pek çok uluslar arası yarışmada ödüller alan Cihat Aşkın, başta Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası olmak üzere ülkenin tüm orkestraları ile konserler, Edirne’den Van’a kadar hemen tüm bölgelerinde halk için resitaller verdi. Aşkın 1995’te Yalçın Tura’nın kendisine ithaf ettiği konçertosunun dünyadaki ilk seslendirilişini gerçekleştirdi.
1998’de, Cumhuriyetin 75. yılı şerefine bugüne kadarki tüm Türk bestecilerinin keman için yazdığı eserleri araştırarak, arşivlenmesi, seslendirilmesi ve kaydedilmesini sağlamak çabasına girişti. 70 kadar besteci, 140 kadar eser tespit etti (eser sayısı sonradan yükselmiştir) Eserlerin bir kısmının kaydını bizzat kendisi yaptı.”
Cihat Aşkın, aldığı ödüller ise şöyle sıralanıyor: “1984 İTÜ Başarı Ödülü, 1985 İstanbul Filarmoni Derneği Ödülü, 1987 Yehudi Menuhin Keman Yarışması “En İyi Bartok Yorumcusu”, 1990 Percy Coates (Londra), 1990 Leonard Hirsch Ödülü (Londra), 1990 Isolde Menges Ödülü, 1990 Kathleen Long Oda Müziği Ödülü, 1990 Carl Flesch Keman Yarışması “Olağanüstü Liyakat” Ödülü, 1991 Isolde Menges Ödülü (2. defa), 2002 “Foyer des Artistes” (Roma), 2010 Andante Klasik Müzik Ödülleri, 2009 Yılının En İyi Yaylı Çalgılar Yorumcusu Ödülü.”
GÖSTERİMLER TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR
Aşk ve esaret dansı
“DÖRT DUVAR”
Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde gösterimler tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonun son yeni bale eseri Dört Duvar ile Erdal Uğurlu’nun koreografisi ve W.A. Mozart’ın Requiem’i eşliğinde sanatseverlere dram yüklü bir eser sunuyor.
Erdal Uğurlu tarafından sahneye konan ve İstanbul Opera ve Balesi’nin deneyimli sanatçıları tarafından yorumlanan Dört Duvar seyirciden tam not alacağa benzer. Müziği W. A. Mozart’a ait olan eser iktidar, aile, halk arasında yaşanan aşk ve esareti dans tiyatrosu dilinde seyirciye aktarılan hikâye, zamanı ve mekanı belli olmayan işgal edilmiş topraklarda geçiyor. Toprakların sahibi olan ve aynı zamanda esaret altında yaşayan bir lider baba, karısı ve kızı arasında geçen dramı tüm nüanslarıyla işleyen eser, seyirciye duygu dolu anlar yaşatıyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin deneyimli sanatçı kadrosu tarafından sahnelenen eserin dekorları Behçet Malikler, kostümleri Gizem Betil, ışık düzenlemesi ise Taner Aydın imzası taşıyor. Eserde Başkan’ı Selçuk Borak/Alkış Peker, başkanın kızını Çağrı Çekiç/Zuhal Balkan/Gizem Gökçe, başkanın sevgilisini Büşra Yıldırım/Aslı G. Asılyazıcı ile başkanın karısını Çiğdem Ünal canlandırırken diğer rolleri İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin başarılı dansçıları üstleniyorlar. Sezonun dramatik dans tiyatrosu Dört Duvar 16 Şubat’ta Fulya Sanat’ta izlenebilir.
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Akatlar Kültür Merkezi’nde, küçük bir kovanda yaşamanın neşeli ve zor yanlarını an be an hissetmeniz mümkün olacak… Nasıl mı? 12 Şubat’ta merhaba diyen “Arı Maya ile Cız Bız’la Bız Bız” oyunu, Şubat ayı sonuna kadar tiyatro tutkunlarını ağırlıyor. Arı Maya’nın efsanevi hikayesi tiyatro sahnesinde tüm sanatseverleri Şubat ayı boyunca kucaklıyor. Oyun; 19, 20, 27 Şubat tarihlerinde, tiyatroseverlerle ile Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde buluşacak. Oyunun yazar ve yönetmeni Reha Bilgen. Müzik – Koreografi ise Zehra Belevi. Dekor – Afiş Tasarım ise Hatice Bala Bilgen’e ait. Oyuncular ise Dilek Ünal, Sema Kahriman, Özden Dindar, Aydın Sezgin, Ali Erdinç.
Arı Maya’nın hikayesi ile ilgili detaylar ise şöyle:
“Kahramanlarımız, Cız Bız ve Bız Bız; küçük bir kovanda yaşayan odukça neşeli, yaramaz ve şakacı sevimli arılardır. Günlerini kovan dışında oyunlar oynayıp şarkılar söyleyip bal toplayarak geçirirler. Birbirinden güzel ve hoş kokulu çiçeklere uçar bal toplarlar. Fakat gün geçtikçe bu onlara sıkıcı gelmeye başlar. Kovanın yakınlarında dolaşıp durmaktan sıkılırlar. Kovandan daha uzak yerlerde neler olduğunu merak ederler. Fakat büyüklerinden duydukları hikayelerden oralarda pek çok tehlike olduğunu bildiklerinden uzaklaşmaya cesaret edemezler. Ancak günlerden bir gün Arı Maya Cız Bız’la Bız Bız’ın yanına gelir ve kraliçe arının çok hasta olduğunu, iyileşebilmesi için onların yardımına ihtiyacı olduğunu söyler. Kraliçenin iyileşebilmesi için çok uzaklardaki Cıngıllı ormanına gidip çin çin çiçeklerinin tozlarından getirmeleri gerekmektedir. Bu önemli görevi yerine getirmek için iki arkadaş hemen yola çıkarlar. Bu sayede çok merak ettikleri kovanın uzaklarındaki dünyayı keşfedeceklerdir. Bu onları çok heyecanlandırır. Yola çıktıktan kısa bir süre sonra bir ağustos böceğiyle karınca karşılarına çıkar. Onlara yerine getirmek zorunda oldukları görevlerinden söz edip yardım isterler. Ağustos böceği ve karınca onlara seve seve yardım edeceklerini söylerler ancak Cıngıllı ormanına giden yolda Kara Karga’nın yaşadığını, Kara Karga’nın özellikle arılar için çok tehlikeli bir yaratık olduğunu anlatırlar. Tüm tehlikelere karşılık kahramanlarımız görevlerini yerine getirmek için yollarına devam etmeye kararlıdırlar. Ağustos böceği ve karıncanın da beraberinde yollarına devam ederler. Çok geçmeden olanca heybetiyle kara karga karşılarına çıkar. Onları korkutmak için türlü oyunlar yapar. Bizim kafadarlar zekalarıyla Kara Karga’nın bütün oyunlarını savuştururlar ve onunla arkadaş olup yerine getirmek zorunda oldukları görevi anlatırlar ve ondan yardım isterler. Kara Karga onlara bunun için yardım edeceğini söyler ve yola Kara Karga ile devam ederler. Çok geçmeden Cangıllı ormanına varırlar. Daha ormanın kenarında Çin Çin çiçeklerinin muhteşem kokusunu alırlar ve onlara doğru kanat çırparlar. Toplayabildikleri kadar çok çiçek tozu toplayıp Kara Karga’ya teşekkür ettikten sonra kovana geri dönmek üzere yola koyulurlar. Midelerinde taşıdıkları tozların ağırlığına rağmen olanca güçleriyle kovana ulaşmak için kanat çırparlar. Nihayet kovana vardıklarında topladıkları Çin Çin çiçeği tozlarını kraliçeye götürüp iyileştiğini görünce derin bir nefes alırlar. Çok önemli bir görevi yerine getirmenin mutluluğuyla yine şarkılar söyleyip dans ederek çiçekten çiçeğe koşarlar.”
“Pazar Günkü Cinayet…”
Haldun Dormen’in hayat verdiği karakter kılıbık bir adamın garip hikayesi Tiyatro Kedi tarafından Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde komedi sevenler için sahneleniyor. 27 Şubat’ta sahne alacak olan oyun ile ilgili detaylar ise şöyle: “Bir yandan ömrü boyunca, “Vegeratör” gibi ne olduğu belli olmayan icatlar yapan; öte yandan otuz yıllık karısının izni olmadan radyonun sesini bile açamayan kılıbık bir adam (Haldun Dormen); öldürülen bir telekızın “cinayet zanlısı” olarak aranırsa ne olur? Üstelik bu telekız, bir bakanın kızıysa ve dolayısıyla; medyanın ve halkın büyük ilgisini çeken bu cinayetin tek “katil adayı”nın bu pısırık adam olduğuna başta karısı (Füsun Önal) olmak üzere herkes inanıyorsa…
Tiyatro Kedi’nin yeni komedisi ‘Pazar Günkü Cinayet’ “terlik ve hırkadan”, “çılgın bir gösterişe” geçiş yapan otuz yıllık bir evliliğin ve bütün bunlardan menfaat sağlamaya çalışan kişilerin komik, farklı, sürprizlerle dolu öyküsü…” Pazar Günkü Cinayet’in oyuncu kadrosunda şu isimler yer alıyor: “Haldun Dormen, Füsun Önal, Gazi Şeker, Eda Gülten, Sertan Erkaçan, Hilmi Özçelik.”
Pazar Günkü Cinayet adlı oyunu Wolfgang Ebert yazdı, Hale Kuntay Türkçe’ye çevirdi. Hakan Altıner’in sahneye koyduğu oyunun, kostüm tasarımını Sadık Kızılağaç, dekor tasarımını Tuba Unat, yapımcılığını ise İpek Kadılar Altıner üstlendi.
‘Dumanaltı Aşklar’
Birbirinden güzel oyunlar Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde sanatseverler ile buluşmaya devam ediyor. Şubat ayı içinde yine enfes oyunlar tiyatroseverleri ağırladı. Bunlardan bir tanesi de “Dumanaltı Aşklar” adlı oyundu. Oyunla ilgili detaylar ise şöyleydi:
“Dumanı tüten aşklar, dumansız kalan aşklar, dumanaltı aşklar… aşk ve evlilik hiç bu kadar komik anlatılmadı… Ülkemizin ünlü gazeteci ve köşe yazarlarından olan Selahattin Duman’ın köşe yazılarından derlenerek “Gökhan Erarslan ve Ferhat Ergün’ün oyunlaştırdığı Hüseyin Avni Danyal’ın hem oynayıp hem de yönetmenliğini üstlendiği “Dumanaltı Aşklar” Şubat ayında da perde diyor. Üstün oyunculuk performansına yönetmenlik becerisini de ekleyen Hüseyin Avni Danyal’ın tek kişilik oyunu “Dumanaltı Aşklar” Türk Kadını portresini her yönüyle ortaya koyup mizahi bir dille anlatmasıyla dikkat çekiyor. Sahnede Hüseyin Avni Danyal’a piyanosuyla Deniz Aras Sipahi eşlik ediyor. Farklı mizahi yaklaşımıyla tiyatro severlere keyifli anlar yaşatacak olan “Dumanaltı Aşklar” o güne dek evlenme yolunda üç kez son anda direkten dönen bir adamın dördüncü kez evlenmeye niyetlendiği gecede diğer müstakbel adayları hatırlamasıyla başlar. Yapımcılığını “AYSA Prodüksiyon’un” üstlendiği “Tiyatro Seyirlik” ismiyle sahnelenen “Dumanaltı Aşklar”ın, özgün müzikleri Deniz Aras Sipahi’ye, sahne tasarımı Kemal Aratan’a ait. Işık tasarımını Hakan Özipek’in üstlendiği oyunun koreografisi Bora Acar Zöngür tarafından yapıldı. “Dumanaltı Aşklar”; uzun bir süre seyircinin ilgisini çekecek farklı bir komedi…”
Akatlar Kültür Merkezi’ndeki bir diğer oyun da “Çelik Manolyalar” adlı oyundu. Yeni sezonda da Akatlar Kültür Merkezi’nde tiyatroseverler ile buluşan oyun Şubat ayının ilk haftasında perde dedi ve ardında da 19 Şubat’ta sanatseverlerle yine birlikte… İki ayrı günde iki farklı saatte sanatseverlere merhaba diyecek.
MUSTAFA KEMAL MERKEZİ
Ünlü konuk: Xuefei Yang
Mustafa Kemal Merkezi’nde konserler tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul Resitalleri kapsamında dünyaca ünlü sanatçılar Beşiktaş’ta Atilla İlhan Salonu’nda sanatseverler ile buluşuyor. Xuefei Yang, muhteşem gitar resitaliyle sevenlerinin karşısına bahar aylarında çıkmaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçı ile ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor:
“Çin’de bir klasik müzik okuluna kabul edilen ilk gitarist olan Xuefei Yang, yine Royal Academy tarafından uluslararası bir bursla doktora çalışmasına kabul edilen ilk Çinli gitar sanatçısı oldu. 1. Çin Gitar Festivalinde ilk kez 10 yaşında sahneye çıkan Yang, bu konseri ile öyle büyük bir başarıya ulaştı ki İspanya Büyükelçisi tarafından kendisine bir gitar armağan edildi. Rodrigo’nun da izleyicileri arasında bulunduğu ilk Madrid konserini 14 yaşında verdi. 1995 yılında Çini’i ziyaret eden John Williams, Yang’ı dinledikten sonra kendi Smallman gitarlarından ikisini Pekin Merkez Konservatuarı’na hediye etmeye karar verdi.
Okul yıllarında Çin, Hong Kong, Japonya, Tayvan, Portekiz, İspanya ve Avustralya’da konserler verdi, radyo-televizyon programlarına katıldı. 2000 yılında Londra’ya yerleşen Xuefei, aynı yıl Ivor Mairants Uluslararası Gitar Yarışmasını kazandı. 2002 yılında Royal Academy of Music’ten akademinin en yüksek derecesi ile mezun oldu.
Bugüne kadar dünyanın en prestijli salonlarında (Avrupa’da: Wigmore Hall, Queen Elizabeth Hall, Royal Festival Hall, Londra; Philharmonie, Berlin; Musikhalle, Hamburg; Concertgebouw, Amsterdam; Concert Hall, Vienna; National Auditorium, Madrid, Asya’da: Taipei National Concert Hall; Hong Kong City Hall; Singapore Esplanade; Korea Art Centre; Concert Hall, Beijing, Amerika’da: Lincoln Centre, New York ve Herbst Theatre, San Francisco) resitaller verdi. Solist olarak English Chamber Orchestra, Royal Scottish National Orchestra, Scottish Chamber Orchestra, Northern Symphonia Orchestra, BBC Concert Orchestra, Hungarian Symphony Orchestra, Seoul Philharmonic Orchestra, Hong Kong Philharmonic Orchestra gibi önemli orkestralarla sahneye çıktı. 2005 yılında EMI ile kontrat imzalayan Yang aynı yıl olağanüstü başarıları nedeniyle Royal Academy of Music üyeliğine kabul edildi.”
Resital: Dejan Lazic
Dejan Lazic Mustafa Kemal Merkezi’nde hayranlarıyla buluştu. Geçtiğimiz haftalarda Beşiktaş’ta sevenleriyle buluşan sanatçı ile ilgili bazı detaylar ise şöyleydi: “Channel Classics tarafından yayınlanan Rachmaninov albümü geçtiğimiz günlerde Classic FM tarafından ayın albümü seçilen Dejan Lazic yeni neslin en önemli piyanistlerinden biri olarak büyük salon ve orkestralarda esiyor. İstanbul Resitalleri kapsamında Aralık 2007’de verdiği resitalin ardından aynı programı Amsterdam Concertgebauw`da tekrarlayan Lazic yaklaşık iki yıl sonra tekrar İstanbul`a gelerek bu kez Chopin ağırlıklı bir program sundu.
Beethoven’ın çello ve piyano için tüm yapıtlarını Çelist Pieter Wispelwey ile seslendirdiği albümü New York Times tarafından 2005 yılının en dikkate değer albümleri arasında gösterilen ve İngiltere`nin ünlü Gramophone dergisi tarafından ‘çok parlak bir piyanist, yetenekleri tanrı vergisi bir müzisyen’ ibareleri ile tanımlanan Dejan Lazic, Hırvatistan`da doğup Salzburg`da büyüdü, Mozarteum`da müzik okudu. Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu ülkelerindeki konserleri en büyük konser salonlarında gerçekleşti. Berlin, Paris, Londra, Viyana, New York, Chicago, Tokyo, Buenos Aires ve Sydney`de sürekli alkışlandı. Edinburgh, Verbier, Huntington ve Menuhin/Gstaad Festivallerine katıldı. Lazic`in son dönem programında New York Lincoln Center, Amsterdam Concertgebouw ve Schleswig Holstein Festivali dikkat çekiyor.”
‘Sesimiz Nefesimiz’
Şevval Sam, Beşiktaş’ta sevenleriyle buluştu ve dinleyenlerini adeta büyüledi… Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde sevenleriyle buluştu. “Sesimiz Nefesimiz” adlı etkinliğin ikincisi Mustafa Kemal Merkezi Atilla İlhan Salonu’nda gerçekleşti. Şubat ayında yine dopdolu programlarıyla sanatseverleri bir araya getiren Mustafa Kemal Merkezi’nde Ocak ayındaki etkinlikler de yine gündeme damgasını vurdu. Sesimiz Nefesimiz etkinliğinin ikincisi geçtiğimiz haftalarda ünlü isimleri de bir araya getirdi.
“Sesimiz Nefesiniz 2” Konseri ile Silikozis hastası kot kumlama işçileriyle dayanışma amacıyla ünlü sanatçı ve grupların katılımıyla etkinlikbir çok ünlüyü de bir araya getirmiş oldu. Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesince, İstanbul’da organize edilen “Sesimiz Nefesiniz-2’’ başlıklı konserde Leman Sam, Mor ve Ötesi, Kardeş Türküler, Hüseyin Turan, Yasemin Göksu, Pınar Sağ, İlkay Akkaya, Cristiane Azem, Aynur Doğan, Erdal Bayrakoğlu, Nilüfer Açıkalın, Mercan Erzincan, Mısırlı Ahmet-Galata Ritimhanesi, Marsis, Tolga Sağ, Bayar Şahin, Gülçin Santırcıoğlu, Şebnem Sönmez, Özlem Taner, Arto Tunçboyacıyan ve Metin Üstündağ gibi isimler sahneye çıktı. Ayrıca konser alanının fuayesinde, kot kumlama ile silikozis hastalığı ilişkisini anlatan sergi yer aldı. Konserin tüm geliri, silikozis hastası kot kumlama işçilerinin sağlık ve hukuki giderlerine harcanacağı açıklanmıştı.
LEVENT KÜLTÜR MERKEZİ
Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi belgesel film gösterimlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Sanatın her alanına destek olmayı temel amaçlarından biri olarak gören Beşiktaş Belediyesi’nin “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliği, Belgesel Sinemacılar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin desteğiyle gerçekleştirdiği gösterimlerin arasına yenileri ekleniyor. Belgesel sinemacılar ve sinemaseverler Beşiktaş’ta buluşmaya devam ediyor. Bu gösterimlerden bir tanesi de, “Bu Şarkı Kimin” adlı filmdi. Adela Peeva’nın yönetmenliğini yaptığı filmin gösterimi 16 Şubat’ta gerçekleşecek. Film ile ilgili detaylar şöyle sıralanıyor:
“Hepimizin çok iyi tanıdığı bir şarkı ardındaki gerçeğin araştırılmasının, komik, dramatik ve trajik hikayesi. Yönetmenin, çocukluğundan beri kesinlikle Bulgaristan’a ait olduğunu düşündüğü şarkı, diğer Balkan ülkelerinden uyarlanmış gibi görünmektedir. Yönetmen, sıradan bir şarkının nasıl olup da fanatik milliyetçiliğin bir aracı haline geldiğini belgelemek amacıyla Balkanlarda uzun bir yolculuk yapar. Kamerasıyla birlikte Türkiye, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna, Sırbistan ve Bulgaristan’da dolaşır. Şarkı her yerde söylenmektedir. Bir yerde bir aşk şarkısı, bir yerde dini bir ilahi, bir başka yerde ise ulusal savaşçı ruhunu uyandıran bir şarkı olarak. Üstelik bu bizdeki “Katibim” şarkısından başkası değildir.”
Rebecca Cammisa’nın yönetmenliğini yaptığı “Ev hangi tarafta kaldı” adlı film Beşiktaş’ta sinemaseverler ile buluşacak. 23 Şubat’ta seyirciyle Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Salonu’nda gösterime girecek olan film hakkındaki detaylar şöyle: “Ev hangi tarafta kaldı”, Meksika’dan Amerika’ya geçmeye çalışan yalnız çocuk göçmenleri takip eden bir belgesel. Umutsuzca Amerika’daki ailelerine ulaşmaya çalışan, 9 yaşında iki Honduraslıyı, Olga ve Freddy’yi takip ederiz. Kevin’in annesi ise, oğlunun Amerika’ya geçip eve para yollamasını umut eder. Bu çocukların hikâyelerini hiçbir yerde duymayız; çünkü onlar, görünmez çocuklar.”
Diyarbakır belgeseli: ‘Ve Taşlar Tanıktır’
Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi belgesel film gösterimlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Sanatın her alanına destek olmayı temel amaçlarından biri olarak gören Beşiktaş Belediyesi’nin “Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit” etkinliği, Belgesel Sinemacılar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin desteğiyle gerçekleştirdiği gösterimlerden bir tanesi, Diyarbakır’ın tarihsel ve kültürel zenginlikleri Beşiktaş’ta tanıtılmasıyla ilgili belgeseli sinameseverler ile buluştu… Beşiktaş Belediyesi tarafından gerçekleştirilen ‘Bir Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit’ etkinliğinde geçen haftalar içinde ‘Ve Taşlar Tanıktır’ isimli Diyarbakır belgeseli gösterildi. Gösterimin konukları yönetmenler Hasan Özgen ve Savaş Güvezne ile Prof. Dr. Metin Sözen oldu. Bilimsel Danışmanlığını Prof. Dr. Metin Sözen, özgün müziklerini ise Nadir Göktürk’ün yaptığı ‘Ve Taşlar Tanıktır’ belgeseli ile izleyiciler Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kalbi Diyarbakır’da bir yolculuğa çıktı. Belgesel, Diyarbakır’ın yeteri kadar tartışılmamış tarihsel ve kültürel zenginliklerine ışık tuttu. Belgeselde, sayısız kültürün izlerinin üst üste biriktiği, Dicle nehrinin kenarına kurulu bu önemli kenti ve çevresini anlatılıyor. Gösterimlerden bir diğeri de, “Ustalar ve Bilgeler: Vasfi Rıza Zobu” adlı filmdi. Filmin yönetmenliğini, Remzi Jöntürk yaptı. Film ile ilgili diğer detaylar ise şöyleydi: Türk tiyatrosunun büyük ustalarından biri olan Vasfı Rıza Zobu üzerine yapılan belgesel çalışma. Birçok çeviri ve uyarlama oyuna imza atan Vasfi Rıza Zobu, özellikle güldürü ve vodvillerdeki rolleri ile beğeni kazandı. 1921’de kısa dizi filmlerle sinema oyunculuğuna da başladı ve Muhsin Ertuğrul’un yönettiği filmlerde oynadı. Şehir Tiyatroları’nda oyuncu, yönetmen ve yönetici olarak uzun yıllar görev yaptı. 1987 yılında Devlet Sanatçısı ödülü aldı. 23 Kasım 1992 günü İstanbul’da vefat etti. “Bir diğer gösterim de, “Ustalar ve Bilgeler: Meriç Sümen”di… Filmin yönetmenliğini Yalçın Yelence yaptı. Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu’nda gösterimi yapılan film hakkındaki detaylar şöyleydi: “Bale sanat dalında ülkemizde ilk ve tek “T.C. Devlet Sanatçısı” unvanına sahip olan Meriç Sümen, 1961 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi’ne sanatçı görev alır. 1972, 1979 ve 1982 senelerinde Moskova Bolşoy Balesi’nde “Giselle” rolünü oynayarak Bolşoy tarihinde başrol üstlenen ilk yabancı prima balerin olur. Ulusal ve uluslararası alanda birçok birincilik ve onur ödülleri alan sanatçı 1972 yılında Türk Kadınlar Birliği’nce “Yılın Sanatçısı” seçilir.”
ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ
‘Makyaj Silen’ 24 Şubat’ta
Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde birbirinden güzel oyunlar seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Makyaj Silen adlı oyun, 24 Şubat’ta görücüye çıkıyor. Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde yepyeni bir oyun tiyatroseverleri ağırlayacak. Oyunun yazanı ve yönetmeni ise Kaan Erkam… Toplulukla aynı isimle anılan oyun hakkındaki bazı detaylar ise şöyle:
“İki kişiydim ben. Hem Halil hem İbrahim…” Bir gün aniden öldüm. Çok isterdim öldüğümde cami avlusunu süsleyecek bir sürü kadının olmasını. Süsleyecek diyorum çünkü kadınlar hayatımda hep birer süs oldu benim. O çok sevsem de söyleyemediğim kadınlar yan masada bile otursalar onların parfümlerini ter kokularını hissederdim. Sapıkça değil. E tabii kardeşçe de değil. Ama erkekçe. Bir kadın neden var… İstenmek için değil mi… O kadın artık arzulanmadığını hissederse ölmez mi zaten. Ölür. Hangi yüzle geleceksin ey seyirci bu oyuna. Geldiğinde makyajını beraber sileceğiz unutma…”
Ortaköy Kültür Merkezi’nde yer alan bir diğer oyun da Meyhanede adlı oyun… İçki yasağıyla birlikte sponsorlarının geri alındığını da söyleyen topluluk, oyunda bu kez alkol ikramının olmadığının da altını çiziyor. Şubat ayında da Ortaköy’de seyirciyle buluşacak olan oyunla ilgili olarak topluluğun oyuncu kadrosunda şu isimler yer alıyor:
“Oyuncular: Kaan Erkam, Sezer Soykok, Elçin Fakır, Ebru Yaşar Seçen, Aris Bayraktaryan, Neslihan Yargıcı, Diler Öztürk, Ethel Mulinas Araf” Meyhane’de adlı oyun, 24 Şubat’ta Afife Jale Sahnesi’nde tiyatroseverleri yeniden selamlayacak.
‘Bunu Yapan İki Kişi’
‘Genç Günler-Ne Münasebet’
Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde “Bunu Yapan İki Kişi” adlı oyun, Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde sanatseverler ile buluşmaya devam ediyor. Ocak ayında olduğu gibi Şubat ayında da hayranlarıyla buluşan oyun, ilerleyen tarihlerde de yine Ortaköylüleri kucaklayacak. Öte yandan Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde birbirinden farklı gösterimler tiyatroseverler ile buluşmaya devam ediyor. İlgi çekici gösterimlerinden biri olan “Genç Günler – Ne Münasebet” adlı oyun, izleyenleri gülmekten kırdı geçirdi. Yönetmenliğini Uğur Uludağ’ın üstelndiği oyun Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi’nde sanatseverler ile buluştu. Oyun ile ilgili detaylar arasında şunlar yer alıyor:
“İlişkiler… İlişkiler arası çelişkiler… Kadınlar… Erkekler… Orta şeritte seyredenler… Hepsi bir kafede… Hepsi bir masada… Hayalleri… Yaşadıkları… Yalanları… Doğruları… Ne münasebet demeyin. İlla sizden de bir şey var burada…”
Oyunu sahneye koyan topluluk kendini şöyle anlatmıştı:
“E.S.E.K., Espri Standartlari Enstitüsü Kurumu anlamına gelip, bu ismi bir defada söyleyebilenleri kendi içinde görmeyi arzulayan bir eğlence ekibidir. 1990’da, Gökhan Semiz ve Uğur Uludağ tarafından, Bakırköy’lü gençlerin boş zaman geçirgeçleri olarak kuruldu. 1995 senesinde profesyonellige ilk adim Beyoğlu Küçük Sahne’de atıldı. Bugüne dek sahneledikleri 13 oyun, 2 TV dizisi (Bekarlar ve 3. Tür) ve 1 film (Bir İhtimal Daha Var) ile, kendi kitlesini yarattı. Halen Türkiye’nin en çok izlenen tiyatro ekiplerinden biri. Türkiye’nin ilk bilim-kurgu tiyatro oyununu (3.Türden Yakın İlişkiler) ve dünyanin ilk devam (sequal) (3. Türden Yakın İlişkiler 2) oyununu yaptı.”
Beşiktaş’ın eski yöneticisi Kazancı’ya: ‘Ayrıl da gel!’
Beşiktaş’ın eski yöneticileri ve Aksa’nın sahibi Kazancı kardeşlere kötü haber. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Kazancı kardeşlerden birinin kazandıkları ihaleden vazgeçmek zorunda olduğu açıkladı. Edinilen bilgiye göre, ÖİB Başkan Vekili Ahmet Aksu’nun Gediz, Trakya ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım ihalelerini kazanan Mehmet kazancı, Karamehmet ortaklığına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Rekabet kurulunun görüşlerine uymak zorundayız” dedi.
Beşiktaş Adliyesi’nde
“Yer yokluğu sıkıntısı” var
Adalet mekanizmasında yaşanan sıkıntılara bir yenisi eklendi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde yaşanan yer yokluğu sorunu davaları olumsuz yönde etkiliyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 8 Nisan’da yapılacak olan Kafes Eylem Planı’na ilişkin davayı 11 Nisan’a erteledi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu sanıkların olduğu 10 dava duruşmasının “Yer yokluğu” nedeniyle yapılamaması gündem oluşturdu.
Fatih Terim’in kızına dillere destan düğün…
Milli Takımlar eski Teknik Direktörü Fatih Terim’in kızı evlendi. Beşiktaş’ta dünya evine giren Merve Terim’in Four Seasons Hotel’de yapılan düğününe, bir çok kişi katıldı. Ahmet Baran Çetin ve Merve Terim’in bu önemli gecelerinde basın mensuplarının görüntü alınmalarına izin verilmedi. Terim’in evlenmeden önceki şişme erkek ve dansöz oynatma gibi partileri haftalarca gazetelerde manşet olup, gündem yaratmıştı.
Polise dayak davasında beş yıl talebi…
İstanbul Ortaköy’de Supper Clup isimli barda aralarında tartışma çıkarak Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’nde görevli polis memuru Fadıl Doğan’ı darp eden dört kişi hakkında “yaralama” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis isteniyor. Fadıl Doğan, şüpheli Ali Hacısüleymanoğlu’nun kendisine yumruk attığını ifade etti. Doğan 2007 yılında Reina’daki tehdit olayıyla alakalı Hacısüleymanoğlu’nu tanıdığını söyledi.
Çalışır’dan veda yemeği
BEŞİKTAŞ- İlçe Milli Eğitim Müdürü Şerer Çalışır’ın Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanması sebebiyle Etiler Turizm ve Otelcilik Uygulama Meslek Oteli’nde bir veda yemeği düzenlendi. Yemeğe Beşiktaş Kaymakamı Sadetttin Yücel ve Beşiktaş’ın yeni İlçe Milli Eğitim Müdürü Halis İşler’de katıldı.
Deniz Müzesi’nde sona gelindi
Dünyanın en önemli beş deniz müzesinden biri olan İstanbul Deniz Müzesi’nde tadilat çalışmalarının sonuna gelindi. Müzede dünyada orijinal olarak korunan tek kadırga olma özelliği taşıyan Sultan 4’üncü Mehmet’e ait 400 yıllık kadırga da sergilenecek.
Türkiye’nin denizcilik alanında en büyük müzesi olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul Deniz Müzesi, yeni çehresiyle yıl sonunda kapılarını deniz ve tarih meraklılarına açacak. Tarihi kadırgaların sergilenmesine uygun hale getirilmesi amacıyla mevcut olan müzenin yanındaki boş alana ek müze binası inşatına 2008 yılında başlanmıştı. Yeni haliyle 15 bin metrekarelik alana ulaşan müzede 40 bine yakın denizcilik tarihiyle ilgili eser sergilenecek. Dünyada orijinal olarak korunan tek kadırga olma özelliği taşıyan Sultan 4’üncü Mehmet döneminde kullanılmış olan tarihi kadırga müzenin en gözde eserlerinden olacak. 40 metre boyunda ve 400 yıllık tarihe sahip olan kadırga, 2 direkli ve 24 çifte kürekli olarak inşa edilmiş. Müzede ayrıca 32 adet, 33 metre ve daha küçük ebatlarda olan saltanat kayıkları da bulunuyor. Saltanat kayıklarının en eskisi 200 yaşında.
İstanbul Deniz Müzesi, 31 Ağustos 1897 tarihinde Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın emri, Tersane Komutanı Amiral Hikmet Paşa’nın desteği ile Binbaşı Süleyman Nutki tarafından Tersane-i Amire bünyesindeki Mayın Müfreze Komutanlığı’na ait binada “Müze ve Kütüphane İdaresi’’ adıyla kuruldu. Yıllar içinde yer ve isim değişiklikleri yaşayan müze, son olarak 27 Eylül 1961 tarihinde Beşiktaş İskele Meydanı’nda şu an bulunduğu yere taşındı ve İstanbul Deniz Müzesi adıyla hizmet vermeye başladı.
6 milyon lira tazminat
ETİLER- Şamdan’ın sahibi Mehmet Refik Tuna’nın eşi Şehnaz Tuna, boşanma davası açtı. Tuna 50 bin lira aylık nafaka, 6 milyon lira tazminat talep etti. Boşanma davasında istenen en yüksek 3.’cü meblağ… Dava dilekçesinde şiddet, ihanet ve çocukların intihara teşebbüsüne kadar iddialar var.
Tutukluluk protestosu yol kapattı
BALYOZ Planı Davası’nda gerçekleşen tutuklamalar sanık yakınlarını ayağa kaldırdı. Beşiktaş’ta toplanan sanık yakınları tutuklamaları protesto etti. Balyoz Planı davasının 13’üncü duruşmasında 163 sanığın tutuklanmasına karar verildi. Beşiktaş-Ortaköy yolunu bir süreliğine trafiğe kapattı.
besiktasgazetesi.com’da
Çarşı’nın konuğu Behzat Ç…
EKRAN başındakilerin adeta fenomeni olan Behzat Ç. 20. bölümünde Beşiktaş Çarşı’ya konuk oluyor. Beşiktaş Çarşı’da yapılan çekimlerde Beşiktaş’ın ünlü meczubu Fikret, “Behzat Ç.’ye söyleyin gelsin” diye inletti ortalığı. Erdal Beşikçioğlu, nam-ı diğer Behzat Ç. geçtiğimiz hafta içinde Beşiktaş Köyiçi’nde arkadaşlarıyla birlikte felekten bir gece çaldı.
besiktasgazetesi.com’da
Lugano’ya
üflettiler!..
BEŞİKTAŞ’TA trafik uygulamasına takılan Fenerbahçeli futbolcu Lugano alkol testi yaptırmamak için direndi. Daha sonra yapılan alkol testinde, ceza sınırının altında 0.12 promil alkollü olduğu belirlenin Lugano, hayranlarıyla çay içip hatıra fotoğrafı çektirdi.

Kafasına
sıktı gitti!
BEŞİKTAŞ- Tekstilci İlhan Öztarhan’ın oğlu Velat Öztarhan (33) ruhsatsız tabancasıyla kafasına tek kurşun sıkarak intihar etti. Etiler Melodi Sokak’ta, sabah saatlerinde silah sesi duyulması üzerine site görevlileri polisi aradı. Olay yerine gelen polis silah sesinin geldiği sitede bulunan apartman dairesini tespit etti. Kapıyı kırarak içeri giren polis, Vedat Öztarhan’ı kanlar içinde yatarken buldu. Olayla ilgili araştırma sürüyor.
Cumartesi Anneleri
Başbakanlık Konutu’nda
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi günleri eylem yaptıkları için bu ad ile anılan “Cumartesi Anneleri”ni kabul etti. Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ndeki görüşmeye Cumartesi Anneleri olarak bilinen 12 kayıp ve faili meçhul ailesi ile İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri katıldı. Yaklaşık iki saat süren görüşmenin ardından grup, basın açıklaması yaptı. İHD İstanbul Şube Başkanı Abdulbaki Boğa, taleplerini ilettiğini ve Erdoğan’ın notlar tuttuğunu aktardı.
Beşiktaş’ın göbeğinde korkutan yangın
BEŞİKTAŞ Yıldız’da meydana gelen yangın vatandaşları korkuttu. Gece yarısı çıkan yangın, panik yarattı, yangına müdahele ise kısa sürede gerçekleşti. Metruk bir binada gece çıkan yangın korku dolu anların yaşanmasına neden oldu. Yangını gören vatandaşların ihbarı üzerine olaya Beşiktaş itfaiyesi müdahale etti. Takviye olarak Beyoğlu itfaiyesi de olay yerine yönlendirildi. Alevler, büyük kısmı ahşap olan binayı kısa sürede etkisi altına aldı. İtfaiye ekiplerinin yangını söndürme çalışması sırasında çatının bir kısmı çöktü. Olayda ölü veya yaralı yok.

Ortalık
toz duman!
BEŞİKTAŞ- Öğrenci ve polis bu sefer Beşiktaş’ta çatıştı. Polis, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden çıkıp, Dolmabahçe’ye yürümek isteyen öğrencilere müdahale etti. Sert müdahale sırasında öğrenciler, polisin biber gazı ve tazyikli su müdahalesinden korunmak için deniz gözlükleri taktı.
Yıldız’a yakışır!
YILDIZ Sarayı Harem dairelerini tarihe kazandırıyor. İstanbul İl Özel İdaresi, Yıldız Sarayı’nın harem dairelerini 11 milyon 550 bin 971 TL bedelle restore ettiriyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine tanıklık eden Yıldız Sarayı’nın bugüne kadar ziyarete açılamayan harem daireleri, yenileniyor. Ödenek yetersizliği nedeniyle Yıldız Sarayı sadece dış etkilerden koruma amaçlı restorasyonlar geçirmişti. besiktasgazetesi.com’da

MAGAZİN HABERLERİ
“BEN KANUNİ DEĞİLİM”
ETİLER- Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinin Ali Kaptan’ Erkan Petekkaya, geçen hafta Etiler’de bir restoranda yemek yedi. Petekkaya, son günlerde Muhteşem Yüzyl dizisindeki Hürrem karakteriyle kendi oynadğ dizideki Caroline arasnda yaplan karşlaştrmayla ilgili bir yorum yapt: “Kim kazanrsa kazansn, sonuçta ben Kanuni değilim.”
STATTA SEKS!..
BEŞİKTAŞ- İki sezon önce ad Beşiktaş ile anlan Hrvat futbolcu Dino Drpiç’den çarpc açklama! Karlsruhe’den kovulduktan sonra Fakt Gazetesi’ne konuşan Drpiç, “Krlsruhe’den önce Beşiktaş’a gidebilirdim. Fakat İnönü’nün çimleri üzerinde eşim ile sevişemezdik. Benim eşimin farkl fantezileri var” dedi. Drpic, daha önce kars Nives ile formasn giydiği Dinamo Zagreb’in stadnda, çimlerin üzerinde seks yaptğn açklamşt.
“SANATÇI ARKADAŞIMIZ”
ETİLER- Tuğba Coşkun’dan boşanan Mehmet Ali Erbil’in ad bu kez İranl şarkc Sahar’la anlyor. Hollandal Mendi ile fotoğraflanan şovmen, geçen hafta İranl şarkc Sahar’la birlikteydi. Mehmet Ali Erbil, şarkcyla Etiler’de bir lokantada baş başa akşam yemeği yedi. Mekan çkş basn mensuplarnn “Yannzdaki hanmefendi kim?” sorusuna Erbil, “Sahar sanatç arkadaşmz, tanmazsnz” diyerek gülümsedi.
OĞLUYLA İLK BULUŞMASI
BEBEK- Cem Özer ile Nurgül Yeşilçay boşandktan sonra ilk kez Bebek’te birlikte görüntülendi. Evliliklerini tek celsede sonlandran çift, oğullar Osman Nejat için buluştuklarn söyledi. Bir hafta sonra ise Nurgül Yeşilçay’ın Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can’la Bebek Lucca Bar’da yakalanması gündem oluşturdu. Yeşilçay sessizliğe bürünürken, Cem Özer, “Biz boşandık” dedi.
ÇOK GÜZEL YAKALANDILAR
ETİLER- ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinin Aylin’i Farah Zeynep Abdullah ile ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’da rol alan BKM Mutfak üyesi Eser Yenenler, geçen hafta bir alışveriş merkezindeydi. Geçtiğimiz aralk aynda Etiler’deki bir restorandan çkarken görüntülenen çift, ikinci kez objektiflerle burun buruna geldi. Yaklaşk üç saat alşveriş merkezi içindeki restoranda oturan ve başbaşa yemek yiyen sevgililer, “Çok güzel yakalandk” diyerek kahkahay bast.
ASENA’DAN ‘ÇATIR ÇATIR’
KURUÇEŞME- Müzik dünyasna geçiş yapan Asena geçen hafta bir arkadaşnn doğum günü için gittiği Kuruçeşme Matiz Meyhanesi’nde felekten bir gece çald. Son albümü ‘Çatr Çatr’ ile imajn da yenileyen ve sar ksack saçl haliyle dikkat çeken Asena, gecede özellikle kadn hayranlarn krmayarak sahneye çkt ve dans etti.

SPOR HABERLERİ
‘Kupa geldi gitti!’
Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımı Kayseri’de oynanan Spor Toto Türkiye Kupası Final maçında Fenerbahçe Ülker’e 81-72 mağlup oldu. Kupa kılpayı kaçtı, Kara Kartal kupada ikinci isim oldu.. Darjus Lavrinovic ve Roko Ukic’in sayılarıyla karşılaşmaya hızlı başlayan Fenerbahçe Ülker, ilk dakikayı da 0-4 önde geçti. Tam saha baskılı savunma yapan Siyah Beyazlılar, Cevher Özer ile de maçtaki ilk sayılarını buldu. İki takımında birbirlerini yakalamaya çalıştı ve skor bulmakta zorlandığı son bölümde Siyah Beyazlılar, Chatman’ın smacıyla periyotun tamamlanmasına 1.5 dakika kala durumu 35-35’e getirdi. Son 10 dakikalık bölüme savunmada gayretli başlayan Fenerbahçe Ülker, özellikle Emir Preldzic ve Kaya Peker ikilisiyle 9-0’lık seri yakalayarak farkı 15 sayıya çıkarttı (51-67). Andrew Ogilvy’nin serbest atışlarıyla dördüncü periyottaki ilk sayılarını kaydeden Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takım, Mire Chatman’ın da turnikesiyle skoru 55-67’ye getirdi. Mirsad Türkcan’ın sakatlanarak kenara geldiği bu bölümde Siyah Beyazlılar, tüm mücadelesine rağmen istediği galibiyete ulaşamadı ve Fenerbahçe Ülker, karşılaşmadan da 72-81 galibiyetle ayrıldı. Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımına madalyalarını, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, TBF Başkanı Turgay Demirel ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Serdar Altıntuğ sundu.
Gündemi Radyo Beşiktaş belirliyor
Otoriteler tartıştı!..
CAMİANIN gündemi her hafta 24 saat kesintisiz Radyo Beşiktaş’ta. Bu hafta İnönü Stadı için izin çıktı mı, çıkmadı mı? Bu konuda kim ne dedi, ne düşünüyor? Onu konuştuk. DİDEM Tutal sordu, spor yazarları gündemdeki stad konusunu objektif biçimde bilgiler ve görüşleri doğrultusunda yorumladı. Radyo Beşiktaş’ın yayını oldukça büyük ses getirdi.
Beşiktaş’ın geleceğini yakından ilgilendiren stat yapımıyla ilgili birbiri ardına yapılan açıklamalar ve söylemler önce sevindirdi sonra kafalarını karıştırdı. Anıtlar Kurulu’ndan çıktığı söylenen yıkım iznini, sit alanıyla ilgili olduğu belirtilirken, izinin çıktığı söylendiği günün hemen ardından Fi-Yapı’dan teklif bile alındığı açıklandı.
STADIN ADI BİLE ŞİMDİDEN KONDU!..
Fulya’daki BJK kompleksinin adının Aşçıoğlu olmasına bile camia karşı çıkarken, daha şimdiden stadın isminin dahi Fi-Yapı olacağı konuşulmaya başlandı. Ancak daha sonra Gençlik ve Spor Müdürü Yunus Akgül bir açıklama yaparak kafaları karıştırdı. Akgül; “Stad izin izin çıkmadığını” söyleyerek, böyle bir konuyu kendilerinin açıklayabileceklerinin imasını yaptı. Ardından spor yazarları ikiye bölündü. Bazıları stadın hemen yapılacağını kaydederken, bazıları da “Beşiktaş oyalanıyor” demeye başladı.
YUNUS AKGÜL:”İZİN YOK, BEN AÇIKLARIM”
Tüm bu gelişmeler devam ederken, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Galatasaray ile Beşiktaş arasında polemiğe neden olan Türk Telekom Arena Stadı’nın durumunu değerlendirdi.
İşte Akgül’ün sözleri:
“Biz bu stadı G.Saray için yaptık. Beşiktaş’ı burada oynatmak biraz insafsızlık olur. Öncelik Galatasaray’ındır. Onlara sözümüz var yakında imzalar atılacak. Galatasaray ile sözleşme yapacağız ama yaz sonuna kadar stadın üstünün kapatılması gibi zorunluluklar var. Eğer şartlar yerine getirilmezse sözleşme bozulabilir. Anlaşma 49 yıllık da olabilir, 1 yıllık da veya bedelsiz de verilebilir. Biz Galatasaray’la anlaştıktan sonra Beşiktaş orayı kullanmak istiyorsa Sarı-Kırmızılı kulüple görüşür ve onlar kabul ederse olabilir.
BEŞİKTAŞ’IN TEKLİFİ DOĞRU DEĞİL
Ancak şunu da belirtmeliyim ki, Beşiktaş’ın TT Arena’yla ilgili bu tarzdaki teklifini doğru bulmuyorum. Beşiktaş önümüzdeki sezon için bize başvuru yaparsa alternatif statları gösteririz. Mesela ilk akla gelen Atatürk Olimpiyat Stadı var.
İNÖNÜ İÇİN BAŞVURUYU BİZ YAPTIK
Ayrıca İnönü Stadı’nın yenilenmesi konusunda başvuruyu GSGM olarak biz yaptık. Çünkü mal bizim. Anıtlar Kurulu’ndan izin çıktığı söyleniyor. İzin çıktıysa yazının öncelikli olarak bize gelmesi gerekir. Sanırım postaya takıldı, henüz bize ulaşan resmi bir belge yok.”
Öte yandan bu açıklamaların üzerine radyo programında konuşan Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul İl Başkanı ve Amatör Şubeler Yöneticisi aynı zamanda Beşiktaş Kulübü kongre üyesi Yemen Ekşioğlu, ilginç yorumlar ve tespitler yaptı.
YEMEN EKŞİOĞLU: “BEŞİKTAŞ TARAFTARI KANDIRILMASIN”
“Anıtlar Kurulu’ndan stad yıkımı içinde izin çıkmadığını çok iyi biliyorum. Beşiktaş taraftarını, genel kurul üyelerini kandırmaya kimsenin hakkı yok çıksınlar açıklasınlar. Anıtlar Kurulu’na proje sunuldu 365 gün işleyecek bu projeyle Beşiktaş’ın kasasına girecek olan yılda 65-100 milyon euro gibi bir para engelleniyor. Diyorlar ki Anıtlar Kurulu sadece “SİT”e izin verdi. Bu karar gözlerine girsin ‘özellikle altını çizerek söylüyorum’ gözlerine girsin. Otellere izinler veriliyor ama İnönü’ye gelince ‘hayır olmaz’ deniliyor. Bu nasıl bir mantıktır.
“TURİZM BAKANLIĞI İZİN VERMİYOR”
Fenerbahçe’nin de Galatasaray’ın da Beşiktaş’ın da stadları kiralıktır. Kendi malları değildir ama kullanım hakları ile kazanacakları paralar kimseyi ilgilendirmiyor. Bu da kulüplere büyük gelirdir. Ama nedense Turizm Bakanı bir türlü bu projeye izin vermiyor. Bu turizm bakanı o koltukta oturduğu müddetçe ‘çok net ifadeyle söylüyorum’ İnönü Stadı’nın yapımına izin verilmeyecektir.”
“HAKEM ODASI BASACAĞINIZA BAKANIN ODASINI BASALIM”
Bu Turizm bakanı o koltukta olduğu sürece “Yeni İnönü Stadı”na kavuşmak hayaldir. Kimse kimseyi kandırmasın, gerçekleri görsün. Turizm bakanının aklında İnönü Stadı’nın olduğu yere yapacağı başka proje planları var. Dolayısıyla Beşiktaş’ın stadını başka yere taşımayı planlıyor.
Yapımına izin verip, yapıldıktan sonra dünyanın en iyi stadı olarak göstereceklerine İnönü Stadı’nı bitirmeye çalışıyorlar. Buna el birliği ile kesinlikle izin vermemeliyiz. Bitsin artık bu Anıtlar Kurulu saçmalığı da stadımıza kavuşalım. Kendi adımı nasıl biliyorsam Mayıs ayında İnönü Stadı’na kazma vurulamayacağını, bir o kadar iyi biliyorum.
Bunları ‘Beşiktaşlı’nın Beşiktaşlı’dan başka dostu yoktur’ mantığı ile söylüyorum. Sayın yöneticimiz Serdal Adalı çıkıp da ‘Hakem odasını basmak gerekirse, biz herkesten iyi basarız’ diyeceğine yönetim ve genel kurul toplantılarında Anıtlar Kurulu’nu ve Turizm bakanının odasını basmanın hesaplarını yapsın. Herkes üzerine düşeni yapmalı çünkü bu muhteşem projeden kimse Beşiktaş’ı yoksun edemez. Sayın Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri artık yeter lütfen İnönü’ye yakışanı yapın.”
İNÖNÜ’DE Fİ-YAPI SESLERİ!.. HABERİ ŞAŞIRTTI
Tüm bu gelişmeler devam ederken, gazetelerde şöyle bir haber yer alıyordu:
Yıkımına onay verilen İnönü Stadı’nın yeniden yapımına Fiyapı talip oldu. Fiyapı’dan yapılan açıklamada, stadın isim hakkına da sahip olan Fiyapı’nın, yıkımına onay verilen Fiyapı İnönü Stadı’nın yeniden yapımı için başvuruda bulunacağı belirtildi. Fiyapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan konuya ilişkin değerlendirmesinde, stadın isim hakkına sahip oldukları için yönetimle de vardıkları mutabakat sonucu Fiyapı’nın, stadın yapımında önceliği olduğunu ifade etti. Resmi teklifi 20 Şubat’a kadar Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetime sunacaklarını belirten İnan, stadın isim hakkı için anlaşmanın 1 yıl olarak yapıldığını, stadın yıkılması durumunda da anlaşmanın 1 yıl olarak planlandığını kaydetti. Statla ilgili proje çalışmalarına başladıklarını, konumu ve tarihi itibarıyla İstanbul’un en güzel yerine inşa edilecek stadın yine bu dokuya uygun yapılması için gerekli hassasiyeti göstereceklerini vurgulayan İnan, Beşiktaş Kulübü ve Beşiktaş camiasına yakışır bir stat inşa edeceklerini bildirdi.
Onbinler dinledi
Radyo Beşiktaş bu gelişmeler üzerine objektif yorumlara yer vermek amacıyla spor yazarlarına canlı yayında sordu. Radyo Beşiktaş’taki canlı yayında Güven Taner, Ömer Güvenç ve Kartal Yiğit tüm bildiklerini ve görüşlerini on binlerle paylaştı. Gelen sorulara yanıtlar verdi.
GÜVEN TANER: “KURULLAR İNÖNÜ İÇİN İZİN VERMELİ”
Güven Taner’in bu konudaki açıklamaları şöyle: “İnönü Stadı’yla ilgili gerçekten kafa karıştırıcı durumlar var mı yoksa her şey net mi? İnönü Stadı yıkılacak dediklerinde içim cız etti. Çünkü orası bir anılar mabedi. Bir tarih var orada. Ancak artık bu tarihin bindirdiği yükü taşıyamaz hale geldi gibi geliyor bana İnönü Stadı. Yani bir yenilenmesi, çağdaşlaşması, güncelleşmesi gerekiyor. Orada maç izleyenler bugüne kadar çok keyifle maçlarını izlediler. Ama bundan sonra da keyifli izleyebilmeleri için o binanın çağdaşlaştırılması gerekiyor. Tutucu İngilizler biliyorsunuz Wembley Stadı’nı yıktılar ve anıları hatırlatacak ufacık bir bölümü koruyarak yenilediler. İnönü Stadı da çağdaş bir kimliğe kavuşmalı. Diyeceksiniz ki bu olacak mı olmayacak mı? Orada garip bir gelişmeler zinciri var, ben genç bir gazeteciyken İnönü Stadı büyütülmeli diye kampanyalar yapmıştık gazetemizde. Defalarca projeler çizdirmiştik. Ama bunlar bir türlü bir sonuca bağlanamamıştı. Sonra birkaç yıl önce İnönü Stadı’nın zemininin alçalması suretiyle biraz büyütülmesi sağlandı. Ama tribünlerin de yenilenmesi gerekiyor. Oradaki çevre düzenlemesinin, tarihi dokunun da bozulmaması gerekiyor. Fakat günümüzde mimarı oldukça gelişti. Şehircilik oldukça gelişti. Aynı yere şehrin görüntüsünü bozmayacak çağdaş bir stadın kondurulması hem de kısa sürede kondurulması mümkün. Ben ilgililerden bu yolda izinler vermesini bekliyorum. Ama ayrıntıları açıkçası bilemiyorum. Kim engelliyor kim destekliyor bilemiyorum. Fakat şu gerçek ki bu tür yapıların yenilenmesi için görüyorsunuz. Türk Telekom Arena Stadı bir buçuk 2 yıl içerisinde birden bire hizmete giriverdi. Yani önemli kişilerin önemli desteğini bekliyor. Sadece kulübün çabasıyla olmayacakmış gibi geliyor. Benim kişisel olarak gönlümde yatan ise, İnönü Stadı’nın şimdi 32 bin kişilikse 40-45 bin kişilik bir çağdaş bina haline getirilmesidir. Bunun da mümkün olduğunu düşünüyorum. Artık Anıtlar Yüksek Kurulu da ve diğer ilgili kurumlar da bu izni vermeli. Beşiktaş Yönetimi de bu işi kotarmalı diyorum.”
ÖMER GÜVENÇ: “BEŞİKTAŞLILAR ÖLÜRLER AMA İNÖNÜ’DEN VAZGEÇMEZLER”
Ömer Güvenç’in bu konuda görüşleri ise şöyle: “Çeşitli görüşler çıktı önce denildiki Fenerbahçe Stadı’nı yaptı, Galatasaray Stadı’nı yaptı Beşiktaş hala uğraşıyor. ‘Beşiktaş Stadı’nı yapamadı’ya getiriliyor. Halbuki hiç alakası yok. Fenerbahçe ve Galatasaray yaptı ama onların önünde Anıtlar Kurulu yoktu. Anıtlar Kurulu çok önemli bir kurum. İnce eleyip sık dokuyor. Ben biliyorum ki T.T. Arena Stadı’nın yapılması için rahmetli Canaydın defalarca Ankara’ya gitti geldi. Şunu da biliyorum ki bu stadın yapılması için Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’de belki de evinden işinden çok Ankara’ya gidip geldi. Büyükşehir Belediyesi’ne gitti Beşiktaş Belediyesi’ne gitti çok fazla uğraş verildi. Mayıs ayının sonunda İnönü Stadı’nın yıkımına başlanacak. Benim araştırmalarım ve yetkili kişilerle görüşmem sonrasında bana söylenen bu. Hatta Yemen Ekşioğlu iki sene daha olmaz dedi, ben de Mayıs sonunda bu stada kazma vurulur diyerek montuna iddiaya girdik. Bana yetkili bir ağız “Mayıs’ta kazmayı vuruyoruz” dedi. Divan’da Beşiktaş Yönetim Kurulu Başkanı Demirören bunu net bir şekilde söyleyecek. Beşiktaşlılar ölür bu stadı bırakmazlar. Dünya’nın bütün stadlarına gittim ve böyle bir stada rastlamadım. Düşünebiliyor musunuz denize 200 metre yakında 20 dakikada doluyor 20 dakikada boşalıyor kısa ve net konuşuyorum. Beşiktaşlılar ölürler ama bu stadtan vazgeçmezler. Çok güzel bir yerde verilse Beşiktaş’a kimse staddan vazgeçmez. Bu arada da Mayıs sonunda montumu alırım.”
KARTAL YİĞİT: “HASSAS BİR KONU, SIKINTI YAŞANIR”
Kartal Yiğit ise bu konudaki görüşlerini şöyle aktardı: “İnönü Stadyumu Projesi, Başkan Yıldırım Demirören göreve geldiğinden beri tazeliğini sıcaklığını koruyor. Ama tabiki buraya yeni bir stat yapmak öyle kolay gözükmüyor. Çünkü Anıtlar Kurulu’ndan iznin alınması gerekiyor en öncelikle. Herkes çeşitli fikirler üretiyor ama stadın Dolmabahçe Sarayı’na yakınlığı stada kazma vurulmasını engelleyenler arasında başta. Benim son aldığım bilgi Anıtlar Kurulu’nun sadece İnönü Stadyumu’nu sit alanından çıkardığı. Yani sit alanı olmaktan kurtuldu İnönü Stadı. Bu da bir gelişmedir ama şu an için Beşiktaş’a bir izin yok. Sit alanından çıkması yeni stat yapımının önünü açacaktır. Çünkü herkesin de bildiği gibi sit alanı olan bir bölgeye kesinlikle inşaa yapılamaz. Bu da Beşiktaş yönetiminin ileriki dönemde elini güçlendirecektir. Anıtlar Kurulu’ndan Beşiktaş’a inşaat için izin verilmedi. Daha doğrusu Beşiktaş sadece sit alanı iznini bekliyordu. Şimdi projeyi yapıp Anıtlar Kurulu’na gönderecekler. Ve esas gelişim bundan sonra yaşanacak. Beşiktaş’ın bir yönden önü açıldı ama kesinlikle şu an itibariyle yeni stat için izin verilmiş değil. Bildiğiniz gibi orası kongre vadisi bir üst tarafı… Devlet, hükümet kongre vadisinin devamını yapmak istiyor olabilir. Çünkü İnönü Stadı’nın bulunduğu bölge konum itibariyle belki de Avrupa’da bulunmayacak özelliklere sahip. Boğaz… yukarısı Taksim.. Beşiktaş… Her yöne yakın. O nedenle belki turizm açısından kaçırılmayacak bir fırsat. Turizm Bakanlığı da böyle bir şey istiyordur ama beşiktaşlı tabi buradan kolay kolay çıkmak istemeyecektir. beşiktaşın kalbi orası. beşiktaş kulübünün futbol takımının kalbi. belki çıkmak istese şu an ben çıkıyorum dese tıpkı Galatasaray’da olduğu gibi devlet yapacaktır Beşiktaş’a yeni stadını. Daha da iyi şartlarda yapacaktır. Ama Beşiktaş oradan çıkmak istemiyor haliyle doğal olarak. O nedenle orada bir sürünceme var. Ama ben öyle izinlerin çok kolay bir anda olacağını tahmin etmiyorum. Biraz heyecan dalgası yaşandı. Herkes hemen işte olimpiyatta oynayalım arenada oynayalım şeklinde yöneticilerin beyanları var ama şu an itibariyle hiç bir izin olmadığı için bunlar için erken diye düşünüyorum. Bu ne kadar bir süreç alır bunu yöneticiler dahi bilmiyor. Bürokratik olaylar. Herşey hemen bir anda tak diye olmuyor. Belli bir zamana ihtiyaç vardır ama Beşiktaş’ın yönetimine bakarsak onlar hemen Mayıs sonunda kazma vurmak istiyorlar ama ben Mayıs sonunda pek kazma vurulacağını pek tahmin etmiyorum. Önümüzdeki seneye kalacaktır. Belki de Beşiktaş önümüzdeki senenin ilk yarısında kendi stadında oynayacak ondan sonra ikinci yarıda bir gelişme olursa stat yıkılacaktır diye tahmin ediyorum ama öyle hemen oldu bittiye gelecek bir olay değil. Hassas bir konu. O nedenle burada bir sıkıntı yaşanacaktır.” Didem TUTAL
www.besiktas.com.tr
Tıkla… yayını dinle…
‘Ligte istikrar yok’
KARA KARTAL’IN günü gününe uymuyor. Bir maçta tam 5 gol atıp harika bir futbol ortaya koyarken, diğer maçta hem de evinde puan kaybedebiliyor!..
Beşiktaş Süper Lig’de istikrarı bir türlü tutturamıyor. Kupa ve Avrupa’ya konsantre olan Siyah – Beyazlı ekibin ortaya koyduğu futbol taraftarı memnun etse de aldığı sonuçlar lig sıralamasında istediği sonucu vermiyor. Kara Kartal Bucaspor’da 5-1 yenerken bir sonraki hafta İstanbul Büyükşehir Belediye’ye 2-1 yenilerek hayal kırıklığı yarattı. Karabükspor maçı ise tam bir faciaydı. Hakem hataları ile dolu olan maçta Beşiktaş 1-1’lik skorla kendi evinde iki puan bırakarak ligdeki iddiasından iyice uzaklaştı. Spor kamuoyunda bu maçtan çok hakem hataları konuşulurken Beşiktaş Yönetimi yaptığı açıklamalarla federasyon ve hakemleri hedef aldı ardından Futbol Federasyonu’nca yapılan karşı açıklamalar gündemi iyice gerdi. Beşiktaş 21. haftada deplasmanda Ankaragücü’yle oynadı ve 1-0 yenildi.