Siyasetin güzel ve çirkin yüzü!..

ismail bastugBir çok konu vardı aklımda ama gündem bir anda değişti ve benim yazıların bir kısmı çöpe gitti, bir kısmı da haftaya kaldı. Madem herkes siyaset konuşuyor, birkaç kelime de ben edeyim. Siyaset bir bilim. Bunu daha önce de vurgulamıştım birkaç yazımda… Ve bunu da en iyi uygulayan liderlerden biri Baykal… Ancak Baykal biliyorsunuz çirkin bir komploya kurban gitti. Acaba diyorum bu işin kitabını yazmış bir lider bu tür çirkinlikler olabileceğini de düşünmedi mi? Ya da artık bu kadar da olmaz mı dedi?..
Ne olursa olsun bu korkunç bir şey… Konuşmaktan çok, işi çözmek lazım… Televizyonları açın artık hepsi modern kahvehane oldu. Bu kadar çok konuşan bir millet gördünüz mü? Her kafadan bir ses çıkıyor, ama işin özü bir türlü çözülemiyor.
Baykal’ın bu olayı ve istifası yepyeni bir dönemi başlatacak bence… Geri döner, dönmez bilemem ama, bu pis işten birileri büyük yaralar alacak. Temennim, Türkiye ve ülke siyasetinin bu virajı yara bere almadan atlatmasıdır.
Siyaset bir bilim… Ve saygı duyulası bir iş… Fikir mücadelesi çünkü… Ama algı böyle mi artık?… Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını tam bilemeyiz ve bu nedenle sağlıklı yorum yapmak zordur. Ama dünyadaki globalleşme akımı ve Türkiye’de 1980’lerden sonra ‘iş cıvıklaştı kanısı’ yaygındır.. Ancak, bazı uygulamaları da göz ardı etmemek lazım o döneme dair. Örneğin, Özal döneminde darbenin artıklarını temizlemek kolay değildi. Belki bu nedenle ilk yıllarında da kamuoyu ve siyasetçi arasında iyi bir diyalog gelişmişti. Özellikle iletişimde bu yıllar, altın değerinde idi. Bundan da vatandaş yarar görüyordu. Öyle her gün gündem değiştirmeye rastlayamazdınız. Hele böyle tedirginlik ortamı hiç bilmem. Uzlaşma kültürü hep ön planda idi. Hiç unutmam, siyaset ve yönetim alanında Adnan Kahveci ile Ankara’da bir fuar düzenleyip, stantlar kurduğumuzda 25 yaşlarında idim. Merkezi ve yerel yönetimlerde ilk tohumlar bu dönemde atılmıştır. Siyaset ve siyasetçinin güzel tarafının ortaya çıkarılması için çaba harcanmıştır. Sonra ne olduysa oldu, gerçekten siyaset ve siyasetçiler sorgulanmaya başlandı. Papatyalar, prensler, yolsuzluklar ve yeni zenginler vicdanları yaraladı. Ve bu günlere geldik.
BU İŞİ YAPANLAR BULUNABİLİR Mİ?
Bu konunun en iğrenç kısmı ise özel hayatla ilgili olanıdır. Rakibi vurmak için belden aşağı taktik en acımasız olanıdır. Seks kasetleri ise bu dönemler de de vardı. İnsanlar güç, para ve makam uğruna neler yapmadı ki? O zamanlar ses alınırdı, internet siteleri yoktu, gazeteler vasıtasıyla gündem oluşturulmaya çalışılırdı. Olmadı, seçimden bir gün önce broşür bastırıp dağıtanlar bile vardı. Nelere şahit olduk, bilemezsiniz. Belediye Başkanlığı savaşında bunlara alet olanlar sonra meclise bile uzandı. Yani iş çığrından çıktı. Rezillik siyasete bulaştı bir kere… Ve herkesin yanına kar kaldı, ne yazık ki…
Baykal’ın olayı onun için beni hiç şaşırtmadı. Birçok ilçe ve ilde bunlara rastlıyoruz ama ana muhalefet partisi liderine, saygın bir isme yapılan böylesine çirkin bir oyun, bana bile pes dedirtti.
Artık siyaset bir bilim… Siyasetçi taktir edilesi bir insan, nasıl diyeceğim bilemiyorum. Desem bile inanan çıkar mı onu da bilemiyorum.

Dipnot:
Baykal’ın istifa haberinin hemen sonrası İl başkanları, ilçe başkanlarını arkadaşlar ve bilhassa ben İsmail Ünal’ı aradım. Hem radyoda canlı yayın için hem de gazete demeci için… Çünkü basının bu tür olaylar karşısında yaptığı ilk iş budur. Gürsel Tekin’in halini anlatmaya gerek yok. Tv’de ağladı… Gün içinde aynı stresi yaşadı. Tüm partilerin İlçe başkanları ise konuşmaktan çekindi. Ünal ise gerçekten çok üzgündü. Baykal’ı çok sevdiğini ve inandığını biliyorum. Durumunu çok iyi anlıyorum. Hemen Ankara’ya gitmiş, Genel Başkanı’nın yanında olmak istemişti. Kara gün dostu olduğunu hissettim.

Sosyal hayatın içind