“Atatürk çocuğuyuz”

ismail bastugBu sutünda birçok kez yazdım. Atatürk Kurtuluş Savaş’ı esnasında yerel gazetelere çok önem vermişti. Tren vagonları içinde gizli gizli hazırlanan ve basılan yerel gazetelerle ülkeye meselesini anlatmış, mücadelesini sürdürmüştü. Bunu bugün herkesin anlamasına imkan yok. Zaten, Atatürk de bu yüzden büyüktü. Sürüye dahil etmenin imkanı yoktu onu… Hep ileri görüşlü, kendi sistemini yaratan bir liderdi. (İlgilenenlere Atatürk’ün liderlik sırları veya Warren Bennis-Bir lider olabilmek-Sistem Yayıncılık – kitaplarını tavsiye edebilirim)
Globalleşen dünyada her şey değişti. Zaten istenilen de buydu… İnsan davranışları ise bir bilim dalı artık… Ve durum ortada… Geldiğimiz noktaya bakın!..
Evet; biz de bir yerel gazeteyiz. Kerameti kendinden menkul bazıları küçümsüyor olabilir… Ama, Mustafa Kemal’in el üstünde tuttuğu yerel gazetelerdeniz biz… Ve 10. yılı geride bıraktık, 1 Nisan itibariyle… Beşiktaş Gazetesi bebeğimizdi, artık büyüdü… Beşiktaş Medya Grup’un Amiral gemisi oldu. 11 yaşından gün aldı!..
Beşiktaş Gazetesi’nin 218. sayısı elinizdeki… Her biri 20 bin basılmış ve tam 4 milyon 360 bin adet tiraj yakalamış bugüne kadar bu yerel gazete… Ortalama bir gazeteyi 4 kişi okusa, 17 milyon 440 bin kişiye ulaşmışız demek ki… Bu da Beşiktaş’ta nüfus bakımından yaklaşık 70 kez tur atmışız anlamına geliyor. Fazla söze gerek yok, rakamlar ortada. Tek bir örnek: Ulusal gazeteler bile Beşiktaş’ta bu kadar tiraja sahip değil… Çok bilmişlerin dikkatine…
Peki; olsa ne olacak?… Emek yerlerde mi sürünecek?.. Yok mu sayılacak 11 yıl… Dedim ya globalleşen dünyada değer yargıları değişti. Kavramlar birbirine karıştı… İşte biz bunun mücadelesini veriyoruz her gün bıkmadan, usanmadan… Hem güçlü, hem de değerli olmaya çalışıyoruz. Bunun için de sizlerden; ne hizmet şildi, ne taktir, ne de bir kutlama bekliyoruz. Tek istediğimiz; bir teşekkür… İçten bir tebessüm… Samimi bir tavır…
Özetle; ben bir Atatürk çocuğu olarak her şeyin farkındayım. Ve inanıyorum ki; bir gün kendimizi bulacağız.

Muhteşem bir anlatım!..

Anadolu Hayat’ın reklam filmlerini seyrediyor musunuz? Atatürk, Erzurum Depremi’nden sonra bir köylü ile konuşuyor. Evi yıkılmış, çocuklarını şehit vermiş bir köylü. Fakir ama mağrur… Ata’dan bir şey istemiyor.
İnsanın tüylerini diken diken ediyor bu tavır…
Bence en zengin o… Örnek alınacak kişi…
Aradan yıllar geçti!… Hayat değişti…
Ama insan!… Ne yazık ki o da değişti!… Paraya pula şana şöhrete, makam ve mevkiye tapanlar baş tacı şimdi!… İşin acıklı yanı örnekte alınıyorlar. Halbuki hayat bu değil!…
Bence bu kısa reklam filmini izleyin, hem de bir çok kez… Ve bir kez daha düşünün…
(NOT: Anadolu Hayat Genel Müdürü Mustafa Su’yu tebrik ediyorum. Birçok kez bir araya gelmiş, sohbet etmiştik ama böyle bir yönü olduğunu bilmiyordum. Bize bu duyguları yaşattığı için ona borçlandım.)