CAMİLER

cami

CAMİLER HAKKINDA ABBAS AĞA CAMİİ

Beşiktaş’ta Sinan paşa Mahallesi’nde, Selamlık Caddesi ile Abbas ağa Sokağı’nın kesiştiği yerde bulunmaktadır. Banisi, 17. yy’ ın ikinci yarısında Darüssade ağalığı yapan ve pek çok hayratı günümüze ulaşmış olan Abbas Ağadır. Hadika’ya göre 1076/1665’te yapılmıştır. 1250/1834’te yenilendiğine dair bir kitabesi vardır.

Bir süre depo olarak kullanılmış olan yapı, yakın tarihlerde de onarım görmüştür. Camii, çeşme ve sübyan mektebi ile birlikte ufak bir külliye şeklinde inşa edilmiştir. Mektep, günümüze ulaşmamış ise de, 1080/1669 tarihli çeşmesi bugün mevcuttur.

AKATLAR CAMİİ

Akat Mahallesi’nde Karanfil köy meydanındadır. Bulunduğu yerdeki mescit kullanılmayacak şekilde harap olunca yıktırılmıştır. Halen içi, avlu revakları, müştemilat binaları eksik durumdadır. Revaklı geniş bir avlu içinde yer alan bu cami dört yarım kubbeli plana sahiptir. Dört köşesinde birer küçük kubbe bulunmaktadır. Kesme taştan inşa edilmiş olan bu caminin beden duvarlarında üç sıra, yarım kubbe ve kubbe kasnaklarında birer sıra pencere ile dışarıdan bol miktarda gün ışığı aldığı görülmektedir

ASARİYE CAMİİ

Beşiktaş’ta Yıldız Mahallesi’nde Asariye Caddesi ile Asariye Çıkmazı’nın kesiştikleri köşede yer almaktadır. Harika’da, yıkılan Kılıç Ali Paşa İskelesi Camii’nin yerinin değiştirilerek Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yeniden yaptırıldığı kaydedilmiştir. Son şeklini ise II. Mahmut Dönemi’nde (1808-1839) almıştır. Avluda muhafaza edilen II. Mahmut tuğralı kırık kitabe bu durumu kanıtladığı gibi, yapının mimari özellikleri, üslubu da bu döneme uygundur. Caminin kuzeybatı köşesinden dikdörtgen şeklinde bir çıkma yapan hünkar kasrı sütunlu girişli caminin oldukça gösterişli bölümünü teşkil eden.

BELEDİYE SİTESİ CAMİİ

Levent’te Nisbetiye Mahallesi’ndeki Belediye Sitesi’ndedir. 1978 yılında inşa edilmiştir. Geniş bir avlu içinde yer alan cami tek kubbeli bir yapıdır. Giriş cephesi, kapının iki yanında yer alan dikdörtgen söveli pencereler ve üst seviyedeki yarım daire biçimli ve revzenli pencereler ile teşkilatlandırılmıştır. Üzeri üç kubbe ile örtülü bu kapalı mekan ayakkabılık sofası olarak düzenlenmiş olup, buraya bir kapı ile bağlantılı durumdaki dikdörtgen planlı mekan, üç kubbe ile örülü son cemaat yeridir. Yapının içi kalem işleri ve beyazın egemen olduğu çiçek desenli fayanslar ile süslenmiştir. Kesme taştan tek şerefeli bir minaresi vardır. Avluda, altıgen biçimli haznesi olan bir şadırvan bulunmaktadır.

DEFTERDARBURNU CAMİİ

Ortaköy’de, Defterdar burnunda, deniz kenarındadır. 17. yy’a ait olan yapının banisi Defterdar İbrahim Paşa’dır. Cami, banisinin adıyla anıldığı gibi, İhmal Paşa Camii diye de bilinmektedir. Fevkani bir yapı olan Defterdar burnu Camii’nin iki kapısı bulunmaktadır. Kıble yönündeki kapının üzerinde 1248/1832-33 tarihli, celi ta’lik hatla yazılmış manzum tamir kitabesi bulunur. İkinci tamirine ait olan, yine ta’lik hatla yazılmış 1303/1885-86 tarihli, on bir beyitlik manzum kitabe ise harim kapısının dış kısmındadır. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan taş minaresi silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin doğu kısmında ise hazine yer alır.

EBUBEKİR CAMİİ

Dikilitaş’ta Emirhan Caddesi, Saraka Sokağı’ndadır. Yapımına 1996 başlanan bu cami ibadete açık durumda ise de, inşaatı sürmektedir. Fevkani bir yapı olan ve yüksek bir terasın üzerinde yükselen caminin son cemaat yeri dört, sütun ve son cemaat yeri duvarına istinat eden kemerlerin taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Bu kubbelerin içleri kalem işleri ile bezelidir. Sütun başlıkları baklavalıdır. Son cemaat yeri duvarı, harim duvarları gibi Kütahya çinileri ile kaplanmıştır.

KAPTAN İBRAHİM AĞA CAMİİ

Beşiktaş’ta Akaretler’de, Sinan paşa Mahallesi’nde Sinan paşa Köprüsü Sokağı’ndadır. Sormagir Odaları Camii diye de bilinen yapı Kaptan İbrahim Ağa tarafından 1032/1622’de yaptırılmıştır. Cümle kapısı üzerinde yer alan ve 1317/1899 tarihini taşıyan üç satırlık kitabesinden anlaşıldığına göre, II. Abdül hamit tarafından duvarlı ve ahşap çatılı olarak ihya edilmiştir. Müezzin mahfili haremin kuzey batı köşesinde ve ahşap parmaklıklarla ayrılmış dar bir mekan halindedir. Ayrıca ahşap bir kadınlar mahfili bulunmaktadır. Tek şerefli minaresi taştandır.

NEŞET AĞA CAMİİ

Ortaköy’de Revanici Sokağı’ndadır. 1955’te inşa edilmiştir. Yer aldığı araziyi düzenleyen bir platformun üzerinde yükselir. Kagir bir yapıdır. Mihrap ve vaaz kürsüsü mermer, minber ve müezzin mahfili ahşaptır. Minaresi kesme taştan yapılmış olup, tek şerefelidir. Avlusunda meşruta binası ve musalla taşı bulunmaktadır.

ORTAKÖY CAMİİ

Ortaköy İskele Meydanı’nın kuzey ucunda ve sahildedir. Güneyi ve batısı denizle çevrili olma üzere, Boğaz’a doğru uzanan bir burnun üzerindedir. Büyük Mecidiye Camii olarak da bilinir. Caminin bulunduğu yerde daha önce, Vezir İbrahim Paşa’nın damadı Mahmud Ağa’nın yaptırdığı bir mescit vardır. 1721’de yapılmış olan bu mescit, Mahmud Ağa’nın Patrona Halil Ayaklanması’nda ölümünden sonra yıkılmış olmalı. Bugünkü cami, Abdülmecid (hd 1839-1861) tarafından H. 1270/1853’te yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabede Abdülmecid’in tuğrası ile birlikte, caminin bitirilişini belirten bu tarih vardır. Caminin mimarı Nigoğos Balyan’dır. Cami, 1894 depreminde önemli ölçüde zarar görmüş, minarelerinin petek ve külah bölümleri yeniden yapılmıştır. Ortaköy Camii, statik açıdan oldukça narin yapılardandır. 1862,1866 ve 1909 onarımlarında sonra Ortaköy Deresi yatağı üzerindeki temellerinin yeterli stabiliteye sahip olmadıkları ve yapının çökmek üzere olduğu anlaşıldığından 1960’larda önemli bir onarımdan geçti. Ortaköy Camii, bu büyük restorasyondan sonra 1984’te büyük bir yangın geçirdi ve yeniden onarıldı. Özetle cami, özgün parçaları büyük ölçüde bir yenilenmeyle değiştirilmiş ama Boğaziçi girişindeki eşsiz konumu ile İstanbul’un mimari mirasının yapıtaşlarından biri olmayı hala sürdüren bir yapıttır.

TEŞVİKİYE CAMİİ

Arnavutköy-Akıntı burnunda, Arnavutköy Polis Karakolunun hemen yanında, bir teras üzerinde yükselen fevkani bir yapıdır. Geniş bir avlusu olup, her ikisi de denize karşı olan iki kapı avluya geçit verir. Bu kapılardan biri cümle kapısı iken, diğeri hünkar kasrının özel kapısıdır. İki yanında İyonik başlıklı duvar payeleri bulunan bu kapıların üzerinde Şair Rifat’ın kaleme aldığı iki mısralık kitabeler bulunmaktadır. Her ikisinde de II. Mahmud’un tuğrası olan bu kitabelerden cümle kapısı üzerinde olan 1248/1832 yılında caminin yapımına başlandığını belirtmekte, diğer kitabeden ise 1254/1838’de inşaatının sürdüğü anlaşılmaktadır. Kitabelerdeki yazı Yesarizade Mustafa İzzet’e aittir.

TEZKİRECİ OSMAN EFENDİ CAMİİ

Kuruçeşme’de, Kuruçeşme-Arnavutköy Caddesi üzerindedir. Kuruçeşme Camii adıyla da anılmaktadır. 18. yy’ da inşa edilmiş olan caminin banisi Tezkireci Osman Efendi’dir. Yapının içi çift sıra halinde düzenlenen bol sayıda ve büyük boyutlardaki pencerelerden alınan ışıkla oldukça ferah bir görünüm arz eder. Kesme taştan yapılmış kürsü kısmı üzerinde yükselen silindirik gövdeli minaresi tek şerefelidir. Caminin arka kısmında küçük bir hazine yer almakta, caminin adıyla anılan sokağı bir hazineden ayıran alçak bir duvara yaslanmış vaziyette kitabesiz bir çeşme bulunmaktadır. Caminin mihrap yönündeki klasik üslupta yapılmış diğer çeşme ise 18. yy sonlarına aittir.

VİŞNEZADE CAMİİ

Beşiktaş’ta, Vişne zade Mahallesi’nde Vişne zade Tekke Sokağı ile Vişne zade Cami önü Sokağı’nın çatal yaptığı köşede yer almaktadır. Banisi Kazasker Vişne zade Mehmet Efendi’dir. 1075/1664 yılında inşa edilen yapı günümüze değin pek çok onarım geçirmiştir. Kagir duvarlı, ahşap çatılı bir yapıdır. Son cemaat yeri de ahşaptır. Caminin çatısı kiremit örtülüdür. Yapının sağ tarafında yer alan tek şerefeli minaresi kesme taştan yapılmıştır. Kübik bir kürsü kısmının üzerinde minarenin silindirik gövdesi yükselmekte olup, şerefe korkuluklarında yıldız kabartmaları bulunur.

AZİZİYE CAMİİ

Maçka, Taşlok’ta, Vişne zade Mahallesi’nde Sultan Abdülaziz (hd 1861 – 1876) tarafından inşaatına başlatılmış, ancak tamamlanamamıştır. Projesine göre Sultan Abdülaziz bu camiyi Maçka’nın Dolmabahçe üzerindeki hakim bir noktasına dört minareli olarak yaptırmak istemişti. Caminin mimari Sarkis Balyan olacaktı.

Yaptırdığı bütün büyük yapılarda şehrin kuzey taraflarını tercih eden Abdülaziz, inşaatı başlatmadan önce caminin geliri için, günümüzde de Akaretler olarak anılan sıra evlerini yaptırdı. 1874 sonları veya 1875 başlarında büyük bloklar halindeki temel taşları yerleştirilerek bina temelden yükselmeye henüz başlamışken Abdülaziz 30Mayıs 1876’da tahttan irdirilmiş ve inşaat durmuştur. Duvarların ve ana payelerin uzun süre burada duran temel taşları, mevkiinin “ Taşlık” adını almasına sebep olmuştur. Cumhuriyet döneminde bu temeller üzerinde Taşlık Gazinosu inşa edilmiş, 1980’li yıllarda ise beş yıldızlı bir otel (Swissotel –Bosphorus ) yükselmiştir. Caminin avlu olarak tasarlanmış bölümü ise İnönü Parkı olarak düzenlenmiştir.

BEBEK CAMİİ

Bebek Sahilinde, vapur iskelesinin hemen yanında bulunmaktadır. 1331 /1913 yılında yaptırılmıştır Bebek köyünün Lale Devri’nde bir sayfiye olarak düzenlendiği. dönemde 1128 /1716 yılında Hümayumabad Kasrı’nın yanına III. Ahmet adına bir cami yaptırılmıştır Hünkar mahfili de bulunan ve alt katı mektep olan bu fevkani yapı, gördüğü çeşitli onarımlarla 20.yy başlarına kadar gelmişti. Bu eski bina vakıflar tarafından yıktırılarak Mimared Kemaleddin’e bugünkü cami yaptırılmıştır. Bebek Cami I. Ulusal Mimari Üslubu’nun önemli bir örneğidir.

CAVİT AĞA CAMİİ

Ortaköy’de Esikitürk Sokağı’nda bulunan bu cami 1906’da Musahip Cavid Ağa tarafından yaptırılmıştır. T. Öz’ün verdiği bilgiye göre duvarlar kagir, çatısı ahşaptı. Mimar şerefesinin etrafı pencere biçimindeydi. Boğaziçi Köprüsünün çevre yolu güzergahında kaldığından 1972’de yıktırılmıştır.

DİKİLİTAŞ CAMİİ

Dikilitaş’ta, Cami Meydanı Sokağı’nda, semt karakolunun hemen yanında , aynı adla anılan mahallenin cami i olan bu yapı II. Abdülhamid döneminde ( 1876 –1909 ) Hacı Mustafa Aşir Efendi tarafından yaptırılmıştır. Bir avlu içinde yer alan Dikilitaş Camiinin cümle kapısından ayakkabılık sofasına girilir. Cami boylamasına dikdörtgen planlıdır. Batı duvarında dört, güney ve doğu duvarında ikişer pencere bulunur. Bu pencerelerden altta bulunan kare biçimli, üste bulunanlar ise yuvarlak kemerli e revzenlidir. Mermer kaplamalı mihrabı içten üç kenarlıdır. Taş mimaresi bodur ve silindirik gövdeli olup, kaide kısmına bitişik bir müezzim meşrutası bulunmaktadır. Yapının üzerinde kiremit kaplı bir kırma çatı örter.

HACI MAHMUD CAMİ

Ortaköy’de Dereboyu Caddesi’ndedir. 19. Yy sonları ya da 20.yy başlarında Teşrifatçı Hacı Mahmud Efendi’nin yaptırdığı eski caminin yerine 1981’de inşa edilmiştir. Hoca evi ile caminin arasında geniş bir avlu bulunur. Yapı kapalı bir son cemaat yeri ile harim kısmından meydana gelmektedir. Bunlardan giriş ekseni üzerinde bulunan kubbenin çapı, bunun iki yanındaki üçer kubbe ile örtülüdür. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü mermerdendir. Yapının içi mahfil hizasına kadar bitkisel desenli fayanslarla kaplanmıştır. Beden duvarında e boşaltma kemerleri içindeki ikişer sıra ve kısnağındaki bir sıra pencere ile alınan gün ışığı ve yüksek kubbesinin yarattığı atmosfer içini oldukça ferah bir hale getirmiştir. Silindirik gövdeli taş minaresi iki şerefelidir.

LEVENT CAMİİ

Levent’te, Levent Mektep Sokağı ile Sümbül Sokağı’nın kesiştiği yerdedir. Baniyesinin adıyla Afet Yola Camii olarak da anılmaktadır. Mimari projesi Vasıf Egeli’ye ait olan cami 1961’de ibadete açılmıştır. Mihrap ekseni üzerinde yer alan cümle kapısı mermer söveli ve basık kemerlidir. Kapının iki yanında kadınlar mahfiline çıkışı sağlayan merdivenler bulunur. Harim duvarına kuzeybatı cephesinden bitişik vaziyetteki tek şerefeli minaresi, yüksek bir kaide üzerinde yükselmektedir. Gövdez-si silindirlik biçimli, şerefesinin altı beş sıra mukarnaslıdır. Levent Camii oranları ve mimari detayları ile 20.yy Türk neo klasiğinin güzel örneklerinden biridir.

MURADİYE CAMİİ

Muradiye Mahallesi’nde, Şair Nazım Sokağı ile Göknar Sokağı’nın kesiştiği köşede bulunmaktadır. Üzerinde bulunduğu arazinin eğilimli olmasından dolayı, bunu ortadan kaldıracak bir bodrum katı üzerinde yer almaktadır. Dikdörtgen planlı olan caminin kıble yönündeki duvarı üç cepheli olarak düzenlenmiş, bu cephelerden ortadaki, dış cepheden taşkınlık gösteren yarım yuvarlak mihrap çıkıntısı, yanındaki iki cephe ise dikdörtgen pencereler ile teşkilatlandırılmıştır. Bu mekanın batı köşesinde yer alan minaresi kübik ve şerefesi arabesk havaya sahip bir cumba şeklindedir. Caminin orijinal bir yönü de dış cephelerinin çinko levhalarla kaplanmış olmasıdır. Son cemaat yerinden, iki yönden ahşap merdivenler vasıtasıyla mahfile çıkılır. Avlusunda sekizgen biçimli mermer bir haznesi olan şadırvanı ve 1317 /1899 tarihli bir meşrutası vardır.

ORHANİYE KIŞLASI CAMİİ

Yıldız’da, Mecidiye Mahallesi’nde, II Abdülhamid döneminde inşa edilen Orhaniye Kışlası’nın bünyesinde yer almaktadır. Yapının güney cephesinde bulunan ve II. Abdülhamid’in tuğrasını taşıyan kitabesi 1303 /1887 tarihini vermektedir. Minare yapının kuzey batı köşesine bitişik vaziyettedir. Taş minarenin neogotik özellikler taşıyan şerefesi ince sütuncukllarla bağlantılı sivri kemerlerle sahiptir. Ortasında bir boğum olan taş külahı alem ile bir bütün oluşturur.

RAİF AĞA CAMİİ

Beşiktaş’ta, Vişnezade Mahallesinde Hüsrev Gerede Caddesi’ndedir. Günümüzde apartmanların arasında kalmıştır. “İclaliye Camii” adıyla da bilinir. Hacı Mehmed Raif Ağa tarafından 1876 yılında yaptırılmıştır.1891’de II. Abdülhamid tarafından yenilerek genişletilmiştir. Basık kemerli pencereler vasıtasıyla dışarıdan gün ışığı alan caminin dışı oldukça ferahtır.Sokağa bakan ön cephe duvarına gömülü durumda vesatıhtan yarım daire kesitli bir taşkınlık yapan minare gövdesi kaidesiz ve konsollarla desteklidir. Aynı cephede 1293 /1876 tarihli bir çeşme bulunmaktadır. Minaresi kagir ve külahının etrafı geniş saçaklıdır.

ŞENLİK DEDE CAMİİ

Beşiktaş’ta, Vişne zade Mahallesi’nde, Şenlik dede Dere Sokağı’ndadır Yapının inşa tarihi bilinmemektedir. İse de, 1092 / 1680 yılında yapıldığı kabul edilmektedir. Bina düz ve platform elde etmek gayesiyle yapılmış ve halen imam evi olarak kullanılan bir alt yapı üzerinde yer almaktadır. Binanın içi sekiz tane pencere ile gün ışığı almaktadır ki, bunlardan üçer tanesi uzun duvarlarda ikisi kıble duvarında yer almaktadır. Tek şerefeli minaresi tuğla örgülü olup mermer şerefe korkuluklarında yıldız kabartmaları bulunmaktadır.

TUZBABA CAMİİ

Beşiktaş’ta, Türk Ali Mahallesi’nde, Uzunca Ova Caddesi’ndedir. Cami eğilimli bir arazi üstünde olduğundan dolayı bir platform üzerinde inşa edilmiştir. Orijinaline batıdaki kare planlı küçük kısımdır. Yapının doğudaki geniş parçasını teşkil eden bölüm eski yapının müştemilat kısmı olan yapı yakın bir tarihte halime ilave edilmiştir. Doğudaki piyade kısım üç tane paye ile desteklenmiştir. Harem genişliğince ek binada da devamı olan kadınlar mahfiline eski caminin sağ kısmından ahşap merdivenlerle varılır. Minare kapısı mahfilin üzerinde hemen merdiven başındadır. Ahşap tavanının üzeri karton piyer kaplıdır. Yenilinmiş olan minaresi ahşaptır ve şerefesi arabesk detayları olan bir cumbaya benzer. Çatısının üzeri kiremit örtülüdür.

YER ALTI CAMİİ

Beşiktaş’ta, Ihlamur’da, Türk ali Köprü Sokağı ile Selatı Sokağı’nın kesiştiği köşede yer alır. Buradaki apartmanın zemin katı 1972’de cami haline getirilerek ibadete açılmıştır. Yanında bulunan sokağın konumundan dolayı düzgün bir plan göstermez. Payelerle desteklenen harim tavanı betondur. İbadet mekanı, son cemaat yerinden mihraba doğru daralma gösteren bir yamuk biçimindedir. Duvarlarının tamamı, mihrap ve minberinin dış yüzleri bitkisel desenli fayanslarla kaplanmıştır. Sadece vaaz kürsüsü ahşaptır. Kuzey ve Doğu kısmını üstte “L”şeklinde kadınlar mahfili teşkil eder. Minaresi apartmanın teras katındadır.

YILDIZ CAMİİ

Barboros Bulvarı’nın kuzey kesiminde, Yıldız Sarayı yolu üzerindedir. Asıl adının Hamidiye olmasına karşılık daha çok Yıldız Cami olarak bilinmektedir. Cami, 1877’de Yıldız Sarayı’na yerleşmesinden sonra Cuma selamlığı, bayram vb önemli günlerde uzak camilere gitmekten hoşlanmayan II. Abdülhamid’in isteği üzerinde sarayın hemen yanında inşa edildi. Osmanlı camilerinin geleneksel sn cemaat yerinin,19. yy’da işlevinin değişmesine bağlı olarak hünkar köşkü biçimine dönüşmesi sürecinin son örneği olan Yıldız Camii, köşk, hatta saray imgesinin önce çıktığı bir tasarım örneğidir.

Değişik yükseklikteki dikdörtgen planlı prizmatik kitlelerin kompozisyonu ve kullanılan mimari öğeler, örneğin saçak kornişlerinin üstündeki parapet kuşağı, yandaki kitlelerle girişteki çift kollu dairesel merdivenler, camlı giriş sundurmaları vb daha ok sivil mimariden değiştirilmiş tasarım kalıplarına yakındır. Cami, bu kitlenin üstünde yalnızca yüksek kasnağı ve küçük kubbesi ile belirir.

Caminin kuzey cephesi, Yıldız albümlerindeki eski fotoğraflarına göre önemli ölçüde değişmiştir. Minare yapı kitlesinin içinden yükselir, gövdesi tepeye kadar yivlidir. Şerefesine bir mukarnas dolguyla geçilir.

Caminin içinde, girişten ve son cemaat yeri benzeri bir ara mekandan sonra dikdörtgen planlı bir harim kısmı yer almaktadır. Kubbe, iki yanında, kuzey ve güneyine yerleştirilmiş birer çift yüksek kolonla desteklenmiştir. Harim duvarlar, üzerinde yazı şeridi olan bir bant ile veya geniş bir kat kornişi ile yatay olarak bölünmüş, çift sıralı neogotik pencereler, alçıdan oymalı dilimler ve son derce zengin örgülü demir parmaklıklarla işlenmiştir. Ancak caminin asıl görkemli bezemesi hünkar köşkünün bulunduğu iki katlı kuzey kanadında görülmektedir. Selamlık törenlerine görkemli bir dekor oluşturan Yıldız Camii, çok çeşitli düzeylerde okumalara ve anlamlandırmalara açık ve 19.yy’ın sonu ve II. Abdülhamid dönemi mimarlığı için önemli tanıklıklar veren bir yapıttır.