Zeytin Dalı Harekatı

Zeytin Dalı Harekatı, ABD’nin kara gücüm diyerek donatıp eğittiği PKK/YPG ve ona katılan DEAŞ militanlarına karşı çok başarılı bir şekilde sürüyor. Bu harekat sırasında tüm dünya siyasi iradenin kararlılığını, kahraman ordumuzun modern teknolojiyi çok iyi kullanan, detaycı, özgüvenli komuta yapısını ve milletimizin kara propagandaya prim vermeyen tarihten kaynaklanan sezgi gücünü gördü. Biz de Astana’da ortaya konan ittifakın savaş ortamında dahi sürdüğünü ve silah kullanma kararlılığının önünde hiçbir gücün duramadığını test ederek anlamış olduk.
Zeytin dalı barışın simgesidir. Ancak kalıcı barış için Suriye ve Irak topraklarının bütün silahlı teröristlerden ve onların efendilerinden arındırılması şarttır. ABD, ZDH’nın doğuya doğru ilerlemesini durdurmak ve Rusya destekli bölge ittifakının daha da derinlik kazanmasının önüne geçmek için her yolu deneyecektir. Güvenli Bölge teklifi de bu amaca dönük çok net bir tuzaktır.
Ancak bu noktadan sonra hiç kimse Türkiye’nin bir sözü bir sözünü tutmayan ABD’ye kanıp Suriye’nin bölünmesine ve orada PKK terör devletinin kurularak kendisinin de bölünmesine yol açacak tuzaklara prim vereceğini düşünmemelidir. Güvenli Bölge ABD’nin olmadığı bölgedir ve Türk Devleti artık bu gerçeği çok iyi anlamıştır.
Ülkemizin bekası ve bölgemizin yeniden istikrara kavuşması için yapılan bu harekatı desteklemek milli bir görevdir. ABD’nin bölgemizde Irak ve Suriye topraklarını işgal edip 2 milyona yakın insanın ölümüne sebep olurken akıllarına asla gelmeyen sloganlarla şimdi bu mücadeleye karşı çıkmak ise bozgunculuktur, işbirlikçiliktir, ihanettir.

BARAJ ALTINDA OLAN KİM?

MHP’nin 2019 seçimlerine giderken AK Parti ile ittifak kararı alması, siyaseti dizayn etmek isteyen iç ve dış güçlerin hesabını bozdu. Malum çevreler bunu MHP’nin baraj sıkıntısına bağlayarak Sayın Bahçeli’yi Ak Parti’ye teslim olmakla itham ettiler. Ancak bunlar 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğramasına üzülen aynı marjinal bozguncu kesimdir.
MHP, 7 Haziran seçimlerinden sonra sergilediği milli ve yerli tavrını oy hesabı yapmadan tutarlı bir şekilde sürdürmektedir. Bu açıdan bakıldığında tavır değiştiren MHP değil, AK Parti’dir ve bu da oldukça hayırlı olmuştur. Güvendiğim anket çalışmaları geçmişteki ANAP ve DYP felsefesinin devamı olan İyi Parti’nin halen barajın altında olduğunu göstermektedir. Kendi politikasını Batı’nın istek ve arzularına göre ayarlayan siyasi partilerin artık bırakın iktidar olmayı, var olma şanslarının bile kalmadığını belki yararı olur diye her fırsatta tekrarlıyoruz.

2018 İÇİN TAHMİNLER

Bu yılın geçen seneye göre biraz daha zor geçeceğini tahmin ediyorum. Bu kestirimde en önemli etken Atilla Davası’nın Türk ekonomisine karşı girişilecek bir operasyonun öznesi olma ihtimalidir kuşkusuz. Yoksa enflasyon ve faizlerde, kur tarafında olağan dışı bir hareketlenme olmadan önemli bir artış beklemiyorum. Tüketimle büyüme yüzünden cari açıkta azalma olamayacağı için döviz kurlarında kademeli bir artış beklenmelidir. Büyüme tahminim yılın bütünü için yüzde 5-6 aralığında. Türkiye Varlık Fonu devreye sokularak KGF ve Eximbank kredi desteği devam edecektir.
2018 yılının inşaat sektörü için elindeki büyüyen stoklar nedeniyle sıkıntılı geçeceği belli. Sektörün acilen hız kesmesi gerekiyor. Burada bir takım iflasların yaşanması da muhtemel. Turizm gelirlerinde Rusya’nın Türkiye’yi tatil yapılabilecek ülkeler listesinden çıkarması yüzünden geçici bir gerileme görebiliriz. Ancak Afrin Harekatı sürerken ortaya çıkan siyasi irade kararlığı yanında TSK’nın başarısı yatırımcıların da Türkiye’ye olan güvenini artırdı. Bu nedenle turizm dahil olumsuzlukların telafi edilebileceğini söylemek pek yanlış olmayacaktır.