Soma direnişçileri

Savaştepe’den Soma 20 dakika. Soma kuzeyinde uzun bacalarıyla termik santral. Önünde ise doğu-batı uzanımlı çağdaş, yeni yapılardan oluşmuş bir Soma ilçesi. Belli ki Soma’ya madencilikten çok para giriyor. Yollar oldukça düzenli, ayrıca temiz. Soma’dan daha önce madenci evgil olan Fatih-Menekşe Kurt çifti beni aramıştı. Onlara geleceğime söz vermiştim. Gelince onları aradım. Madenci anıtının olduğu yerde onlarla buluştuk.
“Hocam parkta madencilerin bir direnişi var. Sizi oraya götürelim mi? Hem onlarla da konuşmuş olursunuz”
“Olur”
İki aydın genç. Fatih Bey, Makine Yüksek Okulunu bitirmiş, Eynez’de kömür işçisi olarak çalışıyor. Park içinde yaklaşık 11 tane direnişçi vardı. Önlerinde askılar, bir çember oluşturmuşlardı.
“Başınız sağolsun beyler”
“Siz de sağolun”
“Neden direniyorsunuz?”
“Siyasiler, verdikleri sözleri tutmadılar. Ancak onların yanlısı 100 kişi dün Soma’da yürüyerek; “Ocaklar açılsın” diye bağırdılar. Yarın da TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı, ayrıca DİSK Başkanı gelecek, biz hem direnişe son vereceğiz, hem de bir yürüyüş yapacağız. Siz de gelin”
“Ben siyasi değilim. Ben bir öğretim üyesiyim. Sizin arkanızda ancak yazarak dururum. Bunu anlayın. Herkesin konumu ayrı”
“Sağolun hocam. Buraya kadar geldiniz ya, bizi çok mutlu ettiniz”
Onlara “Soma Kıyımı” betiğimden-kitabımdan verdim.
“Ya hocam ne zaman çıkardınız bunu?”
“Kaza olduğunda başladım, 28 Mayıs’da bitidim. Bu betik sizin sıkıntılarınızın sesi”
Sami Yavuz. “Madende sorun olacağı bir ay önceden belliydi. İçersinin sıcaklığı 45 dereceye vardı. S-panosundaydık. Olaydan sonra içeriye girince gördük ki bantların tümü yanmış iskeletleri kalmıştı. İşçi taşıma kuşağının önüne bir kapı koysalardı, orada insanlar ölmezdi.”
Ahmet Mutluer. Paşa vardiyasındaydı. Olay çıkmadan girmiş, olayın içine olmuştu.
“Olay gerçekte 14.50’de oldu. Ağır malzemeleri çekiyorduk. Girişten ayağa varana kadar suyumuz çıkıyordu terden. Yangın bölümüne dek gittim.”
Ali Sal. Gündüz vardiyasındaydım. Olay çıktığında çalışıyordum. 10 yıldır madende çalışıyorum. İmbat’ta 8 yıl çalıştım, 2 yıl Geventepe’de (Soma Holding), 5 aydır da bu ocakta çalışıyordum.
Amir diyor ki,
“Senin işin şu. Bu işi bitir istediğinde git”.
“Gösterilen işi bitiremeden gidemiyorduk. İşi götürü alıyorduk. İşi bitiren çıkıyordu”
Yarı mekanikçiydi. Hortumlara, hidroliklere bakıyordu.
“Bize verilen işi 14.30’da bitirdik. 2 kişiyle çıktım. Çalıştığımız yerde benim olduğum S-Panosunda 250 kişi çalışıyordu. Kimse canlı çıkmadı. Taşaron sisteminde herkes kendi oyuntusundan, arınından sorumlu. Biz yürüyerek çıktık. Benim dayım öldü. Ocağın müdürü şu partiye oy vermezsen, işine son veririm diyordu. Biz Soma madenlerinde çalışan işçiler değil, aslında köleleriz”
Ali Söğüt. Ata bacasında çalışıyordum. Ocaklarda bize yapılan baskılar, dövmeler, küfürler için jandarma ya da polise başvurduğumuzda, “Kendi aranızda halledin” diyorlardı.
Savcı ise takipsizlik kararı veriliyor.
Hava boruları demir olması gerekirken plastikti. Sendikanı değiştiremiyorsun. Değiştirirsen işten çıkışın veriliyor.
Parmağı kopan, kolu kopan bile şikayet edemiyor. Biz sahipsiziz. Şu anda Disk sahip çıkıyor.
Hakaretler yüzünden ayağım kırıldı. O sırada tokmakla taş kırıyordum. Banttan büyük bir taş düştü. Üzerime taş geldi ölümden kurtuldum. Bant güvensizdi. 20 Mayıs’a dek raporluydum, o nedenle kurtuldum. Yeraltında ana avradımıza küfür ediliyor, dayak atılıyor, hakaret ediyorlar… Elimizde bastonla bazen yaralı bazen hasta iş başı yapıyoruz.
İsmail Acar. Yalnızca çocuk parası değil, bayram parası da alamıyoruz. Yalnızca yılda 3 ton kömür veriyorlar. Çizmeleri bile kendi paramızla alıyoruz. Çizme 35 TL. Yüzeyde yemekhane yok. Yemek yalnızca amirler ile taşaronlar için çıkıyor. Herkes azığını kendi getiriyor. Amirlere, çavuşlara kumanya veriyorlar. Su bile vermiyorlar. Amirler onu diyor;
“Ya benim dediğimi yapacaksın, ya da işi bırakacaksın”
“Kendim meslek hastasıyım. Ağır işler yaptırıyorlardı, fıtık ameliyatı olduğumda kaza oldu. Geçen sene meslek hastası olmuş ancak emekli edilmemiştim.”
İşte bana anlatılanlardan bir kaçı.
Diğerlerini SOM KIYIMI kitabımda yazdım.