SAYI 53

GAZETE BEŞİKTAŞ,

SAYI:53, 31 ARALIK 2003

SAYFA 2

Beşiktaş’a yeni BELEDİYE BİNASI

“Bünyesinde beş üniversiteyi barındıran, “Saraylar Beldesi Beşiktaş ilçemizin çağdaş bir belediye, kaymakamlık binası ve hükümet konağı yoktu. Bu da bizlere üzüntü vermekteydi” diyen Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu yeni belediye binasının bitirilmekte olduğunu müjdeledi.
Namoğlu konu hakkında şunları söyledi; “Birkaç yerde dağınık olarak bulunan ve daha çok apartman binalarında hizmet veren başkanlık ve diğer binalarımız bir araya toplanıyor. Otoparkıyla, hizmet birimleriyle tam bir bütünlük sağlamak amacıyla Nispetiye Mahallesinde, 4000 metrekare alan üzerinde bir belediye sarayı inşa etmekteyiz. Belediyemiz yakında hizmete giriyor.”

SAYFA 3

Holigan karikatürist
DİDEM TUTAL
SERANAD DEMİRHAN

Siyah – beyaz renklerle büyümüş, takımıyla ağlayan ve gülen biri o. Karikatürist Birol Bayram… Koyu bir Beşiktaşlı olan, Vatan Gazetesi çizeri Bayram’ın ismi, efsane futbolcu Şenol Birol’dan geliyor… Küçüklüğünden beri sıkı bir Beşiktaş taraftarı olan Bayram, bu ayrıcalığı şimdi oğlu ile birlikte tribünlerde yaşamaya devam ediyor. Kendini eski bir holigan olarak tanımlayan Birol Bayram, “Beşiktaşlı olmaktan başka şansım yoktu, Beşiktaşlılık bambaşka bir şeydir, bir ayrıcalıktır” diyor. 1965 doğumlu Bayram, sözlerine şöyle devam ediyor:
Beşiktaşlılığı nasıl tanımlarsınız?
“Önce şunu söyleyeyim, bütün çocukluğum Beşiktaş’ta geçti. Hani diyorlar ya, Fenerbahçeli olmak bir ayrıcalıktır, ya da, Galatasaraylı olmak şöyledir böyledir, diye, işte bizimkisi hiçbirine benzemez. Beşiktaşlılık, bambaşkadır, hatta Beşiktaşlılık zordur. Ayrıca, ayrı bir hava veriyor Beşiktaş bana. Bir kere sıradan insanlar değiliz, zoru seviyoruz. Beşiktaş taraftarında sadakat var. Beşiktaşlı, sadık ve vefakardır. Benim bütün ailem de Beşiktaşlıdır. Babam, beni küçükken İnönü stadına, maçlara götürürdü, bende küçük yaşlarda başladı böyle bir sevgi. Ben de şimdi çocuğumun elinden tutup götürüyorum, bu böyle devam edecek her halde. Ailemizin geleneği oldu artık Beşiktaşlılık…”
Beşiktaş semtinin Beşiktaş takımıyla olan bağı nasıldı? O zamanların ‘semt ve takım’ ilişkisi ile bugünkü durumu karşılaştırdığınızda neler hissediyorsunuz?
“Açıkçası, Beşiktaş’ta mahalle kültürünü yaşadım ve o açıdan kendimi çok şanslı görüyorum. Herkes birbirini tanıtırdı ve herkes Beşiktaşlıydı. Zaman geçtikçe bu sevgi bende daha da yoğunlaştı. Mesela, mahallemizde bir Fenerbahçe bayrağı görmüş ve dayanamayıp indirmiştim. Sonra eve komşular gelmişti… Sonuçta, bizim semtimiz burası, burada Beşiktaşlılar yaşar. Evim yakın olduğu için Şeref Stadı’ndaki bütün idmanlara giderdim. Ama açıkçası biz, oyunculardan imza istemeye bile çekinirdik. Çünkü, o kadar büyütüyorsunuz ki gözünüzde… Aslında, şimdiki gibi kopuk değillerdi, bizden birileriydi. Örneğin, idmanını yaptıktan sonra formaları balkonlara asılırdı, görürdük. Evine kadar yürüyerek giderlerdi, yolda karşılaşırdık. Şu an ise, Beşiktaş eski kasaba havasını kaybetti.”
Peki, nasıl bir
taraftardınız?
“Ben, eski holiganlardanım. Ne zaman, nerede ihtiyaç olduysa, ben oradaydım. Doğuştan gelen bir Beşiktaşlılık bu. Daha küçükken bile, Yumurtacı Ahmet amcanın tuttuğu otobüslerle deplasmanlara giderdik. Stada erkenden gitmemizin de bir misyonu vardı. Çünkü, maç tiyatro gibi seyredilmez. Kapalı tribünü almak, kimseyi sokmamak, mümkün olduğu kadar ev sahibi takım avantajını kullanmak anlayışı, bizde hakimdi. Zaten, zamanında statlarda herkes birbirini tanırdı, birbirinin nerede oturduğunu bilirdi. Sonra numaralı koltuklar çıkınca, o hava bozuldu, uzaklaştık. Bizim zamanımızda gruplaşma da yoktu, eskiden sadece Fenerbahçeliler gruplaşırdı. Biz ise semtimize göre tanınırdık. Beşiktaşlılar, Ortaköylüler gibi. Açıkçası, şimdi tribünlerde yaşanan gruplaşmanın bölünmeye yol açacağından korkuyorum. Ben ilk önce eski açıktaydım. Oradan kapalıya, sonra numaralıya geçtim, şimdi de, terfi ettim, locadayım. Bu şekilde, kulübe ekonomik olarak bir faydamız dokunuyor.”
Sizi Vatan Gazetesi’nde, baş sayfadaki karikatürlerinizle tanıyoruz. Karikatür çizmek, hayatınıza nasıl girdi?
“Ben çocukluktan beri çizerdim. Benim için bir yaşam biçimi. Bu iş, sevmekle ilgili ve ben sevdiğim bir işi yapmaktan dolayı çok mutluyum. 18 yaşında amatör olarak Gırgır Dergisi ile başladım. Daha sonra mizah dergiciliğinden yayıncılığa geçtim. Aynı zamanda, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünden mezunum. Aktüel’de ve onun gibi pek çok dergide ve gazetede çalıştım. Şimdi, Vatan Gazetesi’nin baş sayfasındaki siyasi karikatürleri çiziyorum. Tehlikeli bir iş. Zira, Türkiye’de düşünce hala suç. Zaman zaman başım derde de giriyor. Çünkü, yazı halinde suç olmayan şeyler, çizilince suç olabiliyor. Çizdiklerimden herkes farklı bir şeyler çıkarabiliyor. Örneğin, Noel Baba ile ilgili bir şey çizmiştim sonrasında Noel Baba Derneği dava açtı. Ama bunun yanında da deprem ile ilgili bir karikatür çizmiştim. Ertuğrul Özkök bu karikatürden etkilenerek Bingöl’de okul yaptırma kampanyası başlattı.”

SAYFA 4

Işık Şile’ye taşınıyor

Fevziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi, Türkiye’de belki de dünyada bir ilke imza atıyor. Bu yıl eğitime başlayan Şile’deki kampusun içine yaşlılarında kalabileceği mekanlar yaparak, öğrencilerle aynı ortamda yaşamalarını sağlayacak. Gençler yaşlılara yarenlik ederek hem para kazanacak, hem de onların hayat tecrübelerinden yararlanacaklar. Yaşlılarda gençlerle bir arada olurken, hem yalnızlıklarını giderecek, hemde onların enerjisiyle yeni hayat bağları edinecekler. Işık Üniversitesi’nin Şiledeki kampusunda dört yılda tamamlanması planlanan bu proje bittiğinde gençlerle 60 yaş üzerindeki yaşlılar, cıvıl cıvıl bir ortamda birlikte yaşıyor olacak. Adına da Sonsuz Gençlik Merkezi diyecekler. Fiziken yaşlı ama beyni ve gönlü genç olanların yaşamları boyunca kalacağı yer, yani Her yaşlının bir evladı her gencinde manevi bir anne babası olacak.
Aslında proje, Rektör Prof Sıddık Yarman’ın büyük hayali. Projeyi İstanbu Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Geriatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vecdet Tezcan’la geliştirip uygulamaya geçmeye hazırlanıyor. Prof Tezcan, “Buna Şunamitizm deniyor gençlerle bir arada bulundukları zaman yaşlıların ömürlerinin daha uzadığını göstermek demektir. Bu tıpta hayvan deneyleriyle kanıtlanmıştır. Genç kobaylarla, yşlı kobayları bir arada tuttuğunuz zaman yaşlı kobayların gri renkli tüyleri siyaha dönüşmektedir. Ve daha canlı aktif hale gelmektedir. Tabiiş bu insanda denenmedi. Sosyal hayatta görüyoruz ki, yaşlı ve paralı erkekler genç kadınla evlenerek bu sistemi uygulamaya çalışıyorlar. Rektör Yarman’da ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Cornell’de doktora yaparken bir yaşlıya bakmış. Prof Yarman kampus içinde kalan tüm yaşlılarınm spor tesisi, yemekhane, sinema ve sağlık merkezinden yararlanacağını söylüyor. Hatta kampus içindeki sağlık merkezi de bu projeye göre yapılmış., laboratuar tetkiklerinin sonuçları bile bu merkezde. Proje de Işık mezunlarına öncelik tanınacak.
900 dönümlük arazi üzerine yayılmış kampusta kalmak isteyen yaşlılar mal varlıklarını ve emekli maaşlarını üniversiteye bağışlayacaklar.
İlk etapta 2, daha sonra da 400 yaşlı bu kampusta gençlerle birlikte yaşayabilecek.
Yaşlılar için süitler yapılacak. Bu süitlerde yaşlılar isterse yalnız, isterlerse hemşire görevini yapacak öğrencilerle kalabilecek, ölünceye kadar bu mekanlarda yaşamını sürdürebilecek.
Ayrı villalarda kalmak istemeyenler ise öğrenci yurtlarının giriş katlarında kendilerine tahsis edilen odalarda kalarak, öğrencilerle iç içe olabilecek
Spor yapıp sağlık kontrollerinden geçebilecek.
Üniversite öğrencileri belli bir ücret karşılığında onlarla yürüyüp kahvaltı edecek.Üniversite bahçesindeki rkim alanlarında domates, patates ekmelerine yardım edip onların tecrübelerinden yararlanacak.

Gençler Athena’yla coştu

Cumhuriyetin 80. yılı, Feyziye Mektepleri Vakfı’nın 118.yılı ve Işık Üniversitesi’nin 8.yılında Şile Kampusu’nda eğitim-öğretime başlaması nedeniyle, Şile Kampusu’nda Athena grubunun bir konseri gerçekleşti. Konser öncesi, Işık Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sıddık Yarman bir açılış konuşması yaptı. Yarman, “Bundan sonra bizler değil, Şile Kampusumuz konuşacak” dedikten sonra alkışlar arasında sahneden ayrıldı. Şile Belediye Başkanı İhsan Çayıroğlu ise; ” Bugünkü en büyük mutluluğum, benim de mezun olduğum Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Lisesi’nin üniversitesinin düzenlediği bir organizasyonda, Şile Belediye Başkanı olarak bulunmaktır, bunun gururunu yaşıyorum” şeklinde konuştu. Şile Kampusunda eğitime başlanmasının onuruna Çayıroğlu; Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Osman Erbelger’e, Işık Üniversitesi Mütevelli Hey’eti Başkanı Prof.Dr. Cumhur Ferman’a, Işık Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sıddık Yarman’a plaket verdi. Işık Üniversitesi’ni temsilen Işık Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sıddık Yarman ise, Şile’de bu güzel mekanın, Üniversiteye kazandırılmasında katkıları bulunan Çayıroğlu’na teşekkür plaketi verdi.

MAHALLELERDEN
UFUK ÇOBAN

Elektrik
problemimiz var
Mahallemizde genelde pek bir sorun yok. Ancak İlhan Sokak’ta elektrikle ilgili problemimiz var. yetkililere bu konu ile ilgili ulaştık ancak bir çözüm sağlanamadı. Beşiktaş Meydanındaki elektrik problemininde çözülmesini istiyoruz.
Sinanpaşa Mahallesi Muhtarı Zeki Bölükbaşı
Hizmetlerde
kaygımız var
Mahallemizde hizmet verme konusunda kaygılıyız. Sebebi ise bize daha önce verilen sözlerin yerine getirilmemesi. Yetkililerden verilen sözlerin yerine getirilmesinin istiyoruz.
Dikilitaş Mahallesi Muhtarı Şeref Boyacı
Yetkililere
teşekkür ederiz
Başta Yusuf Namoğlu olmak üzere tüm çalışanlara gösterdikleri gayretlerden dolayı teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Her türlü sorunumuzun hallolması çok güzel.
Levent Mahallesi Muhtarı
Muzaffer Türk
Sorunlardan arındık
Ufak tefek eksiklikler dışında sorunlardan arındık diyebilirim. Parkımızın yapımı bitmek üzere bu güzel bir görüntü oluşturacak Arnavutköy için. Ufak tefek dediğimiz eksikliğe gelince yetkililerden bazı sokaklarımızda olmayan elektrik direği konusuna eğilmelerini TEK yetkililerinden bekliyoruz.
Arnavutköy Mahallesi Muhtarı Sedef İrteş
Kayıtlarda sorun yok
Seçim çalışmalarımız sürüyor. Varolan eski kayıtlarda sorun olmadığı için vatandaşlarımızla aramızda problem yok. En kötü ihtimal son haftada bir yığılma olabilir.
Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu

SAYFA 5

Şiire doyacaksınız

Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu, Can Yücel… Haydar Ergülen, Bedri Rahmi Eyüboğlu… Bu ünlü isimlerin, bir başka yerde duyamayacağınız şiirleri, Vedat Sakman’ın müziği ve Selçuk Yöntem’in sesiyle aynı sahnede buluştu. Akatlar Kültür Merkezi, “Şiir Niye” adlı bu güzel gösterime ev sahipliği yaptı. Duygu Asena, Ataol Behramoğlu, Mehmet Aslantuğ, Arzum Onan gibi isimler; birkaç şiir birkaç şarkıdan oluşan bu dinletinin galasında bir araya geldi. Gala öncesi görüştüğümüz Selçuk Yöntem ve Vedat Sakman bu projeyle ilgili olarak düşüncelerini bizimle paylaştı.
Nasıl bir araya geldiniz?
Selçuk Yöntem:
Vedat Sakman bana bir projeyle geldi ve birlikte bir şiir albümü yapalım, dedi. Daha öncede de bir çok kez başka nedenlerle bir araya gelmiştik. Albüm yapmaya karar verdikten sonra çalışmalarımız yaklaşık bir sene sürdü. Bundan sonra, bu çalışmayla ilgili olarak şiir seçimleri yaptık. Şiirler de Vedat Sakman’ın müzikleriyle buluştu. Çok güzel bir buluşma oldu. Adını da, şiir niye, koyduk.
Şiir seçimlerini hangi kriterlere göre yaptınız?
Selçuk Yöntem:
Şiir seçimlerini daha çok, insanın yaşanmışlığına, duygusuna, şiirin melodisine, anlamlı kelimelerin yan yana gelmesine dikkat ederek oluşturduk. Seçtiğimiz şiirler de müziklerle güzel bir uyum içinde. Bazı şiirlerin neden güzel olduğu anlatılamaz ama hissedilir. Dinleyici de dinlediği zaman bunu değerlendirir. Bu şekilde bir seçim yaptık.
Bu çalışma ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Vedat Sakman:
Şiir bizim için çok önemli, sanatsal bir tavır olarak ona çok saygı duyuyoruz, ona nasıl hizmet edebiliriz diye yola çıktık. Bizim yaptığımız, bir tür şiir antolojisi gibi yorumlanabilir. Şiiri müzikle birleştirmek ve kağıt üzerinden notalara taşımak, kendi yorumumuzla… İlk yola çıkışımız bu şekilde oldu. Öncelikle biz kendi deneyimlerimizle, kendi geçmişimiz ile sanata olan saygımızla başladık. Bununla birlikte ciddiye alınması gereken bu işin fazla ayağa düştüğünü gözlemledik. Ne yapabiliriz, diye düşündük. Ve titizlikle çalıştık. Umarım başarırız. Çünkü böyle bir şeyi başarırsak bizden sonra çıkacak albümleri de olumlu yönde etkileyebiliriz.
Herkes şiir okuyabilir mi? Sizce, bunun herhangi bir kuralı var mıdır?
Selçuk Yöntem:
Bence, tiyatrocuların şiir ile ilgili bir şeyler yapması gereklidir diye bir kaide yoktur. Ancak, bu konu ile ilgilenmeleri bir şeyler yapmaları güzel olur. Çünkü, zaten şiir, tiyatronun yan koludur. Tiyatronun içinde müzik vardır, dans vardır, her türlü estetik unsur vardır. Herkes şiir okuyabilir, herkes duyduğunu yansıtmak için çaba gösterebilir. Bunun kriteri, dinleyenin bunu beğenip beğenmemesidir. Değerlendirmeyi toplum yapar. Mesela, her şair kendi şiirini güzel okuyamaz.
Şiir ile müzik arasında nasıl bir bağ, birliktelik var, sizce? Şiir antolojisi olarak tanımladığınız bu çalışmada nasıl bir birliktelik söz konusudur?
Vedat Sakman:
Açıkçası, öncelikle şunu söylemeliyim ki, bence, şarkı sözü diye bir şey yoktur. Şiire nakaratlar eklersiniz, şarkı sözü olur. Müzik, şiirle birleşmeli. Ama popüler kültür anlamında, bu böyle değil. Örneğin, benim şarkılarımda zaten şiir vardır. Önce şiir, sonra şiirin içindeki müziği ortaya çıkarmak gibi bir düşüncem var. Burada da yapılan, farklı bir şey değil aslında. Resitatif denir buna, yani müziğin üzerine şiiri söylersiniz ki, onun zaten bir melodisi vardır. Notalarla buluşur, o zaman hoş bir mizan haline gelir, işte o zaman şarkıdır zaten. Biz bu çalışmayla şairin ifade ettiği duyguyu, burada hissettirmek gibi bir düşünceyle yola çıktık.

Gazete BEŞİKTAŞ liseler arasında ikinci olan kompozisyon
İstek Özel Atanur Oğuz Lisesinden Deren ONURSAL

Bir kurtuluş hikayesi

Aylar, yıllar asırlar önce Anadolu diye bilinen topraklarda bir köy varmış. Bu köyün adı Anabol Köy’müş Köyün ağası Osman Ağa imiş. Osman Ağa’nın ataları bu köye mutluluklar ve zenginlikler vermiş. Köy halkı da aynı şeyi Osman Ağa’dan bekler imiş. Ancak bu pısırık ağa işin kendine getireceği zenginlik ve itibar kısmıyla ilgilenirmiş. Halkı ne durumdadır, ne yer ne içer haberi bile olmazmış.
Anabol Köyün komşusu olan Yaban Köy’ün Ağa’sının gözünü hırs bürümüş. İstermiş ki, bollukların anası olan Anabol köy onun olsun. Yaban köylüler, bizim köyün halkının baltasını, eski püskü tüfeğini toplattırmış. Anabol Köy’ün Ağa’sıda bu duruma sessiz kalmış. Köylüler duruma dayanamamış, isyan etmişler Ağa’ya. Ama bu ağa… Ona isyan ne demek? Osman ağanın yaverleri isyan eden halkın ellerini kestirmiş.
Yaban köy bir gün diğer köyleri de toplamış, başlamış Anabol Köy’e saldırmaya. Saldırılar ard arda gelirmiş. Artık Anabol köyün köylüleri dayanamayacak bir hale gelmiş. Pes etmek üzereymiş. Yüzyılların Anabol Köyü yok olacakmış. Tam o sırada Rıza Efendinin oğlu Mustafa köylüleri bilinçlendirmiş. “pes etmeyin”, dayanabiliriz, hatta bana üç ay zaman verin, ben yabanları köyümüzden atayım demiş.
Mustafa evlat köy halkının ruhuna işleyen konuşmalar yapmış. Köyü büyük bir coşku kaplamış. Köy özgürlük isteğiyle yattığı yerden uyanmış va savaşmaya başlamış. Osman ağa bu, boş durur mu hiç? Derhal yaveri Mustafa evladı yanına çağırmış. Amacı onu tutuklatmakmış. Ama Mustafa evlat gitmemiş ve yaverlikten kovulmuş. Üç ay sonra, fiilen bir iki yıl sonrada resmenYaban Köy ve diğer köyleri kendi topraklarından kovmuşlar.

SAYFA 6

2004 alışveriş yılı olacak

ERKEK
Efor’da alışveriş bir başka
İddialı tasarımıyla erkek giyimine farklı bir boyut getiren Efor, bu yılbaşı da fark edilmek isteyen beylerin ilk tercini olacak. Sıvama üzerine boya baskılı trikoların, gömleklerin ve bu senenin modası olan zig zag dikişli, fırça desenli pantolonların yer aldığı koleksiyonda yüzde 50’ye varan indirimleriyle erkekleri bekliyor.
Mithat Selection’dan smokin şıklığı
Erkek giyiminin seçkin markası Mithat Selection, gece davetlerinin aranan giysisi ve erkeklerin vazgeçilmez şıklığı smokin için özel bir koleksiyon hazırladı. Mithat Selection tarafından 2004 modasına göre yeniden gözden geçirilen smokinler, bu yıl daha radikal çizgilere sahip. Siyahın yanı sıra koyu gri ipekli çizgili ve uzun ceketli modeller bulunuyor.
Damat-Tween mağazalarından alın, kazanın
Damat- Tween mağazalarından yapacağınız alışverişlerde yüzde 50 hediye çeki kazanma fırsatı sizleri bekliyor. Bu kampanyanın yanı sıra World card’a özel 6 taksit ya da Advantage Card, Maksimum Card, Card Finans, Bonus Card, Shop &Miles ve Axess Card’a 5 taksit fırsatından ve ayrıca tek ödeme ile yapacağınız alışverişlerde ekstra yüzde 5 nakit ödemelerde ise ekstra yüzde 10 indirimden faydalanabilirsiniz.
Sarar’dan da smokin
Sarar, iki üç düğmeli ceketlerin yanısıra tek düğmeden oluşan smokinlerinde bu kış şal yakalar hakim. Parlak kumaşlar dar omuzlu kesimler kullanılarak çarpıcı bir görünüm oluşturulan smokinler siyah ve simli çizgili gömleklerle kombinlenmiş.
Abbate’den hediyeler var
Abbate mağazalarından 125 milyonluk alışveriş yapanlara Abbate markalı şık bir deri cüzdan hediye ediyor. Abbate’de gömlek ve kravatın yanısıra kol düğmeleri, mendiller ve benzeri aksesuarlar da bulunuyor. Fiyatlar; gömlekler, 60-160 milyon, kravatlar 64-74 milyon, boxer 18 milyon lira, kemer 85 milyon lira kol düğmesi 64 milyon liradan başlıyor.
KADIN
Beta ile ayakkabıda yeni trend
Beta ayakkabının 2003-2004 kış koleksiyonunda yer alan sezonun trendini vurgulayan ayakkabı çanta ve aksesuarları sizleri bekliyor. Gece kullanılabilecek net ve kadınsı çizgiler romantik detaylar ve hayal gücü ile tasarlanan abiye ayakkabılar seksi diz üstü çizmeler göze çarpıyor.
Yeni Karamürsel’de parfüm fırsatları
Emporio Armani Elle kofresinde parfüm deodorant ve vücut kremi bulunuyor. Fiyatı ise 148 milyon lira. Clinique’nin Aromatics Elixir kofresinin içinde parfüm ve body smoother bulunuyor. Fiyatı ise 83 milyon lira.
Vivid mağazalarında indirim
Fransa’da 100’e yakın satış noktası ile yerini aldıktan sonra şimdi de Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ürünlerini pazarlamakta olan Vivid 2004 kış koleksiyonuyla yine çok konuşuldu. Vivid kadınını yansıtıyor.
Fcuk artık Türkiye’de
1972 yılında Stephen Marks tarafından kurulan İngiliz moda sektörünün en güçlü markalarından biri olan French Connection 25’ten fazla ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. Kendi mağazalarının yanı sıra yetkili satıcıları ve bayileri dahil olmak üzere 1500’den fazla satış noktasında bulunan Fcuk artık Türkiye’de.

OTOMOBİL

Kartal bakışlı BMW

Türkiye’de, Temmuz ayının başında, Avrupa’yla aynı anda satışa sunulan BMW yeni 5-Serisi, üç yeni motor seçeneğine kavuştu. 545i, 525i ve 520i olarak adlandırılan yeni versiyonların fiyatları 63 bin 859 Euro ile 96 bin 633 Euro arasında değişiyor. 63 bin 859 Euro’luk etiketle pazara sunulan 520i’de 170 HP güç ve 210 Nm tork üreten 2.2 litrelik 6 silindirli motor bulunuyor. Otomobili 0’dan 100 km/s’ye 9.0 sn’de çıkartan bu motor, sürücüye 230 km/s’lik maksimum hız sağlıyor. 67 bin 576 Euro’dan satışa sunulan 525i’deyse 2.5 litrelik 6 silindirli motora yer veriliyor. 192 HP güç ve 245 Nm tork üreten motorun 0-100 km/s hızlanma değeri 7.9 sn. Otomobilin maksimum hızıysa 238 km/s. Üçüncü versiyonsa 96 bin 653 Euro’luk etikete sahip olan 545i. 4393 cc’lik V8 motoru bulunan otomobilde SMG şanzıman seçeneği bulunuyor. Otomobili 5.8 sn’de O’dan 100 km/s’ye çıkartan motorun maksimum hızı 250 km/s’yle sınırlandırılmış.

MOTORSİKLET

Honda her zaman gözde

1992 yılında ortaya çıkışı ile tarih yazan CBR900RR Fireblade Süper Spor motosiklet tasarımının kitabını yeniden yazdı. Kompakt oranları, hafifliği, responsif kullanımı ve emsalsiz güç-ağırlık oranı ile Fireblade, Süpersport motosikletin kökenini somutlaştırdı ve mevcut litre sınıfındaki Süpersport kategorisinin genişlemesinin sinyallerini verdi. Yıllar geçtikçe Fireblade oldukça belirgin radikal değişikliklere uğradı. Motor hacmi de küçük artışlar gördü, fakat motorun profilinin mümkün olduğunca ince olması özelliğini korudu.
Yeni Fireblade her biniş pozisyonunda virajlarda daha kolay ve konforlu kullanım olanağı sunuyor. Ayrıca bu motosiklet Honda’nın yeni Elektronik Direksiyon amortisörü sistemine sahip, bu daha keyifli sürüşler için yüksek hızlı viraj performansını artırıyor.

SAYFA 7

SİNEMALAR

5 Engel

Lars Von Trier’in filmlerini bilirsiniz, Trier sinema dilinin sınırlarını zorlamaktan da, kendisine ve izleyicilerinin karşısına engeller çıkarmaktan da çekinmez.
Siyah beyaz ve renkli bölümlerin iç içe geçtiği, izleyeni şok eden “Europa – Avrupa”yı
Aynı anda üç yönetmenle birlikte dört farklı versiyonunun çekildiği ve aynı gece televizyonda dört farklı kanalda yayınlanan “D-Dag”ı
Festivalde 10 saatlik tek bir film halinde gösterilen kült dizi “Riget – Krallık”ı
Tamamını titrek kamerayla kotarılan “Breaking the Waves – Dalgaları Aşmak”ı
Cannes’da büyük ödülü aldığı “Dancer in the Dark – Karanlıkta Dans”ın
Sinema dünyasını altüst eden ve akademik çevrelerce çarmaha gerilmesine neden olan Dogma kurallarına göre çektiği “Idiots- Gerizekalılar”ı çeken Lars von Trier bu kez çıtayı daha da yükseltiyor.
Lars von Trier bugüne kadar kendi uğraştığı engellerin hepsini, favori yönetmeni Jorgen Leth’in önüne sunuyor. İki usta yönetmen hayata ve sinemaya bakışlarını çetin bir sınavdan geçirmek üzereler.

Elveda Lenin

Dünyanın dört bir yanındaki sinema izleyicisinin büyük ilgisiyle karşılanan, ülkesi Almanya’da sosyal bir fenomen haline dönüşen, katıldığı bütün festivallerdeki başlıca ödüllerin sahibi olan, 2004 yılı Oscar ödüllerinin “En İyi Yabancı Film” dalındaki en güçlü adaylardan biri olan, yılın sürpriz filmi “Goodbye Lenin!” 9 Ocak’ta Türk izleyicisi ile buluşuyor.
Bir anne ve oğlunun etrafında gelişen traji-komik olaylar doğrultusunda ilerleyen “Goodbye Lenin!”,son yıllarda sevgi üzerine yapılmış en içten ve incelikli filmlerden biri olma özelliğine sahip.
1989 yılının Doğu Almanyası’nda yaşayan Alex’i, Berlin Duvarı’nın yıkılması ile daha karmaşık ve zor bir dönem beklemektedir. Sosyalist Doğu Almanya’sının önde gelen aktivist vatandaşlarından biri olan annesi, geçirdiği kalp krizi sonucu girdiği komadan uyanmıştır. Komada kaldığı sekiz aylık zaman zarfı içinde, kalbi oldukça zayıf düşen annesinin, yaşayabileceği en ufak bir şok, onu ölümle burun buruna getirecektir.Alex, bu durum karşısında, Duvar’ın yıkıldığını ve annesinin bir zamanlar kendisini bütünüyle adadığı sosyalist ülkesinde, kapitalizmin kazanmış olduğu zaferi, annesinden gizlemeye karar verir. Alex, annesini hiçbir şeyin değişmediğine inandırmak için, en yakın arkadaşını, kız kardeşini, sevgilisini, apartman sakinlerini de bu “oyunun” parçası haline getirerek, Lenin’in her şeye rağmen gerçekten de bir zafer kazandığına dair bir gerçeklik oluşturur.

SAYFA 12

İstanbul’da TERÖR AVI

İstanbul polisi, yılbaşı öncesi İstanbul’u üçüncü kez kana bulamaya hazırlanan, terör örgütüne ait Kanarya, Dudullu ve Zeytinburnu’nda hücre evlere düzenlediği operasyonla 500 kilo patlayıcı ele geçirdi. Soruşturma kapsamında tutuklanan örgüt üyesi Osman Eken’in ifadeleri doğrultusunda, Konya’da yakalanarak İstanbul’a getirilen El- Kaide’in Şura üyesi Harun İlhan yeni bir bombalı eylem hazırlığı içerisinde olduklarını, eylem talimatını Gürcan Baç isimli şahıstan beklediklerini söylediği bildirildi. Konya’da gözaltında bulunan Hakan Yiğit’in evinde 1178 mermi, 5 Kalaşnikof marka silah ve bomba hazırlama şeması ele geçirildi.
İstihbarat ve Terörle Mücadele Şubelerine bağlı ekipler tarafından örgütün hücre evlerine yapılan baskınlarda, ele geçirilen 500 kiloya yakın amonyum nitrat, amonyum sülfat, RDX ile yaklaşık 8 kamyonetin daha önceki patlamalara eş değer eylemler yapılabileceği bildirildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde basın toplantısını düzenleyen İstanbul Valisi Muammer Güler, soruşturmalar ve alınan ifadeler sonucu intihar saldırılarının Türkiye’de yapılanmaya çalışan El Kaide’nin unsurlarınca gerçekleştirildiğini belirtti. İki yıldır yapılanan örgütün özellikle İstanbul’da tüm unsurlarının çözüldüğünü söyleyen Vali Güler, yılbaşında dünyanın her yerinde olan ekstra önlemler alındığını, olağanüstü bir durum olmadığını dile getirdi.

SPOR YAZILARI

SAYFA 10

KARAKARTAL’ın falına baktırdık
SERANAD DEMİRHAN
DİDEM TUTAL

Ortaköy’ün vazgeçilmez ismi Sani, Beşiktaş’ın, oyuncularının ve teknik adam Lucescu’nun geleceğini açtığı tarot kartlarıyla Gazete Beşiktaş için yorumladı. 1996 yılından bu yana açtığı kartlarla bir çok insanın yaşamıyla ilgili yaptığı yorumlarla değişmez bir adres haline gelen Sani, samimi yaklaşımlarıyla, sohbet eder gibi geleceğinizi masaya yatırıyor. Bu sefer masasında, siyah-beyazlı takımından Sergen Yalçın, İlhan Mansız gibi isimler var. Sani, Beşiktaşlı futbolcuların önümüzdeki yıldaki performanslarını bizim için değerlendirdi ve takımın geleceğini açtığı kartlarla şöyle dile getirdi.
Daniel Pancu
17.8.1977
Sağ ayağını iyi kullanan bir oyuncu
Onu bekleyen çok güzel bir teklif var. Bu teklif, transfer teklifi olabilir. Bunun için üç vakit söz konusu. Bu da en geç, üç ay olarak değerlendirilebilir. Astrolojik zaman söylersek eğer üç ateş grubu zamanıdır. Nisan veya ağustosa kadar kendisine bir transfer teklifi gelecektir. Bu teklifler üç takımdan gelecektir. Birisini kendisi, tercih edecektir. Bir değişime evet diyebilir diyorum.
İlhan Mansız
10.8.1975
Sağ ayağını kullanan oyunculardan biri.
İlhan Mansız’ın önünde çok uzun bir yol var. Yurt dışından bir teklif gelebilir. Ya da kendisi formdan düşebilir ancak tekrar eski performansını kazanacak. İlerleyen dönemlerde altı tane de çok güzel, seçkin golleri olacak.
Kaan Dobra
14.3.1972
Her iki ayağını kullanan biri.
Kaan Dobra’yı yenilikler bekliyor. Bu yenilikler içerisinde yeni bir başlangıç söz konusu. Çok güzel bir dönemin içine girecek.
Tümer
14.10.1974
Sol ayağını kullanan oyuncu.
Tümer, hızlanacak. Çok hareketlenecek. Performansının en üst seviyeye getirecek. Gelecek dönem Tümer için, Beşiktaş’ta yüksek performans sergileyecek.
İbrahim Üzülmez
3.10.1974
Sol ayağını kullanan oyunculardan biri.
Kendisini biraz olumsuzluklar bekliyor. Hayatında 8 vakit içerisinde bir takım olumsuzluklar ile karşı karşıya kalabilir ama bu düzelecek. Bu sözü edilen vakit sonrası, düzelecek. Genel olarak bu olumsuzluk ortadan kalkacak.
Ahmet Yıldırım
25.2.1974
Orta saha oyuncusu
Açıkçası, biraz sıkıntılı olduğunu gösteren kart çıktı. Ancak kendisi, belli bir süre sonra daha iyi olacak.
Sergen Yalçın
10.5.1972
Sol ayağını iyi kullanan oyuncu.
Kesinlikle iki teklif alacak. Ama Sergen, gönül verdiği Beşiktaş’ta devam da edebilir, başka bir tercih yapar ise de yurt dışından yana tercihini kullanabilir.
Ronaldo Guiaro
18.2.1974
Sağ ayağını kullanan oyunculardan biri.
İki güzel gol atacak, önemli goller olacak. İki vakte kadar aşk hayatında bir takım olumsuzluklar ile karşılaşacak ama iş hayatında çok iyi bir grafik çizecek.
Lucescu
Beşiktaş’ı gerçekten çok güzel bir noktaya getirmiştir. Fakat, kendi camiasının içerisinde bazen düşündüklerini yapamamaktadır. Ama hazirana kadar Lucescu’nun kendi şahsı ile ilgili bir takım gelişmeler yaşayacak.

SAYFA 9

Var mı yan bakan!.

Birinci Süper Futbol Ligi’nde 2003-2004 sezonunun ilk yarısını yenilgisiz ve en yakın rakibine 9 puan fark atarak lider tamamlayan Beşiktaş, puan bakımından son 12 sezonun en başarılı dönemini geçiriyor.
Teknik Direktör Mircea Lucescu’nun öğrencileri, bu sezon maç başına 2.52 puan toplayıp, başarılı bir performans göstererek, namağlup şampiyon olduğu 1991-92 sezonundan bu yana maç başına en çok puanı topladığı ilk yarıyı yaşadı.
Bu sezonun ilk yarısında 17 maçta 43 puana ulaşarak, maç başına 2.52 puan toplayan ”Kara Kartallar”, 1991-92 sezonun ilk yarısında 15 maçta 39 puan toplayıp, maç başına 2.60 puana ulaşmıştı.

Altın yedek Ahmed Hassan

Birinci Süper Futbol Ligi’nde 2003-2004 sezonunun ilk yarısında, oyuna sonradan girerek en çok golü Beşiktaşlı Ahmed Hassan Kamel attı.
Mısırlı futbolcu, ligin ilk yarısında filelere gönderdiği toplam 10 golünden 9’unu, yedek kulübesinden gelerek kaydetti.
Akçaabat Sebatsporlu Orhan Kaynak ise toplam 6 golünü de yedek kulübesinden çıkıp filelere gönderdi.
Ayrıca Gençlerbirliği’nden Veysel 4, Elazığsporlu Eser, Beşiktaşlı Sergen, Fenerbahçeli Rebrov, Gaziantepsporlu Jaziri, Adanasporlu Ali Asım ve Çaykur Rizesporlu Okan da 2’şer gol attı.
Beşiktaş’ın yedekleri de golcü
Ligde ilk yarının en golcü takımı olan yenilgisiz lider Beşiktaş, yedeklerinden de en çok verim alan takım unvanına sahip.
Siyah-beyazlıların ilk yarıda filelere gönderdiği toplam 42 golden 12’sini oyuna sonradan giren oyuncular kaydetti. ”Kara Kartallar”da Ahmed Hassan Kamel 9, Sergen Yalçın 2, Sinan Kaloğlu 1 gol attı.
Öte yandan Gençlerbirliği ve Akçaabat Sebatsporlu yedekler 8’er gol kaydederken, Konyaspor’un yedeklerinden hiç gol atan olmadı.
Veysel’den müthiş
ikinci yarı
Gençlerbirliği’nin forvet oyuncusu Veysel Cihan, yedek oyuncular içinde ilginç bir rekora imza attı.
Veysel, takımının 6-0 galip geldiği Adanaspor maçında ikinci yarıda oyuna dahil olarak 4 gol birden atma başarısını gösterdi.

Tayfur her maçta oynadı, Gökhan forma bulamadı

Beşiktaş’ta, bu sezonun ilk yarısında da en istikrarlı futbolcu Kaptan Tayfur Havutçu oldu. Cezalara ve sakatlıklara adeta meydan okuyarak, en çok forma giyen oyuncu olan Tayfur, bu sezon ligdeki tüm maçlarda forma giyerek, toplam 1439 dakika sahada kaldı. Son 3 sezonda takımının en çok forma giyen oyuncusu unvanını kimseye kaptırmayan Brezilyalı Ronaldo Guiaro ise bu kez Tayfur’un ardından 2. sırada yer aldı. Ronaldo, 16 lig maçında görev alıp, 1395 dakika sahada kalırken, İbrahim Üzülmez de 15 maçta 1230 dakika takımı için ter akıtarak, 3. sıraya yerleşti.
Ahmed Hassan ve Tayfur
tüm maçlarda oynadı
Beşiktaş’ta sonradan oyuna girerek goller atan Ahmed Hassan, sezonun ilk yarısında Tayfur ile birlikte 17 lig maçının tamamında görev aldı. Bu iki futbolcunun dışında 17 maçın tamamında forma giyen olmazken, Ronaldo ve Tümer 16’şar maçta forma giydiler.
Gökhan ligde forma giyemedi
Sezon başında Çanakkale Dardanelspor’dan transfer edilen Gökhan Zan, ligde hiç forma şansı bulamadı. Gökhan, sadece takımının Kocaelispor ile yaptığı Türkiye Kupası 2. tur maçında oynadı.
Yeni transferlerde Emre
Siyah-beyazlıların sezon başında transfer ettiği oyuncular içinde en fazla forma giyen ise Emre Aşık oldu. Emre, 9’u 90 dakika olmak üzere 11 maçta görev alırken, toplam 944 dakika sahada kaldı. Emre’yi, 778 dakika ile Ahmed Hassan, 656 dakika ile Okan Koç, 360 dakika ile Ramazan Kurşunlu, 338 dakika ile Sinan kaloğlu ve 106 dakika ile Ümit Aydın izledi. PAF takımdan (A) takıma alınan 16 yaşındaki Serdar Özkan ise ilk yarının son maçı olan Çaykur Rizespor karşılaşmasında 21 dakika forma giydi.
Ligde 22 futbolcu forma giydi
Teknik direktör Mircea Lucescu, Birinci Süper Lig’de 27 kişilik kadrosundan 22’sine forma şansı verdi. Siyah-beyazlılarda ligde sadece genç kaleciler Yasin Yıldız, Mustafa Uysal, Gökhan Zan, Hakan Hacıbektaşoğlu ve Serkan Zeybekoğlu forma giyemedi.
Ahmet Dursun
8 maçta gol atamadı
Sözleşmesi tek taraflı olarak feshedilen Ahmet Dursun, Beşiktaş’ta kötü bir performans çizdi. Ligde 1’i 90 dakika olmak üzere toplam 8 maçta görev alan Ahmet Dursun, takımı adına gol atmayı başaramadı.

SAYFA 8

Kupaya az kaldı
SERANAD DEMİRHAN

Birinci Süper Futbol Ligi’nde yer alan 18 takım, 2003-2004 sezonunun ilk yarısında yapılan 152 maçta, kadrolarına aldıkları 460 futbolcudan 419’unu oynattı. İlk yarıda 6 takımdan 7 futbolcu, takımlarının tüm maçlarında 90’ar dakika forma giyerek istikrarlı bir çizgi ortaya koydu.
Ligin ilk yarısında Galatasaray, 29 futbolcuyla, en fazla sporcuyu müsabaka kadrosuna alan takım oldu. Buna karşılık 22 futbolcuya kadrosunda yer veren Konyaspor ise en az sporcuyu kadroya alan ekip olarak dikkati çekti.
Ligin ilk 17 haftasında 29 futbolcu kadroya alan Galatasaray 28, 27’şer futbolcuya kadroda yer veren Akçaabat Sebatspor ve Çaykur Rizespor 25, 25’er futbolcu kadroya alan Bursaspor ve Denizlispor da 24 futbolcusunu oyuna sokarak, sporcularından azami düzeyde yararlandı. Kadroya aldığı 27 futbolcunun 22’sinden yararlanan Gaziantepspor ise en fazla sporcusunu yedekte bekleten ekip olarak göze çarptı.
Galatasaray, 28 futbolcuyla en fazla futbolcu oynatan takım olurken, ilk yarıda en az futbolcu oynatan takımlar ise 21’er kişiyle Adanaspor, Konyaspor ve Gençlerbirliği’ydi.
Ligin yorulmaz savaşçıları
17 hafta boyunca 6 takımdan 7 futbolcu, takımlarının tüm maçlarında 90’ar dakika forma giymeyi başararak büyük bir istikrar örneği sergiledi.
Sarı ve kırmızı kart görme sonrası cezalardan ya da sakatlıklardan etkilenmeyen bu 7 futbolcunun 2’si kalecilerden oluşurken, 7 futbolcu içinde Gaziantepspor’dan 2, Akçaabat Sebatspor, Denizlispor, Diyarbakırspor, İstanbulspor ve Fenerbahçe’den 1’er isim yer aldı. Takımlarının tüm maçlarında 90’ar dakika forma giyen bu 7 futbolcu şunlar: Abdurrahman (Akçaabat Sebatspor), Kratochvil (Denizlispor), Şenol (Diyarbakırspor), Ömer Çatkıç, İlhan (Gaziantepspor), Deniz Uygar (İstanbulspor), Luciano (Fenerbahçe).
Tüm maçlarda oynayanlar ve kadroya girenler
Öte yandan, ligin ilk yarısında, takımlarının tüm maçlarında forma giyen 7 futbolcunun yanısıra 12 takımdan 4’ü yabancı, 17’si yerli olmak üzere toplam 21 futbolcu da her maçta oyunda yer almalarına karşın tüm maçlarda 90’ar dakika oyunda kalamadı. Bu futbolculardan Adanasporlu Ercan 16, Elazığsporlu Haci Arif, Fenerbahçeli Van Hooijdonk ve Trabzonsporlu Gökdeniz 15’er, Adanasporlu Lalik, Beşiktaşlı Tayfur ve Konyasporlu Yasin 14’er, Çaykur Rizesporlu G.Gürol, Denizlisporlu Mikka, Konyasporlu Zafer Biryol ve Ankaragücü’den Adem Dursun 13’er, Gaziantepsporlu Bouazizi ve Malatyasporlu Fazlı 12’şer, Denizlisporlu Timuçin ve Ersen Martin ile Konyasporlu Sedat 11’er, Konyasporlu Altan 10, Malatyasporlu Muhammed Hanifi ve Gençlerbirliği’nden Mustafa Özkan 9’ar, Çaykur Rizesporlu Okan ve Malatyasporlu Atilla da 17 maçın 8’inde 90’ar dakika takımlarının başarısı için ter döktü. İlk devrede 18 takımdan 34 futbolcu da her maçta kadroya girmeyi başardı.
Yarım oynayanlar ve yedek kalanlar
17 haftada oyuna giren 419 futbolcunun 321’i, en az 1 maçta 90 dakika oynama şansı elde ederken Samsunspor, oyuna soktuğu 23 futbolcusunun 21’ine, Malatyaspor ise 27 futbolcunun ancak 14’üne bu şansı tanıdı. Kadroya alındığı 17 maçın 2’sinde yedek kalan Malatyasporlu Mithat, tam 15 kez de ya 90 dakikayı tamamlayamadan oyundan alındı, ya da sonradan oyuna girdi. Bu arada yedek kalecilerden Denizlisporlu Süleyman ve Konyasporlu Özden, 15’er maçta yedek kalırken, Süleyman 1, Özden de 2 maçta 90’ar dakika oynama olanağı bulabildi. Öte yandan ilk yarıda 419 futbolcu içinde en az sahada kalanlar ise kadroya girdiği 4 maçta 3 kez yedek kalıp diğerinde de 1 dakika oynayan Malatyasporlu Mesut ve kadroya girdiği 3 maçın 2’sinde yedek kulübesinde oturup, 1 kez de 1 dakika forma giyen Diyarbakırsporlu Abdullah oldu. İlk yarıda ligde kulüp değiştiren 3 futbolcunun da Fenerbahçe’ye gelmesi dikkati çekerken, bu futbolcular da Gaziantepspor’dan alınan Alper, İstanbulspor’dan alınan Petkov ve Denizlispor’dan transfer edilen Servet oldu.

Fener bırakmıyor

Fenerbahçe’nin bu sezon kadrosuna kattığı Luciano ve Van Hooijdonk, ligin ilk yarısındaki performans larıyla takımın vazgeçilmezleri oldular.
Brezilyalı savunma oyuncusu ve Hollandalı golcü, ilk yarıdaki bütün maçlarda 90’ar dakika sahada kaldı.
Luciano 1440, Van Hooijdonk 1439 dakika forma giydi. Hooijdonk sadece bir maçta son dakika içinde oyundan alındı.
Fenerbahçe’de ligin 16 maçında 25 futbolcu forma giydi. Sezona 21 oyuncuyla başlayan sarı-lacivertlilerin kadrosu, ilk maçtan sonra kaleci Enke gidince 20’ye düştü. Kadro sezon başladıktan sonra yaptığı 4 transferle 24’e yükseldi. Son haftalarda önce Hakan ardından da Erhan kadro dışı bırakılarak sayı yine düştü ve 22 oldu.

Galatasaray toparlanmaya çalışıyor

Galatasaray’ın en istikrarlısı Hakan Şükür. Ligin ilk yarısında yapılan 17 maçın 16’sında oynayan golcü futbolcu, toplam 1408 dakika sahada kaldı. Hakan şükür’ü, 1332 dakika forma giyen kaleci Mondragon izlerken, ilk yarıda De Boer 1242, Sabri 1194, Prates 1184, Bülent 1154, Ergün 1134, Hasan da 1053 dakika oynadı. Ümit Milli Takım’da forma giyen Suat, Galatasaray’da bu sezon 17 maçta sadece 10 dakika forma giydi. Lukunku, sadece 45 dadika oynarken 1 gol attı.

Lucescu çıtayı yükseltti

Romen Hoca türkiye’deki en başarılı sezonunu yaşıyor. Türkiye’deki dördüncü yılında ilk yarılar itibariyle en fazla puanı bu sezon toplayan Lucescu hedef büyülttü. Rumen hoca, daha önce çalıştırdığı Galatasaray’ı da ilk yarı sonunda liderlik koltuğuna oturtmuştu. Bu sezon ise Beşiktaş’ı yenilgisiz olarak lider yaptı. Lucescu siyah-beyazlı ekibin başında 17 maçta 43 puan alarak Türkiye’deki en başarılı dönemine imza attı.